Skip to content
Home » Riyazus Salihin Tercemesi pdf download

Riyazus Salihin Tercemesi pdf download

RIYAZUS SALIHIN TERCEMESI
  • Kitap başlığı:
 Riyazus Salihin Tercemesi
  • Yazar:
imam al-Nawawi
  • Kitap Sayısı
4105
  • Dil:
Türkçe
  • Görünümleri:

Loading

  • PDF Doğrudan  
İndirme için tıklayın
  • Satın al  
Kağıt Kapak için

RIYAZUS SALIHIN TERCEMESI

Kitap Hakkında

“Riyazus Salihin Tercümesi” adlı kitap, İmam Nevevî’nin Riyazus Salihin’i, Türk milletinin din kültüründe önemli bir yere sahip olan hadis kitaplarının başında gelir.

Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti döneminde, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarıh Tercemesi ve Şerhi’nden sonra dilimize çevrilen ikinci hadis kitabıdır ve Hasan Hüsnü Erdem ve Kıvamüddin Burslan tarafından tercüme edilerek Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanmıştır.

Bu tercüme, uzun yıllar boyunca kullanılan bir kaynak olmuş ve popülerlik kazanmıştır. Son zamanlarda ise, bu değerli esere dayalı birkaç tercüme ve kısa bir şerh çalışması yapılmıştır.

Bu değerli eser, zengin içeriği ve mükemmel düzenlemesiyle dikkat çeker. İslam ülkelerinde, özellikle din eğitimi veren kurumların müfredatında okunmanın yanı sıra vaaz ve irşad faaliyetlerinde de vazgeçilmez bir el kitabı olarak yaygın bir kullanıma sahiptir.

 Sünnet kültürümüz giderek derinleşirken, bu değerli eserin, diğer hadis kaynaklarının yanı sıra yeni ve kapsamlı bir şerhe ihtiyaç duyulduğu açıkça hissedilmekteydi. Özellikle din hizmeti verenlerin, cemaatlerini aydınlatmak için güvenle başvurabilecekleri bir şerhe ihtiyaçları daha da artmıştır.

Ülkemizdeki tebliğ ve irşad alanlarının her geçen gün gelişmesi ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ndeki Müslümanların yeni politik özgürlükler kazanması da göz önüne alındığında, Riyazus Salihin gibi bir esere daha fazla görev düştüğü kabul edilebilir.

Bu düşünceler ve tespitler doğrultusunda, öncelikle din hizmeti veren müftüler, vaizler, imamlar ve hatiplerimiz, aynı zamanda İslam’ı öğrenmek ve uygulamak isteyen üniversite ve lise öğrencileri ve İslami konularda bilgi edinme ihtiyacı duyan halkımızın ihtiyaçlarını karşılayacak bir tercüme ve orta büyüklükte bir şerh çalışması yapmaya karar verdik.

Uzun bir hazırlık sürecinden sonra, her seviyedeki insanımızın faydalanmasını kolaylaştırmayı amaçlayan bu tercüme ve şerhidir.

RIYAZUS SALIHIN TERCEMESI – Kitap Örneği

۱۰- وعن أبي هريرة عنه قال: قال رسول الله صلاة الرجل جماعة تزيد على صلاته في سوق وبيته بضعا وعشرين درجة وذلك أن أحدهم إذا توضأ فأحسن الوضوء ، ثم أتى المسجد لا يريد إلا الصلاة ، لم يخط خطوة إلا رفع له بها درجة، وحط عنه بها خطيئة حتى يدخل المسجد، فإذا دخل المسجد كان في الصلاة ما كانت الصلاة هي تحبسه، والملائكة يصلون على أحدكم ما دام في مجلسه الذي صلي فيه؛ يقولون : الله ارحمه. اللهم اغفر له، الله ثب عليه، ما لم يؤذ فيه، ما لم يحث فيه .

10: Ebû Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Kişinin, cemaatle kıldığı namaz çarşıda, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi bu kadar derece üstündür. Şöyle ki; bir kimse güzelce abdest alır, sadece namaz kılmak niyetiyle camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı her adımla o kimsenin derecesi yükselir ve bir günahı bağışlanır. Camiye girince de namaz için kaldığı sürece namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Namaz kıldığı yerde kaldıkça kimseye (sözlü ve fiilli) eziyet etmediği ve abdestini bozmadığı ve dünyevî sözler konuşmadığı sürece melekler ona şöyle dua ederler: Allah’ım sen ona rahmet et acı Allah’ım sen onu bağışla affet Allah’ım sen onu tevbesini kabul et.” (Buhârî, Salât 87; Müslim, Taharât, 

11- عن أبي العباس عبد لله بن عباس بن عبد المطلب رضي الله عنهما عن رسول الله فيما يروي عن ربه تبارك وتعالى قال: إن الله كتب الحسنات والسيئات ثم بين ذلك : فمن هم بحسنة فلم يعملها كتبها الله تبارك وتعالي عنده حسنة كاملة، وإن هم بها فعملها كتبها الله عشر حسنات إلى سبع مائة ضعف إلى أضعاف كثيرة، وإن هم بسيئة فلم يعملها كتبها الله تعالي عنده حسنة كاملة، وإن هم بها فعلها كتبها الله سنة واحدة

11: Ebul Abbâs Abdullah ibn Abbas ibn Abdülmuttalib (Allah Onlardan razı olsun)’den nakle edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Allah’tan rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurdu: “Allah iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların durumunu şöyle açıkladı; bir kimse iyilik yapmaya niyetlenir de yapmazsa, Allah buna yapılmış tam bir iyilik olarak sevap yazar, eğer o kimse hem niyetlenir hem de o iyiliği yaparsa ona on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yedi yüze ve daha fazlasına kadar çıkarır, kim bir kötülük yapmaya niyetlenir de sonra vazgeçerse Allah onun için tam bir iyilik sevabı yazar, eğer kötü işe niyetlenir ve onu yaparsa Allah o kimse için bir günah yazar.” (Buhârî, Rikâk 31; Müslim, İman 257.) 

۱۲- عن أبي عبد الرحمن عبد الله بن عمر بن الخطاب رضي الله عنهما قال: سمعت رسول الله يقول : انطلق ثلاثة رهط ممن كان قبلكم حتى أواهم المبيت إلى غارفدخلوه، فانحدرت صخرة من الجبل، فسدت عليهم الغار فقال: والله إنه لا ينجيكم من هذه الصخرة إلا أن تدعوا الله تعالي بصالح أعماليكم قال رجل منهم: اللهم كان لي أبوان شيخان كبيران، وكنت لا أغبق قبلهما أهلا ولا مالا. فتى ہي طلب الشجر يوما فلم ارح عليهما حتى ناما، فحلبت لهما غبوقهما فوجدتهما نائمين وكرهت أن أوقظهما وإن أغبق قبلهما أهلا أو مالا فلبثت – والقدح على يدي – أنتظر استيقاظهما حتى برق الفجر والصبية يتضاغون عند قدمي – فاستيقظا فشربا غبوقهما. اللهم إن كنت قلت فعلكذلك ابتغاء وجهك ففرج عنا ما نحن فيه من هو الصخرة، فانفرجت شيئا لا يستطيعون الخروج منه. قال الآخر : اللهم كانت لي ابنة عم كانت أحب الناس إلي . وفي رواية : كنت أحبها كأشد ما يحب الرجال النساء فأردها علي نفسيها فامتنعت مني حتى ألمت بها سنة من السنين فجاءتني أعطيها عشرين ومائة دينار على أن تخلي بيني وبين نفسيها ففعلت حتى إذا قدر عليها. وين رواية : فلما قعدت بين رجليها قال : اتق الله ولا تفض الخاتم إلا بحقه، فانصرفت عنها وهي أحب الناس إلي، وتركت الهبي الذي أعطيها، اللهم إن كنت فعلت ذلك ابتغاء وجهك، فافرج عنا ما نحن فيه فانفرجت الصخرة غير إنهم لا يستطيعون الخروج منها. وقال الثالث: اللهم إني استأجرت أجراء وأعطيتهم أجرهم غير رجل واحد ترك الذي له وذهب، فثمرت أجره حتى كثرت منه الأموال، فجاء في بعد حين فقال : يا عبد الله أد إلي أجري، فقلت : كل ما ترى من أجرك : من الإبل والبقر والغنم والرقيق. فقال : يا عبد الله لا تستهزئ بي فقلت : لا أستهزئ بك فأخذه كله فاستاقه فلم يترك منه شيئا، اللهم إن كنت فعلت ذلك ابتغاء وجهك. فافرج عنا ما نحن فيه فانفرجت الصخرة فخرجوا يمشون .

12: Ebû Abdurrahmân Abdullah ibn Ömer ibni’l Hattâb (Allah Onlardan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken işittim demiştir: “Sizden önceki yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar, geceyi geçirmek için bir mağaraya sığındılar, dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı, bunun üzerine birbirlerine şöyle dediler: “İyi amellerinizle dua etmekten başka sizi bu kaya parçasından hiçbirşey kurtaramaz.” 

İçlerinden birisi :Allah’ım benim çok yaşlı annem ve babam vardı; onlardan önce ne çocuklarıma ne de hizmetçilerime akşam sütünü içirmezdim. Birgün uzak 

bir yere odun toplamaya gitmiştim, onlar uyuyuncaya kadar dönemedim, akşam sütlerini sağıp yanlarına gelince onları uyur halde buldum, onları uyandırmayı ve onlardan önce ev halkının birşey yeyip içmesini uygun görmedim, süt kabi elimde olduğu halde onların uyanmalarını bekledim, nihayet şafak söktü, çocuklar açlıktan sızlanıyorlardı, derken annem babam da uyandılar ve akşam sütlerini içtiler. Allah’ım eğer bu işi senin rızanı kazanmak için yapmışsam bu kaya sıkıntısını bizden uzaklaştır, diye yalvardı kaya biraz aralandı, fakat çıkılacak gibi değildi. 

İkinci kimse şöyle dedi: Allah’ım amcamın bir kızı vardı, onu herkesten çok seviyordum (başka bir rivayete göre : bir erkek bir kadını ne kadar severse ben de 

onu o kadar seviyordum.) Ona sahip olmak istedim, o kabul etmedi, bir kitlik yılı amcamın kızı çıkıp geldi, kendisini bana teslim etmek şartıyla ona yüzyirmi altın verdim, kabul elli ona sahip olacacağım zaman (diğer bir rivayele göre cinsi muameleye başlamak üzereyken) dedi ki: “Allah’tan kork, haksız olarak bekarlık mührümü bozma” ben de Allah’tan korkarak bu çok sevdiğim kadından uzaklaştım. Verdiğim altınları da ona biraktim. Allah’ım eğer ben bu işi senin rızanı kazanmak için yapmışsam, bu belayı üzerimizden gider diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı fakat çıkılacak gibi değildi. 

Üçüncüleri de :Allah’ım vaktiyle birçok işci tuttum, ücretini almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim, ücretini almadan giden işcinin ücretini çalıştırdım, bu ücretten pekçok mal çoğaldı, birgün bu adam çıkageldi ve bana “Ey Allah’ın kulu ücretimi ver” dedi. Ben de ona: “Şu gördüğün develer, koyunlar ve köleler senin ücretinden meydana gelmiştir” dedim. “Ey Allah’ın kulu benimle alay etme” deyince, “Seninle alay etmiyorum diye cevap verdim. Bunun üzerine 0; malların hepsini sürüp götürdü, hiç birşey bırakmadı. “Rabbim eğer bu işi sırf senin rizanı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar” diye yalvardı mağaranın ağzını kapatan kaya iyice açıldı onlar da çıkıp gittiler. (Buhârî, Büyu’ 98; Müslim, Zikir 100.)

BÖLÜM: 2 TEVBE ve ALLAH’TAN AFFEDİLMEYİ İSTEMEK 

قال العلماء : التوبة واجبة من كل ذنب، فإن كانو المعصية بين العبد وبين الله لا تتعلق بحق آدمي، فلها ثلاثة شروط

أحدها: أن يقلع عن المعصية.

 الثاني: أن يندم على فعلها. الثالث: أن يعزم أن 

لا يعود إليها أبدا . فإن فقد أحد الثلاثة لم تصح توبته

وإن كانة المعصية تتعلق بآدمي فشروطها أربعة: هذه الثلاثة، وأن يبرأ من حق صاحبها، فإن كانت مالا أو نحوه رده إليه، وإن كانت حد قذف ونحوه مكنه منه أو طلب عفوه، وإن كانت غيبة استحله منها. ويجب أن يتوب من جميع الذنوب، وإن تاب 

من بعضها صح توبته عند أهل الحق من ذلك الذنب، وبقي عليه الباقي. وقد تظاهرت دلائل الكتاب، والسنة، وإجماع الأمة على وجوب التوبة

İslam alimler derler ki : Yapılan her günah için tevbe etmek vaciptir. Şayet işlenilen günah kullar arasında olmayıp insanoğlu ile Rabbi arasında ise tevbenin kabul olması için üç şart gereklidir. 

1- Yapacağı veya içinde bulunduğu günahı hemen terketmek. 2- İşlediği günahtan dolayı pişmanlık duymak. 

3- Bir daha günah işlememeye kesin karar vermek. 

Şayet bu üç şartlardan biri yerine getirilmezse tevbesi kabul olmaz. 

Eğer yapılan günah insanoğluna karşı işlenilmişse tevbenin kabul olması için dört şart gereklidir. Bunlardan ilk üç şart yukarıda zikrettiğimiz şartlardır, dördüncü şart ise; suç işlediği kişi veya kişilere karşı kendisini affetirmesi, yani birisinin malını zorla veya çalıntı yoluyla almışsa, aldığı malı sahibine geri vermesi veya kendisini aldığı mala karşılık sahibinden kendini affetirmesi gerekir. Buna benzer olarak başkasına iftira atma, hakkında konuşma, vurma, v.b. haksızlık olayları örnek verilebilir. Kişi tüm günahlarından tevbe etmesi gerekir. Şayet işlediği bazı günahlardan tevbe ederse tevbesi sahihtir, fakat diğer günahlarının tevbesi özerinde kalır. Kuranı kerim, Sünnet ve ümmetin icmaindan gelen delillerle günahlardan tevbe etmenin vacip olduğuna işaret etmektedir. 

Riyazus Salihin Tercemesi” kitap hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ücretsiz pdf olarak almak için aşağıdaki indirme düğmesini tıklayın

Bozuk bağlantıyı bildirin
Siteyi Yardim Et


for websites

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *