Skip to content
Home » Ebu Davudun Sunenı pdf ındırın

Ebu Davudun Sunenı pdf ındırın

EBU DAVUDUN SUNENI
  • Kitap başlığı:
 Ebu Davudun Suneni
  • Yazar:
Abu Dauda
  • Kitap Sayısı
6450
  • Dil:
Türkçe
  • Görünümleri:

Loading

  • PDF Doğrudan  
İndirme için tıklayın
  • Satın al  
Kağıt Kapak için

EBU DAVUDUN SUNENI – Kitap Örneği

Mukaddime – (EBU DAVUDUN SUNENI)

Yüce dinimiz İslâmiyetin Kur’ân’dan sonraki en büyük kaynağı Sünnet­tir. Hz. peygamber (s.a.) in söz, fiil ve takrirlerinden ibaret olan sünnet asır­lar boyu müslüman âlimlerin üzerinde çalıştıkları, hizmetinde oldukları bir saha olmuştur.

Rasûlullah (s.a.)in hadislerini ezberinde tutanların vefatlanyla, Sünnet ha­zinesinin yok olmasını önleyip onun sonraki nesillere eksiksiz ve yanlışsız olarak aktarılmasını sağlamak için hadisler derlenip kitaplara geçirilmiştir. Bu kitaplardan özellikle altısı son derece ün kazanmıştır. “Kütüb-ü Sitte” adıy­la anılan bu altı kitap Buhârî ve Müslim’in Sahihleri Ebû Dâvûd, Tirmizi,, Nesâî ve İbn Mace’nin Sünenleridir.

Şüphesiz müslümanlann hepsi Arap değildir ve arapçayı bilmezler. Arap olmayanların da dinlerinin esaslarını kaynaklarında görmek ve sevgili Pey­gamberlerinin hadislerini okuyup anlamak en tabii haklan olsa gerektir. Onun, İslâmî ilimlerin diğer sahalarında olduğu gibi hadis sahasındaki birçok eser de başka dillere, bu meyanda Türkçeye terceme edilmiştir. İşte “Kütüb-ü Sitte”diye bilinen bu altı kitabın hepsi; izahlı ya da izahsız olarak ve bazıları birden fazla olmak üzere dilimize kazandırılmıştır. Biz de, Ebû Dâvûd Süleyman b. Eş’as es-Sicistanî el-Ezdî’nin Sünen’ini terceme ve bazı yerleri biraz izah ederek Türk okuyucusuna hizmet etmeye çalıştık. Diğer hadis eserleri gibi, Ebû Davud’un Sünen’ine de selef âlimleri tarafından çok değerli şerhler yazılmıştır. Ancak Arapçayı bilmeyen Türk okuyucuları bu eserlerden istifade edememektedir. Bizler aciz çalışmamızla bu şerhlerden hiç olmazsa bazılarını Türk okurlarının önüne sermek için terceme ile yetinmeyip, hadislerle ilgili açıklamalarda da bulunduk. Onun için kitap bir Sünen-i Ebu Dâvut tercemesi değil, aynı zamanda şerhi hüviyetine büründü.

Tercemede, Hattâbî’nin Mealimu’s-sünen’i ile birlikte 1969 yılında Muhammed Ali es-Seyyid tarafından bastırılan beş ciltlik matbu nüshayı ele al­dık. Ancak daha sonra eser Mu’cemu’l müfehres li elfazı’l hadîsi’n-nebevi’ye uygun bir şekilde düzenlendi.

İzahlarımızda Kitabu’l-Menâsik’in 12. babının sonuna kadar Mahmud Muhammed Hattab es-Sübkî nin çok değerli eseri el-Menhelü’l-azbu’l-mevrud şerhu Sünen-i Ebi Davud’unu esas aldık.[1][1] Hatta diyebiliriz ki bu eseri muh­tasar olarak terceme ettik, özetlemeye çalıştık. Böylece bu kıymetli eserden Türk okuyucusunun istifadesini sağlamak istedik. Tabiatıyla, Menhel’i ol­duğu gibi terceme etmedik ama onunla da yetinmedik. Sünen’in matbu şerhleri Avnu’l-Mabud ve Bezlu’I-Mechûd başta olmak üzere başka eserlerden de fay­dalandık.

Menhel müellifi eserini tamamlayamadan vefat ettiği için kalan kısımda Menhel’in tekmilesi olan ve müellifin oğlu Emin Mahmud Hattab tarafın­dan yazılan “Fethu’l-meliki’1-ma’bûdtekmiletü’l-menheli’l-mevrud”u esas almaya başladık. Ne yazık ki bu eser de tamamlanamamıştı. O da “kitabu’t-talak”ın sonuna kadar varabilmiştir. Geri kalan kısımda da Ebu Dâvud şerhle­rinden Avnu’l-mabûd başta olmak üzere birçok eserden istifade ettik. Bun­ların bir kısmım bibliyografya olarak takdim edeceğiz.. Bazılarına da dipnotlarda temas ettik.

Tercememizde şerhlerdeki izahları göz önünde tuttuk. Farklı anlayışlar varsa önce tercemeye esas aldığımız izahın sahibine daha sonra da diğer anlayışla­ra işaret ettik.

Hadislerin, Mu’cemu’I-müfehres’i esas alarak diğer hadis eserlerindeki yer­lerine gösterdik. İtiraf edelim ki bunu yaparken Mu’cemu’l-müfehres’le ye­tindik, hadislerin hepsini tek tek yerlerinde tesbit etmedik.

İzah kısmını genelde dört bölüm halinde ele aldık.İlk bölümde hadisin diğer hadis kitaplarındaki rivayetlerine ve hadisin sıhhati konusunda söyle­nenlere işaret ettik. İkinci bölümde hadisin anlaşılması bakımından izaha muh­taç yönlerini izaha çalıştık. Üçüncü bölümde hadisin fıkhî yönünü ve o konuda çeşitli mezheplerin ve âlimlerin görüşlerini verdik. Herbirinin delil­lerini ve karşı görüşte olanların bu delillere bakış açılarını ele aldık. Bunu yaparken bazan mezheplerin kendi fıkıh kitaplarına müracaat etmekle bera­ber genelde Sünen’in veya diğer hadis kitaplarının şerhlerindeki malumata dayandık. Aslında bunun bir kusur olduğunu kabul ediyoruz. Ama her mez­hebin görüşünü kendi kaynaklarından araştırmaya ne gücümüz ne de imka­nımız el verdi.Onuniçin mezheplere nisbet edilen görüşler her zaman müftâbih olan görüş olmayabilir. Buna dikkat çekmeyi görev sayıyoruz.

İzah kısmının son bölümünde HÜKÜMLER başlığı altında hadisin zahi­rinden çıkartılabilecek bazı hükümlere işaret ettik. Tabi bizim göremediği­miz başka hükümler elbette çıkacaktır.Bazıbölümlerin başında daha hadislerin tercemesine başlamadan o konu ile ilgili özet malumatlar verdik.

Burada şuna önemle dikkat çekmek istiriz: Biz Ebu Davud’un Sünen’ini şerhetmedik. Böyle bir işin bizim gibi acizlerin altından kalkabilecekleri bir iş olmadığını çok iyi biliyoruz. Biz bulabildiğimiz ve gücümüzün yettiği kadarıyle selefin yaptığı şerhlerden tercemeler yaptık ve onları bir araya getir­meye çalıştık. Kendi kafamızdan birşey söylemedik, söylenenlerden bazılarını aktırdık. Bu çalışmamızla aynı eser üzerinde yapılacak değerli başka çalış­malara ihtiyaç bırakmadığımızı da düşünmüyoruz.

Bütün kusur ye acizliklerimize rağmen, cüretimizin, niyetimizin hizmet olu­şuna hamledilmesini, umarız. Eserin büyük bir bölümünün sayın Mehmet Sa­vaş tarafından okunup tashih edilmiş olması ve baş tarafa eklediği mukaddimenin yanısıra tamamının sayın Yard.Doç.Dr. İsmail Lütfi Çakan tarafından redakte edilmiş olması bizler için son derece sevindirici olmuş­tur. Değerli katkılarından dolayı bu çok kıymetli ilim adamlarımıza teşek­kür ederiz. Ayrıca Eserin neşri hususunda elinden gelen hiç bir fedakârlık ve gayreti esirgemeyen Şamil Yayınevi’nin sahibi muhterem Duran Kömürcü’ye ve diğer mensuplarına da özellikle teşekkür ederiz.

Naçiz hizmetimizin Allah celle celalüh’ün rızasına muvafık olmasını ni­yaz ederiz. Hatalarımızın affını dileriz. Hazırlayanlar[2][2]

Bağlayıcılığı

Sünnetin bir bütün ve kavram olarak bağlayıcılığı kesindir. Hz. Peygambere uyulmasını, onun verdiği hükme tam bir rıza gösterilmesini, onun hükmü karşısında kimseye muhayyerlik hakkının tanınmadı­ğını bildiren âyetler, sünnetin muslümanm hayatındaki bağlayıcı rolünü yete­rince ortaya koymaktadırlar. Ancak Hz. Peygamberin değişik vasıflarıyla ortaya koyduğu sünnet’in bağlayıcılık derecesinin aynı olmadığı da bir gerçektir. Bu noktanın iyi bilinmesinde fayda vardır. Hz. Peygamber;

Risâlet (peygamberlik) vasfına bağlı olarak tebliğ görevi yapar.

İftâ (müftilik) vasfıyla fetva verir. Kaza (hakimlik) vasfıyla hüküm verir, dava halleder.

İmamet (devlet başkanlığı) vasfı İle bir takım idarî tasarrufta bulunur. Tebliğ tasarrufunda Hz. Peygamber mübeUiğ ve nâkil’dir. Allah katından kendisine ulaşan gerçekleri halka nakleder. Bu, ümmeti bağlayıcıdır.

tftâ tasarrufu, Allah teâlânın hükmünü delillerden çıkararak Allah adına haber vermek demektir. Bu da ümmeti bağlayıcıdır.

Kaza tasarrufu, sebep ve delillerin günlünde meydana getirdiği kanaata göre kendisinin bir dava hakkında bir inşa ve ilzam’da bulunması, bir hüküm ver­mesidir. Peygamber kaza tasarrufunda yeni bir hüküm ortaya koyan (münşî)dir. Halbuki risalette mübelliğ, ifta’da müttebF idi. Kaza tasarrufu sadece davada taraf olanları bağlar.

İmamet (devlet başkanlığı) tasarrufu ise ilk üç vasıfma ek bir vasıfla yapıl­mış tasarruflardır. Bu üç vasfa ve tasarrufa dahil değildir, imamette açıkça bir yaptırım gücü söz konusudur. Risâlet’in imameti gerektirmediği de bir gerçek­tir. Ama imamet de verilmişse htikümdar-peygamber ortaya çıkar. Fakat yine de bu iki temel vasıfla ortaya koydukları birbirinden farklıdır, aynı mahiyette değildir. Bu sebeple de Hz. Peygamberin devlet başkam olarak yaptığı tasar­rufların geçerliği için devlet başkanının izni; hakimlik vasfı ile yaptığı tasarruf­ların geçerliği için de hâkimin hükmü gerekir.

Bu meselede de en önemli husus, Hz. Peygamberin tasarruflarının hangi vasfına balı olarak ortaya koyduğunun tesbitidir. Ulema bir çok olayda bu nok­tada farklı kanaatlara varmışlar ve tabiatıyla verdikleri hükümler de farklı ol­muştur. Biz burada sünnetin bağlayıcılığı konusunda dikkatten uzak tutulma­ması gereken bir ana noktaya sadece işaret etmek istedik. Meselenin detayı ko­nuya ait kitaplardan izlenebilir


Ebu Davudun Suneni” kitap hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ücretsiz pdf olarak almak için aşağıdaki indirme düğmesini tıklayın

Bozuk bağlantıyı bildirin
Siteyi Yardim Et


for websites

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *