? Kitap başlığı: | Islam Seriatinde Kaza |
Yazar: | ALİ HİMMET BERKİ |
Kitap Sayısı: | 91 |
Dil: | Türkçe |
Görünümleri: |
|
? PDF Doğrudan | İndirme için tıklayın |
Satın al | Kağıt Kapak için |
İslam Şeriatinde Kaza – Ali Himmet Berki
İSLAM ŞERİATİNDE KAZA
İslam şeriatinde kaza ve tevabii Hüküm ve Hakimlik
Kaza: Lugatte kat’ ve fasl eylemek, yani bir işi kesip atmak ve son vermek manalarındadır. Kelimenin başka birçok manaları vardır ki, hepsi sözle veya fiil ile tamamlamak ve nihayete erdirmek münasebetinde birleşir. Fıkıh ıstılahında kaza, taraflar arasında tahaddüs eden dava ve münazaaları usulüne tevfikan hal ve fasletmek demektir (1).
Kaza insanların şiddetle muhtaç olduğu en mühim bir merci, cemiyet idaresinde mukaddes tutulması gerekli olan bir müessesedir. Medeniyette dereceleri ne olursa olsun kazaya hürmet etmiyen bir kavim görülmemiş ve işitilmemiştir.
İnsanlar arasında ihtilaf ve husumet vukuu beşerin yaratılışı icabıdır. İnsan akıl ve idraki yanında bir takım kuvvetlerle halk olunmuştur.
Menfaatlerine düşkün ve merhametsizdir, kendi başına bırakılırsa tecavüz ve tasalluta başlar. Huzur ve sükun içinde cereyanı matlub olan iç,ti.nai nizam esasından muhtel olur (bozulur). Bundan başka taraflardan her biri kendisinin haklı olduğu kanaatinde bulunur.
Alimlerin beyanları tatmin etmez. Hukuki meseleler daima basit değildir. öyle girift ve ımu’dil meseleler vardır ki hukuk ilmi ile tevağğul edenler, (uğraşanlar) dahi isabetli bir hüküm vermekte güçlük çekerler.
Bu cihetle kaza gibi zaifi koruyacak haklıyı haksızdan ayıracak, zulüm ve cinayeti ıterhib (korkutacak) ve tecziye edecek bir kuvvete kat’ı ihtiyaç vardır.
Gayesi beşerin selameti olan İslamiyet kazaya layık olduğu ımertebe ehemmiyet vermiş ve onu imandan sonra efdal-i ibadet addetmiştir. Hazret-i Resulı Ekrem, bir saat, adalet altmış sene nafile ibadetten hayırlıdır buyurmuşlardır. Hazret-i Peygamber Efendimiz’e kaza ile emir olunmuştur.
Nitekim Kur’ an-ı Kerim’de Nebi ve Resul’lerin ifay-ı kaza ettiği ve Hazret-i Davud’a da taraf-ı ilahiden kaza ile emir buyurulduğu beyan buyurulmuştur (2}. Cemiyet içindeki mevki ve ilmi mertebesi ne olursa ol-
sun hiç bir ferdin diğeri üzerinde veİayet ve tasarruf hakkı olmadığından bu hak yani kaza ve hüküm hakkı velayet-i ammeyi haiz olan cemiyete aidtir.
Buna kaza kuvveti denir. Kadılar; (Hakimler) gerek cemiyeti teşkil eden ferdler tarafından intihab ve tayin olunsun (3), gerek halife, hükümdar veya devlet reisi veyahud selahiyetli her hangi zat tarafından nasb ve tayin olunsun, cemiyetin vekilidirler ve bu nama hareket ederler ve hükümlerini O nama verirler.
Kadınların mevkii ve sıfatları fıkıh kitaplarında izah olunmuştur. Ezcümle Hicd altıncı asrın yetiştirdiği fukahanın en büyüklerinden imam «Alaüddin Ebu Bekr-i Kasani «Bedayi-üs-Senayi fi Tertib -iş- Şerayi» adlı meşhur eserinde meseleyi şöyle telhis eder: «Kadı vekile benzer, fakat aralarında fark vardır.
Vekil ımüvekkilin velayetiyle ve onun namına hareket eyler. Binaenaleyh müvekkilin ehliyeti zail olunca vekil mün’azil olur, lakin kadı halifenin VC’ layetiyle ve onun namına hareket etmez, belki müslüınanların velayetleriyle ve onlar namına hareket eder. Halife aralarında bir vasıtadan ibarettir.
Bu halde kadının fi’li (emir ve hükmü) aımmenin emir ve hükmü menzilesindedir (derecesindedir).
Bunun içindir ki, halife vefat eder