Skip to content
Home » BULUĞ’UL- MERAM İbn Hacer el-Askalanî pdf indirin

BULUĞ’UL- MERAM İbn Hacer el-Askalanî pdf indirin

Bulugul Meram Ibn Hacer El Askalani
  • Kitap başlığı:
 Bulugul Meram
  • Yazar:
Ahmed Davudoğlu, Ibn Hajar
  • Kitap Sayısı
1956
  • Dil:
Türkçe
  • Görünümleri:

Loading

  • PDF Doğrudan  
İndirme için tıklayın
  • Satın al  
Kağıt Kapak için

Bulugul Meram Ibn Hacer El Askalani – Kitap örneği

BULUĞ’UL- MERAM İbn Hacer el-Askalanî

ÖNSÖZ

  • MUKADDİME  2
  • Hafız İbni Hacer’in Haltercümesi  6
  • Muhammed Bin İsmail San’ani  7
  • Müracaat Edilen Eserler 7
  • Bazı Usûl-ü Fıkıh Istılahlarının Kısaca İzahı :  7
  • Usulü Fıkha Göre Bir Âyetin Tahlili: 10
  • Hadis İlminin Istılahları 11
  • Hadisi Şeriflerin Râvi Sayısına Göre Taksimi 11
  • Seneddeki İttisal Ve İnkıta’a Göre Taksimi  11
  • Sahih Olup Olmamalarına Göre Hadisi Şeriflerin Taksimi  12
  • KİTABA GİRİŞ  12
  • TEMİZLİK  14
  • [Sular Babı] 15
  • Kablar Babı  23
  • Pisliği Giderme Babı Ve İzah  27
  • Abdest Babı  31
  • Mestler Üzerine Mesh Babı  43
  • «Abdesti Bozan Şeyler Babı»  47
  • Kaza-yı Hacet Babı  55
  • «Gusül ve Cünübün Hükmü» 64
  • Teyemmüm Babı 71
  • Hayz Babı 77
  • «Namaz Ve Vakitleri Babı»  82
  • «Ezan Babı»  92
  • «Namazın Şartları Babı»103
  • «Namaz Kılanın Sütresi Babı» 112
  • «Namazda Huşua Teşvik Babı»116
  • Mescidler Babı 120
  • «Namazın Sıfatı Babı»126
  • Bazı İzahat : 149
  • Secde-i Sehiv Ve Şâir Secdelerden Secde-i Tilâvet Ve Şükür Babı 158
  • Bazı İzahat: 159

İKİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ

Allahü teâlâya hamdü sena olsun ki, İki sene evvel neşre başlayıp bu sene dördüncü cîldînide bastırmak suretiyle ikmaline muvaffak olduğumuz (Bülûğul’ Meram) «Selâmet Yolları» nın aynı sene İçersinde ikinci baskısını yapmak mazhariyetine’de kavuşmuş bulunuyoruz.

Hukukumuza ait bütün esasları biz’ere açıklamış olan Peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimize âli avlâdına salât ve selâm olsun.

Bu esasları toplayıp, yazıp, bizlere kadar getirenlere (Allah C.C.) rahmet ve selâmetler ihsan etsin. Eserin lâyık olduğu alâkayı görmesi karşısında memnuniyet ve şükranlarını sunduğu okuyucularına bu yolda muvaffakiyet, sıhhat ve selâmetler diler.(( Ahmet Davudoğlu, Büluğ’ül-Meram Tercümesi ve Şerhi, Selamet Yolları, Sönmez Yayınları: 1/3))

ÖNSÖZ – Bulugul Meram Ibn Hacer El Askalani

Âlemlerin Rabbi olan Allah-u Teâlâ’nın tevfîk ve inayetine sığınarak millet irfanına hizmeti vazife bilen Sönmez Neşriyat Şirketi kıymetli dîn bilginlerimizin toplu kararlarına dayanarak hazırlamakda olduğu ilmî ve islâmî eserlerinden birini daha yayınlamakla Allah’a hamd ve şükranımız sonsuzdur.

Resûl-ü Ekrem Peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselâm’ın ibadât, ahkâm ve İslâm hukukuna taallûk eden bütün fıkıh meselelerini muhtevi hadîs-i şerifleri

«Bülûğu’lMeram» ismi altında bir araya toplamakla İslâm Âlemine hizmeti pek bü.yük olan merhum ibni Hace-rül – Askalânî Hazretlerini hürmetle anar ve Allah’dan kendisine bol mağfiret ve rahmet temenni ederiz.

İslâm hukukuna ve Şer’î yönden ahkâma me’haz olan bu büyük eser «Bülûgu’l – Meram» \ Türkçemize selis bir ifâde İle tercüme eden ve aynı zamanda tefsir ve şerh ederek bundaki meseleleri gayet iyi açıklayan Yüksek İslâm Enstitüsü öğretmenlerinden sayın üstad Ahmed Davudoğlu hocamıza karşı duyduğumuz minnet ve şükranlarımızı bildirirken muhterem mütercim ve müellife Allah’dan rıza ve afiyetler dileriz.

Haşre kadar her müslüman Türk’ün ve hatta bütün İslâm Âleminin hukukî ve şer’î bilgilerine ışık tutacak bu büyük eserin yayınlanmasına âmil olan Sönmez Neşriyat’\n bütün hadimleri ve ortakları inşaAllah ind-iİlâhİ’de en zengin mükâfatlara taltif ve tahsin olunacaklardır.

Sönmez Neşrîyat’tn kıymet!! İlim hey’etİni teşkil eden muhterem üstadların ısrarlı tavsiye ve kararlarından doğan bu eşsiz eser okundukça ve nesilden nesile bir kudsî kitap olarak taşındıkça hasenat defterleri mütemadiyen dolacak olan İlim Hey’etimİzi de tebrik ederiz.

Resûl-ü Zîşan Hazreti Muhammed Aleyhİsselâm’ın bir nur ve İnci olan mübarek hadîs-i şerifleri  içinde Fıkhı  ahkâma taallûk eden  bütün  mesaili  kolaylıkla bulmak imkânını kazandıran Sönmez Neşriyat Şjrketin’m daha nice eser ve kıymetli te’lîfâtı yayınlamasına Allah-u kâdîru’l Mutlak’dan tevfik ve inayet niyaz ederiz.(( Ahmet Davudoğlu, Büluğ’ül-Meram Tercümesi ve Şerhi, Selamet Yolları, Sönmez Yayınları:))

MUKADDİME – Bulugul Meram Ibn Hacer El Askalani

Allahü zül Celâle sayısız hamd-ü senalar; Resul-ü zîşanı Muhammed Mustafa ile Âlü Ashabına sonsuz salât-u selâmlardan sonra, Davud Oğlu Hasanın oğlu şu âciz Ahmed der ki:

Eukitab meşhur Hadîs âlimlerinden Mısırlı İbni Hacer-il’ Askalânî’nin Büluğ-ul-Merâm, mm Edillet-iVAhkâm adlı eserinin şerhidir. İbni Hacer merhum bu kıymetli eserinde her- biri îsiâm Hukukuna feyizli birer menba olan Hadîsleri bir çok sahih Hadîs kitabîarından toplamış bu suretle İslâm Hukukunun Kur’an-ı Kerîmden sonra mutlak suretde ikinci delilini teşkil eden Sünnet’den istinad etdiği bütün deliller bir araya gelmişdir. Allah ondan razî olsun.

Bu kıymetli eseri Mağrib Ulemasından Kadı Şerefü’ddin El Hüseyin b. Muhammed-ül Mağribî serhetmis ve kitabına Bedrüt Tamâm» adını vermiştir. Fakat mezkûr şerh uzun olduğu için cnu Yemen Ulemâsından Muhammed b. İsmaİl-üs’ San’anî kısaltmak ve kendi tarafından bazı mütâlealar ilâve etmek suretiyle yeni bir eser meydana getirmiş ve buna Sübül Üs- Selâm şerhu Bülûğul-Merâm» unvanını vermişdir.

Bu zatın halâ Yemende hüküm sürmekde olan ZahirLyye ve Zeydiyye koluna sâlik olduğu zannediliyor. Vakıa kimseyi taklîd etmez serbest bir müetehid gibi görünmek istiyorsa da eserinin bazı mahrem yerlerinde farkına varmadan hakikati sızdırmış ve sezdirmiştir.

Bu sebeble olacak ki; Hâdiviyye, Kasımİyye, İmamiyye, Yahya b. Hamza Âl imamları, Şerefüd-din ve saire gibi  Ehl-i Sünnet  Uleması arasında sözü geçmeyen  birçok mezhep  ve imamları eserinde Ehl-i Sünnet İmamlarıyla birlikde zikretmişdir.

Bunu gören Allâme Ebu’l Hayr Nur’u Hasan Han, Sanânı’nin eserini ele almış ve aynen onun yaptığı gibi bazı yerlerini kısaltmak, bazı yerlerine lüzumlu gördüğü malûmatı katmak suretiyle yeni bir eser meydana getirmiştir. Nur-ul Hasan’ın kısalttığı yerler ekseriyetle Ehl-i Sünnet harici mezheb ve kavillerdir. Böylelikle eser bir dereceye kadar tenkili edilmiştir. Nuru’l-Hasan eserine Fethu’l Allâm li Şerh-i Bülûğul-Me ismini vermişdir.

Bunlardan maada «Bülûğul-Merâm» in bazı haşiyeleri de vardır. «Sübül-üsSelâm-» bundan 29 sene evvel talebeliğim zamanında Mısırda Canıiü’l-Ezher’in Şeriat Fakültesinde ders kitabı olarak okutuluyordu. İşittiğime göre halâ da okutuluyormuş. Fakir bundaki nükteye bir parçacık olsun temas etmeden geçemiyeceğim.

19 uncu asrın sonlarına doğru Islâmın düşmanları tarafından müslümanlar arasında bir de «Dinde Islahat» modası  sokulmuştu. İslâm dinine düşman  olanların  bununla neyi kasdettiklerinî izaha lüzum yokdur.

Fakat, ne yazıkdır ki Mısırda bazı din âlimleri bu menhus propagandaya mahiyetini anlamadan âlet olmuşlardır. Bu zevat üç beş günlük dünya hayatında şöhret kazanmak sevdasıyla, caiz midir, değîl midir, bakmadan körü körüne düşmanın eline âlet olmuşlar, hatta Mısırda Masonluk Locasını kendi elleriyle kurmuşlardır. İddialarının hulâsası şudur : Eski müctehidler hata etmişlerdir!.. Müctetıîdlik sade onların hakkı değildir.

Bir parça dinî bilgisi olan herkes ictihad edebilir. Eskiden yazılan eserler sıkıcı ve faidesizdir. Onları yenileştirmelidir. Dini mutlaka zamanın modasına uydurmalıdır.

Bugünün tabiriyle düpedüz «Dinde Reform»culuk olan bu hareketin serdarları Efganlı Cemaleddin ile Mısırlı talebesi Şeyh Muhammed Abduh’dur.3[3] Kitabullah ile Sünnet-i

3[3] Buracıkta sunuda arzetmeliyim ki: Şöhretleri yedi iklimi tutan bu zevat hakkında benim gibilerin söz. söylemesini, yakıştıramıyanlar vardır, ihtimal naçiz eserimi okuduktan sonra da, ayni fikire sahib olanlar bulunacaktır. Bu hal karşısında  bana düşen,  söz edenin sade  ben  olmadığımı, benim icraatımın daha ziyade, söylenenleri nakilden ib. aret olduğunu beyan ve ispat etmektir.

İmdi derimki: Sultan Hamid devrinde îstanbula gelen Cemaleddini Efga-ni’nin bir risalecikten başka telifatı yok İse de, hummalı çalışmalarıyla müs-lümanları, dinde reforma teşvik ettiği ve bu yüzden Türk ülemâsiyla araları açılarak, İstanbul’dan Mısır’a kaçtığı tevatüren sabit ve o zamanın matbuatında da müsecceldir. Hattâ reform babında şiddet göstermeye taraftar olduğu söylenir. Maamafih eserleri olmadığı İçin, onunla Şeyh Abduh kadar meşgul olunmamıştır.

Şeyh Abduh’a gelince; bu zat Ergani’nin en mümtaz tilmizidir. O da üstadı gibi reformcu olmakla, beraber, bu hususta şiddet taraftarı değildir. Kendisi iyi bir ediptir. Eserleri yardır. Eserlerinde dinin donuk bir halde bırakılmasını suç sayar.

Ve u suçu eski ulemâya yükler. Dinin neşvünema bulması yani zamana uyması- ister. Türkçesl içtihad sevdasındadır. Ve nitekim İçti-hadları vardır. Fakat ınaalef ‘ İçtih adlarındaki hataları, kavaidi Jtslâmiye karşısında derhal kendini gösterme ve kendisine cevablar yazılmak suretiyle hataları meydana çıkarılacak, Ov. .nrt-i merhumenin ayni hatalara düşmesinin önüne geçilmiştir. Şeyh Abduh merhumun dünyevi içtihatlarını bilmem, lâkin dinî içtihadlarınm içinde, Inıam-ı Azam Ebu

Hanifenin haksız, Şeyh Abduh’un haklı olduğu bir tek mesele görmüş değilim. Bilâkis daima tenkid ettiği Eslâf-i Kiram haklı, kendisi haksız çıkmıştır. Meselâ: Kur’an-ı Kerîmin Fil suresini tefsir ederken

«Ebrehenin Askerini helak eden, kuşların attıkları ufak taşlar değil, çiçek hastalığı mikroblaridir» demiş, Büyük Türk âlimi Elmalılı Mu-hammed Hamdi Yazır meşhur tefsiri, «Hak dini, Kur’an dili: Cild 8, Sh. 126» ayni sureyi tefsir ederken, kendisine cevab vermek zaruretini duymuştur.

Üstad Hamdi Yazır merhum bu hususta sahifelerce izahat vermiştir. Mezkûr iza-Icatı görmek isteyenlerin zikri geçen tefsire müracaat buyurmalarını rica ederken ilk cümlelerinden biri iki örnek vermeyi müna.sib görürüm. Merhum üstad, meşhur Alman tarihçisi Hammer’in «Fil vakası» hakkındaki mütealâsma işaret ettikten sonra sözüne-, şöyle devam ediyor :

Fakat Hammer’in bile bir ihtimalden ileri götüremediği bu çiçek illeti sözünü, teessüf olunur ki Abduh fahiş bir tedlis ve teşviş ile tevatür meyanma karıştırıp rivayetlerin ittifak ettiği sahih bir haber imiş gibi, ileri sürmeğe çalışmış ve güzel bir başlangıçla başlayan kelâmını, güya bir incelik göstermek üzere, mikroblara bulamıştır.»

Şeyh Abduh, Kadir Gecesinde, hadd-i zatında îıiç bir fazilet ve hayır olmadığını, , ona bin aydan fazla hayırı, Kur’an-ı Kerîmin o gece nazil oluşunun verdiğini iddia etmiş ve bu güne kadar gelmiş geçmiş bütün müfessirlerden -tek birinin söylemediği bu sözü ispata çalışırken Buharı,, hadîslerinden birkaç tanesinin zayıf, hatta mevzu olduğunu iddia edecek kadarda ileri gitmiştir.

Bu hususta kendisine Mısır Ulemâsından ve Ezher Şeyhlerinden Abdurrahman Tac merhum «Leyletü’l – Kadrs. adlı bir risale yazarak cevab vermiş ve hatalarını birer birer göstermiştir.

Şeyh Abduh’un Mısır’da Masonluk locasını kurduğunu Ezher mecmualarından birinde okudum. Âcizleri sözü uzatmamak için nakil namına bu kadarla iktifa edeceğim. Yalnız bu münasebetle merakta kalınacağını tahmin ettiğim Kadir Gecesi hakkında sözümü tamamlamadan geçemiyeceğim.

Evet, bu meselede hak, Şeyh Muhammed Abduh ile değil, Ulemâ-ı Islâmiyye ile beraberdir. Kadir Gecesi, Kur’an-ı Kerîm inmezden Önce dahi, bin aydan hayırlıydı. Bu babta akl-ı selime müracaat edersek bize «Sultana saray gerekir» der. O halde semavî kitapların sultam mesabesindeki Kur’an-ı Kerîm’de sarayhk edecek bir gece elbet lâzımdır vo işte oda Kadir Gecesidir.

Sahih-i Buharinin hadîslerine gelince; onların içinde uydurma hadis bulunmak şöyle dursun, zayıf bile yoktur. Vak’ıa bazı zayıflar görülmüşsede bu hadfslerin başka yollardan şahidleri vardır. Binaenaleyh onlarla kuvvet bulmuşlardır. Yamış anlaşılmaya meydan vermemek için bir parçacık içtihad meselesine temas edeceğim.

Içtihid kapısı kapalı değildir. Ne yazık ki müçtehid yoktur. Müçtehid olabilmek için bir takım şartlar vardır ki, o şartlara haiz âlim son asırlarda nedense yetişemez olmuştur, Kendilerini içtihad mertebesine yükselmiş görenlerin hayal peşinde koştukları, anlaşılmış bir hakikattir. Bu zevatın müçtehid olmaları şöyle drusun, atıp tuttukları, hakiki müçtehidlere, müstaid birer talebe olmak vasfında bile mahrum oldukları, îslâm Ulemâsı tarafından ispat edilmiş bir hakikattir.

Bu çivi çakmak için mütehassıs aradan 20 ci asırda mütehassıslar mütehassısı unvanı ile bile ifade edüemiyecek kadar yüksek olan İçtihad mertebesine kolay kolay çıkıvermek, aklen dahi, müteazzir de-gilcc, mutcassirdir.

Şeyh Abduh Merhum ile  ona  tabi olanların sık sık tekrarladıkları bir meselede dinin donuk kalması- meselesidir. Onlarca din büyümcli, gelişmeliymig. Bundan neyi kasdettiklerini ben fakir anlıyamıyorum. Şayet dinin hükümleri  çoğalmalıdır demek istiyorlarsa bu iddiaya  benim güleceğim gelir. 

Kendilerine haydi siz mevcud hükümlerle amel edin de fazlasını istemeyin derim, yok muradları dini, fenne, modaya ve bir sözle Avrupaya uydurmak ise o halde kendilerine şu kafi cevabı vermekte bir an bile tereddüt etmem; «Din çömlekçi çamuru değildir efehdiler.’öyle olsaydı ondan istediğiniz gibi çanak, çömlek vazo, heykel yapardınız. Fakat o İlâhi bir vazı’dır. Hele esasata ait kısımları yalnız bizim dinimizde değil semavi dinlerin hiç birinde değişmemiştir. Meselâ hiçbir semavi dinde — Haşa – Allah ikidir denilmemiştir.

 Resûlüllahı mutlaka zamanın fennî nazariyyelerine uydurmak suretiyle haberleri olmadan bindikleri dalı kesen bu dalgın zevat o günkü hakikî îslâm Ulemâsını bir hayli uğraştırmışlar dır. Nitekim kendilerine halef olanlar halâ da uğraştırmaktadırlar.

Asla unutamıyacağım bir hadisedir : 1936 yılında Mısır’da Cami-ul’ Ezher’in Şeriat fakültesinde talebe idim. O zaman dünyaca meşhur dinî ilimler müessesesi Ezher’in basında Şeyh Muhammed Abduhun güzide talebesi Muhammed Mustafa el Meragî bulunuyordu. Mısırlılar bu zata «İmam» yani «müctehîd» diyorlardı. Üstad Muhammed Abduh’un ateşli bir halefi idi.

İşte bu zat başta olmak üzere Mısır’ın bütün modern din adamları San’anî’nin pek serbest kaleme aldığı Sübülü’s-Selâm» ı-nı Ezherin Şeriat Fakültesinde okutmağa karar” vermişlerdi. Buna muvazi olarak bazı Fakülte hocalarına da Mükarenet-ül Mezahib»

«Mezheblerin birbirine kıyası» namı altında yeni bir eser yazdırılmışdı; o da ayni fakültede okutuluyordu. «Sübülü’s-Selâm» ı okutmanın mânası şu idi. «Ey dört Mezhebin dört İmamı! Siz birer Müctehİd iseniz işte San’anî ve onun gösterdiği Hâdiler, Yahyaîar

,KâsımIar, Hamzalar ve sairler de birer İmam ve Müctehiddirler. Binaenaleyh darılmayın amma biz işimize yararsa sizin kavilleriniz ile amel edeceğiz. Fakat işimize gelmediği zaman onların kavilleri ile amel efmekde de tereddüt göstermiyeceğiz. Hatta onlarda da sadra şâfî fetvayı bulamazsak kendimiz İçtihad edeceğiz, çünkü içtihad kapısı açıkdır ve Müc-tehîdlerimiz hazırdır, işte başta zamanın İmam-ı Âzami Muslih-i kebîr Merâgîi…»

Türkçesi: Bu hareket şimdiye kadar misli görülmedik orijinal bir dava; yanıbaşındaki «Mukarenetü’l-Mezahİb» de bu davaya bakan bir adalet mahkemesi idi.. Şer’î bir mes’ele hakkında dört mezhebin dört çeşit delilleri bu mahkemenin huzur-u adaletine celbedilir. Oradaki dur dıraz, muhakeme ve münakaşa neticesinde: bir misli bir daha cihana gelmeyen İmam-ı Azam çok defa davayı kaybeder; sararmış solmuş kan terlere batmış perişan haliyle bu amansız mahkemenin yaman huzurundan çıkardı. Hazanda bu günün tabiri ile davalı mevkiinde bulunan dört mezhebin dördü birden mahkûm olur; davayı

Bulugul Meram, Bulugul Meram, Bulugul Meram, Bulugul Meram, Bulugul Meram, Bulugul Meram

Füruata ait kısımlarında şeriatlar arasında bazı değişiklikler yapılmıştır. Ama dikkat etmelidir ki bunları yapan da sen ben değil, dinin sahibi olan Allahu Zülcelâldir. Binaenaleyh böyle bir şeye yeltenmek, içtihad değil, Hindlilerin Buda’smın yaptığı gibi yeni bir din uydurmaktan farksızdır. Elhasıl din neşvünema bul- makla değil, ancak çelik gibi donuk durmakla ilâhi vasfını muhafaza etmiş ve edecektir. Hakikatta suç onu donuk bırakmalıda değilşişirmekdedir.

Kitap “Bulugul Meram” hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ücretsiz pdf olarak almak için aşağıdaki indirme düğmesini tıklayın

Bozuk bağlantıyı bildirin
Siteyi Yardim Et


for websites

1 thought on “BULUĞ’UL- MERAM İbn Hacer el-Askalanî pdf indirin”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *