ösöz uzaklaşmanın sebep olduğu ahlakî ve sosyal yıkımların vahim sonucu ortadadır. Gelinen bu nokta, günümüz dün- yasını ciddi anlamda tehdit etmektedir. Bu gidişatın sebep olabileceği muhtemel durumu tahmin etmek zor değildir. Birçok insan bu çöküşün tek kurtuluş çaresinin tekrar di- ne dönmekte olduğunu kabul etmektedir. Yoldan çıkmış insanları durdurabilecek tek şey, Allah inancı ve Allah kor- kuşu olacaktır.
Yaşanan bunca tecrübe göstermiştir ki, insandaki inan- ma duygusu uzun süre bastırılamaz. Bir gün gelir insan fit- ratının sesine kulak verir ve Allah’a döner. Bugün böyle bir dönüşün sonucu olarak, vicdanının sesinden hareket- le yollara düşen insanımız, birkaç asırlık yıkılışın ardından tekrar ayağa kalkmaya başladı. Hakk’ın kapısından kaçmış bendeler, ait olduğu yere dönmeye başladı ve kalbinin te- pelerindeki boz kırları zümrüt yeşiline çevirmeye azmetti.
İnancın sihirli dünyasına doğru, kendi ruhunu aramak İçin yollara koyuldu. Asırlarca süren tahribatın tamiri, öncelikle fikir ve kalp planında olmalıdır. Kirlenmiş zihinler temizlenmeli, paslanmış kalpler cilalanmalıdır. Bunun çok kolay olmayacağı muhakkak. Nitekim yıkmak kolay, tamir ise hayli güç olmaktadır. Fakat inanıyoruz ki, kalpleri evirip çeviren Rabbimiz dilerse zorlar kolay olur, kalpler imanın Işığıyla aydınlamr.
Yeter ki, Hakk’ın kapısına baş koymuş, marifet ufkunda dolaşan, Allah’ın adını duyurmak için yollara düş- müş gönül erleri azimle yoluna devam etsin. İnanıyoruz ki, bu gayretler sonucunda kalplerin kapısı ardına kadar açıla- cak ve insanımız kendi değerlerine sahip çıkacaktır.