Skip to content
Home » HUKUK TARİHİNDE ISLAM HUKUKU pdf

HUKUK TARİHİNDE ISLAM HUKUKU pdf

Hukuk Tarihinde Islam Hukuku
  • Kitap başlığı:
 Hukuk Tarihinde Islam Hukuku
  • Yazar:
Sabri Şakir Ansay
  • Kitap Sayısı
404
  • Dil:
Türkçe
  • Görünümleri:

Loading

  • PDF Doğrudan  
İndirme için tıklayın
  • Satın al  
Kağıt Kapak için

Hukuk Tarihinde Islam Hukuku – kitap örneği

BİRİNCİ BASI’NIN ÖNSÖZÜ

Bu eser Ankan:, hukuk Fakültesi birinci sınıfında Hukuk Tarihi dersleri ara­ sında İslam hukukuna dair yapılan takrirlerin genişletilmesi ile meydana gelmiştir. Bu şekilde kitap umuyorum ki genç öğrencilere İslam hukuku ve başlıca Hanefi Hukuku hakkında bilgi vermekle beraber bu hukuk üzerinde çalışmak isteyenlere düşünme ve araştırma vesile ve imkanlarını da hazırlayabilecektir.

Kitapta okuyu­ culara yazılmış eser Ye yazıların başlıcalarından haber verilmiş, Osmanlı İmpara­ torluğu’nun ve eski Türkiye’ınizin bütün kurumlarında, idare ve siyaset işlerinde yaşamış olan fıkhın tesirlerini daha yakından görebilmeleri için aydınlatıcı kayıt ve işaretler yapılmıştır.

 Bunlar aynı zamanda Türk ve Osmanlı tarihlerinde ve dünkü hukukumuzda geçen ve bugün genç aydınlarımıza yabancı gelen birçok mefuum ve ıstılahiarın pek az bir kesiminde de olsa bir lügatçe işini görecektir. Bütün bunlarla beraber kitabın eksiği elbette çoktur. İslam hukuku gibi dağınık bir hukuku sistemli bir eser halinde topaflamak gerçekten güçtür. Kitapta takip ettiğim Bergstrasser’in eseri sanıyorum ki bunu bir dereceye kadar başarmaya çalışmıştır.

ORD. PROF. SABRİ ŞAKİR ANSAY’IN HAYATI VE

Prof Dr. Hüseyin Cahit OGUZOGLU

Sabri Şakir Ansay, 23.12.1304’de İstanbul’da doğmuştur. Babası İstanbul dersi-amlarından Doğanbeyli Ahmet Şakir Efendidir. Sabri Şakir İstanbul’da Mercan İdadisini bitirip 1910’da Medrese-i Kuzat’tan mezun olmuştur. Bundan sonra sırasiyle Emval-i Eytam müdüriyeti ikinci katipliğine, Edirne Vilayeti Tahrir Heyeti naipliğine, Boyabat kazası kadılığına ve İznik kazası bidayet mahkemesi reisliğine tayin olunmuştur.

Bu suretle hocamız nazari bilgisini mahkeme tatbikatİyle kuvvetlendirmiştir.

Kendisi İznik bidayet mahkemesi reisi iken Adalet Bakanlığının açtığı müsabaka imtihanını kazanarak beş sene müddetle Alman Adiiye teşkilatında staj ve tatbikat görmek üzere gönderilmiş ve fakat Birinci Cihan Harbinin çık­ masını müteakip Türkiye’ye dönmek mecburiyetinde kalmıştır.

Sabri Şakir Ansay, Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul sulh hakimliğin­ de ve asliye mahkemesi azalığında bulunmuştur. Bu arada Medeni Kanunumu­ zu hazırlamak üzere kurulan komisyonda yer alan hocamız, ciddi ve titiz çalış­ maları ile temayüz etmiştir. Kendisinin Almanca’ya vukufu Medeni Kanunun hazırlanması sırasında Almanca metinlerden faydalanma imkanını sağlamıştır.

Komisyon çalişmalarındaki üstün başarısı neticesinde önemli bir vazife olan Adalet Bakanlıgı Hukuk İşleri Müdürlüğüne tayin edilmiş ve muhtelif ka­ nunların hazırlanması için kurulan komisyonlarda da üye olarak görev almıştır. Ayni zamanda 1926 senesinde meslek hayatının sonuna kadar aralıksız hizmet gördüğü Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Muhakemeleri Usulü Profesörlüğüne tayin olunmuştur.

Hocamız, Prof. Veli Saltık’ın hastalanması üzerine bir süre Medeni Hu­ kuk, Sadri Maksudi A.rsal’ın İstanbul Hukuk Fakültesine nakli sebebiyle Hukuk Tarihi ve devamlı olarak da İcra – İflas Hukuku ve Hukuk Başlangıcı derslerini okutmuştur. 9.6.1951 tarihinden itibaren ilahiyat Fakültesi İslam Hukuku kürsü­ sünde vazife alan Ord. Prof. Sabri Şakir Ansay, geniş ölçüde hukuk ve tarih kültürüne sahip bulunduğundan, büyük bir kudret ve selahiyede bu kürsüleri işgal etmiştir…

Diğer Hukuklarda Riba’.- Hukuk Tarihinde Islam Hukuku

Bilindiği üzere eski Yunanistan’ da Salon’dan evvel ve Roma ‘ da on iki levha kanunundan önce faiz tamfuniyle dlri idi ve borcunu ödeyeme­ yenler esir sayılırdı. Salon’un Kanunlanyla ve on iki levha kanunuyla faiz işlerinde ıslahat yapıldı. Tevrat, faizi kavmi için menetmişti247. İn­ cil’ de de riba memnuiyetini görüyoruz248. Papalar, konsiller, kilise baba­ lan da bu memnüiyeti benimsediler, nihayet bütün ortaçağ bu doktrini muhafaza etmek istedi. İslamdan önceki cahiliye devrinde de faizeilik ve borçtan dolayı esaret yukımda görüldüğü üzere mevcut idi . Faizeilik ile geçinen servet sahibi bir takım mukrizler vardı. Sakifve Kureyş kabilele­ ri faizeilik ederlerdi249. Ödünç para alaniann da büyük sayıda fakir, nafa­ kası dar veya yok kimselerden ibaret bulunduğu anlaşılmaktadır. Had!sde sayılan altı kalem eşyanın bilhassa zarürl maddelere, gıda maliarına ta­ alluku bu duruma deHHet etmektedir. İslam bu yolda çok ahlaki ve idea­ list davranmıştır. Kur’ an V<� Peygamber daima tasadduk ve fakirleri infak tavsiyelerini tekrar ede durmuştur. Bu bapta yalnız Bakara Süresinin tahrime dair olan ayetlerde 1 önceki bir çok ayetlere göz atmak kafidi?…

183. Fasid Nikah.

Şahidsiz veya bir şahid huzurunda yapılan nikah ile kendisinde memnfriyet sabepleri bulunan (No. 181) nikah fasiddir.

Fasid nikahın hükmü, erkek ile kadının karı koca gibi yaşarnalarına müsaade edilmemesi, kendileri aynlmazlarsa aralarının kadı tarafından tefıik olunmasıdır. Bundan başka fasid nikahda yaklaşmadan  sonra aynlma olmuş ise mehir tesmiye edildiğine göre mehr-i müsemma ile mehr-i misilden hangisi az ise o, tesmiye edilmediğine göre tam (baliğen 58) lazım gelir. Ayrılma yaklaşmadan önce olduğu takdirde sahih bir buluşma vaki ‘ olsa dahi hiç bir mehir verilmez; halbuki buluşma !asid nikahda dahi iddetin lüzılmu için kafidir. Fasid nikah, başkasiyle evlenıneye mani değildir. Yaklaşma olmadıkça !asid nikahla bir sıhriyet hasıl olmaz. Fasid nikahda kan koca arasında yaklaşma bulunsa dahi, hatta tefrikden önce kan

kocadan birinin ölümü halinde o biri mirasçı clamaz.

Fasid nikah üzerine kadına yaklaşma ta’ ziri mucib olmakla beraber nikah şüphesi bulunduğundan haddi icabetmez. Fasid nikahda doğan çocuğun nesebi babasından sabit olur.

Fasid nikahda tarafların gerek kendiliklerinden ayrılmalan ve gerek hakim tarafından tefrik edilmeleri talak deği’dir. Bu itibarla bu ayrılma talak sayısına mahsup edilmez; talak sayısı, mesela şahit noksanından dolayı ayrılınada yeni yapılacak sahih akidder sonraki tatlikden başlar.

Garipdir ki Hanefi mezhebi nikah gibl mühim bir akidde ikraha itibar etmemiş, yani ikrah ile vuku’ bulan nikahı sahih ve mu’teber tutmuştur (Mu’ teber ikrah ile olan nikah şer’an sahih olur mu? Elcevap olur); (Cerfde-i İlmiyye, adet 18 s.243 ; Ali Efendi Fetdwisı, Kitab-ut Talak)446…

Hukuk Tarihinde Islam Hukuku” kitap hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ücretsiz pdf olarak almak için aşağıdaki indirme düğmesini tıklayın

Bozuk bağlantıyı bildirin
Siteyi Yardim Et


for websites

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *