MÜSLÜMANIM DİYEN BİR İNSAN NİÇİN NAMAZ KILMAK İSTEMEZ?

MÜSLÜMANIM DİYEN BİR İNSAN NİÇİN NAMAZ KILMAK İSTEMEZ?

Giriş...

Kendimi Henüz Hazır Hissetmiyorum

Bir Kaç Defa Denedim Ama Alışacağımı Zannetmediğim İçin Bıraktım

Okunacak Duaları Bilmediğimden Kılmıyorum

Kılmam Gerektiğine İnanmadığım İçin Kılmıyorum

Kalbim Temiz Olduğu İçin Namaz Kılmıyorum

Allah'ın Namazımıza İhtiyacı Olmadığı İçin Namaz Kılmıyorum

Özgür Olduğum İçin Kılmıyorum

Hergün Namaz Kılmaktan Sıkılıyorum

Ailemin Baskısına İnat Kılmıyorum

Çalışıyorum. İş Yerinde Ortam Müsaid Olmadığı İçin Kılmıyorum

Ailemin Namaz Kılmayacaksın Baskısından Dolayı Namaz Kılmıyorum

Abdest Almaya Üşeniyorum

Zamanım Olmuyor. Vakit Bulamıyorum

Abdest Almak Makyajımı Bozduğu İçin Namaz Kılmıyorum

Çok Günahkarım Kılacağım Namazların Kabul Olmayacağına İnanıyorum.

Kendimi Namaza Veremiyorum. Olmadık Şeyler Aklıma Geliyor. Bu Yüzden Bıraktım

Arkadaş Çevremde Namaz Kılan Yok. Onlardan Etkilendim.

Bazı Özgürlüklerimin Kısıtlanacağı Düşüncesiyle Kılmıyorum

Bir Vakit Kaçırınca Moralim Bozuluyor. Kılacaksan Tam Kılacaksın Diyorum.

Namaz Kısmet Meselesi. Allah'tan Bir Uyarı Bir Işık Bekliyorum

Küçükken Alıştırmadılar. Şimdi De Zor Geliyor

Çocuklarla Uğraşırken Namaz Kaçıyor. Birikiyor. Sonra Da Kılmaya Üşeniyorum...

Namaza Başlayıp Tekrardan Bırakacağımdan Korkuyorum

Bazı Namaz Kılanların Hatalarını Gördüğümden Soğudum. Kılıp Ta Allah'ı Mı Kandıracağım

Dedim. (Hâşâ!)

Gerici Ya Da Yobaz Olarak Anılmaktan Korktuğumdan Namaz Kılmıyorum

Namaz Kılıyordum. Fakat Hayatımda Bir Değişiklik Olmayınca Bıraktım.

Gencim. Yaşlanınca Namaz Kılmayı Düşünüyorum.

Namaz Kılmıyorum Ama Namaz Kılanlardan Daha Dürüstüm.

Nefsime Yenik Düştüğüm İçin Namaz Kılmıyorum

Namaz Kılmadığımda Cehenneme Mi Gireceğim? Sonunda Cennet Var Ya!

Sonuç

 

 

MÜSLÜMANIM DİYEN BİR İNSAN NİÇİN NAMAZ KILMAK İSTEMEZ?

 

Giriş...

 

1-8-2005 tarihinde 'Allah'ım senden özür diliyorum' isimli kitabımın son sayfasını yazdıktan bu yana neredeyse bir yıl geçti... Yani tam bir yıl boyunca yeni bir kitap hazırlığı için laboratuarıma geçemedim...

Çalışma odamı'laboratuar olarak algılıyorum... Çünkü ya­zılan her bir kitap okuyucu üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etki bırakır... Bu açıdan bakıldığında yazılan eserlere ilaç, ilacı. hazırlayanlara da doktor diyebiliriz...

Kaleme alacağım kitabın konusu ne olursa olsun önceden o konu için hazırlanmış eserleri toplar, inceler ve muhataplarını ikna edip etmediklerine bakarım... Bir de eksik bırakılan kısım­lar varsa ve bence de o çok önemliyse o eksiği tamamlamaya çalışırım...

Bu kez namaz kılmama sebeplerini içeren bir kitap hazırlığı için çalışma odamdayım... Namaz hakkında birçok kitaplar yazılmış... Tamamına yakını şuan masamda... Tamamını ince­leme imkânım vardı ve inceledim... Genelde namazın önemi ve insanın ahlakına, yaşantısına ve ahiretine verdiği katkılarından bahsetmişler yazarlarımız... Yer yer namaz kılmayanlar muhatap ahnmışiarsa da onlara yönelik kapsamlı bir çalışma yapılma­mış...

Bir bayan niçin örtünmek istemez kitabımı hazırlarken de örtünmeyenleri muhatap alıp, örtünmeme sebeplerini tespit ede­rek her örtünmeme sebebini masaya yatırıp çözümler üretmeye Çalışmıştım...

Bu kez de namaz kılmayanlarla birebir görüşmelerim so­nucunda tespit ettiğim kılmama mazeretlerini notladım... Bazı okuyucularıma çevresinde namaz kılmayanlarla görüşmelerini ve kılmama sebeplerini öğrenip bana bildirmelerini rica ettim. Sağ olsunlar kırmadılar ve gereken notları ulaştırdılar...

Toplam otuz farklı namaz kılmama sebepleri... Devlet dai­resinde çalışanlardan tutun da, öğrencisinden, çalışanından, iş­sizinden, ev hanımından ve toplumun hemen hemen her kesi­minden namaz kılmama sebepleri...

Şimdi namaz kılmama sebeplerini maddeler halinde yaza­rak açıklamaya çalışacağım, ama okuyuculara önemli bîr tavsi­yem olacak:

1- Bu kitabı okurken sizinle aynı masada oturup karşılıklı konuşuyor muşuz gibi okuyuverin...

2- İçindekiler bölümüne bakarak sizin kılmama sebebiniz­den bahsedilen bölümden okumaya başlamayın...

3- Namaz kılmayanları Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak algıladığımı zannetmeyin.

Bismillah diyerek kitabımızı yazmaya başlayalım...

 

Kendimi Henüz Hazır Hissetmiyorum

 

Birçok ibadetlerin önüne kocaman set çeken bir mazeret olan "kendilerini henüz hazır hissedeme-dikleri" mazereti, her ne kadar da masumca ağız­dan çıkmış olsa da bu tamamen şeytanın attığı bir zarftır.

Bu mazeretin arkasına sığınarak kolayca namazı terk eden­lerle konuştuğumda; birkaç defa namaz kılmaya çalıştıklarını fakat gereken hazzı alamadıklarını; bu sebeple de namaz İçin kendilerini hazır hissedinceye kadar ertelediklerini söylediler,.. Sanki anlaşmışlarcasına namazda gereken hazzı alamayan her­kes bu mazeretin arkasına saklanıyor...

Namazlarında huşu duymayanların önünde iki seçenek var:

1-Ya namazlarında huşu duymak için arayış içine girecek­ler,

2-Ya da kendilerini hazır hissedene kadar namazdan uzak kalacaklar...

Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve değerlendirme yapa­lım: Namazdan uzak kalarak çözüme ulaşabilir miyiz?

Bu dosyamızda kılacağımız namazdan nasıl huşu duyabili­riz sorusuna cevap vermeyi düşünmüyorum... İlerleyen sayfa­larda değineceğim inşaallah...

Bu mazerete sığınanlarla şeytan arasında şöyle bir diyalog geçmiştir;

Şeytan: Öyle bir namaz kıldın ki, bunu sen bile beğenme­din! Allah nasıl beğenip kabul edecek?

Bu vesvese ok gibi saplanacak beyne... Ve kısa bir zaman

zarfında Allah ile empati yaparak kendisini yadırgayacak:

-"Bu nasıl namaz? Ne okuduğun sürelerin manasını biliyor­sun ne de namazda sadece beni düşünüyorsun... Aklına türlü türlü şey geliyor! İmtihan sonucunu düşünüyorsun, elde edece­ğin kan düşünüyorsun! Hep dünyalık şeyler bunlar! Böyle bir namazı kabul edemem ben! Namaza iyice adapte olana dek sana kızmıyorum... İyice hazırlan sonra sel!"

Tamamen şeytanın arzuladığı bu telkin anında kabul gö­rür... Ve muhatabımız rahatlar... Öyle bir namaz anlayışına sahip olmuşlardır ki; kendilerini hazır hissedene kadar namaz­dan muaf kalacaklar... Kendilerine ahirette, kılmadıkları dö­nem namazları sorulmayacakmış gibi rahat edecekler...

Kesinlikle Allah'tan şöyle bir sesi işitmek istemeyeceklerdir: "Ey filan kulum! Namazlannı düzeltmeye çalış!!!"

Şimdi tekrardan bu mazerete sığınanlara soralım: Kendini­zi namaza hazır hissetmediğinizden namazı bıraktığınızı söylü­yorsunuz... Peki;

-  Kendinizi ne zaman hazır duruma getirmeye çalışacak­sınız?

-  Namazınızın devamlı olması için nasıl bir programınız var?

-  Ne zaman start vereceksiniz?

- Vereceğiniz zaman dilimine kavuşmadan ölmeyeseğintze dair bir belge var mı eliniz de?

Bu yazdıklarımı sakin bir kafayla düşündüğünüzde hiçte aklınıza gelmeyen şeytanın sizi çok farklı bir yöntem kullanarak kandırmaya çalıştığını göreceksiniz...

Aslında şeytan çok basit bir tuzak hazırlamış...

"Namazdan uzak durarak namaza hazırlan!!7"yok, böyle bir şey yaaa...

Akla şöyle bir sorunun gelmesine şaşırmam ve beklerim:

Peki, ne yapmalı? Bu şekilde kılmaya devam mı edeceğiz yani?

Cevabı o kadar basit ki; evet... O şekilde de olsa kılmaya devam edeceğiz... Çıkmadan... Usanmadan... Amma, bu arada da huşu duymak için çözümler arayacağız... Unutmaya­lım ki namazdan uzaklaştığımız oranda şeytana yaklaşırız...

Bu mazerete sığınıp ta namazdan uzaklaşanlar naşı! bir namaz hayal ediyorlar acaba?"Namazdayken akla dünyevi hiç­bir şey gelmemeli... Her şey dört dörtlük olmalı..." Güzel bir temenni ama inanın çoğu namazlar maalesef arzuladığımız gibi olmuyor... Bu, namazı terk edeceğiz anlamına gelmemeli... Yani hususuz namazdansa hiç kılmamak olmuyor...

"kendimi henüz hazır hissetmiyorum" demenin başka bir alt yapısı daha olmalı... Namazı insandan uzaklaştıran bu an­layışın beslendiği ortamların acilen bilinmesi lazım...

Bazı okuyucularımla birebir görüştüğümde bu bahanelerin çıkış merkezinin işlenen günahların devam etmesi ve o günah­ları bırakmaya pek de gönüllerinin olmaması dikkatimi çekmişti... Bu durum namazla çelişince bırakılmaya en müsait amelin namaz olduğunu gorürü2... Peki, neden?

Çünkü haramlar nefse çok tatlı gelir, namaz ve benzeri iba­detler ise haramlar kadar nefse hoş gelmez... Namaz ve gü­nah... Ateş ve barut misali birbirlerinden pek hoşlanmazlar... Namaz, günahtan; günah namazdan etkilenmeye müsaiddir...

Günahından taviz vermek istemeyen bir insan namaz esna­sında çelişkiyi anında görür ve: "kimi kandırıyorum?" Der... Tam o esnada insan düşmanı şeytan sağdan yanaşarak: Evet haklısın... Kimi kandırıyorsun? Ya adam gibi namaz kıl günahı sıfıra çek, ya da namazı sıfıra çek... Hemen karar ve­rilmeden önce vicdan denen şeyin rahatlaması için yine Allah ile kısa bir empati yapılır:

"Ey günahkâr kuluml Günahınla sevabınla sen benim ku-lumsun... Her ne kadar günah iş/esen de benim sonsuz rahme­timden dolayı bağışlarım... Bu arada günahlardan bıkıp tövbe edene kadar namaza yaklaşma! Ne zaman karar uerdin,o za­man namaza başla.. .Şimdilik serbestsin!" haşa!!!

İnanın bu ya da benzeri iç konuşmalar yaşanır... Ve öz­gürce günahlar işlenmeye devam edilir... Namaz için kendini hazır hissetme yaşı emekliliğe ayrılma yaşma kadar ertelenir... Ey bu sebebe sığınan kardeşim-bacım! Vallahi şeytan erteleme virüsünü size aşılamış... Unut­mayın ki şeytan size namaz kılma demez...

Sürekli erteletmeye çalışır... Şeytan umduğumuzdan daha zeki ve daha uyanıktır... Unutmayın ki ne kadar günah işlemiş olursanız olun devam edip kılacağınız namaz gün gelir işlediği­niz günahlardan uzaklaştırır sizi... Bakın yaratanımız nasıl anla­tıyor:

"Sana vahyoîunan kitabı oku, namazı da dosdoğru*kıl. Çünkü namaz insanı hayâsızlıktan ve münkerden alıkor. Allah'ı zikretmek ise elbette ki en büyüktür. Allah ne yaptığınızı bilir."[1]

Günah ve namaz..."Bu ikilinin bir arada olunamayacağı düşüncesi İnsan yapısına terstir... Bizler insanız... Ne melek ne de peygamberiz... Günah işlemeye meyyal yaratılmışız... İşle­diğimiz günahlar ayrı bir şey, namazı terk etmemiz apayrı bir şey... Hatta Resulullah aleyhisselam ne güzel buyurmuş:

"Mü'min kul abdest alırsa; mazmaza yaptığında ağzından günahlan dökülür, burnuna su alıp sümkürdüğünde burnundan günahlan dökülür, yüzünü yıkarken yüzünden günahları dökü­lür, (kollanyla birlikte) ellerini yıkadığında -tırnaklarının altı dâhil-ellerinin tümünden günahlan dökülür... Başmı mesh ettiğinde -kulakları dahil- başının tümünden günahlan dökülür... Ayaklan-nı yıkadığında-tırnaklan dâhil- ayaklannın tümünden günahlan dökülür... Sonra camiye gidişi ve namaz kılışı onun nafile (faz­ladan getiren ameli) olur.. [2]

SubhanAllah! Allah'ın şu merhametini görebiliyor muyuz? Günahların üstüne turnusol kâğıdı gibi düşüyor... Eğer namaz kılan bir insan için günah işlememe şartı olsaydı bu tür müjdeli haberler olmazdı... Bu paragrafı okuyan bir kişinin aklına:

"madem abdest bile günahlarımızı döküyor günah­larımızdan vazgeçmenin ne anlamı olacak ki?" düşüncesi gelebilir...

Tamamen şeytanın özel kaleme aldığı bir vesvese olan bu söz, Allah'ın, kullarına sıcak yaklaşımını suiistimalden başka bir şey değildir... İşlenen günahın cinsi ve büyüklüğü ne olursa ol­sun namazla olan birlikteliğine bir süre sonra son verecek zaten... O günahı işleyen kişi Allah'ın her şeye rağmen bağışlaya­cağını vaat etmesi altında ezilecektir kuşkusuz... Gün gelecek devam ettiği o günahı işlemeye utanacak ve o günahı terk ede­cektir... İşte burada o günahtan vazgeçtiren iki unsurdan biri her şeye rağmen devam edilen namaz ve Allah'ın bağışlayaca­ğını vaat etmesidir...

Yukarıdaki paragrafı yazarken aklıma kaya parçasına oyuk­lar açan su damlacıkları geldi... Bir su damlası taş parçasını oya-maz... Bu mümkün değildir... Kayayı oyan, su damlasının de­vamlılığıdır. .. Sabırla... Bıkmadan... Kararlı bir şekilde eylemine devam etmesidir...

Allah namaz kılacakların melek gibi olmalarını şart koşmu­yor ... Allah biliyor insanın her an günah işleyebileceğini...

Peki, çözüm ne?

Bu mazeretten dolayı namazı terk eden ya da kılmayanlara tavsiyem:

1- Her şartta ve koşulda namazlarınızda huşu duymuyor­sanız bile geri adım atarak namazı terk etmeyin.

2- Huşu duyuncaya kadar {isterse bir ömür boyu huşu duymayın) namaz kılmaya devam edin...

3- Günahlarınızın çokluğuna aldanıp ta namazdan soğu-mayın...

4- Mazeret beyanınızın Allah katında geçerli olmadığını bilin...

5- Namazla beraber bırakamadığmız günah ya da günah­lar olduğunda, o an şeytanın kulağınıza vesveseler fısıldayaca­ğını unutmayalım...

6- Namaz esnasında aklımıza günahlarımızın gelmesi bizi namazdan soğutmamalı...

7- Namaz kılarak kendimizi namaza hazır hissedelim...

8- Kendimizi hazır hissedince namaza başlayacağım diyen bir insan kılmadığı her namazdan sorumludur...

 

Bir Kaç Defa Denedim Ama Alışacağımı Zannetmediğim İçin Bıraktım

 

Çoğu kere her yaş gurubundan işittiğimiz bu mazeretin te­davisi en kolay mazeretlerden biri... Bu mazerete sığman kişiler namazın kılınması gerektiğinin az da olsa farkındalar... Yani na­maza karşı değiller... Sadece bir kaç deneme yapmışlar, kıldık­ları namazın devamlı olacağına kanaat getiremeyince ilk başlığı­mızda anlattığımız mazerete sığınarak namazdan vaz geçmişler...

Bu kişiler de şeytanın kurbanları arasında... Ama bu kez şeytan, yardımcılarını da kullanarak muhataplarını namazdan soğutmaya çalışmış... Doğru bir şekilde öğrenildiğinde bırakıl­ması mümkün gözükmeyen namaz; yanlış anlatım, eksik anla­tım, yanlış anlama, ya da eksik anlamaya kurban gidince hayatı­mızdaki yeri oldukça sıkıntı oluşturacağından terki kolay olur...

Şimdi bu bahanenin muhtemel çıkış ortamını bulmaya ça­lışalım. .. Hangi durumlarda şeytan bu bahaneyi teklif eder mu­hatabına...

Biraz kendi hayatımdan biraz da çevremdeki gözlemlerim­den şu sonuca ulaştım; aşağıdaki dört soruya verilen cevaptan çıkarabiliriz mazeretin çıkış noktasını,..

1- Niçin namaz kılmak istedikleri,

2- Kendilerine namazın nasıl anlatıldığı,

3- Hangi ortamda namaz kıldıkları ve

4- Hangi psikolojide namaz kıldıkları...

Şimdi sorularımızı masaya yatıralım ve bu sebepten nama­zı terk eden kişilere çözümler üretmeye çalışalım.

Niçin namaz kılıyoruz?

1- Allah emrettiği için

2- Baba baskısından

3- Eş baskısından

4- Patronun gözüne girmek için

5- Namazın insanı huzurlu kılacağı anlayışından dolayı

6- Belirli bir konuma gelebilmek için

7- O an içimizden geldiği için

8- Allah'ın bizlere olan ikramlarına teşekkür etmek için

9- Namazı terk etmenin çok büyük bir günah olduğu dü­şüncesinden

10- İçimizdeki inançsızlığı gizlemek için

11- Gelenekten dolayı kılman namaz

12- Özel günlerde kılın namazlar

Şimdi yukarıdaki oniki maddemizi tek tek açıklamaya çalı­şalım.

1-) Allah'ın bizlere olan ikramlarından dolayı teşek­kür etmek için kılınan namaz.

Kanaatimce kılman namazların en anlamlısı... En içteni... En huşulusu... Kabule en yakın olanı...

İnsanları yaratıp başıboş bırakmayan Allah-u teala tüm yer­yüzü ve gökyüzünün tamamını İnsanların hizmetine vermiştir. İnsanlar yerler, içerler, sahile iner yüzerler, bulutla gölgelenir, buluttan sulanırlar, dağdaki ot ve kırıntılar süt ve et olarak düşer sofralarına, denizdeki balık kolay av olur kendilerine, havasıyla, manzarasıyla hep insanlara hizmet ederler...

Bu hizmet karşılıksız olmayacaktır elbet... İnsanlara güzel bir şekil veren" Allah-u Teala bu hizmet karşılığında ihtiyacı olmamasına rağmen güzel bir teşekkür edilmeyi hak etmiyor mu dersiniz? Bakınız hayat kitabımızda bizlere neler neler ver­diğini hatırlatıyor;

  • "Gökten bir su indiren de O'dur. Biz bununla her tür bit­kiyi çıkardık. Ondan da taze ue yeşil bitki ( ler ) çıkardık. On­danda birbirinin üstüne binmiş ( başak olmuş ) taneler meyda­na getirdik. Hurma tomurcuğundan birbirine yakın salkımlar, birbirilerine hem benzeyen hem de benzemeyen üzüm bağlan, zeytin ve nar bahçeleri de ( bitiririz. Her birinin) meyvesine, bir ( ham ) meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakı­verin. Şüphe yok ki bütün bunlarda iman edenler için birçok ayet vardır."[3]
  • "Allah'ın gökten su indirdiğini görmedin mi? Biz onunla çeşitli türden meyveler çıkardık. Dağlardan beyaz, kırmızı çeşit­li renklerde ve son derece siyah yollar (yaptık.)"[4]
  • "Davarlarda da sizin için elbette ibret vardır. Siz onların kannlarındaki  dışkı  ile  kan  arasından  içenlerin  boğazından kolaylıkla geçen halis bir süt içiriyoruz.[5]

Allah-u Tealanın verdikleri bunlarla sınırlı değil tabiî ki. Açın buzdolabınızı, görün, gördüklerinizin tamamı hizmetimize sunulmuş... Bizlerden anlamlı ve içten bir teşekkür bekleyen Allah-u Teala bakın, nimetlerin farkında olmayan bizler için ne söylüyor;

"Gökte ve yerde nice belgeler vardır ki, yanlarından yüzle­rini çevirerek geçerler "[6]

Dünya meşgalesi, kazanma hırsı ve nefsimizin isteklerini bir bîr karşılamamız çoğu şeyleri unutturdu bizlere... Oysaki İkram eden el teşekkür bekler... Bizler yeryüzünde nimetler içinde nankör nankör günümüzü gün ederken bakın Allah-u Teala nasıl bizlerin hallerinden nasıl bahsediyor;

"Şüphesiz Rabbin insanlara bir lütuf sahibidir. Fakat onla­rın çoğu şükretmezler."[7]

Evet... Birçoğumuz bile bile ikram eden ele teşekkür etme­dik. .. Devam ediyoruz;

"... Allah şükredeniere mükâfat verecektir" [8]

"... Kim dünya nimetlerini dilerse ona ondan veririz. Kim de ahiret sevabını dilerse ona da bundan veririz. Biz şükreden-leri mükâfatlandıracağız."[9]

Yapacağımız teşekkür karşılık görecek ve cennet kapıları bizlere açılacak... İstenilen teşekkür ne onur kırıcı, ne yorucu, ne de bıkkınlık verici... Bu teşekkür çeşitlerinden biri de na­mazdır. Allah-u Teala kendisine namazla da teşekkür etmemizi istemiştir;

Namazla yapılan teşekkür

Her ibadetin kendine özgü bir durumu olduğu gibi diğer ibadetlerle de bir ilişkisi vardır. Bu ibadetlerden biriside na­mazdır. Namaz müslümanı muttaki yapan ibadet olarak önemlidir. Kur'an-ı kerimde namaz üzerinde sıkça durulmuş, nama­zın sadece şekle münhasır kılınacak fiziksel hareketler olmadı­ğına Özellikle dikkat çekilmiştir.

Kur'an-ı kerîm, namazı her zikrettiğinde onun üzerinde ciddi manada tefekkür edilmesi, Özünün yakalanmasının gerek­liliği üzerinde durur. Kur'an'da namazın zikredildiği hiçbir ayet­te sadece namaz kılın ifadesi yoktur. Namazı ikame edin, na­mazı dosdoğru kılın yerli yerinde yapın ifadesi vardır.

"Şüphesiz ki namaz, insanı kötülüklerden, yanlış yapmak­tan, aşırılıktan alı kor." [10] Denmektedir

Her haliyle anlaşılıyor ki namaz bir denge halidir. Namaz: insan için, insanın nefsi İçin zor gelebilecek başka bir varlık önünde ayağa kalkmak, eğilmek ve yere kapanmak gibi bir muhtevaya sahiptir.

Namaz: peygamberimizin buyurduğu gibi: mü'minin Allah'a olan yükselmesidir.

Ve yine o'nun buyurduğu gibi namaz: insanın Allah'a karşı duruşunda alacağı pozisyonun rotası ve zeminidir

İnsanı Allah'a bağlayan önemli farz ibadetlerinden biridir namaz. Müslümanın gün içerisinde sorumlulukları hatırlaması şuurlanmasi, eksikliklerini ve fazlalıklarını fark etmesine neden olan ibadettir namaz

Özellikle secde hali çok önemli anlam ve muhtevaya sa­hiptir. Allah Resulü: secde:

"Mü'minin rabbine en yakm olduğu andır" Demektedir. Bu coşku ve heyecan verici hadisten, her Müslüman istifade ede­bilmenin İmkân ve yollarını aramalı ve oluşturmaya çalışmalı­dır

Allah'la (c.c) konuşmak isteyen, görüşmek isteyen, ona derdini ve sıkıntısını açmak isteyen, onunla heyecanını, mutluluğu­nu paylaşmak İsteyen namaz kılsın diyen peygamberimiz ne gü­zel söylemiş...

Namazla Allah'a nasıl bir mesaj ulaştırmış oluruz?

Diğer dinlerdeki ibadetleri bildirme ve davet yöntemleri ba­kımından bir benzeri olmayan evrensel bir çağrı olan ezanla start alıp ve tüm dikkatiyle, tüm benliğiyle ve tüm şuuruyla kıyama geçer müslümanırnız...

Allah'u ekber! (Allah en büyüktür) tekbir lafzıyla teşekküre başlayıp ellerini bağlar. Artık müslümanırnız Rabbinin rızasını kazanmak için, kendisine verilen nimetlere teşekkür için, Rabbi­nin büyük ve güçlü kendisinin ise Rabbine muhtaç ve aciz oldu-, ğunu ispat için ağaç gibi ayaktadır... Hiçbir güç onun o halini bozamaz

Artık Rabbiyle konuşma vakti gelmiştir. Besmeleden sonra subhaneke ile başlar Rabbini övmeye... Ey Allah'ım! Seni ham-din ile teşbih ve tenzih ederim. İsmin mübarektir. Azametin yü­cedir ve senden başka ilah yoktur."dedikten sonra kur'an'm ilk suresi olan fatiha'yla devam ederek yine Rabbine övgü dolu mesajlarla der ki: "hamd: âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsus­tur. (O, aynı zamandajrahmandır rahimdir. Din gününün (he­sap) de sahibidir..."

Müslümanımız, fatiha'yi okurken Rabbİmize ne dediğini bilir bir tavırla tevhidin zirvesine çıkıp şirkten uzak bir şekilde ayeti kabul eder ve der ki: "Rabbimiz! Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz."

İbadetin ve yardım istemenin tek mercii Rabbimiz olduğu­nu kabullenir bir vaziyette teşekkür/dua/yalvarma cümleleri ile dua eder:

"Bizi doğru yola ulaştır. Kendine nimetler verdiğin kimsele­rin yoluna... Gazabına uğrayanların ve sapıkların yoluna değil" der. Birde kısa ya da uzunca bir ayet okuyup rükuya eğilir,

Belkide bu güne kadar hiçbir güce, kuvvete, sisteme ve şahsa karşı yapmadığı bir pozisyon. Gururlanmış bedenin bü-külmesiyle devam eden bedenle yaptığı kulluğu dil ile devam ederek der ki: SubhaneRabbiyelazim(yani yüce Rabbimi teşbih ve tenzih ederim)" hemde 3,5,7 defa

O pozisyonda da Rabbi'ni över ve düşünür: benim belimi kırıp, bu pozisyona gelmeme sebep ne? Kime karşı eğiliyorum? Elbette ki Rabbime karşı der ve bu pozisyonla sanki"ey inanan­lar: rükû edin, secdeye varın, Rabb'inize kulluk edin. İyilik ya­pın ki saadete ensesiniz. Ayetini yaşar

Rükûdan kalktıktan tekrar kıyama geçinceye kadar kî vakti de boşa harcamayıp: semi Allah'u limen hamideh (Allah kendi­sine hamd eden kulunu işitti/işitir) sözünü söyleyip Allah'ın rahmetini umarak rükûdan başını kaldırır. Tabiî ki övgü dolu cümleler bununla da kalmayıp devam eder ve derki: Rabbena lekel hamd(ey rabbimiz hamd sana mahsustur)

Bu kadar hazırlık cümlelerinden sonra Rabbine çok yakın olma, onunla dostluğu arttırma, güzel olan her tür İstek ve du­ada bulunmanın zamanı ve tavsiye edilen mekânına az kalmış­tır. İnsanı, Rabbinin huzurunda iki büklüm yapan pozisyon

SECDE"

Sanki secde ile Rabbine şöyle der:

Rabbim senin huzurunda gururlanmış boynum ve bur­num işte bak ayaklarımla bastığım yerde... Rabbim! Sen güçlü ve İbadete layıksın... Ben ise güçsüz ve sana muhtacım... Sana yemin ederim ki hiç kimsenin huzurunda boynumu (lOcm) bile aşağı eğmedim. Bana olan ikramına ve büyüklüğüne karşı işte böyle iki büklüm olarak sana olan teşekkürümü secde ile ifade ediyorum... Sen beni bağışla Allah'ım... Çünkü sen gafursun... Günahları bağışlayansın... Beni razı olduğun kullarından eyle!

Ve sesli duaya gelinmiştir artık."subhane Rabbiyel ala(ey yüce Rabbim! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim)"der ve düşünür. Kendisini bu duruma sokan sebep ne idi?

Secdeden ikinci kez kalktıktan sonra aynı hareketleri birkaç kez tekrarlayıp oturur. Artık müslümanımızın alnı pak ve par­laktır. Oturarak teşekkürden sonra sağ ve soldaki hafıza melek­lerine selam verir ve namazını bitirir.

Müslümanımız öyle bir teşekkür etmiştir ki: teşekkür eder­ken ne yorulmuştur, ne acı çekmiştir, ne de onuru kırılmıştır...

Namaz bir arınma, bir hatırlatma ve teşekkürdür. Günde beş defa bu duygularla tekrarlandığında inanıyorum ki birçok kötülüklerden uzaklaşırız. Çünkü: muhakkak ki namaz hayâsız­lıktan ve kötülükten ah kor...

2-) Allah emrettiği için namaz kılıyoruz

Namaz kılanların birçoğu bu sebepten dolayı namaz kılar­lar... Allah namazı emretti bunlar da Allah'ın emirlerine itaat etmelerinin gereğini çok iyi bildiklerinden namaz kılıyorlar...

Çok ilginçtir ki namaz kılmadıkları dönemde de Allah'ın emrettiklerini az çok biliyorlardı... Ne oldu bunlara da namaz kılın emrini işittikleri halde sonradan kılmaya başladılar? Yani emre çok sonraları itaat...

Madem Allah'ın farz kıldığı ibadetler sizin için bu kadar önemli neden diğer farzlara bu kadar hassas değilsiniz? Aklıma gelmişken sorayım dedim..

Yanlış anlaşılmaya çok müsait bir şeyler anlatacağım. Di­yorum ki; Allah emrettiği için namaz kılıyorum diyenle, Allah'ı çok seviyorum. Ve bana vermiş olduğu nimetlerin farkındayım ve O'na teşekkür etmek için namaz kılıyorum diyenlerin namazı bir olmaz.

Emrettiği için kılıyorum diyen bir insan bilinçalünda-zor^ıki olarak- namaza yaklaşır... Yani;"Asfmda kılmak ağır geliyor, ama ne yapalım bir defa farz kılınmış! Farz kttmmasaydı kılmazdım!" Dili böyle söylemese de bu şekilde yaklaşımların verdiği mesaj budur maalesef...

İbadetin şekli ne olursa olsun gönülden yapılmadıktan son­ra ağır bir yükmüş gibi gelecektir...

"Namaz = Borç, Namaz = Ağır bir yük, Namaz = Napalım, mecbur" Olarak algılanacaktır...

Evet... Namaz; bir emir... Buna itiraz etmiyorum- hâşâ! Ben, sadece bir ibadete yaklaşım şeklimizin, o ibadetin uzun soluklu olmasına ne kadar katkısı olabilire bakıyorum...

Bazı insanlar namazın bir emir olduğuna iman ederek-ki doğrudur bu-ömür boyu namaz kılabilirler... Buna bir şey diyen yok... Ama bir dönem kılmış ve tekrar bırakmış olanların sayısı da az değil... Bunlar gerekli alt yapıyı oluşturmadan namaza yaklaştıklarında geri adım atma olasılığı bu sebepten yüksek olacaktır...

"Emre itaat" ya da"Emir sahibinin sevgisini, hoşnutluğunu kazanmaya çalışmak"

Emre itaat mantığında insan ile emir sahibinin iletişim bağ­lantısı kopuyor,.. Yani önünde bir ibadet var ve ifa edilmesini bekliyor... Hedef bir an önce o yükten kurtulmak.

Durum böyle olunca da içi boş, hususuz, duygusuz, tadsız bir namaz kılınmış oluyor...

Konumuzun dışına çıktık gibi gözükse de çıkmadık, içinde dolaşıyoruz... Devam ediyoruz;

Allah emrettiği için namaz kılıyorum diyen kişiler eğer na­mazlarında tat almak istiyorlarsa;

1- Allah'ı tanımaya çalışsınlar

2- Namaz öncesi Allah ile (sevdiğim ile) buluşacağım psi­kolojisine girmeye çalışsınlar.

3- Bir vakit namaz kaçırdığınızda bu işin kazası var deme­yin... Sevginin kazası olmaz...

4- Emri; sevgiye -tavsiyeye dönüştürmeye çalışın...

"Allah emrettiği için namaz kılmaya çalıştım ama devam et-tiremedim" diyorsanız; Bazı bilgilerden mahrum bir şekilde na­maza yaklaşmışsınızdır diye düşünürüm... Neden?

Çünkü Namaz kılmak fedakârlık ister... Fedakârlığa giden yol şu merhalelerden geçer;

1- Allah'ı tanımak

2- Allah ile muhabbete geçmek

3- Allah'ın verdiği nimetlerin farkına varmak

4- Allah'ı sevmek

5- Allah'a güvenmek.

6- Ve Allah'ın sevgisini kazanmak için fedakârlık yapmak...

Bu sıraladığımız maddeleri bu başlık altında anlatmaya ça­lışmayacağım. Konumuzdan kopmak istemiyorum...

Diğer bölümlerde yer yer izah etmeye çalışacağım inşal­lah... Şimdi de 2. ara başlığımızı ele alalım:

3-) Namazı terk etmenin çok büyük bir günah oldu­ğu bilinciyle kılınan namaz

Evet, namazı terk etmek çok büyük bir günah... Yerinize başkalarının telafi edemeyeceği bir günah... Bu sebepten dolayı kılınan namazların kabulünden şüphem yok... Ama o tür na­mazlar kılana huzur vermeyebilir... Bu şuna benzer; Size yemek ikram eden annenize karşı yaptığınız teşekkür, annenizi sevdiğinizden dolayı değil de teşekkür etmediğinizde kızacağından do­layı teşekkür etmenize benzer... Bu teşekkürde içten gelen bir samimiyet yoktur...

Zaten eğer bu niyetle kılıyorsanız büyük bir ihtimalle nama­zınızdan hoşnut değilsinizdir... Kılayım da kurtulayım dersiniz... Bereketini göremezsiniz o namazın... Ömür boyu bir yük olarak görürsünüz onu... Zaman geçirmeden cehennem korkusuyla kıldığınız namaza cennet özlemini de yükleyin... İşte o zaman namaz tat verir...

4-) Gelenekten dolayı kılınan namaz

Gelenekten dolayı namaz kılanları toplumumuzun hemen hemen her kesiminde görmek mümkün... Anne ve babaların­dan gördükleri için namaz kılarlar... Buna hedefi olmayan na­maz da diyebiliriz...

Gelenek icabı kılınan namazların terki kolay olur... Ailede baskın olan kişilerin ölümü ya da benzer durumlarda gelenekte çözülmeler baş göstereceğinden namazlarda gevşeklik ortaya çıkacaktır... Önce namazlar gecikecek sonra teklemeler baş gösterecek sonra da Cuma ve teravih namazları elde kalacak...

5-) Anne-baba baskısıyla kılman namaz

Birçoğumuz anne ya da baba baskısıyla namaza başla­dık... Kimimiz baskı sonucu kılınan namazın rayını değiştirdi, Allanın sevgisini kazanmak için kılınan namaza dönüştürdü, kimimiz de baskı sonucu namazdan soğudu kimimiz; tamam kilıyoruz-kıldım diyerek yalan söyledi, kimimiz de bir daha asla namaz kılmayı düşünmedi...

Okuyuculardan çok mailler gelir... Kimi nişanlısının namaz baskısından şikâyetçi olup:

"Ya Feyzullah abi nişanlım illa da namaz kılmamı istiyor. Al­lah için kılmadıktan sonra nişanlımı mutlu etmek için kılmak çok zoruma gidiyor. Sîzce Allah namazımı kabul eder mi ki?" diye serzenişte bulunuyorlar... Cevap olarak ta:

"Nişanlınızın hatırı için namaz kılmamakla çok haklısınız... Nişanlınız farkında olmadan sizi Allah'a şirk koşmaya davet edi­yor... Tabi bu davet şeytani bir niyetle yapılan bir davet değil­dir... Tamamen duygusal:)

Peki neden davet karşısında bazen agresif olabiliyoruz? Yani nişanlımız ya da babamızın İlla da namaz kılacaksın dave­tini masaya yatırıp kılmaya çalışmıyoruz? Şimdi bu psikolojiden çıkması muhtemel arızaları tespit etmeye çalışalım... Tabi bu arada davet yapan kişinin davet üslubundaki hatalar zincirini unutmuş değiliz...

Niçin namaz kılmamız gerektiği anlatılmayan ve namaz kılmayınca dünya ve ahirette başımıza gelecek sıkıntıları öğre­tilmeyen bir namaza davet edildiğimizi var sayalım... Kılmıyo­rum dediğimizde ise evlatlıktan red edilme ya da nişan bozul­ma tehditleriyle karşı karşıyayiz... Namaz kıldığımız da ise mü­kâfat yine bunlardan... Yani ceza ve mükâfat bunlardan... İşte böylesi bir durumdan faydalanan şeytan, bize şöyle bir telkinde bulunmaz;

"davet eden kişiyi boş ver... Sen davet edildiğin şeye bak! Unutmayalım kî şeytan çok zeki... Baskıya maruz kalan kişinin yaşma, karakterine ve aile içindeki konumuna göre ayrı zarflar atar... Şimdi biz bu zarflardaki vesveselerden bir kaçını yaza­lım...

Çevremizden gelen namaz baskıları olduğunda şeytandan gelen zarfta şu vesveseler vardır:

*Sana baskı yapacaklar ha!

* Allah'ı kandırmaya çalışmayı düşünmezsin herhalde de­ğil mi?

*  Onlar için kıldığında sana baskm gelmiş olacaklar... Qn-lar kim oluyor da sana baski yapıyorlar!

* Allah dediği için değil de onlar dediği için kılacaksın öyle mi? Allah'ın yerinde sen olsan kabul eder misin? Ve benzeri vesveseler... Bu gibi durumlarla karşılaşan okuyuculara tavsi­yem nişanlısına ya da babasına ya da namaz için baskı yapan herhangi bir kişiye:

*Senin için mi namaz kılmam gerekiyor yoksa Allah için mi namaz kılacağım? Deyin. Vereceği muhtemel cevap:

*'Tabü ki Allah için kılman gerekiyor 'olacaktır... Siz de;

*  O zaman bana niçin namaz kılmam gerektiğini anlatın. Namaz kılan bir babanın evladı olmam namaz kılmamı gerek­tirmiyor herhalde! Ya da namaz kılan bir insanın nişanlısı da namaz kılmalı değil herhalde! Madem bu kadar Önemli nişanlı­nızın namaz kılması; neden nişanlanmadan önce sormadınız?

insanoğlu yapı itibariyle baskıyı hazmedemez... Ama bu namaz biraz farklı bir konu...

Namaz; 'Madem Öyle işte böyle' diyerek tavşana kızıp dağa küsmeye benzeyecek bir amel değildir... Nişanlmız-eşinİz ya da babanız size seçme özgürlüğü veren bîr yemeğe davet etmiyor­lar... Onların davetteki yanlışlığı sizi namazdan soğutmamalı... İnanın onlar iyi niyetle davet ediyorlar ama üslupta hata yapı­yorlar... Sizin namaz kılmamakla ne kadar büyük bir yanlışın içinde olduğunuzu gördüklerinden hemen namaza başlamanızı arzuluyorlar...

Baskının hemen arkasından kılınan namaz çok sıkıntı ve­recektir... Önemli olan o namaz kılma niyetini Allah rızasına çevirebilmek... Nefse en ağır geleni de işte budur... Çünkü

şeytan sürekli:

-Sen baban dediği için namaz kılıyorsun. Yoksa kılmaz­dın. Yann Allaha ne diyeceksin? Diyerek namazdan soğutmaya çalışır...

' Böyle kılmaktansa kılmamak en iyisidir.' Diyerek nefse en kolay gelen namazı terk etmek tercih edilir... Böylelikle ne bir başkasının baskısı altına girmiş olursunuz ne de Allah'ı kandır­ma ya çalışmış olursunuz!!! ( haşa!)

( göz/erinizi kapatarak ) Düşünün ki Allah'ın huzurundası-nız... Size de niçin namaz kılmadınız? Diyor... Ne cevap ver­meyi düşünürsünüz?

-Allah'ım babama kızdım namazı bıraktım...

-Allah'ım nişan/ima (azdım namazı bıraktım...

-Allah'ım baskı yapanlara kızdım namazı bıraktım... Sizce Allah-u Teala ne der size? Cevabı size bırakıyorum...

6-) Eş baskısından dolayı kılınan namaz

Eş baskısıyla kılınan namaz bir üst başlıkta açıklamaya ça­lıştığımız gibi Allah'ın razı olmadığı namazlardan biridir... Daha çok bayanların eşleri tarafından namaz için tehdit edildikleri görülür... Bir bayanın namaz kılmaması eşini üzer kuşkusuz... Namaz kılan bir eş şu psikolojidedir:

'Allah'ın sevmediği, değer yermediği bir insana ben ne di­ye değer vereyim! Ben ailemden sorum/uyum. Yarın bana sorulur. Namaz kılmayan bir insan diğer ibadetlerinde de taviz­ler verecektir kuşkusuz... Ailedeki diğer fertler üzerinde de olumsuz tesir yapacağından oldukça sıkıntılı günler geçecek­tir...

Namaz kılmayan bir eş evde gizli bir düşman olarak görü­lür. Bir an önce namaza başlaması istenir. Niçin namaz kılma­dığı araştırılmadan, tatlı bir dille ikna etmeye çalışmadan, aile­nin diğer fertlerinden destek talebinde bulunmadan, namaz kılanların ve kılmayanların Allah katındaki konumunu anlat­madan hemen namaz kılması istenir...

Eşinin hatırı için namaz kılmaya başlayan bir insan ikilem arasına kalacaktır... Eş baskısı sonucu kılınan namaz sıkıntı vereceğinden her iki tarafın da rızası kazanılamamış olacaktır... Geçenlerde Diyarbakır'dan bir okuyucu aradı:

_Feyzullah abi eşim namaz kılmıyor. Bu beni çok .üzüyor... Ne yapmamı tavsiye edersiniz? Aramızda şu konuşmalar geçti; _ Evlendiğinizde namaz kılıyor muydunuz? _ Hayır, abi ikimizde kılmıyorduk. _ Eşiniz sizi seviyor mu? _ Seviyor abi... _ İşin kolay o zaman... __ Nasıl abi?

_ Ona Allanın vermiş olduğu ikramlardan bahset. Eşini Al­lah'a karşı mahcup durumuna sok... Ve bir süre sabret... Na­mazla Allah'a teşekkür edilmesinden bahset... Birkaç tavsiyede bulunduktan sonra telefonu kapadık...

Baskı sonucu namaz kılan bir insan ilerisi için ümitsiz olur... Hiçbir zaman gönülden namaz kılamayacağı kanaatine varır... Şöyle birkaç misal verelim... O yörenin en meşhur yemeğinin hazır olduğu bir sofraya davet ediliyorsunuz... Ama karnınız tıka basa dolu... Yoğun bir ısrar sonucu sofraya oturup birkaç kaşık alıyorsunuz... Sofraya aç oturan bir insanın alacağı lezzeti alma­nız imkânsızdır... O yemek türü sizin için oldukça sıradan bir yemek türü olarak kalacak hafızalarınızda...

Namaz böyledir... Üşenerek kılınan namaz ciddi bir yor­gunluk ve sıkıntı verir... Hayatı çekilmez kılar.,. İlerisi için ümit­sizlik baş gösterir ve devam edeceğimi zannetmiyorum diyerek bırakılır... Eşi tarafından baskı altında olanlara şunları tavsiye ederim:

1- Eşinizden zaman isteyin

2- Niçin namaz kılmanız gerektiğini iyi araştırın

3- Namaz kılanlarla beraber olun bir süre

4- Kendi cennetinizi düşünün

5- Eşinize karşı cephe almayın

7-) Patronun gözüne girmek için kılınan namaz

Babamın yıllar öncesinden anlattığı bir anı geldi aklıma... O zamanlar çocuktum. Babam Almanya'da büyük bir fabrika­da çalışıyordu. İş esnasında namaz kılar daha sonra da çalış­madığı süreleri geç çıkarak telafi edermiş.

İşçilerden bazıları babamı şikâyet etmişler... İş yeri sahibi: madem dininiz icabı namaz kılmak zorundasınız neden diğer işçiler namaz kılmıyorlar? Demiş... Babam da ona; her Hıristi­yan kilise ye gitmiyor değil mi? İsterseniz müftülüğe sorun de­miş, Müftülüğü aramışlar. Savaşta dahî olsa kılınması gerekti­ğinden bahsetmiş... İş yeri sahibi babamın namaz için kararlı­ğını bundan böyle çift maaş ve haftada bir gün ekstradan izin vererek ödüllendirmiş... Bunu duyan diğer işçiler namaz kıl­mak isteseler de izin verilmemiş...

Bazı işyeri sahipleri nama2 kılan eleman tercih ederler... Kazançlarının namaz kılanlara gitmesini, onlara destek çıkılma­sını isterler... O iş yerindeki namaz kılmayan herhangi bir ele­man şöyle düşünebilir:

_ 'Benim namaz kılmamamı patron hoş karşılamayabilir... En azından onun yanında namaz kılayım...1 Burada rızıkendişesi ve patronu razı etme durumu vardır... Namaz kılmamaktan daha tehlikeli bir durum... Şirk durumundan bahsediyorum... Patronun gözüne girmek için kılınan namaz tat vermeyecektir kuşkusuz... Ödüiü insanlardan beklenen bir amelin ahiretteki karşılığı yaman olur...

Patronun gözüne girmek için namaz kılan bir insan işten atıldığı gün namazı terk eder... Haliyle de Allah'ın rızasını ka­zanmak için namaz kılamayacağını düşünür...

Patronun gözüne girmek için namaz kılanlara tavsiyem:

1- Unutmayın ki patronunuza da, size de Allah rızık veri­yor. ..

2- İşe girerken patronunuzla açık açık konuşun... Namaz kılmadığınızı ve kılma sözü de vermediğinizi açıkça söyleyin... Böylelikle muhtemel bir şirke düşme durumundan kurtulmuş olursunuz...

3- Patronunuz ve diğer çalışanlar namazdayken onların niçin namaz kıldıkların; düşünün.

4- Namaz kılmadığınız an Allah'a İhtiyacınızın olmadığını! (hâşâ!) düşünün... Bu düşünce sizi sıkıntıya ve Allah'a karşı mahcup bir duruma sokacaktır...

5- Onlar namazdayken imkân dâhilinde onların namazla­rını izleyin... Hayatlarından, onurlarından, kişiliklerinden neler kazanıyorlar / kaybediyorlar... Ki kaybetmediklerini görecek­sin...

8-) Namazın insanı huzurlu kılacağı düşüncesinden dolayı kılınan namaz

Kıldığı namazlardan huzur bulanlar; Allah'ın takdiri icabı kıldıkları namazla birlikte işieri rast gidenler; sanıyorlar ki her namaz kılanların işleri rast gider ve namaz kıldıklarında dertlerinden ve sıkıntılarından uzak kalırlar... Böyle bir şeyin olma­dığını hatırlatalım... Unutmayalım ki namaz kılan bir insan;

1- (öğrenciyse) ; zayıf alabilir.

2- Sınıfta kalabilir

3- En basit bir soruyu yapamayabilir 4~   Sınıfında sevilmeyebilir

5- Yakışıklı olmayabilir

6- (esnafsa) ; iflas edebilir

7- Çeki dönebilir

8- Ev ya da iş yerine hırsız girebilir

9- Sokak ortasında dövülebilir...

10- İşleri ters gidebilir

11- Hastalanabilir...

12- ( Bayansa ) evde kalabilir-kısmeti çıkmayabilir.

Bu maddeleri niye yazdım?... Hani olur ki size namazı an­latırlarken Allah tarafından çok özel koruma altına alınıp koru­nacağınız söylenmiş olabilir. Bu yüzden dünya hayatının hiçte tozpembe olmayacağını bilmenizi istedim...

Yani namaz kılmayan bir İnsan yapamadığı bulmaca soru­sunu namaz kılarak çözemez... Örnekleri çoğaltmak müm­kün... Kısacası namaz kılan bir insan huzurlu olmaya aday­dır... Özellikle de bilinçli kılıyorsa Allah ile arasında sıcak bir iletişim olur. Bu iletişim zorluklar karşısında sabırlarını kolaylaş­tırır...

'Kıldığım namaz huzur vermedi' diyorsanız;

1- Size namazı nasıl anlattılar?

2- Hangi ortamda namaz kıldınız?

3- Nasıl bir psikoloji ile namaz kıldınız?

Yukarıda bahsettiğim gibi anlatmışlarsa sadece "kendi hisset­tiklerinden bahsetmişler' olarak algılayın... Buna rağmen kılmış-sanız ve huzur bulamamışsanız kıldığınız ortamdan da kaynakla­nabileceğini hesaba katın...

1- Gürültülü bîr ortamda kılman namaz tat vermez...

2- Kalabahkbir ortamda ( camiiler ve namaz kılınan yerler hariç) kılınan namaz tat vermez...

3- Eğer yorgun bir halde namaza yaklaşırsanız tat alamaz­sınız,.,

4- Niçin namaz kılmanız gerektiğini bilemezseniz namaz­dan huzur duyamazsınız.

5- Namazla Allah'a nasıl mesaj verdiğinizi bilemezseniz namazdan tat alamazsınız

6- Namaza konsantre olamazsanız tat alamazsınız... Ve başka sebepler...

9-) Belirli bir konuma gelebilmek için kılınan namaz

Kılınacak bu namaz; daha çok tabanı geniş olan cemaat­lerde ya da büyük holdinglerde ya da büyük şirketlerde konum sahibi olmak için niyetlenen bir namazdır... Zerre kadar Allah­'ın rızası gözetilmez... Tek bir gaye vardır, o da, Makam sahibi olup hem maaşı yükseltmek, hem iş garantisini elde etmek, hem toplum içinde saygınlık elde etmek, hem de müreffeh bir hayat sürmek...

Bu imkânlara sahip olmaya giden yol o cemaat ya da iş ye­rinin değer yargılarını dikkate almaktan geçer... Yani İstemese­niz de' namaz kılmak zorundasınız ' Çünkü bilirsiniz ki na­maz kılanlara o yerde saygınlık duyuluyor... Kılmayanlara tercih ediliyor... Yapılması gereken tek bir şey var; o da; namaz kılmak... Bu sebepten namaz kılanların alacağı ödülleri maddeler halinde yazalım:

Belirli bir konuma gelebilmek için namaz kılanların Dünyadaki ödülleri:    Ahiretteki karşılığı:

(eğer tövbe edilmemişsej

1- Makam sahibi olmak.               1- Cehennem

2- Maaşın artma durumu.             2- Cehennem

3- İş garantisi.                               3- Cehennem

4- Toplum içinde saygınlık          4-Cehennem

5- Müreffeh bir hayat sürmek      5- Cehennem

Eğer makam sahibi olmak için namaz kılıyorsanız unutma­yın ki belkide hiçbir zaman Allah için Islamayacaksınız... Yuka­rıdaki tabloyu iyi düşünün derim... Geçici mutluluklar... Kalıcı ve sınırsız azap... Değer mi sizce? Eğer bu tabloya rağmen hala o niyetle namaz kılıyorsanız ya Cehennemde sizleri nelerin bekle­diğini bilmiyorsunuz, ya da Allah'ın sizi dünya hayatında mutlu kılmasını yanlış değerlen diriyorsunuz!

Yanılıyorsunuz... Vallahi yanılıyorsunuz... Kısa bir süre mutlu olmayı cehenneme değiştiriyorsunuz... Peki, Allah katın­da neleri kaçırdığınızı düşündünüz mü?

Şimdi de herhangi bir sebepten dolayı namaz kılmayan bir kişinin Allah katındaki kaçırdığı nimetlerden bir kaçını mad­deler halinde yazalım:

Namaz kılmayanların mahrum olduğu nimetler

1- Meleklerin bağışlanma dileklerinden mahrum olu­rlar: Allah Resulü sallallohu aleyhi vesselem şöyle buyurur:

"... Eğer ( camide) namaz kılarsa namazgahında olduğu sürece melekler ona şöyle dua ederler : ' Allah'ım onu bağışla! Allah'ım ona merhamet et!"(buh. müs.)

2- Düzenli ve geniş bir konut tan mahrum kalırlar:

Allah Resulü salialîahu aleyhi vesseiem şöyle buyurur: 'Kim ca­miye gelir ve giderse her geliş ve gidiş için Allah ona cennette bir konak hazırlar.'

3- Günahların   bağışlanmasından   mahrum   olurlar:

Allah Resulü yanındakilere :"Beş vakit namazın misali, birinizin kapısının önünde akan, suyu bol ve tatlı bir nehre benzer. O kişi günde beş defa bu nehrin içine girip yıkansa, bu onun üzerinde bir kir bırakır mı? Ne dersiniz? Diye sordu... Yanındakiler: "ha­yır bırakmaz" dediler. Bunun üzerine Allah resulü sallaîlahu aleyhi vessellem :"İşte beş vakit namaz da suyun kiri götürdüğü gibi günahları götürür" buyurdu.( müs.)

4- Kalbiniz mühürlenir: Ebû Hureyre (r.a.) ve İbn Ömer (r.a.), Allah resulünü (s.a.v.) minberin üzerinde*şöyle söylerken işittiklerini anlatiyorlar:"Bazı kimseler ya Cuma namazını terk etmeyi bırakırlar ya da Allah onların kalplerini mühürler de son­ra gafillerden olurlar."(Müs.nesei)

Hz. Peygamberin sahabelerinden Ebü'I-Cad ed-Dumrî (r.a.) anlatıyor. Allah resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu:"Kim önemsemeye­rek üç cumayı terk ederse, Alİah onun kalbini mühürler."( Buh. Müs,)

Namaz kılmayan bir kimseyle konuşup onu namaza davet ettiğinde, sana:"Benim kalbim temiz, niyetim güzel; ameller ni­yetlere göredir vs."der.

Oysa Allah resulü (s.a.v.) namaz kılmamanın kalbi etkile­diğini ve hatta mühürlenmesine sebep olduğunu açıklamakta­dır. Böylece namaz kılmayanların tartışıp ileri sürdükleri gerek­çeler, bahaneler ve deliller geçersiz olmaktadır.

5- Kabir azabından kurtulamazlar: Resulullah sallallahu aleyhi vessellem, mü'min hakkında şöyle buyurmuş-tur;"Ona güzel koku getirilir ve kabri gözünün alabildiği yere kadar genişletilir. Güzel yüzlü, güzel elbiseli ve güzel kokulu birisi ona gelerek; "Kolaylık, Allah'ın hoşnutluğu, içinde kalıcı nimetler olan cennet ve vaat olunduğun bu gün ile sevin der. Mü'min; Allah seni de hayır ile müjdelesin. Sen kimsin? Senin yüzün kendisinden ancak hayır gelecek kimsenin yüzüdür."der. O da"Ben senin Salih amelinim. Senin hakkında ancak Allah'a itaatte hızlı olduğunu, ona isyanda ise gen kaldığını biliyorum. Allah sana hayırlı karşılık versin"der. Sonrada ona cennette bir kapı açılır."

Namaz kılmayanların kayıpları bunlarla sınırlı değil kuşku­suz,..

10-) O an içimizden geldiği için kılınan namaz

Sosyal bir varlık olan insanoğlu dönem dönem duygulanır, çevresinde olup bitenlerden etkilenir, kalbi bir anlık yumuşar, bir anlık gerçeği görür ve o ruh hali içinde kalkıp namaz kılar... O kıldığı namaz kılınan en güzel namazlardan biridir...

O namazda zorlama yoktur... Bıkkınlık yoldur... Riya yok­tur... Huşu vardır, mana vardır... Gelin görün ki alt yapı oluş­madan kılınan namazlar uzun soluklu olmuyor... Anlık bir duy­gu yoğunluğu dönemine girildiğinde dış destek sağlanılmadığın-dan dolayı o arzu, o şevk o etkileşim kayboluyor...

En yakını vefat eden bir insan ölüm korkusundan dolayı namaz kılabilir... O namazın sürekli olabilmesi İçin;

1- Niçin namaz kılmalıyım? Sorusuna cevap bulmanız la­zım...

2- Namaz kılan arkadaşlarınızdan bu konuda destek al-manız lazım...

3- Çevre değişikliği çok önemli... Bir dönem de olsa na­maz kılmayan arkadaşlarınızdan uzaklasın...

4- Ölümün vaktinin olmadığını düşünün... Her an sıranın size geleceğini düşünün...

5- Kıldığınız namazın hiç te zor olmadığını düşünün

11 -) inançsızlığı gizlemek için kılınan namaz

Kliman namazın en münafıkçası... En aşağılığı... En ka­raktersizi. .. Bu minvalde tüm en leri barındıran bir namaz niye­ti... Eğer bu niyetle namaza yaklaşıyorsanız size cehennemdeki yerinizi hemen göstereyim:

"Şüphesiz münafıklar Cehennemin en alt tabakasmdadır-lar... Onlara hiçbir yardımcı bulamazsın..." [11]

Bu satırları okuduğunuzda belkide kıs kıs güîüyorsunuzdur ama ben yinede hatırlatayım... Tabi bu yazdıklarım münafıklığı sonucu namaz kılanlar içindi...

12-) Belirli günlerde kılınan namazlar

365 gün içinden yaklaşık 10 güne"dini gün/er"adı konu­lunca kalan 355 günün adı otomatikman"dinsiz ffünler'oldu. 'Dini günler1; TV programları, ilahiler, ne alakası varsa kandil simitleri ve kandil kutlamalarıySa eda edilir... O gece daha çok ibadet yapılması tavsiye edilir... O kandil günü TV imamlığı kontrolünde eda edileceğinden ibadete pek vakit ayrılmaz...

O kandil günü akşam ve yatsı namazı mutlaka kılınır... Di­ğer üç vaktin garantisi yoktur... O gün kılınan iki vakit namazı; adı dinsiz günler' olan 355 günde kılınması gereken 5x 355 = 1775 vakit namazına denk geliyormuş gibi bir gönül rahatlığı olur kendilerinde...

Ey! Sadece kandil günlerinde namaz kılan kardeşim! Allah seni sadece o gün rızıklandırmıyor! Diğer günler Allah tarafın­dan unutulmuş değilsiniz! Kalan 355 gün yapüan ibadetleri de Allah kabul ediyor!

Sanki birileri sizi fena kandırmış... Allah ile aranıza girmiş­ler... Sadece yılda 10 gün Allah ile buluşmanızı İstemişler... Emin olun çok kurnazca bir yaklaşım... Bu sayfanın araşma bir kâğıt koyup kapayın ve kendinize sorun; ' Nerde hata yapttm?

 

Okunacak Duaları Bilmediğimden Kılmıyorum

 

Yani;"'Subhaneke' yi, fatiha süresini bir de üç ayetlik Kev­ser süresini ezberlemediğimden namaz kılmıyorum... Aslında kılmayı çok istiyorum ama ezberlemeyince olmuyor /..."Demek istiyorlar... Ya da bunlara namazda kur'anm tamamının okun­duğu, haliyle namaz kılman için kur'anm tamamını ezbere bil­men gerektiği mi anlatılmış yoksa!

Âlimlerimiz namaza başlayacak olan kişilerin ilk etapta alışma süresince namazda kur'andan ayetler okunmayabile­ceğim, söylemişlerdir... Alın size güzel bir fırsat, güzel bir kolay-hk... Ya da ezberlemeye çalışın!

Camiye gider imamla birlikte onu taklit ederek namaz kılabilirsiniz. Bu arada da namazda okunacak ayetleri ezberleri­niz... Ama durum biraz farklı. Bana öyle geliyor ki şeytan bun­ları kolay kandırmış... Sanki şeytan şöyle diyor;

"müvekkilim namaz kılmak istiyor... Ama dili Arapçaya yatkın olmadığı için ezberlemek oldukça zor olacak onun için... Yoksa müvekkilim namazı inkâr etmiyor..." Biz yinede mesele­nin derinliklerine inelim... Hangi durumlarda bu mazeretin arkasına gizlenilir? Biz bu sorumuza cevap bulmaya çalışalım.

'Arapça zor bir dil. Ezberi neredeyse mümkün değil.' Ola­rak anlatılmışa, namazla aranızda aşılması kolay bir engeldir bu... Tabiri caizse bacak kadar çocuklar kuranın tamamını ezberliyorlar... Demek ki ezberi zor değil...         

Ya da namaz kılmaya niyetlenmiş hemen bir namaz hoca­sı almış, okunacak ayetlere bakmış en uzun süreyi görmüş, Arapçanız olmadığı için.de Türkçe okuma şekline bakmışsınız, oldukça karışık, okuması zor, ezberi nasıl kolay olsun ki diye düşünüp ümitsizliğe kapılıp namazdan uzaklaşmışsınız... Tabi bu bir ihtimal... Eğer böyle bir durum yaşamışsanız size tavsi­yem kuran hatim CD leri kasetleri var. En kötü ihtimal internet­ten indirin, defalarca dinleyin. İnanın ezberlemesi çok kolay...

Kabulü imkânsız olan bu mazeretin çıkış sebebi bana kalır­sa namaz kılmaya olan niyetin çok zayıf oluşuyla alakalı... İnsanın işine gelmediği bir durumda akıl almaz çeşitlikte baha­neler üretir... Seçtiği bir bahaneyi gözünde büyüterek imkânsız hale getirir... Daha sonra kendisi de inanır...

Eğer bu sebepten dolayı kılmıyorsanız size çözüm sun­dum... Gerisi size kalmış...

 

Kılmam Gerektiğine İnanmadığım İçin Kılmıyorum

 

Yani inansam kılacağım. Ama bir türlü ikna edemediler. Ben de ikna olana kadar ki/mayı düşünmüyorum.' Eğer böyle düşünüyorsanız tebrik ederim. İkna olmadıktan sonra ben ol­sam bende kılmam. Başkasının hatırı ya da baskısı için kılman namaz, kılmamaktan daha kötü,.. Buraya kadar anladıysak sorun yok demektir...

İşin püf noktası Allah inancınızın boyutu ve size namazı nasıl anlattıkları... Yanlış ya da eksik bir anlatım ya da sizin yanlış anlamanız namazla aranızı açmış olabilir... Başka sebep­lerden dolayı da bu mazerete sığınmış olabilirsiniz. Mesela kal­binizin temiz oluşunu bahane ederek bilinçaltmdan namazı gereksizmiş gibi görebilirsiniz...

Ya da Hayırsever bir insansımzdır okul, cami, çeşme, has­tane yaptırıp insanların hizmetine sunarak namazdan muaf olabileceğinize inanmış olduğunuzdan dolayı da namazı gerek-sizmiş gibi görmüş olabilirsiniz...

Ya da Allah inancınız henüz oturmamıştır... Şimdi madde­ler halinde olası sebepleri yazıp izah durumuna geçelim;

 

Kalbim Temiz Olduğu İçin Namaz Kılmıyorum

 

Yani "Allah-u teaîa namazı kalbi kirli olanlara farz kıldı... Kalbi temiz olanların namaz kılmalarına gerek yo/c... Kalbim temiz oluğu için namaz kılmıyorum" diyenlerden ben bunu anlıyorum... Yapmamız gereken ilk iş namazı farz kılan Allaha sormak. Namazı hangi vasıflı kalp sahiplerine farz kıldın? Kalbi temiz olana mı, yoksa kalbi kirli olana mı?

Hemen bakıyoruz;

"Sana vahyolunan kitabı oku. Namazı dosdoğru kıl Çünkü namaz insanı hayâsızlıktan ve münkerden ah kor..."[12]

Demek ki namaz İslam dairesine girmiş Müslümanlara farz kılınmış. Peki, nereden çıktı bu kalp temizliği meselesi? Kalp temizliği denilince her ne hikmetse aklıma niyet temizliği geli­yor... Yani, niyetin iyi olduktan sonra, çevrendekiler için kötü düşünmedikten sonra, kimsenin malında namusunda gözün olmadıktan sonra, insanların hep iyiliğini düşündükten sonra kalbin temiz demektir...

Yukarıdaki paragraftaki özellikler güzel ahlak sınıfına giri­yor... Bu güzel ahlaka sahip milyonlarca insana rastlamak mümkün... Hem de dünyanın birçok yerinde... Akla şöyle bir soru geliyor; bu tür ahlaka sahip olan insanların Allah katındaki değeri nedir? Eğer hakikaten bu tür ahlaka sahibi olan insanlar İçin özel bir muamele olacaksa ne namaz kılalım, ne hacca gidelim, ne zekât verelim, nede diğer ibadetleri yaparak bazı özgürlüklerimizi sınırlayalım...

Hayat kılavuzumuzu İncelediğimizde hiçte umduğumuz gi­bi olmadığım görürüz... Yani güzel ahlak ayrı, ibadet ayrı... Ahlaklı da olsan ahlaksız da olsan namaz kılman gerekiyor... Güzel ahlakınızın karşılığını muhakkak alacaksınız. Bunda şüp­heniz olmasm. Çünkü Allah-u Teala şöyle buyuruyor;

"o günde insanlar, amelleri kendilerine gösterilmek için bölük bölük döneceklerdir. Kim zerre ağırlığınca bir hayır ya­pıyorsa onu görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir [13] Yani yaptığınız en küçük bîr hayrın bile amel defterinize unutulmadan yazıldığını göreceksiniz. Devam ediyoruz;

"İman edip güzel amellerde bulunanlara gelince; şüphesiz ki Biz iyi amel edenin ecrini boşa çıkarmayız." [14] Şunu anlatma­ya çalıştım; beğendiğiniz güzel ahlakınızın karşılığını alabiliyor­sunuz. Peki, yann Allah-u Teala size;

Namaz kılmanızı istemiştim. Neden kılmadınız?" dîye bir soru yöneltse O'na ne cevap vereceksiniz? ... Yerinizde olsam başımı iki elim arasına alır düşünürüm... Önemli ve hayati bir mevzu çünkü... ahiretteki muhtemel yerinizle alakalı bir mevzu çünkü...

Şimdi, mahşer gününde her insanın amel defteri açılacak ve yaptıklarımız teker teker gözler önüne serilecek... Ve sorgu­ya çekileceğiz... Bakalım ilk hangi amelden sorulacağız;

Ebu Hureyreden; Resulullah aleyhi vessellemden şöyle işit­tim:

"Kıyamet günü, kişi amelleri arasında önce namazın hesa­bını verecek. Bu hesap güzel olursa kurtuluşa erdi demektir. Bu hesap bozuk olursa, hüsrana düştü demektir. Eğer farzında eksiklik çıkarsa Rab Teala hazretleri : ' Bakın, kulumun (defterinde yazılmış) nafilesi var mı?' buyurur. Böylece, farzın eksik­leri nafile (namazları) ile tamamlanır. Sonra, bu tarzda olmak üzere diğer amelleri hesaptan geçirilir.[15]

Evet... Sizinde gördüğünüz gibi ilk namazdan sorulaca­ğız... Sizce şöyle söyleyebilir miyiz? ; Allah'ım! Namazım yoktu amma; okul yaptırmıştım... Ya da namazım yoktu amma camii yaptırmıştım falan... Bence size şöyle bir ses gelir;

'Ben namazını soruyorum!1 Diyalogumuzu birazcık uzata­lım... Siz;

* Allah'ım namazım yoktu amma anne-babamı hacca gön­derdim...

-Ben namazını soruyorum1.

* Allah'ım namazım yoktu amma nice fakirleri yedirdim giy­dirdim...

-Ben namazını spruyorum!

* Allah'ım namazım yoktu amma, kalp temizliğine çok önem verdim...

- Ben namazını soruyorum!

Bazı amelleri bahane ederek bazı amellerden muaf oluna­bileceği İnancı şuna benziyor; Borçlu olduğunuz bir kişiye: sana borcumu ödemeyi gereksiz buluyorum çünkü filana borcumu fazlasıyla ödedim. Hatta fazladan borç bile verdim... Adama demezler mi ki; 'banane kardeşim, onun alacağından banane!' Onun borcu ayrı, diğerininkİ ayrı...

Kalbim temiz olduğu için namaz kılmıyorum demek aslın­da çok tehlikeli bir söz... Allah'ın emir ve yasaklarına masum! Bir müdahale söz konusu... Allah namazı İslam dairesinde olan Müslümanlara emrediyor, siz de kalkıp; Böyle olmaz Allah'ım! Kalbi temiz olanları namazdan muaf kılalım... Hatta muaf kıl­dım diyorsunuz... Bu sebeple de namaz kılmıyorsunuz... Kal­bim temiz deyip te Cuma, bayram ve teravih namazı kılanlara şaşıyorum doğrusu...

Sanki şeytan sizi kandırmış... Nasıl mı; ?

"O size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve AUaha karşı bilme­diğiniz şeyleri söylemenizi emreder."[16]

Evet... Kalp temizliğinin namaz kılmamaya yardımcı olup olmadığı sizin bildiğiniz bir konuydu... Fakat insan düşmanı şeytan geldi ve sizin bazı amellerinizi gözünüzde büyüttü de büyüttü... Bir anlık kendinizi Allah yerine koyup ;"Tamam ey filan kulum... Senin güzel ahlakını ve çevrene olan gülücükle­rini, onlara olan yardımlarını namaz yerine sayıyorum! Kalbin rahat olsun!.. İnanın bu psikolojiyle kalp temizliğine sığınıyor­sunuz...

İnsanlar içinde Allah'a en sevimli gelen büyük önderimiz, sizin de peygamberimiz dediğiniz o mübarek insan bakın gece­nin o vaktinde ne yapmış;

Humeyd b.Abdurrahman b.Avf der ki: Resulullahla birlikte yaptığım bir yolculuktaydım... İçimden: ' vailahi Resululîah'ı namaz hususunda takip edeceğim. Ta ki nasıl yaptığını göre­yim.' Dedim. Yatsıyı kılınca gecenin bir vaktine kadar uyudu. Sonra uyandı ve ufuğa bakarak; (Allah'ım sen bunları boşuna yaratmadın!) ayetinden başlayarak ( şüphesiz sen vaadinden dönmezsin) cümlesinin sonuna kadar okudu. Sonra yatağına gitti ve bir misvak çıkardı. Sonra yanındaki bidondan bir kaba su boşalttı ve dişini misvakladı ( ve abdest aldı).Sonra kalkıp namaz kıldı. İçimden"yattığı süre kadar namaz kıldı dedim. Sonra yatıp uyudu. İçimden ' namaz kıldığı süre kadar uyudu' dedim. Sonra tekrar uyandı ve önceki defada yaptıklarının aynısını yaptı. İçimden aynı şeyler geçti. Böylece Resulullah aleyhisselam bunu fecirden önce üç defa tekrarladı.[17]

Kalplerin en temizinin yaptığına bakın! Yolculuk... Yol yorgunluğu... Uykunun en tatlı saatlerinde sen kalk ve namaz kıl... Kalplerinin temiz olduğunu söyleyenlere inat!

Şimdi de muhterem eşinden. Aişe (r.anh)dinleyelim; "Resulullah namaz kıldığında ayaklan şişene kadar ayakta dururdu. Aişe (r.anh)."Ey Allah'ın Resulü!, Allah gelmiş seçmiş tüm günahlarını bağışladığı halde böyle mi yapıyor-sun?"deyince ," Ey Aişe! Peki, AUaha çokça şükreden bir kul olmayayım mı?" Buyurdu.[18]

Evet... Sizin kalbiniz çok temiz, o yüzden namaz kılmıyor­sunuz... Sakın ola çok namaz kılan peygamberimizi kalbi kir­den kararmış olarak suçlamış olmayasmız? Buradan böyle gözüktüğü için soylüyorujm...

Şimdi başka hangi sebepten namaz kılma İhtiyacı hisse­dilmez onu düşünüyorum... Allah'ın namazımıza ihtiyacı ol­madığı sebepten olabilir mi? Evet olabilir... Hemen başlığımızı atalım;

 

Allah'ın Namazımıza İhtiyacı Olmadığı İçin Namaz Kılmıyorum

 

O kadar doğru bir söz ki,.. Ama sadece "Allah'in namazı­mıza ihtiyacı yok ki" sözü için çok doğru dedim... O kadar ilginç bir cümle ki! Yansı İslamın bir parçası diğer yarısı şeyta­nın vesvesesi...

Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yok... Zaten Allah-u teala da aynı şeyi söylüyor.

"De ki: ' O Allah'tır, bir tekdir.( O) Allah'tır. Samed'dir. Doğurmamıştır, doğurtulmamıştır. Kimse de O'nun dengi de­ğildir.[19]

İhlâs süresi... Hani 3 gulhuvallah bir elhamdülillah deriz ya! İşte o gulhuvallahu ehed ayetlerinin Türkçe karşılığını yaz­dım... Kim bilir günde kaç kez Allah'ın namazlarımıza ihtiyacı olmadığını söylüyoruz... Hatta namazlarımızda bile Allah'ın namazlarımıza ihtiyacı olmadığını söylüyoruz... Buraya kadar sorun yok... Ama cümlenin devamı canımı sıkıyor... Bunu bahane ederek namaz kılmamanızı kabullenemiyorum...

0 kadar sakat bir anlayış ki... Hâşâ! Allah'ı gereksiz bir iş yaptırmakla suçluyorsunuz... Haşa!,estağfurullah! Kimin had­dine! Diyebilirsiniz...

Ama öyle yani... Allah'ı bilgisizlikle suçladığınızı bilin de­rim.. . Burada şöyle bir durum da ortaya çıkıyor; ( sanki)Namaz kılanlar Allah'ın namazlarına İhtiyacı olduğunu söylerler...

Yani bana ne diyorsunuz biliyor musunuz? Feyzullah sen namaz kılmakla Allah'ın bir ihtiyacını karşıladığını söylüyor­sun... (Hâşâ!) İşin Türkçesİ, tüm namaz kılanlar Allah'ı ihtiyaç sahibi olarak suçluyorlar... Yani namaz kılanlar küfre düşüyor­lar... Yani namaz kılanlar kâfir oluyorlar... Biraz komik oldu ama maalesef böyle suçlanıyoruz...

Peki, hangi ortamlarda bu düşünce dünyaya geiir? Biraz­da bunu düşünelim... Diyorlar ki, Allah'ın ibadetlerimize ihti­yacı yok... Doğru söylediklerini söyledik... Hemfikiriz yani...

"Biz bu yüzden ibadet yapmıyoruz" diyenlerin bir anlık haklı olduğunu varsayalım, (ki haklı değiller) Ve bu anlayışın neleri doğurduğunu maddeler halinde yazalım:

1- Allah kullarından ibadet istemiyor.( hâşâ!)

2- Allah kur'anı boşuna göndermiş. ( hâşâ!)

3- Dünyaya,eğlenmeye geldik ( hâşâ!)

4- Allah'ın varlığına inanan herkes cennete girecek (hâşâ!)

5- Peygamberler boşuna gelmiş ( hâşâ!)

6- İnsanlar ibadet yaparak gereksiz vakit geçiriyorlar, (hâşâ1) Bakalım Allah-u teala bu görüşleri destekliyor mu

1- "Ben cinleri de insanları da ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."

2- "Bilen bir kavim için müjdeleyici ve korkutucu olmak üzere ayetleri gereği gibi açıklanmış Arapça bir Kur'an olarak (indirilmiş) bir kitab'dır.'Ama onların çoğu yüz çevirmiştir. Bun­dan dolayı onlar işitmezler. [20]

3- "Biz göklerle yeri ve aralarında olanları oyalanalım diye yaratmadık.[21]

4- "İnananlar (yalnızca)"iman ettik" demeleri ile bırakıhue-receklerini ve imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?[22]

5- "Biz, Peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Artık kim iman edip (davranışlarını) düzeltir­se onlara korku yoktur; onlar üzülmezler de. [23]

6- "Hanginizin daha iyi Salih amel işlediğini belirtmek için ölümü ve hayatı yaratan O' dur. O güçlüdür, bağışlayandır."[24]

Evet... Hayat kitabımız olan Kur'an'a baktık ve Allah'ın Bir önceki altı maddelik fikri desteklemediğini gördük...

'Allah'ın namazımıza ihtiyacı mı varP'diyenlerîn ger­çekten de samimi olmadıklarına inanıyorum. Bu sebepten na­maz kılmayanlar ister istemez günah bataklığına dalmışlardır... Çünkü ibadeti gereksiz gören bir insan için tüm haramlar zaten anında helal oluyor... Hayatlarının her alanlarında sınırsız bir özgürlük olunca emir ve yasaklama Allah'tan bile gelse hesaba alınmayacaktır...

Benden hatırlatması... Şu an imkânınız dâhilinde hayattan zevk almaya çalışıyorsunuz... Bir dakikanızı bile Allah'ın dedik­lerine ayırmıyorsunuz... Gün gelecek öleceksiniz... Yerinizde olsam cenaze namazımın kılmmamasmı vasiyet ederim. Eğer kılar ya da kıldınrsanız Allah'a karşı son saygısızlığınızı yapmış olursunuz...

 

Özgür Olduğum İçin Kılmıyorum

 

Eğer Allah insanları özgür bıraksaydi her zaman namaz kılmaz ve nefsimin tüm isteklerini yerine getirmeye çalışırdım... O zaman Cehennem niye var? Hem, Allah'ın insanları özgür bıraktığını nereden biliyoruz? Yaratılmış olmak özgür olmak anlamına mı geliyor? Ya da düşünmek dahi mi istemiyorsu­nuz?

Eğer bu sebepten dolayı namaz kılmıyorsanız si2e bazı gerçekleri hatırlatayım;

Başıboş yaratılmadınız

Dünya hayatının nefsinize hoş gelmesi, çevrenizin sizden beklentileri ve hayat mücadeleniz niçin yaratıldığınızı unuttur­muş olabilir... Eğer yaratılış gayenizi Öğrenirseniz namaz soru­sunu gözersiniz. Aksi halde namaz kılmak size çok ta anlamlı gelmeyebilir. Şimdi kısaca yaratılış gayenize değinelim:

Kendi yaratılışının sebebine geçmeden önce çevrende ne­ler olup bitiyor ona bir bakalım: Allah yer ve içindekilerini in­sanların hizmetine sunmuş... Dağlar, ovalar, bayırlar, nehirler, arılar, sebze, meyveler, et ve sütünden faydalandığımız hay­vanların tamamı İnsanların hizmetine sunulmyş... Aralıksız bıkmadan usanmadan hizmet ediyorlar...

Akla şöyle bir soru gelebilir; Allah, neden yer ve içindekile­rini insanların hizmetine sunuyor?

Üç ihtimal var...

1- İnsan olarak bu"hizmeti hak ediyoruz...

2- Allah'tan alacağımız var hesaptan düşüyor. ( hâşâ)

3- Yarın hesabını bizden soracak...

İlk iki seçeneğin doğruluk payı olmadığını söylememe ge­rek yok zannediyorum... Peki, Allah bizden ne istiyor?

Allah-u Teala aslında çok şey İstemiyor. Sadece diyor ki size her şeyi ben verdim,sizi yoktan var ettim,güzel bir şekil verdim,akıl verdim,size çok şey verdim ve sizden de verdikle­rime karşılık ihtiyacım olmamasına rağmen bir teşekkür bekli­yorum diyor o kadar !..

Sizce, Allah bu teşekkürü hak etmiyor mu? ... Düşünün... Pazara gidiyorsunuz değişik renk, ebat ve tatta sebze ve mey­veler... Ve o güzelim yaratıklar insanlar tarafından afiyetle yenirken ikram eden Allah'a bir teşekkür gitmiyor... Buna dü­pedüz nankörlük derler... Kendimizden biliriz... Yemek ikram ettiğiniz bir arkadaşınız size teşekkür etmesin bakayım kendinizi nasıl hisseder onun hakkında ne düşünürsünüz!

Bu sayfayı kapayın ve bir 5 dakika düşünün... İnanıyo­rum ki Allah' a hak verecek ve kendinizi Allah'a karşı çok mah­cup hissetmiş olacaksınız...

Şimdi şu soruya geçebiliriz;

AHaha nasıl teşekkür edeceğiz?

Cevabı çok kısa ve çok net; Allah'ın dediği şekilde teşekkür edeceğiz... Çünkü ikram eden el belirler teşekkür şeklini... Kafamıza göre belirleyemeyiz... Allah diyor ki; Dediğim şekilde ibadet ederseniz bana teşekkür etmiş olursunuz... Onca büyük İkramlara karşılık bizden istediği namaz ve benzeri ibadetler...

'Dünyada en iyi şekilde nasıl yaşanır ı Allah bizden daha iyi bildiği için bizlere hayat kılavuzu göndermiş... Haya­tımızın her karesini o kılavuza bakarak şekillendirirsek Allah'ın dediğini yaparak teşekkürlerimizi sunmuş oluruz... Niçin yara­tıldık sorusuna çok kısa cevaplar verdim. Gerçi ahlakım değil ama 'niçin yaratıldın? İsimli kitabım fayda verir diye düşü­nüyorum.

Tekrar konumuza dönersek başıboş yaratılıp dünyaya sü­rülmedik... Haliyle bizlerle ilgilenen Allah-u Teala yaptıkları­mızdan bizleri sorguya çekecek... Hazırlığa şimdiden başlan­malı...

 

Hergün Namaz Kılmaktan Sıkılıyorum

 

Niçin namaz kılınması gerektiğini bilmeyen her insan na­maz kılmaktan sıkılır... Kabe' nin karşısında da olsanız sıkılırsınız... İnanın bu hastalığın % 90 ilacı bu... Niçin namaz kılma­nız gerektiğini öğrenin, bundan böyle namazdan sıkılmazsı­nız... Kalan %10 luk İlaç için bazı teşhislerde bulunmamız la­zım...

Belkide niçin namaz kıldığını az çok biliyor ama buna rağmen günde beş vakit namaz onu sıkıyor, o yüzden bırakmış olan kişilere ne diyeceğiz?

Bu durumda olup ta namazlarında sıkıntı yaşayan okurlara şunları tavsiye ederim ;

l- Oncelikle, namaz kılarken Allah'ın huzurunda olduğunu­zu unutmayın

2- Namazlarımızda nasıl huşu duyabiliriz diye arayış işine girin...

3- Namaz öncesi psikolojik hazırlık yapın...

4-Namaz kılmadığınızda aklınıza cehennem hayatını geti­rin

5- Namazı sevdirmesi için Allah'a dua edin...

6- Namaz kılacağınız ortamlarda dikkatinizi dağıtacak un­surları ortada kaldırın...

7- Aksatmadan yaptığınız günahlarla çatışma içinde olan namaz günahlarınızdan etkilendiğinden size sevimli gelmeyebi­lir...

8- Namaz vakitlerinden en az bir ya da iki saat öncesinden günah istememeye çalışın...

9- Sabah uyandığınızda kılacağınız beş vakit namazı gözü­nüzde büyütmemeye çalışın... Sadece kılmadığınız vakit na­mazını düşünün... Mesela sabah namazını kılmışsanız önümde sadece bir vakit namaz var deyin. Kendinize 60-70 yıl ömür biçer ve her günü beş ile çarparsanız bir yığın namaz vakitleri karşınıza çıkar ve altından kalkamayacağınızı düşünürsünüz...

10- Her namaz kıldığınızda Cennet kapısına bir adım daha yaklaştığınızı düşünün...

Bu anlattıklarım sadece çözüm önerisi... Gerçekten de namaz kılmaya niyetiniz varsa önerilerimin fayda vereceğini umuyorum... Ama niyetiniz yoksa bu sayfayı da zorlanarak okuduğunuzu ve diğer sayfalara geçmeden kitabımı kapayaca­ğınızı düşünüyorum...

'Her gün her gün namaz kılmaktan sıkıldığım için namazı bıraktım' diyenler ve daha namaza başlamadan önce, ömür boyu kılınacak namazları biriktirip gözler önüne getiren bir insan namazı kaldıramayacağını düşünebilir... Gözler önünde koca bir dağ gibi gözüken tablonun ressamının şeytan olduğu­nu ve namazla aranıza girdiğini söylesem inanın abartmamış olurum...

Yarma yetişeceğinizin garantisi olmadığı için sadece ve sadece önünüzdeki namaza bakın... Şimdi size koca su depo­sunu ve tonlarca ağırlıktaki yemek çeşitlerini gösterip; hadi bunları için ve yeyin dersem ne yaparsınız? Bir Ömür boyunca tüketeceğiniz gıdalar depolarda bekler ve siz sadece o anlık ihtiyacınızı gidermek için tabağınızı doldurur ve zevkle yersi­niz...

İnanın namaz da böyle... Sadece namaza aç kalmanın yollarını araştırın... İşte o zaman namazın hiç te sıkıcı ve bıktırı­cı olmadığını göreceksin.

 

Ailemin Baskısına İnat Kılmıyorum

 

Hocasını sevmeyen bir talebe o dersi de sevmez... Seve­mez daha doğrusu... Öğretmenle ders arasında müthiş bir ilişki vardır... Hocanızı sevdiğinizde dersini de seversiniz... Lise yıl­larında yaşadığım bir anımı anlatayım.86-88 yılları arası İzmir de lisede okuyorum... Öğrencilerine şefkatle yaklaşan bir İngi­lizce hocamız vardı... Gurbette olduğum için beni çok sever­di... Ama maalesef tabiri caizse kafam İngilizceye basmıyordu:) Hocamızın hatırı için çalışıyordum ama nafileydi... Bana pek sevimli gelmeyen İngilizce İçin bu kadar çalışamazdım... Ama hocamız için çalışıyordum desem yeridir...

Bu anımı anlatırken anne ya da babanızı sevmediğinizden dolayı namaz kılmıyorsunuz demek İstemedim... Onlar maale­sef sîzin iyiliğinizi düşündüklerinden bir an önce namaza baş­lamanızı İstiyorlar... Ama geleneksel olarak namaz kıldıkların­dan namazı anlatırken pekte ikna edici olamıyorlar...

Burada anne ya da babanın size olan namaz nasihatini dinlerken onların psikolojisini göz önüne alarak değerlendirin derim. Çünkü onlara da öyle anlatıldı. Hem onların zamanında çok kitaplar da yoktu... Siz onların anlatım üslubundan çok, dikkatinizi çekmek İstedikleri konuyu dikkate alın...

Biraz da anne-baba psikolojisinden bahsedelim... Eğer onları iyi etüt edersek bizlere yaklaşım şekillerinin adını koyar onları daha iyi anlarız...

Anne ve babanın gözünde evlat

Yetmiş yaşma da gelseniz anne ve babanızın gözünde siz bir çocuksunuz... Yani sağlıklı düşünemez, doğru karar vere­mez, hep onların korumalarına muhtaçsınız... Bu satırları ya­zarken biri yaşanmış diğeri fıkra olan iki güzel misal aklıma geldi hemen sizinle paylaşayım... Konumuzla alakalı olduğu için konuyu dağıtmış olmuyorum...

70 yaşındaki oğluyla bir köyden diğer köye giden baba-oğul kapıda karşılanarak içeriye buyur edilir... Acıkmışlardır... Baba, evsahibine;

'Bir şeyler hazırlayın da bizim çocuk yesin!' diyor:) Bizim çocuk dediği dedemiz yaşında... Şimdi de işittiğim fıkrayı anla­tayım; 75 yaşında ölen oğlunun mezarı başındaki baba;

"zavallı oğlum! Gençliğini göremeden gittf'diyerek ağlıyor:) Bu iki misali anne ya da babanıza anlatın, gülerek;

- 'İnanın ki öyle...90 yaşma da gelseniz gözümüzde çocuk­sunuz' dediklerini işitirsiniz...

Bazı anne ve babalar ahiretlerini düşünerek çocuklarına sahip çıkmak isterler. Evlatlarının namazsız yetişeceklerini haya! dahi edemezler... Kendi kontrolleri altında olduktan sonra mutlaka namaz kılacaklarını sanarlar... İlk yıllar İhmal ederler sonrada evlatları yaşlarındaki çocukların namaz kıldığını gör­düklerinde cinleri tepelerine çıkar. O an siz, kendilerine inat namaz kilmıyormuşsunuz olarak algılayarak yumuşak ve tane tane anlatım yerine direk baskıya geçerler...

Sanki size çok nasihat etmişler de anlamak istememiş ve karşı gelmişsiniz gibi direk baskıya geçerler:

"Benim oğlum-kızım nasıl namaz kılmaz!!!" deÛer... Oysaki basbayağı kılmaz... Niye kılsın ki? Namaz kılan bir babanın evladı olmak namaz kılmamızı gerektirmez ki? Kendimden örnek vereyim; babam yıllarca imamlık yapmıştı. Bize bir gün bile olsa niçin namaz kılmamız gerektiğini hiç anlatmamıştı... İmamın oğlu olmam namaz kılmamı hiiiç gerektirmedi ve de kılmadım... Sabah namazına kaldırıyordu, tamam diyordum ama kılmadan yatıyordum. Uykumun en tatlı anlarını kendisi­ne feda edeceğim varlıkla bağlantıya geçmemiştim henüz...

Anne ya da babanızın namaz hususunda size baskı yap­masının altındaki sebepler üç aşağı beş yukarı bunlardır... Onlan anlayışla karşılayarak biraz zaman İsteyin ve bu zamanı İyi değerlendirmeye çalışın. Onların baskısıyla kılmanız kılmama­nızdan daha kötü sonuçlar doğurur Allah katında...

'Anne ve baba baskısına kızarak namazı terk etmek' hiç düşünülmeden, sağlıksızca verilmiş bir karar... Düşünsenize Allah'ın huzurundasmız, amel defteriniz açılmış ve namaz ha­neniz birkaç Cuma ve teravih dışında bom boş... Niçin namaz kılmadın ey kulum! Dendiğinde nasıl bir cevap vermeyi düşü-nürsünüz?lnanın anne babama kızdım kılmadım mazereti ka­bul görmez ve utanırsınız Allah'a bu tür mazeretler sunmaya...

 

Çalışıyorum. İş Yerinde Ortam Müsaid Olmadığı İçin Kılmıyorum

 

Namaz kılmayan birçok insan çalışmayı bahane ederek vicdanlarını rahatlatıyorlar... Şimdi bu bahaneleri değişik ağız­lardan dinleyelim_okuyalım;

1- Zarzor iş buldum, şimdi kalkıp işimden mi olayım!

2- Hem çalışmak ta bir ibadet değil mi?

3- Çocuklarımın rızkını düşünmek zorundayım

4- Patron kılmamı istemiyorsa yapacak bir şeyim yok!

5- Namazıma izin veren bir iş yeri bulamadım

6- Patronun izin vereceğini sanmıyorum

Şimdilik aklıma gelenleri notladım. Ama genelde bu mad­deleri namazla aralarında kaldırılması güç bir engelmiş gibi görüyorlar. Aslında aşılması kolay engellerdir bunlar... Geçen gün Ankara dan bir bayan okuyucu mail atmış... Aramızda Şöyle bir yazışmalar oldu:

__ 'Feyzullah abi, iş yerinde kılamadığım namazları eve dö­nünce kaza ediyorum. Allah kabul eder mi?

_ Nasıl bir ortamda çalışıyorsunuz? _ Normal bir şirket, abi.

_ Patronunuza namaz kılmak için izin verip vermeyeceğini sordunuz mu?

_ İzin vereceğini sanmıyorum abi _ Nereden biliyor sunuz? _ Bilmem!

Eğer izin vermiyorum diyorsa maaşımdan kesin deyin. Bence deneyin... (Beş dakika sonra)

_ Hay Allah senden razı olsun Feyzullah abi! Patron ne de­di biliyor musunuz?

_ Ne dedi?

_ 'Kimsenin ibadetine karışmaya hakkım yok ki! İstediğiniz kadar namaz kılın...' dedi.

Karşılıklı nasihatlerden sonra mesele halledilmiş oldu... Bu­rada altını çizmemİ2 ve tahlilini yapmaya çalışmamız gereken bir durum var...

a- İnsanlar niçin korkarlar?

b- Niçin zanlarıyla hareket ederler?

c- Niçin olumsuz düşünürler?

d- Niçin mücadele etme ihtiyacı hissetmezler?

e- Niçin yaptıkları işin fetvasını araştırmazlar?

f- Niçin empati yaptıklarında karşısındaki kişileri ( patron­ları) haklı görürler?

g- Namazlarını kılmamakla nasıl rahat olabiliyorlar?

Bu sorulara istediğimiz cevabı bulursak namazlarını aksa­tanlar için faydalı olacağı kanısındayım... Şimdi maddeleri tek tek masaya yatırıp cevaplar bulmaya çalışalım:

a- insanlar niçin korkarlar?

Allah insanı yaratırken bazı melekeleri de programlamış... Korku, cesaret, ağlama, gülme, üzülme, heyecan, refleks, uyku vs. Bu melekeler hayatımızın birer süsü adeta... Yazdığımız bu melekeler içinde 'korku melekesini ele alacağız... Önce insan­ları korkutan etkenleri yazalım sonrada korkunun altındaki gerçeklere ulaşalım...

hü)

İnsanları korkutan etkenler

1- Yırtıcı yayvanlar.( yılan, akrep vb gibi hayvanlar da dâ-

2-  İnsanların serleri.

3- Cinler.

4- Karanlık.

5- Düşman.

6- Aç kalmak.

7- Kaybolmak

8- Kaybetmek.

9-  Ölmekten ( yakınlarının ölümü. ) ve

10- Doğal afetler...

İnsanları korkutan etkenler bunlarla sınırlı değil tabiî ki, ama en belirginlerini yazmaya çalıştım... Sıralamaya çalıştığı­mız bu korkutan etkenlerden bazılarına Allah-u teala neden korktunuz-korkuyorsunuz diye sormayacak... Bu gün her insan aslandan korkar,kaybolmak ve kaybetmekten korkar,.. Açlıktan da korkar... Amma! Aç kalma korkusu dininden taviz verdiri-yorsa o korkuyu normal bir korku olarak kabul etmiyor... Çünkü Allah-u Teala insanları korkuyla da imtihan edeceğini vaat ediyor;

"And olsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, can­lardan ve ürünlerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sab­redenleri müjdele."[25]

Sakın ola konumuzun dışına çıktığımız düşünülmesin! Ha­la konumuzun içindeyiz ve insanın inancını zedeleme olasılığı yüksek olan korkulan İncelemeye çalışıyoruz...

Allah insanı korkuyla imtihan eder

Konumuzla bağlantılı olan korkulardan açlıkla olan korku­yu ele alalım. Aç kalmak ya da himayesi altındaki kişi ya da kişilerin aç kalma riski insanı korkutur... Ya kişiliğinden tavizler verir ya da dininden... Sabretmek ya da sabırla birlikte sağlıklı düşünüp çözümler üretmeye çalışmak beklide nefse ağır geldi­ğinden en kolayı olan dininden taviz vermek tercih edilir... Çünkü cezası çok sonraları...

Açlıkla imtihan deyince ne anladığımız çok Önemli... Ak­lımıza sadece kıtlık dönemi geliyorsa soruyu anlamamışızdir derim. Açlıkla imtihan sorusu hiç ummadığımız bir yerde kar­şımıza çıkabilir... Mesela çalıştığınız yerden herhangi bir sebep­ten ayrıldığınızı varsayalım... O an aklınıza sabit giderleriniz ve himayenizdeki kişiler gelir... O anı en iyi değerlendiren şüphe­siz şeytanın izdir, içinizdeki şeytanınız {her insanın şeytanının olduğunu unutmayalım) size oldukça acıklı bir film izletecek-tir... Nasıl mı?

Şöyle ki:

Şeytanınız : - Çocukların senin eline bakıyor... Onarın aç kalma durumunda sen sorumlusun. Onların senin üzerinde hak­ları var... Düşünsene eve geldin ve çocuklar: baba ne aldın? Hanımın: Yinemi elin boş?... Kiran da yaklaştı! ... Tamamen karamsar bir tablo... İş başvurusu yapıyorsunuz amma namazı­nız problem... İşte o an karamsar tabloda kilerini dininizden vereceğiniz tavizler sevindirecek... Bu kez filmde acıklı diyaloglar gitmiş yerine neşe dolu bir yuva manzarası gelmiş...

İş sahibinin ' bu iş yerinde namaz olmaz 'dediği an şeytan sizi fakirlikle korkutuyor, Allah ta sizi açlıkla imtihan ediyor... Meselenin özeti bu... Peki, iş bulamayıp aç mı kalalım yani? Diyenler olacaktır kuşkusuz... Ben de derim ki bulunduğunuz beldede tek İşveren yer orası mı? Unutmayın ki her ne olursa olsun namazsız bir çalışma ortamı ciddi bir problem...

İşveren kişiye namaza ayıracağınız vaktin İki katı çalışaca­ğınız söylemeniz ya da maaşımdan kesin demeniz hiç te zor olmasa gerek diye düşünüyorum...

İş sahibiyle her tür şartlarda anlaşan bir kişi namaz saatleri geldiğinde namaz konusunda sınanır... Ya namaz vaktinin geldiğini ve namaz kılması gerektiğini söyler, ya da Ankara'dakİ okuyucunun zannına kapılarak;

"Şimdi patrona namaz dan bahsetsem , olur ki kızar da beni işten atar. En iyisi ne şiş yansın ne kebap ben namazlarımı evde kılayim..."patrona karşı olan bu korkunun aynısı Allah'ın tehditine karşı olmaz... Burada açık bir şirk vardır... Ama adına şirk denmez ne hikmetse... Sonraya bırakılan ceza akla pek gelmez...

Peki,neden vakit namazları vaktinde kılınmıyor da toplu olarak İş dönüşü evlerde kılmıyor? Bunun fetvasını kimlerden aldılar? Savaşta bile ertelenmeyen namaz şehrin göbeğinde nasıl ertelenir? Ne diye adına; beş vakit denmiş? Ve vakitlere bölünmüş? Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz? Kanunlan sizler mi be lir liyor sunuz? Yoksa tercih hakkı verilmişte haberi­miz rni olmamış!

Sakın ola şeytan kulağınıza ; ' hiç kılmamaktan iyidir!' Diye fısıldamış olmasın? Ya da "Kaza yapmak denen bir şey var canım!"evet... Bence şeytanın bu iki zarfı maalesef çok alıcı buluyor... Namazın kazası meselesini uzun uzadıya anlatmayacağım. Sadece şunu bilin ki uyku ve unutkanlık dı­şında kaza namazı yoktur... Şimdi akla şöyle bir soru gelebilir; geçmişte kılınmayan namazlar ne olacak?

Kitabımızın ilk sayfalarında bir hadis yazmıştık. Amel defte­ri açıldığında ilk namaz sorulacak... Eksik olan namazları nafile namazlar karşılayacağından çok ça nafile ( buna tüm sünnet namazlar da dâhildir.)namaz kılınması tavsiye edilir... Yani vakit namazlarımı biriktirir akşama kılarım diye bir lüksünüzün olmadığını hatırlatayım...

"Hiç kılmamaktan iyidir/Vesvesesi de yavana atılacak cinsten değil... Mantıken doğru... Ama kılmamakla aralarında hiç bir fark yok... Zamanında ulaştırılmayan evraklar hiçbir işe yaramıyor... O evrak, zamanında değerlidir...

Geciken teşekkür hakaret olarak algılanabilir, hatırlatayım...

 

Ailemin Namaz Kılmayacaksın Baskısından Dolayı Namaz Kılmıyorum

 

Daha çok kendi araştırmaları sonucu namazın kılınması gerektiğinin kanaatine varmış, ya da dışarıdan gelen nasihatlerin etkisinde kalarak ve kılmaya karar vermiş olan gençlerin aileleriyle olan iletişim bozukluğundan dolayı gelen baskılara boyun eğmesi sonucu"Ai/e baskısından do/ayı"mazeretine sığınırlar...

Bu hep böyle olmaz tabii. Aile baskısına göğüs geren, tehditlerine karşı sabreden ve bazen de ailesini namaza teşvik edenleri de az işitmedik...

Peki, ne oluyor da baskılara yenik düşülüyor? Baskılar sonucu geri adım atanlar nasıl ikna oluyorlar? Ya da aileleri tarafından nasıl kandırılıyorlar? Şimdi bu sorulara yantf bulma­ya çalışacağız inşaallah...

Namaz kılmaya karar vermiş bir insan bazen Allah tara­fından sınanır... Namazla arasına engel olarak ailesini murad eder. O kişinin namazıyla arasında anne ya da babası vardır... Dışarıda gönül rahatlığıyla kılınan namaz evde sıkıntı oluştu­rur... Ebeveynleriyle bugüne kadar yaşamadıkları bir konuda yeni bir cephe açılmış olacak... Ve ilk namaz kılınır evde... Namaza başlamasıyla birçok şeyi sorgulayan gencimiz evde İşlenen günahlardan rahatsızlık duymaya başlayacak ve kendi­sindeki bu değişiklik iyiden iyiye hissedilecektir...

Eleştirilmeyi pek sevmeyen insanoğlu hele de evladı tara­fından haklıda olsa eleştirilmek istemeyecektir,.. Kendi yaşantı­sı örnek alınmayan bir babanın canının sıkılması gayet nor­maldir... Hele de evladının bazı ibadetlerine karşı ön yargısı varsa, o ebeveyni ikna etmek bir hayli çaba ister...

Evladım dincilerin kıskacında /'diyen bir babanın tek he­defi evladını etkilendiği unsurlardan uzaklaştırmak olur... Evla­dının bataklıkta olduğu kanaatini taşıyan bir babanın karşısına iki sıfır yenik çıkıyorsunuz... Anne ve baba baskısı esnasında şeytan gencimizin kulağına;

"Anne ve babanı üzmeye hakkın var mı? Onların senin üzerindeki haklarını biliyorsun değil mi? Cennetin annelerin ayağı altında olduğunu da biliyorsun değil mi? Evin huzurunu bozma­ya hakkın var mı?" diyerek gencimizin moralini sıfıra çeker... Kitapları elinden alman ve bazı özgürlükleri kısıtlanan genç, baba engeline takılarak namazdan uzaklaşır...

Namaza başlamakla kendisini Mus'ab bin Umeyr yerine ai­lesini de kâfir yerine koyup sert tavırlar takman gençleri de işittik,.. Bu tavır İslami değil... Hasta-doktor ilişkisi gibi olması gerekiyordu... Hiçbir doktor hastasının taşıdığı mikroba bakıp ta hastasını azarlamaz... Doktorun tek düşmanı hastasına müp­tela olmuş mikropları öldürmek... Bu misaldeki doktor gibi muhatabımızı kırmadan, incitmeden ama tavizler de vermeden ikna etmeye çalışmak...

Peki, namaz kılmayan ya da namaza karşı gelen bir aıie fertlerine karşı tutumumuz nasıl olmalı?

Hemen hatırlatayım, onları-yani namaz kılmayanları- Al­lah'ın rahmetinden kovulmuş birer müşrik olarak görmeyece­ğiz... Haklarında;

'Bilmiyorlar... Bilselerdi hiç, namaz kıîmamazhk yaparlar mıydı? Olarak düşüneceğiz... Böyle bir yaklaşımda merhametli olmak ön plandadır... Tepki ve eleştirilerini sabırla göğüs ger­menin altında yatan gerçek budur işte... Ateşe doğru koştukla­rının farkında değiller ve siz elinizi uzatıyorsunuz... En ufak bir tepkilerine kızıp ta sen bilirsin hadi ateşe! Der miyiz? İnanın durum bundan farklı değil...

Niçin namaz kıldığımızı ve kıldığımız namazın kişiliğimiz­den ve onurumuzdan hiç bir şey kaybettirmediğini, derslerimizi aksatmadığını, hayattan soğutmadığını, hiçbir cemaat ya da örgütlerin ibadet şekli olmadığı güzel bir dille anlatüırsa en azından ibadetlerinize karışmazlar... Tüm bunlara rağmen hala tepkililerse masaya yatırılması gereken durumlar var demek­tir. .. Hemen bir ara başlık atalım.

Bir ebeveyn çocuklarının namaz kılmasına neden karşı gelir?

1- Herhangi bir örgüte bağlanacaklarını düşündük­lerinden: Allah'ın hükümlerini bilmeyen bazı anne ve babalar, namaz ve benzeri ibadetleri radikal gurupların ibadet şeklî ol­duğuna inanırlar..._ Evlatlarının namaza başlaması demek karşı cepheye ( cemaatler ve örgütler) kaptırılması anlamına geldiğinden en sert önlemlere başvurmaları kaçınılmazdır... Tehditler kü­çükten büyüğe doğru yağmaya başlar;

1- Harçlıkların kesilmesi tehdidi                        

2- Sokağa çıkma yasağı

3- Arkadaşlarının eve gelmesi ve arkadaşlarının evlerine gitmesi yasağı

4- Dini kitapların eve sokulması yasağı

5- Kendilerinin eleştirilmesi yasağı...

6- Evlatlıktan ret tehdidi...

Namazla evlatları arasına bu ve benzeri engeller koyarak çocuklarının iyiliğini düşünmüş olacaklarına inanırlar...

Ahhh bir bilseler evlerinde açan gülü dalından koparmaya çalıştıklarını!!!!

2-Namaz kılan evlatlarının davetteki hatalarından dolayı: Bir Önceki sayfada bahsettiğimiz gibi namaz kılmaya yeni başlamış bir şahıs, aile fertlerinin izlediği gayri İslami TV programları ya da abonesi oldukları İslami olmayan gazeteler den rahatsızlık duyup engel olmaya başladığı anda tüm aile fertlerini kendisine cephe almış olacak...

Günah işleyen bir insan gönül rahatlığıyla günah işlemeye devam etmesi İçin etrafındaki insanların da aynı günaha ortak olmasını isteyecektir... Bulunduğu ortamda işlediği günahı İşlemeyen bir insanın yanında utanacak ve onun varlığı yete­rince eleştiri kaynağı olarak algılanacağından ya onu ihraç etmeye çalışacak ya da kendisine benzetmeye çalışacak...

Kendi özel zevklerine gelen bu tepkinin kaynağının namaz olduğunu görmeleri zor olmayacak kuşkusuz... Namaz kılmaz­dan önce aynı programlan İzlediğini unutmazlar... Ve başlarlar eleştirmeye;

-  "Sana mı tanışacağız! İstediğim programı izlerim! Hem daha önce sen de izlemiyor muydun?

-  Oğlum içkime karışamazsın! Evde huzursuzluk çıkar­maya hakkın yok!

-  Kılmıyorsam kılmıyorum! Sana mı tanışacağım!

-  Evet... Sen değiştin... Ama bu değişiklik sana yara­mamış!...  Sen namaz kılmaya başladıktan sonra hayatımıza müdahale eder oldun... Artık buna tahammül edemeyiz!" .

Yanlış yapılan davet maalesef böyle sonuçlarla bitiyor... Bu saatten sonra ne namaz kılmayı düşünecekler ne de evlatla­rının nasihatlerine kulak vermeyi... İki düşman aynı çatı altın­da... Kazanan şeytan olacak...

3- Namazın okul hayatına engel olacağı korkusun­dan: Her baba evlatlarının geleceğinin parlak geçmesini ve onların başarısıyla gururlanmak ister... Bu namaz kılan ya da kılmayan tüm babaların gönlünden geçirdikleri hoş bir duygu­dur. .. Çocuklarının başarısı İçin özel zevklerinden tavizler veren bir baba aynı gayreti evlatlarında da görmek isteyecektir...

Ders kitapları dışındaki tüm kitaplar başarılarına engel ola­rak algılanacaktır... Namaza başlayan bir genç kitap okuyarak beslenmek isteyecektir haklı olarak... Kıldığı namazlar ve tutacağı oruçlar, başarısının önünde birer engel olarak algılanacak­tır...

"Hiç olmazsa sınav ya da okul bitinceye kadar namaz kıl­ma ya da İslami kitaplardan ve o camiadan uzak durması talep edilecektir... Psikolojik ya da maddi baskı uygulanacaktır gen­cimize...

4- Sosyal hayattan kopuk olacağı düşüncesinden;

Namaz kılan ya da dinini yaşamaya çalışan bir İnsanın sosyal olunmayacağı, toplumdan ' uzak bir hayat *sürdükleri-sürecekleri, bazı zevklerden mahrum olacakları, kısaca ruhban bir hayat yaşayacakları zannıyla evlatlarını böylesi bir hayatın içine salıvermek istemezler...

Oysaki namaz kılan bir insan piknik te yapar, denize de gi­rer, koşu da yapar, sinemaya da gider, seyahat da eder, şirket te kurar, dağa da tırmanır... Hayatın, haram olmayan her ka­resinde yer alır... Namaz kesinlikle engel değildir... Aynı sahili paylaşmaması, aynı filme gidilmemesi, aynı gazete ya da der­giye abone olunmaması sosyal hayattan kopuk olunduğu an­lamına gelmez ki?

Tek problem aynı sahnede olmayışımız...

 

Abdest Almaya Üşeniyorum

 

İlk yazdığımız sekiz maddeyi anlıyorum da, bu dokuzuncu maddeyi kabullenmekte biraz zorluk çekiyorum... Namaza davet ediyorsunuz, bu davetiniz kabul görüyor ama gel gör ki namaz öncesi insana büyük bir yorgunluk veren, acı ve eziyet veren abdest te var bu namaz meselesinde!..

Abdesti bahane edenleri düşünüyorum... Yani kıbleye yönünü çevirecek, Arapça ayetler okuyacak, eğilip kalkacak, bu esnada kimseyle konuşmayacak, telefonlarına bakamaya­cak, ayetleri okurken şaşırmamaya çalışacak tüm bunlara razı ama gel gör ki namaz öncesi abdest var... Eğer abdest almak namaz kılmaktan yorucu olsaydı hadi bir derece (ki derecesi yok bu işin) diyelim...

Peki, bunlar su ile temizlenmeyi mi sevmiyorlar? Yoksa temizlenince kendilerini çok kötü mü hissediyorlar?

'Abdest almaya üşendiğim için namaz kılmıyorum' diyenle­rin namaz kılmaya pekte niyetlerinin olmadığını ama hiç ol­mazsa elimizde bir bahanemiz olsun dediklerini çok iyi biliyo­rum...

Bu sebepten dolayı namaz kılmak istemiyorsanız kendinizi bir anlık o mahşer kalabalığında Allah'ın huzurunda olduğunu­zu düşünün. Amel defteriniz açılmış ve namaz hanenizde birkaç Cuma ve teravih namazları var.. Yani açık vermişsiniz... Eli­nizde de kapı gibi bir mazeret dosyası var... Niçin namaz kıl­madın diye size soruluyor ve siz de elinizdeki dosyayı uzatıyor­sunuz ... Çok komik bir durum değil mi?

Bazıları daha da ileriye giderek ' namaz için abdest şart olmasaydı kıîardıkl' derler... Bu daha tehlikeli bir durum... Bu gibi mazeret beyan edenlere izin verilseydi eğer, namaza baş­layacaklarına inanabiliyor musunuz? Ben şahsen İnanmam...

Burada Allah'ın hükümlerini beğenmeme, küçük görme durumu da söz konusu...

Bu mazeret çeşidini kitabıma almayı düşünmüyordum ama yoğun geçen 8 bölümün ardından dinlenmeniz için bu başlığı yazdım... Bu mazerete sığınan bir insanın çocukluğuna inilmeli :)

İnanıyorum ki yapı olarak üşengeç, hantal, tembel, laubali, aklını üretimde kullanmayan, hayatın her karesini eğlenerek geçirmek İsteyen, beyin jimnastiği yapmayan kişilerdir bun­lar... Biz yinede gerçektende namaz kılmak istediklerini ama abdest almalarının yorgunluk verdiğini varsayarak çö2ümler üretmeye çalışalım...

Eğer; bulunduğunuz yerden lavaboya kalkıp gitmek, mus­luğu soldan sağa çevirmek (musluğu açmak İçin en az 1QOO kalori harcar­sınız. Ki yorar bu sizi!) Elinizi belinizden yukarı kaldırıp büyük bir cesaretle musluğun altına koymak her baba yiğidin harcı değil tabii... Ve musluktaki su özgürlüğüne kavuşuyor... Elinize te­mas eden su laf dinlemiyor ve rayından çıkıp yeni ütülenmiş gömleğinizi berbat ediyor... Ütü mütü kalmıyor... Görenlere ne diyeceksiniz? Topluma nasıl çıkacaksınız? Nasıl izah edecek­siniz?

Siz lavaboda dona kalıp olayın şokunu atlatmaya çalışır­ken muslukta saniyede bilmem kaç metre küp su sizin ve milli hazinemizin bütçesine önemli ölçüde zarar vermeye devam eder... İçinizden; 'Nereden çıktı şu abdest alma meselesi! Der­siniz... iki avucunuzda biriken suyu yerçekimine meydan okur­casına yüzünüzle buluşturmanız taktire şayan doğrusu...

Ahhh! Şu suyun güzelim gözlere kaçma durumu olmasa ne güzel olacak! Buğulu gözle aynada hiç te güzel gözükmü­yorsunuz... Abdest almak acı vermeye devam eder... İslak yüzünüz ikinci kez su ile buluşuyor... Üzerinize sıçrayan suya engel olmak ne mümkün! 'Eskiler ne yapıyorlardı acaba? 'Diye düşünmezsiniz bile... Sıra kotlarınızı suça alet etmeye geldi... İslak elinizle ütülü gömleğinizi katlıyorsunuz... Yenge hanımın kızacak olmasını takmıyorsunuz bile! Taş fırın erkek bu olsa gerek...

Banyo, havuz ve deniz dışında kollarınız ilk kez su ile tanı­şıyor... Gözünüz bir o kolunuzda bir bu kolunuzda... Onuru­nuzdan hiçbir şey kaybetmediğinizi göremiyorsunuz...

Bu yola baş koydunuz ve pes etmiyorsunuz... Pantolonda ütü mütü bırakmayan ayak yıkama kısmına geldiğinizde içiniz­den ' Bu kadarı da fazla'.' demek geçiyor... Ama Allah korku­sundan diyemiyorsunuz... Ve sağ ayağınızı yerde kaldırıp la­vaboya koymanız ecel terleri döktürüyor size... Ama yılmıyor-sunuz... Farz et ki spor yapıyorum deyip rahatlatıyorsunuz kendinizi.

Bu bölümü okurken bazılarınız; Feyzullah dalgamı geçiyor bizimle diyebilir... Evet, dalga geçiyorum... Ama sizinle değil... Sadece bu mazerete sığınıp ta namaz kılmayanlarla dalga geçi­yorum... Nasıl ki onlar Allah'ın bu hükümleriyle dalga geçiyor­larsa ben de onlarla dalga geçiyorum... İnanın bu sebepten namaz kılmayanlar bence umutsuz vakalar... Ömürlerinin so­nuna kadar kılacaklarını zannetmiyorum...

Bazen şok tedavisi hayat kazandırabiliyor... Ne demek is­tediğimi anladınız zannediyorum...

 

Zamanım Olmuyor. Vakit Bulamıyorum

 

Yani vakit bulsalar anında kılacaklar... Namaz kılmaya karşı değiller... Namazdan daha önemli işleri var! ...Namazla aynı saate denk gelmesiyle problem başlıyor... Haliyle de na­maz kazaya kalıyor... Çoğu zaman bu kaza namazı da kazaya kalıyor... Birikiyor, birikiyor derken gözü korkutuyor...

Namaza karşı olmamalarına rağmen neden namaz ikinci plana atılır? Ve neden bundan da rahatsızlık duyulmaz? Neden zaman ayırmak için gayret sarf edilmez? Bunlar önemli soru­lar... Eğer kişi kolaylıkla bu mazerete sığınıyorsa bunun altın­da bazı göz ardı edilen durumlar vardır ve bunun hemen orta­ya çıkması lazım...

Şimdi yine ara başlıklar atarak çözümler üretmeye çalışalım:

Namazlar Niçin Ertelenir?

a-) Namaza ihtiyaç hissedilmemesinden dolayı: Bir şeye vakit ayırdığımızda o şeye ihtiyaç hissettiğimizi ya da o Şeye değer verdiğimizi göstermiş oluruz... Menfaatimize ters düşen her şey ikinci ya da üçüncü plana atılır... Eğer namaz vakitlerine göre işimizi programlamıyorsak, bu; namazı hafife aldığımızı gösterir.

Namaz kılmayı ihtiyaç hissetmeyen insanlar kılacakları namazların sevabının başkalarına mı gideceğine inanırlar yok­sa! Ya da cennetle müjdelendiler de ihtiyaç mı hissetmiyorlar!

Ne demek vakit bulamıyorum? Vakit bulunmasaydı namaz farz kılınmazdı! Yemek paydosunda az ye, hızlı ye ya da... İki bardak çay yerine tek bardak iç! En kötü ihtimal işini ertele... Ya da iş değişikliği yap... Çözüm çok... Tabi isterlerse...

b-) Namazın öneminin yeterince bilinmemesinden:

Değeri bilinmeyen bir ürüne yeterince itina gösterilmez... Ge­reken önlem ve korunma da alınmaz... Bu namaz için de böy­ledir... Niçin namaz kılınması gerektiği, dindeki konumu, kıl­mayanların ahiretteki konumu bilinmediğinde namaz kılınması pek te cazip gelmez...

Şimdi yine bir ara başlık atarak namazın dinimizdeki ko­numuna bakalım...

Namazın dinimizdeki konumu

Namaz, Allah'a inanıp kelime-i şehadet getirdikten sonra yapılacak ilk ibadetlerin başında gelir... Namaz ibadetini bütün kutsal dinlerde de görürüz. Allah o insanların da namaz kılma­larını emretmiştir;

"Ona (İbrahim'e) jshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Ydkub'u lütfettik; her birini Salih insanlar yaptık ue kendilerine hayır/ı işler yapmayı, namaz ki/mayı ve zekât vermeyi vah yet­tik"[26]

Hz. Peygamberimiz (s.a.v) namazın önemi konusunda şöyle buyurur :"... Biliniz ki, amellerinizin en hayır/ısı namaz­dır:[27]

Namazın oldukça önemli bir İbadet olduğunu Peygamber efendimizin şu hadislerinde daha iyi anlıyoruz:

"Kişi ile şirk ve küfrün arasında (yalnız) namaz vardır" [28] "İslam'ın direği namazdır."[29]

İslamm direği namaz... Yani müslümamm demek namazla mümkün... Direği, dayanağı olmayan bir Müslümanlığın sade­ce adı kalmış olur... Müslümamm demek ispat ister... Namaz iyi bir ispat şeklidir... Çünkü namazlarında hassas olan bir İnsan diğer ibadetlerinde de hassas olmaya çalışır... Namaz kılmayanlar da aynı hassasiyeti beklemek mümkün olmayabi­lir...

c-) Namazın kazası var inan çından: Namazm ertelen­mesini tetikleyen en önemli etken olan namazın kazası düşün­cesi yeterince istismar ediliyor. Savaşlarda ertelenmeyen na­maz şehir hayatında nasıl ertelenir?

"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzeri­nize bir vebal yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanı-nızdır.

Sende aralarında bulunup onlara namaz kıldırdığında, bir kısmı seninle birlikte namaza dursun ue silahîannı da alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında ( diğerleri) arkanızda bulunsun­lar. Namaz kılmış olan diğer kısım gelsin seninle beraber ( bir rekât )namaz kılsınlar. Hem tedbirli bulunsunlar hem de silah­îannı alsınlar.,."[30]

Savaş ortamında namazı ertelememek... Allah-u teala, sa­vaş sonrasında hepsini topluca kılın diyebilirdi! Ya da 'kazaya bırakın... Vaktiniz olunca kılın' da diyebilir di!

Savaş ortamında namazı düşünmek... Şehir hayatında er­telemek... Ve aynı Cennete talip olmak... Bir şey söylemiyo­rum...

d-) Sonunda Cennete girileceği inancı: Namazın er­telenmesi ve namazın terkine vesile olan bir inanç şekli... Bu konuya özel bir dosya açacağım için şimdilik pas geçiyorum...

e-) Ahiretteki cezası bilinmediği için: Ödülü ve ceza­sı bilinmeyen ya da yeterince anlaşılmayan bir emre, ciddi manada İtaat beklenemez,.. Emir veren şahıs ya da kurum emre itaat edilmediğinde vereceği cezayı muhatabına bildirme­lidir... Bu bildiri sonrası emre itaat edilmediğinde akla beş şey gelir;

1-  Emir veren kurum cezayı uygulamada aciz kalacağın­dan alman emir kale alınmaz.

2- Emir veren kurumun gücü anlaşılmamıştır.

3- Ceza yetersizdir. Caydırıcı değildir.

4- Cezaya dayanılacak gücün olduğuna inanmaktan dola­yı emirler kale alınmaz

5- Ceza anlaşılmamıştır... Emir veren makam;

* Allah-u teala Gücü;

*  En güçlü...Tüm güçlerin üstünde..Gücünün sınırı olma­yan, smırlanamayan. Cezası;

*  Cehennem... Fazlasıyla caydırıcı. Dayanirhhğı;

*  Cehennem cezasına çarptırılan ölümü isteyecektir, ama verilmeyecektir... Dayanmak imkânsız...

Cezanın anlaşılırlığı;

* Çok net: Cehennem...

 

Abdest Almak Makyajımı Bozduğu İçin Namaz Kılmıyorum

 

İzah etmekte zorlanacağım bir mazeret... Böyle bir maze­retin olduğu aklıma bile gelmezdi... Namaz ve makyaj... Na­mazın bozulsun ama makyajın bozulmasın... Namazın kazaya kalsın ama makyajın kazaya kalmasın...

Öncelikle makyajın hükmüne bakmak lazım... Hangi du­rumlarda izin veriliyor? Kimlerin yanında izin veriliyor? Ne kadar makyaja izin veriliyor? Bunları bilmek lazım...

Makyajın hükmü

a-) kaş ve tüy yolma: Peygamber efendimiz kaşlarını in­celttiren kadına da bu işi yapana da lanet etmiştir. [31] Fakat bazı İslam âlimlerine göre kadının yüzünde anormal olarak (çeşitli hormon bozukluklarından ötürü) biten kılları kadın koparabilir, Çünkü bu fıtratı değiştirmek değil, çeşitli hastalıklarından ötürü bozu­lan kadınlık fıtratını düzeltmek anlamını taşır. Kadın öylece kocasının süslenme arzusunu da karşılamış olur.[32]

Kaşlarımı inceltmemin ne sakıncası olabilir ki diye düşü­nüyorsanız eğer Peygamber efendimizi { s.a.v) bilgisizlikle suç­lamış olduğunuzu bilin derim... Bedeniniz Allah'ın olduğu için söz hakkı da ona ait olmuş olur...

b-) ruj ve oje: deri ve tırnak altına su geçirtmeyen ruj ve oje abdest almaya mani olduğunda caiz değildir...{yani o hal­de abdest geçersiz olduğundan kılman namazlar haliyle kabul olmayacaktır...)

c-) kadının pantolon giymesi: Kadının giyiminde ara­nan şartlarından biri de kıyafetinin erkek kıyafetlerine benze-memesidir... Resulullah efendimiz ( s.a.v) :

"Allah kadına benzemeye özenen (kadmîaşan) erkeğe ve erkeğe benzemeye özenen (erkekleşen) kadına lanet etmiştir...11 Erkeklerin giydiği pantolonu giyen bir kadın avret yerlerini ört­müş olsa dahi erkeğe benzememe emrini yerine getirmediğinden günahtan kurtulamaz...

Eşleriniz dışındakiler için süslenmeniz, hem sizin günah iş­leminize hem de karşınızdaki erkeklerin günahına sebep olmuş olursunuz... Unutmayın ki sizin eşleriniz de başka kişilere ba­kacaklar. .. Bundan rahatsızlık duymayacak mısınız?

Bu mazerete sığınanların kesinlikle namaz kılmaya niyetleri­nin olmadığına inanıyorum... Yinede bir anlık yanıldığımı var­sayarak kılmaya niyetlerinin olduğunu ve namaz ve makyaj arasında ikilemde kaldıklannı varsayalım.,.

Masum bir niyetle makyajın tercih edildiği, ama yaşlanınca ya da güzelliği yeterince ilgi görmediğinde ya da makyaja harca­yacakları paralan kalmayınca namaz kılacaklar... Namaza karşı değiller bunlar... Sadece her şeyin bir zamanı olduğuna inanı­yorlar. .. Eğer bu sayfaya kadar sabırla okuyup namazın önemini kavramışsanız sığındığınız bahanenin birazcık sıradan bir bahane olduğunu görürsünüz... Hala ikna edemediysem size bazı çö­züm önerileri sunabilirim.

Eğer uygulamak İçin kolları sıvarsanız namaz için niyetinizi net öğrenirsiniz...Sabah namazını kılmanızda problem yok... Öğlen namazı için makyajdan önce abdestinizi alır eve gelince­ye kadar abdestinizi tutmaya çalışırsınız. Özel günlerde makyaj yapıyorsanız eğer çabuk bozulan ya da yenisinin yapımının kolay olduğu bir şekilde makyaj yapın... Amaç namazında fire

Verilmemesi... (Bence en iyisi makyaj yapılmaması.)

Birkaç kişiye güze! gözükmek için namazınızı hiçe sayıyor­sunuz... Yarın ahirette amel defteriniz açıldığında namaz ha­neniz bomboş olunca niçin kılmadın ey kulum diye soruldu­ğunda kendilerine güzel görünmeye çalıştığınız kimseler sizin yerinize mazeret sunmayacaklar... Ya da ateşinizi hafifleteme-yecekler...

İnsanlara güzel gözükmeye çalışmak sizden çok şey kay-bettirdi-kaybettiriyor... Şimdi maddeler halinde yazalım ki net bir şekilde göresiniz:

Makyaj yapmak nelere mat olur?

1- Namaz kılmanıza mani olur (makyajı bahane edip kıl­mayanlar için)

2- Makyaj yapmakla Allah'ın emrini yerine getirmemiş

Oluyorsunuz... (Eşiniz dışındakilerle paylaştığınız için.)

3- Size bakanların göz zinasına vesile oluyorsunuz,

4- Maddi olarak israf etmiş oluyorsunuz

5- Çocuklarınıza ve diğer bayanlara kötü örnek olmuş olur­sunuz

6- Namaz kılmadığıma göre diğer ibadetleri yapmanın bir anlamı olmayacak diye düşünecek, günahlarınıza günah katmış olacaksınız.

7- Size bakıp etkilenenlerin yapacağı tecavüzler, göz zina­ları ve bedeni zinaları ateşleyeceğiniz için o günaha,da ortak ol­muş olacaksınız... ( Her bakan elbet teki tecavüz etmez.)

8- Gün gelecek yaşlanacaksınız... Makyajınız pek te güzel durmayacak yüzünüzde... Size bakışlar yön değiştirecek... Ken­dinizi yalnız hissetmiş olacaksınız...

10- Yaratılışınıza hakaret etmiş olursunuz. ( kaşları aldırma ve estetik) .

-'Ama çalışan bir bayanım' diyorsanız, çalışmanız makyaj yapmanızı gerektirmez derim..." Makyaj yapmam ne diye gü­nah olsun ki. Sonuçta kaş da benim beden de benim " diyor­sanız eğer, derim ki; Eğer kaş ta sizin, beden de sizin olsaydı; istediğinizi yapın, karışanınız olmazdı...

Bedeniniz kime aitse , O beden üzerinde söz hakkı da ona ait olur... Bedeniniz Allah'a ait ve o beden üzerinde söz hakkını bir yere kadar size vermiş...

Kadın bakımlı olmalı' diyorsanız bu işi makyajsız da ya­pabilirsiniz, ya da sadece eşinize karşı makyaj yapabilirsiniz... Yerinizde olsam boş bir a4 kâğıdına;

1- Allah'ın benden istekleri

2- Aile ve çevremin benden İstekleri

3- Nefsimin benden İstekleri... Bunları yazar ve düşünü­rüm. .. Kimi seviyorsam onun sözünü dinlerim...

 

Çok Günahkarım Kılacağım Namazların Kabul Olmayacağına İnanıyorum.

 

Ümitsizlik mikrobu taşıyan birçok insan aynı şeyi düşünür. Kendilerini Allah yerine koyarak nefislerini yargılarlar.., Öyle bir Allah'a inanmışlardır ki, onca ayet ve hadislerde belirtilen isim ve sıfatlara rağmen Allah günahları bağışlamaz... Hâşâ! Oysaki Allah-u Teala birçok ayette kullarının ümit var olmasını istiyor;

"... Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfir top­luluğundan başkası Allah'ın Rahmetinden ümit kesmez."

"De ki :'Ey nefisleri aleyhine ileri giden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları mağfiret eder. Muhakkak 0, çok çok mağfiret edendir, rahmet edendir:'[33]

"Ama kim tövbe edip imana gelir ve Salih amel işierse, onun felah bulanlardan olması umulur"[34]

Eğer günahlar bağışlanmayacak olsaydı Cennete sadece peygamberler ve melekler girerlerdi... Biz melek ya da peygam­ber değiliz. İllaki irili ufaklı günahlar işleyeceğiz. Allah-u Teala bizlerin işlediği günahtan çok, tövbe yapmamamıza kızıyor...

Allah'ın huzuruna tertemiz çıkma özlemi herkesin arzusu... Ama işlenen günahları temizleyen kolaylıklar da var... Bunlar­dan yararlanmak lazım... Mesela;

1" Nasuh-samimi içten bîr tövbe: Çok günah İşlemiş olabiliriz... Ama içten bir pişmanlıkla devam ede gelen günah­tan vazgeçersek; Allah-u Teala günahlarımızı bağışlar...

"Ey iman edenleri Nasuh bir tövbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Hz. Peygamberi ue onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar."[35]

2- Büyük günahlardan uzaklaşmak: Allah-u Teala şöy­le buyuruyor:

"Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, si­zin küçük günahlannızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokanz. [36]

Bu konuda Resulullah sallallahu aleyhi vessellem efendi­miz şöyle diyor;

"Büyü/c günahlardan kaçınılması halinde beş vakit namaz, iki Cuma ve ramazan arası ( işlenecek küçük günahlara) kefa­rettir:'[37]

3- Günahların hemen arkasından bir iyilik yapmak:

Buhari ve müslimde geçen ve İbn-i Mes'udun rivayet ettiği bir hadise göre, bir adam Hz. peygambere ( s.a.v)' gelerek ona bir kadını öptüğünü söyler. Bunun üzerine şu ayet nazil olur;

"Güne/üzün iki tarafında, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu öğüt al­mak isteyenlere bir hatırlatmadır.[38]

Adam,"Ey Allah'ın Resulü! Bu sadece benim için mi?" di­ye sorunca Hz. Peygamber şöyle buyurur -."Bilakis bütün üm­metim için der."

Diğer bir hadiste Hz.Peygamber Muaz'a (r.a)şöyle der."Kötülüğün peşinden bir iyilik yap ki, onu silsin."[39]

Sıralamaya çalıştığımız ayet ve hadislerde de gördüğünüz gibi Günah işleyenlerin bağışlanması için tüm kapılar açık ve bizlerden bir kıpırdanma bekleniyor... Yeter ki yumruğumuzu masaya vurup büyük günahlara son verelim...

İnanıyorum ki şu ana kadarki kılmadığınız namazları gözle­rinizin önüne getirdiniz ve bağışlanamayacağınızı düşünüyor­sunuz. İlk sayfalarda da belirttiğimiz gibi bu saatten sonra kıla­cağınız tüm sünnet ve nafile namazlarınız kılmadığınız farz na­mazların yerine geçiyor... Yani bir de bunların kazasını nasıl yetiştireceğim diye düşünmeyeceksiniz...

Peki, neden Allah hakkında bağışlamaz zannı yapılıyor? Şeytanın atmış olduğu bir zarf olduğu neden anlaşılamadı? Ümitsiz olmanın kimin işine yaradığı neden düşünülmedi?

Şeytan ümitsizlik mikrobunu ne zaman astlar?

Unutmayalım ki insan düşmanı olan şeytan her günahtan tatmamızı ve ölüm anımızda kâfir olarak ölmemizi ister. Onun işi bu... ;

"O ( şeytan) size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah'a kar­şı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder."[40]

"iş olup bitince şeytan da der ki: Doğrusu Allah'ın size ver­diği söz gerçekti. Bende size vaatte bulunmuştum, ama size verdiğim sözde durmadım. Zaten benim, sizin üzerinizde hiçbir nüfusum da yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, sizde çağrımı ka­bul ettiniz. O hale beni kınamayınız, bilakis kendinizi kınayınız. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Esasen ben daha önce beni (Allah'a) ortak tutmanızı da kesin­likle kabul etmemiştim. Gerçek şu ki, zalimler için can yakıcı bir azap vardır." [41]

Müthiş bir tablo... Düşünsenize şeytanın attığı zarflan aç­mışız dediklerini yapmış ve mahşerde Allah'ın huzurunda şey­tanı suçluyoruz. Şeytan da; sizi zorla mı günaha soktum. Ben davet ettim sizde davetime icabet ettiniz. Önce düşünmeniz lazımdı... Diyor...                                                 

İnanın şeytan haklı yani:)

Şeytan birden ümitsizliğe davet etmez... Önce Allah'ın şu vaadiyle kandırır;

"Ey insanlar, şüphe yök ki Allah'ın va'di haktır. O halde sa­kın sizi dünya hayatı aldatmasın. Ve çok aldatıcıda sizi Allah ile aldatmasın.[42]

Evet... Şeytan ilk kez sizi günahla tanıştırdığında Bir defay­la bir şey olmaz ki? Tövbe edersin geçer gider. Der. Burada Allah'ın rahmetinden bahseder... Şeytan bile Allah'ın bağışla­yacağına inanırken bizler neden hala ümitsiziz anlayamıyo­rum:)

İlk işlenen günah nefse hoş geleceğinden nefis aynından bir kere daha ister... Nasıl olsa Allah işlenen günahları bağışlı­yor! Allah'ın bağışlayıcı olması sıfatı istismar edilmeye devam eder... Gün gelir günahlar koca bir dağ yığını olur... Yine gün gelir Allah'ın sevgili kullarından biri gelip sizi tövbeye davet eder... Tövbeye davet edilmen, şeytanın onca emeklerinin bir çırpıda yok olacağı anlamına gelince, şeytan anında B planına1 geçerek;

"Bu kadar günahtan sonra bağışlanacağına mı inanıyor­sun? Der... Şeytanın kalbinize ilham ettiği bu vesvese size 'A-caba?' Dedirtir... İşte tam o an kendinizi Allah yerine kor ve;

"Ey filan kulum ve bu kadar günahı sen olsan bağışlar mıydı n?"sorusu karşısında;

'Bağışlamazdım Allah'ım!' dersiniz. Şeytanın ekmeğine gü­zel bir yağ sürmüşsünüzdür artık...

Ümitsiz olmak hem tövbe kapısını kapatır hem de günah kapısını sonuna kadar açar... Nasıl olsa bağışlanmayacağız... Cehenneme girdikten sonra ha az ateş ha çok ateş... Ne fark eder ki der günaha devam edersiniz... Tabi şeytan B planını uygularken size rahatlatıcı antibiyotik te sunar... Ne der şey­tan?

"Cehennemde bir süre yandıktan sonra cennete girmeye­cek misiniz? Tamaaam. Artık rahatlıkla günah İşleyebilirsiniz... Cezanız kısa bir süre cehennem. Sonra sınırsız bir mutluluk... Yok, böyle bir şey! Yok, böyle bir şey! Yok, böyle bir şey!

Cehennem sanıldığı gibi iki tokatlık yer değil ki! Eti kemi­ğinden ayıran, insana ölümü istenen ama verilmeyen bir yer... İlerİki sayfalarda cehennemin konuklarına neler hazırladığın­dan bahsedeceğim İnşallah...

Eğer ümitsizseniz hala,yapacağım bir şey yok. Ben size Al­lah'ın bağışlayacağından ve sizi şeytanın kandırdığından bah­settim... Sizin yapmanız gereken tek şey bu sayfayı kapatıp güzel bir tövbe etmeniz... Aksi halde Allah'ın şu tehdidine ma­ruz kalmaya devam edersiniz;

"...Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâflrler  topluluğundan  başkası Allah'ın  rahmetinden   ümit  kesmez."[43]

Koyu( bold) harflerle yazılan kelimeye dikkat çekmek isti­yorum... Çok tehlikeli bir konumdasınız... Benden söyleme­si...

 

Kendimi Namaza Veremiyorum. Olmadık Şeyler Aklıma Geliyor. Bu Yüzden Bıraktım

 

İyi bir niyetle başlayan ama kötü bir sonla bırakılan bir na­maz... Her insan namaz esnasına dünya İle bağlantısını koparıp tamamen Allah'a konsanire olmak ister... Böylelikle kalbimiz mutmain olur kıldığımız namazda... Ama ilginçtir bu her zaman böyle olmaya bilir... Ki olmaz da...

İnsan zayıf yaratılmış... Duygusaldır ve olaylardan çabuk etkilenir... Mesela yakınının ölümü Allah'a daha çok bağlar ve namazlarını huşu içinde kılar. Aklına günahlarından başka bir şey gelmez... Duygusal olan İnsan aynı zamanda unutkandır da... Ölüm psikolojisinden çabuk çıkar ve namazlanndaki huşuyu kolay kolay yakalayamaya bilir...

İnsan düşmanı şeytan İslam motifleriyle süslenmiş bir zarf atar;

"Namazında dünyalık şeyler düşünmen namazını bozar. Allah böyle bir namazı kabul etmez." Şeytan sizi bir imkânsıza davet eder... Namazdayken aklınıza dünyalık şeyler getiren de kendisidir kuşkusuz...

Burada yapılacak tek şey akla dünyalık şeylerin gelmesini azaltmak iken neden namazın terki tercih ediliyor?

İlk sebep niçin namaz kılınmasının gerektiği henüz anla­şılmadığından diyebiliriz... Bence en önemli etken... Niçin namaz kılması gerektiğini bilen bir insan ömrünün sonuna kadar namazını bırakmaz... Huşu duysa da duymasa da... Bu arada namazının güzelleşmesi için ortam hazırlamaya ve na­mazda huşu duymanın önündeki engelleri kaldırmaya çalışır...

Namazında huşu duymayan bir insana namazın nasıl an­latıldığı da Önemli... Eğer SİZe;'''Namazda akhmza dünyalık şeyler geliyor­sa bum ki siz henüz hazır değilsiniz" Demişlerse çok ciddi bir hata yap­mışlardır... Namaz kılmaya karar veren herkes ömrünün sonu­na kadar namaz kılmaya hazırdır... Sadece yapılması gereken şey namaz için güzel ortamlar hazırlamak...

Mesela camide namaz kılmak... Ya da dikkatinizi çeken unsurların olmadığı bir odada namaz kılmak... Ya da namaz esnasında kendimizi kabenin karşısmdaymış gibi hissederek namaz kılmak... Polen yayınlarından çıkan 'namazda huşuya götüren 33 etken' isimli kitaptan çok yararlanırsınız.

 

Arkadaş Çevremde Namaz Kılan Yok. Onlardan Etkilendim.

 

Allah affetsin bir dönem benimde namaz kılmama sebep­lerimden birisiydi... Arkadaşım namaz kılmıyor; bende kılmayacağım...  Neden acaba diğer arkadaş şöyle düşünmüyor; 'arkadaşım namaz kılmak istiyor; bende kılacağım. '

Arkadaşlarından namaz kılmayan biri namaz teklifiyle karşı karşıya geldiğinde ilk önce arkadaşlarıma ne diyeceğim? Dîye düşünür. Tam o an şeytan, arkadaşları adına, alaya alarak konuşur;

"Demek namaza başlayacaksın! Sofu olcan hı! Desene seni de kaybettik!' Aynı mahallede beraber büyüyen, iyi ve kötü günlerinde beraber gülüp beraber ağladıkları arkadaşlarının veda konuşmasıyla yanlız kalacağına inanır...         .

Kabuk değişikliği zor geçer... Kabul görmüş bir hayattan vaz geçip bazı özgürlüklerin kısıtlandığı bir hayatı tercih et­mek... İyi bir inanç ve İyi bir destekle kolaylaşır ancak... Na­maz teklifiyle karşılaştıysanız (bu kitapla karşılaştınız en azın­dan) En iyi destekçiniz ve dostunuzun Allah-u teala olduğunu düşünün... Dostların en «güzeli... Sizi en İyi anlayan... Gelece­ğinizin parlak olmasını isteyen en iyi dost...

Şeytan, arkadaşlarınızın adına şöyle konuşmaz;

'Namaz kılmak istemene arkadaşların olarak çok sevin­dik... Gecikmiş te olsa doğru bir karar... Sen bize bakma... Bizim için kendini ateşe atma... Yine arkadaşız... Öğrenir, bize de öğretirsin... Seninle gurur duyuyoruz' Hiç düşündünüz mü, neden şeytanın ilk konuşmalarına göre hayatımıza yön vermek istiyoruz?

Neden hep ümitsiz bir hayatı tercih ediyoruz? Neden em-pati yaparken karşımızdakileri aleyhimizde konuşturuyoruz?

Üç-beş arkadaş İçin cennetimizi nasıl feda ederiz? Hem onların bize soğuk davranacağını da kim söylemiş? Size şimdi konumuzla alakalı hayatımdan bir parça anlatayım;

1989 da Malatya'dan İstanbul'a taşındık... Kısa sürede mahallemizde arkadaşlar edindik... O kadar arkadaşlar içinde kendimize en yakın gördüğümüzle tüm sırlarımızı paylaşmaya kadar varıyordu... Günün büyük çoğunluğunu birlikte geçirir­dik... Gün geldi Namaz kılmam gerektiği inancı kalbime iyiden iyiye yerleşti... Şeytan aynı senaryoyu izletti ve ben de o filmin etkisinde kaldım bir süre...

Onunla gezdiğim zaman namaz kılmıyordum... Namaz kılmak ya da arkadaşla olmak... Tercihimi bir türlü namazdan yana kullanamıyordum... Sanki arkadaşım, kılarsan konuş­mam dercesine hep erteliyordum... Namaza bir an önce start verme kararı netleştikçe arkadaşıma karşı cesaretim artıyor­du... Gün geldi arkadaşıma : 'camiye gidiyorum. İstersen bekle beni kapıda' dedim. Hiç te beklemediğim bir cevap geldi;

'beraber kılalım.'

Onca zaman kılmadığım namazlara mı yanayım, neden daha önce söylemeyi düşünmediğim aklıma mı yanayım! O günden sonra arkadaşım bir süre namaz kıldı. Ama yurt dışına gitmesi, Moskova gibi bir yere gitmesi namazdan tamamen soğuttu...

Namazı hayatımıza oturtana kadar namaz kılmayan arka­daşlarımızdan bir süreliğine uzaklaşmamız faydamıza olacağı kanısındayım...

Kimsenin kimseye fayda vermediği o mahşeri kalabalıkta yanınızda anneniz olmayacak... Kimse zırnık sevap vermeye­cek... Uğruna namazınızı terk ettiğiniz kişi sadece sizden sevap isteyecek... İsteyen de aciiiz, istenende... Karar sizin;

"namaz ya da arkadaş çevresi..."

 

Bazı Özgürlüklerimin Kısıtlanacağı Düşüncesiyle Kılmıyorum

 

Bu mazerete sığınanlar namaz kılmanın gerekliliğinin far­kındalar. Fakat kılınacak namazın bazı zevklerine engel olaca­ğını bildikleri için namaza yaklaşmıyorlar... Bunlarda şöyle bir psikoloji hakim; 'namaz kılacaksan günah işlemeyeceksin...' Böyle bir inanış, işlediği ve işleyeceği günahları gözler önüne getiren bir insanı ümitsizliğe sevk eder...

Sosyal hayatta melek gibi günahsız olma teklifi ile karşıla­şacağını düşünür. Oysaki Kabe imamı bile günah İşler ama işlediği günah namazını terk ettirmez... İstediğiniz günahı işler­ken namaz da kılabilirsiniz... Gerçi kılacağınız namaz işleyece­ğiniz günahın tat alma derecesini düşürür ama bu sizin lehinize olmuş olur...

Namaz, hangi özgürlükleri kısıtlar? Namazın böyle bir yap­tırım gücü var mıdır? Bu sorulara cevap bulmamız lazım.

Böyle bir bahaneyle namaz kılmayanlar devam ettikleri günahtan vaz geçmek istemediklerini söylemiş olurlar... Ölü­mün o halde yakalamasından çekinmezler... İnanın büyük bir cesaret...

Allah sizi serbest bırakmış ama bu serbestlik günaha de­vem etmenizi gerektirmez ki? Bu serbestliğin acı bir sonu oldu­ğunu da unutmayalım. Allah her insana seçme hakkı tanımıştır. İster şeytanın adımlarını izle ister Müslümanların adımını izle... Karar sizin... Ama şeytanın adımlan için bakınız yaratıcınız ne diyor;

"Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, şunu bitsinki o, çirkin işleri ve münkeri emreder..." [44]

Yani şeytanın adımlarını izlememeniz İçin baskı yapılma­yacak... Ama o adımların sonu cehennemle bitiyor... Namaz da sizi o güzergâhtan çıkmanız için günde beş defa hatırlatıyor ve siz de kulaklarınızı kapıyorsunuz...

 

Bir Vakit Kaçırınca Moralim Bozuluyor. Kılacaksan Tam Kılacaksın Diyorum.

 

Yine şeytanın' namaz mükemmel olmalı. Aksi halde kılın­mamak.' aldatmacasına kurban gidenlerin antibiyotik olarak kullanıp rahatladıkları bir mazeret... Madem bazen kaçırıyor-sun kaçırmamak İçin şartların oluşması için çaba sarf etsene ya! Bu tür durumlarda sanki başkasının hatırına namaz kılınıyor-muş gibi geliyor bana...

Yani;

'Kardeşim kılıyoruz, tamam ama bazen işlerden falan kaçı­rıyoruz... Budan sonra lütfen bana namazdan bahsetmeyin. Bak filan kişi boşta geziyor. İsterseniz ona söyleyin. Onun aksa­tacağını sanmıyorum.' Der gibi geliyor bana...

Eğer namazlarınızda aksamalar meydana geliyorsa, niçin namaz kıldığınızı iyi düşünün... Namaz kaçırma diye bir lüksü­nüzün olmadığını iyi bilin... Namaz otobüs gibi değildir, birini kaçırdın mı diğeri...

Hangi ortamlarda namazlar kaçıyorsa o tür ortamların oluşumuna izin vermeyin... Zaten namaz kılmak için samimi olsaydınız namazlarınızı kaçırmamaya devam ederdiniz... Na­mazın önemini kavrayamamış olan bir insan İçin namaz ilk planda yer almaz... Haliyle unutulması ve aynı anda başka bir İş çıktığında namazın tercih edilmemesi kolay olur...

Burada yapmanız gereken şey namaz için niyetinizi tedavi etmek... Çünkü her şey niyette bitiyor. Niyet sağlamsa namaz sağlam olur. Niyet karışıksa namazlarda aksamalar olur...

Bazen namazlar kaçıyor diye namazların tamamını salı­vermek pek mantıklı gelmiyor bana... Genelde sabah namazla­rı ve ikindi namazlarından şikâyet edilir sanırım... Şimdi hep beraber önlem paketi hazırlamaya çalışalım...

Sabah namazına nasıl kalkılır?

Nefse en ağır gelen vakitlerin başında gelen sabah namazı, maalesef en çok kaçırılan namazların da başında gelir... Sabah namazının en büyük iki rakiplerinden biri olan uyku, eğer na­mazınıza galip geliyorsa güne 1-0 yenik başlarsınız... Sabaha pişman uyanırsınız... Güneşi gördüğünüz an 'tüh yine kaçtı 'dersiniz. Namazı kılmamanın verdiği sıkıntı namaz için ne ka­dar samimi olduğunuzu test etmenizi kolaylaştırır...

Kalkar kalkmaz büyük bir sıkıntı yaşayarak kılıyorsanız ve tüm gün moraliniz bozuk geçiyorsa, diğer namazları tam vak­tinde kılıyorsanız, namaza değer veriyorsunuz demektir... Peki, buna rağmen neden namazlar kaçar?

Kurulan saatler başucuna konulduğunda kapatılıp uyuma­ya devam edilmesi kolay olur... Sabah uyandığınızda ilk Önce saati suçlayarak ; 'Ulan yine çalmadtT dersiniz... Oysaki defa­larca sizi uyandırmaya çalışmış ama 'kafasına vurarak' sustur-mussunuzdur...   Uyandığınızda  hatirlayamıyorsunuzdur  bile...

Yapılacak tek şey, saati yattığınız yerden uzağa ya da yüksek bir yere koymanız... Böylelikle kapatmak için kalkıp saatin bulun­duğu yere kadar yürümeniz, niçin kalktığınızı hatırlatacaktır...

Eğer buna rağmen kalkamıyorsaniz erken uyumanız gere­kecektir... Bu kez sabah namazının rakibi 'gece muhabbetle­ri..:

Özellikle de öğrenci evlerinde kalanlarla, muhabbeti güzel misafirlerle geceyi geçirenlerin sabah namazına kalkamadıkları görülür... Geç yatılınca -kurulu saate rağmen- sabah namazına kalkamayacakları bilinmesine rağmen neden muhabbete de­vam etmek sevimli gelir ve namaza tercih edilir?

Gece muhabbetlerine verdiğimiz değeri neden sabah na­mazına veremiyoruz? Bu gibi durumlarda namaz için ne kadar samimi olup olmadığımızı test edebiliriz... Sabah namazına kalkamayacağı kanaatine varınca sabah ezanı okununcaya kadar uyumadan bekleyenleri de az işitmedik...

Şimdi de sabah namazının önemini peygamber efendimi­zin dilinden öğrenelim;

"Namaz kılan kişi, vakti çıkmış namazları da hlar... Onun vaktinde kılamayıp kaçırdığı, ehlinden de malından da daha mühim (bir kayıpjtır."[45]

"Kim sabah namazını kılarsa, Allah'ın garantisi altında-dır."[46]

Evet... Eğer bu sebepten namaz kılmaya ara vermişseniz, ne kadar zarar da olduğunuzu ahretinizi riske ettiğinizi görmüş-sünüzdür... Sîzin namaz kılma şekilleri ve okunacak duaları öğrenme sıkıntınız yok... Yapacağınız tek şey niyetinizi tedavi ederek hayatınızı vakit namazlarına göre programlamanız... Bunun için vakit geç değil inanın...

 

Namaz Kısmet Meselesi. Allah'tan Bir Uyarı Bir Işık Bekliyorum

 

Namaz kılmak istememenin başka bir anlatım şekli de diye­biliriz. Çok tehlikeli bir virüs... Evet, şeytan tarafından namaz için tüm kanalların tıkatıldığı, işin artık Allah'a havale edildiğini gösteren bir mazeret... Yani; 'hiç kimse namazı bana sevdireme-di... Ne siz nede okuduğum kitaplar sevdirdi namazı...' Sanki böyle diyorlar...

Ya da; 'Bir türlü alışamadım, ya da kılmak içimden gelmi­yor, dua edin de Allah bir şekilde uyarsın!' Allah-u Teala en yakınınızın canını alarak uyarmak istese! Ya da şiddetli bir dep­remle uyarmak istese, ya da ağır bir hastalık vererek uyarmak İstese, gerçekten namaz kılar mısınız?

Korkuyla başlanılan namazın sürekliliği korku bitinceye kadardır... Korku biter, namaz biter... Bunu 17 ağustos depre­mini yaşayanlar çok iyi bilir... 100 kişi namaza başlar, en fazla 5 kişi namazını bırakmadan hayatına devam eder... Zaten kor­kuyla kılınan namaz tat vermez... O namazın içi boştur...

Korkudan dolayı namaz kıldığınızda namaz esnasında Al­lah'tan utanırsınız... Allah tarafından şöyle bir ses İşitirsiniz;

"Emrettiğim için değil de korktuğun için namaz kılıyorsun öyle mi? Bu düşünce namaz esnasında beyinde fırtınalar oluştu­rur... Namaz kılarak mahcup olmaktan sa kınmayıp kimseyi kandırmaya çahşilmadığını ispat etmek en sağlıklı davranış olarak algılanır... Namazlar anmda bırakılır ve artık o ses işitilmemiş olur... Burada kazanan yine şeytan olur... Çünkü o ses şeytan­dan gelir... O an şeytan için iyi bir fırsat anı ve o an çok iyi de­ğerlendirilir... Ruhunuz bile duymaz...

Namaza başlamanız için bir fırsat anıdır aslında... Nasihat eden varlık ne bir kitap nede bir insan... Hiç kimse namazı bu kadar etkili anlatamamıştır... Birkaç saniye süren korkutarak {doğal afetler ya da yakınlarına isabet eden ölümler) anlatılan namaz ömür boyunca kılacağınız en samimi namaza aday na­mazlardandır... Ya şeytanın fitnesiyle hızlıca kılar, korku geçince bırakırsınız ya da bırakmamak niyetiyle namaza start verirsiniz...

Namaz için Allah'tan bir ışık beklemek oldukça rizikolu bir durum... Ya o ışık gelmezse! Ne yapacaksınız? .,. Yarın mahşer gününde ; 'Niçin namaz kılmadın ey kulum? ' dediğinde, suçu Allah'a atıp (hâşâ!) ;' senden ışık bekledim ama gelmedi'.' mi diyeceksiniz!!!

Allah'tan size vahiy gelmez... Gün içinde nice ışıklar geli­yordur ama görmüyorsunuz...

 

Küçükken Alıştırmadılar. Şimdi De Zor Geliyor

 

Olabilir... Anne ve babanız namaz kılmayan kişilerdir, ne diye öğretsinler ki? Ya da cahiliik yapmış öğretmemişlerdir... Onlar hesabını Allah'a vereceklerdir... Sizin namaza başlama vaktinizi anne ve babanız değil Allah belirlemiş... Şu ana kadar namaz kılmak aklınıza gelmemişse ve bu sayfaya kadar sabırla okuduysanız sizi namaza davet ettiğimi anlamışsınızdır...

Bu mazerete sığınanlar anne ve babalarına kızmış, ömürle­rinin sonuna kadar namaz kılmamaya karar vermişlerdir... Kızgınlık küçük yaşta başlamış hala devam ediyor... Yıllar son­ra niçin namaz kılmıyorsun diye sorduğumuzda" küçükken alıştırmadılar,şimdide kılmak ağır geliyor.."diyecekler...

Sorun kendilerine çocuklarınızı namaza alıştırıyor musunuz diye, hayır diyecekler. Kendileri anne ve babalarına topu attığı gibi evlatları da kendilerine atacaklar... Topu atan memnun alan memnun...

Bugün birçok insan anne ve babasından namazı öğrenme­di... Babam imam olmasına rağmen namaz kılmıyordum... Kıl­dığımı sanıyordu sadece...Babam öğretmedi diye kılmamazlık yapamazdım ki?

Zannedersem birileri namaz ve kur'an öğrenimi İçin ' kü­çükken öğrenemezsen büyüyünce hiç öğrenemezsin 'anlayışını suiistimal ediyor... Erken yaşta öğrenmeleri için güzel bir tehdit olan bu söz İleriki yaşlar için kılmama sebebi oluyor... Çok ilginç...

Şu zor geliyor bahanesini biraz kurcalayalım... Namazın nesi zor geliyor? Yani bir süre kıldınız da yorucu mu geldi de kılmayı bıraktınız? Eğer alışamama korkusu yaşıyorsanız çözü­mü çok kolay... Hemen bir başlık atalım ve konumuzu topar­layalım.

Namaza nasıl alışabiliriz?

1- Namazın, hayatımızın bir parçası olduğuna şartlanalım.

2- Namazı kaçırdığımız zaman sanki cennet kapılarının yüzümüze çarpıldığını hayal edelim.

3- Hemen şimdi başlamaya karar verip en yakınlarımız­dan destek almaya başlayalım.

4- Sadece   bulunduğumuz   vakit   namazını   düşünerek önümüzde tek bir namaz var ve bu namaz benim son namazım olabilir diye düşünelim.

5- Namaz öncesi beş dakika niçin namaz kılmamız gerek­tiğini düşünelim.

6- Namazda okuyacağımız ayetlerin Türkçe anlamlarını okuyalım.

7- Namaz kılmayanların Mahşer gününde gireceği sıkıntı­larını düşünelim...

8- Müslüman'ım diyorsam namaz kılmalıyım diye şartla­nalım...

9- Her an öleceğimizi düşünelim...

10-  Kılmadığımız vakit namazlarını gözümüzde büyütme­yelim...

Maddeleri arttırmak mümkün... Siz yeter ki hemen karar verin, inanın Allah sevdirir size namazı...

Topu size attım yani :)

Çocuklarla Uğraşırken Namaz Kaçıyor. Birikiyor. Sonra Da Kılmaya Üşeniyorum...

 

Daha çok bayanların sığındıkları bu mazeretin de elle tutu­lur bir yanı yok... İnanıyorum ki bu mazerete sığman bir oku­yucu bu mazeretinin hiç te geçerli olmadığına inanıyordur... Belkide, haklısın Feyzullah kardeş diyorlardır...

Çocuklu bir bayan vaktinin tamamına yakınını çocuklarına göre programlar. Hele de çocuklar küçük yaşta iseler... Daha önceden hayatını beş vakit namaza göre programlayan bir bayan, çocuğu olduktan sonra namazlarını vaktinde kılmama-ya başlar... Çocuğuna ilgisi arttıkça namaz karşı gevşeklik gös­termeye başlar... Bu kez vakit namazının rakibi' çocuklar' dır.

Somut bir varlık olan çocuk bakıma muhtaç yaratıldığından Annesi tarafından sıcak ilgi ister... Bu gayet doğal ve olması gerekendir. Çocuğuyla ilgilenen bir anne namaz vaktini geciktir­diğinde bazen Allah'ın şöyle bir imtihanıyla burun buruna gelir;

"vakit namazın bitimine çok az vardır ue çocukta açlık çığlı­ğı." Bir yandan namaz geçiyor, diğer yandan çocuk açlıktan ağlıyor... İşte tam o esnada çocuğun yemeğinin kazaya kalma­ması İçin şeytan yaklaşarak;

"Namazı kazaya bırakmanda sakınca yok... Sen bir can'a bakıyorsun ue çocuğundun mesulsün..."Şeytan kaynaklı bu vesvese anında kabul görür ve o anki vakit namazı kazaya ka­lır. .. Kaybeden anne olur...

Çocuğun beş dakika ağlaması annedeki merhamet duygu­sunun dizginlenememesi demek olur ki, bu oldukça tehlikeli bir duruma yol açar... Allah'ın rızası ya da çocuğun rızası... Bura­da çocuğuyla ilgilenirken dininden tavizler veren anne, Evla­dıyla olan imtihanı da kaybetmiş olur...

Yapılması gerek tek şey; niçin namaz kliması gerektiğinin çok İyi bilinmesi ve namazla arasına değil çocukları kendi can­lan bile girilmemesi... Çocuk beş dakikalık aç kalmasıyla öl­mez... Ama geciktirilen bir vakit namazının daha da gecikmesi ciddi problemler oluşturur...

Namazlarınızda gevşeklik göstermeniz çocuklarınızın da namaza alışmasına, daha doğrusu namazla tanışmasına engel olabilir... Olabilir değil aslında olur diyelim biz buna...

 

Namaza Başlayıp Tekrardan Bırakacağımdan Korkuyorum

 

Sahnede yine şeytanı görüyoruz... Muhatabının başını ok­şayarak izlettiği bir filmin etkisi atında kalarak sığınılmaya çalı­şılmış bir mazeret... Namaza başlamadan pes etmek,.. Adama sorarlar nereden biliyorsun devam edemeyeceğini? Sen bir kararlılıkla namaza başla, kılmadığın zamanlarda kılmama se­beplerini araştır ve önlemler almaya bak...

Belki de çevrenizde kılıp kılıp bırakanları gördünüz de on­dan ümitsizliğe düştünüz... Her İnsan istikrarsız olmayabilir ama... Onların istikrarsızlığı sizi aldatmasın... Çocukluğundan buyana namazlarını aksatmayanları da görün derim...

Aslında şeytanın ; ' Namaz kıîmacoksa mükemmel olmalı. Aksi halde kılınmamak /'zarfı da açılıp okunmuş ve anında ka­bul görmüştür... Aslında ilk cümle gayet güzel ama cümlenin devamıyla alakası yok... Hiç kılmamak neden az kılmaktan daha iyi olsun ki? Burada sanki biraz duygusal bir yaklaşım var...

Sanki hiç kılmayınca Allah tarafından;

"En doğrusunu yaptın ey filan kutum... İstikrarsız olunmak­tansa kenara çekilmek en iyisi!" böylece takdirle karşılaşacakları­na inanmışlar gibi geliyor bana... Eğer böyle düşündüğünüz için namaz kılmaktan uzaklaşmışsanız size, daha önceden kitabımıza aldığımız şu hadisi hatırlatırım;

Yarın mahşerde amel defteri açıldığında sorulacak ilk soru namaz olacak ve bakın ne diyecek Allah-u teala;"ku/umun namazlan tam mı?" sizce eksik olması mı,yoksa hiç kılınmamış olması mı iyi­dir? Aslında zararda olduğunuz çok açık... Eğer buna rağmen kılmamakta ısrarhysanız ahirette ciddi bir sıkıntının sizi bekledi­ğini hatırlatalım...

Devam edememe korkusunun bazı sebepleri de olmalı... Eğer hayatımızın herhangi bir alanında istikrarsızlık varsa ki normal karşılanabilinir, bu istikrarsızlık namaza yansır korkusu olmamalı... Namaz onlardan çok farklı. Hem uzun sürmüyor hem de özel bir masrafı yok, hem de sorunlardan bir anlık uzaklaşıp kafa dinlemiş olacaksınız. Bir taşla kuş sürüsü...

Âlimin bir tanesi, gece namazının lezzetini almak için tam yirmi yıl sabrettim. Yirmi yılın sonunda gece namazının tadını alabildim diyor... Namaz için şartlanın... Hayatımın olmazsa olmazlarından deyin...

Ve namazı sevdirmesi İçin Allahtan yardım İSteyin. Bu yardımı namaz kılarak isteyin...

 

Bazı Namaz Kılanların Hatalarını Gördüğümden Soğudum. Kılıp Ta Allah'ı Mı Kandıracağım

Dedim. (Hâşâ!)

 

'Şimdi, ne alakası var\' diyerek söze başlamak isterdim ama yine de sabırla yaklaşayım.,.

Sahnede yine şeytan ve muhatabının eline uzattığı rahatla­tıcı antibiyotiğin markası bu kez diğerlerinden oldukça farklı... Deminden bu yana şunu anlatmaya çalışıyorum; namaz kılan bir insan haramlardan uzak tutulup melek yerine konulmuyor.

Her insan hata yapar. O namaz kılan kişinin hatası sadece ona karşı tedbirli olmanızı sağlasın.

Eğer namaz kılan kişi esnaf ve sözünde pek sadık kalami-yorsa, ya başka bir yerden alışveriş yapın ya da o kişiyle anla­şırken daha dikkatli olun. Onun namazı hatalarını frenleyemî-yorsa eğer günahı kendisinedir...

Cezaevlerinin namaz kılmayanlarla dolu olduğunu unut­mayalım... Her insan hata yapabilir... Hacca gidenler, namaz kılanlar da hata yapabilir... Namaza başlamanızla sizinde o hatayı yapacağınızı düşünmek pek sağlıklı olmaz gibime geli­yor. .. İnanıyorum ki şeytan kulağınıza şöyle fısıldıyor;

"Sözde de namaz kılıyor... Allah'ı kandıracağını mı zanne­diyor? Kılıp o günahları işlemektense erkekçe kılmamak en iyisi' tabiî ki bu vesvese yine anında kabul görülür... Sanki nefse en ağır gelen bir Salih amel işleniyormuş gibi bir rahat­lama gelir insana...

Unutmayın ki namaz kılanlar hata yapmaya devam ede­cekler... Unutmayın ki ömrünüzün sonuna kadar bu tür olum­suz Örnekleri göreceksiniz... İpine tutunduğunuz bu mazeretsizi ömrünüzün sonuna kadar namazla aranızda güçlü bir engel olarak kalacaktır...

Namaza başlamanızın imkânsıza yakın olduğunu bilin yani.

 

Gerici Ya Da Yobaz Olarak Anılmaktan Korktuğumdan Namaz Kılmıyorum

 

Daha çok memur kesimlerin ya da inancı zayıf olan insan­ların bulunduğu ortamlarda çalışanların, tepkisinden korkarak sığındıkları bir mazeret olarak karşımıza çıkıyor... Bu mazeret te diğer mazeretler gibi Allah katında kabul görmez... Başkası­nın alkış ya da tepkisine göre İbadet yapmıyoruz kî?

Onların alaya alması gayet normal... Çünkü Allah katında en sevimli İnsan olan Peygamber efendimiz de alaya alındı, taşlandı... Bizi alaya almışlar, çok mu? Diye düşünmeliyiz... İnsanların tepkisinden korkmak, ya da çekinmek ibadetten soğutuyor ya da uzaklaştırıyorsa İnsanların cezasıyla Allah'ın cezasını karıştırma söz konusudur derim...

İnsanları ve davranış şekillerinin kaynağını bilirsek yani bi­ze nasıl davranacaklarını bilirsek tepkilerden az etkileniriz... Mesela yakalanan bir hırsız dayak yiyeceğini bilir... Size küfre­den bir gencin zihinsel özürlü olduğunu öğrendiğiniz an siniri­niz yatışır... O bilgiden sonra ettiği küfürlere belki de gülmeye başlarsınız...                                                        

Bu mantıktan hareketle Allah'ın, inançsız İnsanların inançlı insanlara nasıl davranacaklarını ve içlerinde beslediği kinleri nasıl kusacaklarını yıllar önce bizlere nasıl bildirdiğine bir göz atalım şimdi;

inançsız İnsanların özellikleri

1- Ahireti inkâr ederler: "Fakat onlar kıyameti yalanla­dılar. Kıyameti yalanlayana da Biz şiddetli bir ateş hazırladık."[47]

2- Fakirleri   sevmezler-aşağılarlar: "Onlara  'Allah'ın verdiği nzıktan infak edin' denilse, kâfirler, iman edenlere der­ler ki: Allah dilese idi kendilerini yedirebileceği kişileri mi yedi-relim? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.' [48]

3- Mallarını İslama zarar vermek için harcarlar: "o kâfirler şüphesiz mallarını, Allah yolunda alıkoymak için har­carlar..."[49]

4- Kur'anı inkâr ederler: "13iz bu kur'an da, ibret alma­ları için ayetleri çeşitli şekillerde anlattık. Fakat buna rağmen anlattıklarımız, onların, sadece nefretlerini artırmaktadır."'[50]

5- Kâfirler alaya alırlar: "Kâfiler seni gördüklerinde seni ancak alaya alırlar..."[51]

"Onlara bir peygamber geldikçe, muhakkak onunla alay ederlerdi."[52]

Dünyanın neresinde karşılaşırsanız karşılaşın onların dini­ne girmedikçe sizlerden hoşnut olmayacaklardır... Onların tepkileri nedeniyle namazı bırakmanız onları sevindirecektir kuşkusuz...

Gerici ya da yobaz tanımını yapmak istemiyorum... Size gerici demeleri çok güzel aslında... Ya 'alkışlasalar di' Daha mt iyi olacak ti... Onların razı olduğu bir amelden Allah razı olmaz ki! Eğer tüm bunlara rağmen onların sözlü baskısı sizi rahatsız ediyor ve etkileniyorsanız imkânlarınız ölçüsünde uzaklasın onlardan...

Onların tepkilerine kulaklarınızı tıkayın... Onlar sadece kinlerini kusarlar... Onları sevindirecek bir durumda imanınızı ateşe atmanız kaçınılmaz olur, hatırlatayım...

 

Namaz Kılıyordum. Fakat Hayatımda Bir Değişiklik Olmayınca Bıraktım.

 

Niçin Namaz kıldığını bilemeyen, ya da şeytanın;

"Namaz mükemmel olmalıdır. Aksi halde kılınmaz' zarfını açıp okuyanların sığındıkları bu bahanede ümitsizlik mikrobuna da rastlarız... Burada tek bir bahaneden söz edemeyiz... Na­maza ne zaman başladılar, ne zamana kadar devam ettiler, nasıl bir hayatları vardı? Namazı nasıl anlattılar? Bunlar önemli sorular... Çözüme ulaşmamız için elimizde bazı verilerin olması lazım.

Büyük bir ihtimalle size namazı anlatırlarken; namazın mutlak manada huzur vereceğini, İşlerinizi düzene sokacağını, imtihanlarınızda başarı elde ettireceğini, hastanızı İyileştireceği­ni ve fakirlikten kurtaracağını söylemişlerdir.

Yok, böyle bir şey... Namaz huzur verir bu doğru, ama ni­çin namaz kıldığının farkında olana ancak huzur verir... İşleri ters bile gitse bir insanın, kılacağı namazla o manevi sıkıntıdan kurtulması kolay olur. Çünkü namaz esnasında imtihan icabı sıkıntı verenin huzurunda... Sıkıntıyı veren Allah, almasını da bilir... O an AUahtan sıkıntısının kalkmasını ister... Bilir ki Allah dilemezse sıkıntı kalkmaz...

Niçin namaz kıldığını bilemeyeler namaz esnasında Allah İle diyaloga geçemezler... İçi boş olan bu namaz günahların önünde zayıf kalır ve muhatabının hayatını olumlu yönde de­ğiştiremez...

Burada sabır da çok önemli... Ne kadar zaman kıldınız da hayatınızda bir değişiklik olmadı? Ya da kılacağınız namaz, sizin kolunuzdan tutup bulunduğunuz haram ortamından mı sizi çıkarmalı? Ya da kıldığınız namaz, siz imtihandayken size kopya mı getirmeli? Sizin hiç mi gayretiniz olmayacak?

Namaz kılıyordunuz... Yani ayetleri ezberlemiş, namazın şartlarını, nasıl kılındığını öğrenmiş ve İşinize gelmediği için bırakmışsınız! Demek ki dünyevi bir beklentiniz vardı namaz­dan. .. Namaz biraz duygusaldır... Ona ne kadar sıcak yaklaşır­sanız o da size öyle sıcak yaklaşır...

Pes etmeyin, Allah'tan özür dileyin ve namazla ba­rışın...

 

Gencim. Yaşlanınca Namaz Kılmayı Düşünüyorum.

 

Yaşlandıkları halde namaz kılmayanların birçoğu yaşla­nınca kılacağım inşallah diyen insanlardı... Yaşlandılar, ama kılmadılar-kılmıyorlar... Herhalde hala kendilerini onsekizlik olarak görüyorlar... Bu mazerete sığınanlar namaz kılmayaca­ğım demiyorlar... Böylelikle hesap gününde işin içinden sıyn-lacaklarını sanıyorlar...

Bu mazeret, ibadetleri erteleme hastalığından besleniyor. Nefsine ters gelen ibadetlere güzel bir kılıf bularak paketleyip rafa kaldır, varsa ömür ve kalırsa iman, raftan tekrar al ve ya­şamaya çalış... Yaşlanmcaya kadar yaşama garantisi olmayan bir hayattayız... Gidin mezarlıklara Ölüm tarihinden doğum tarihini çıkarın çoğunun Kırk yaşının altında olduğunu görür­sünüz...

Allah bilir ama belkide çoğu yaşlanınca kılacağım diyen insanlardı... Merak ettiğim bir durum var, İnsanlar neden yapması gereken ibadetleri ertelerler?... Kimi, ramazanda başlaya­cağım der, kimi işlerim düzelsin sonra başlayacağım der... Mut­laka bîr tarih koyarlar... En erkeni pazartesi başlayacağını söy­lerler...

Adı konulan tarihe kadar kalp rahattır... Günahlardan muaftır!... Hesabı sorulmaz!... Verilen o tarihe kadar Günde­mini işgal etmez... Fakaaat! Tarih yaklaştıkça iç muhasebe, iman durumunuz oranında kızışır... Yeni bir bahane bulunur ve tarih tekrar ertelenir... Bu paragrafı yazarken arkadaşlarım­dan birine İçtiği sigaranın caiz olmadığından bahsettim, evle­nince bırakacağını söyledi... Evleninceye kadar canı alınmayan arkadaşımız, İlk çocuğu olunca bırakacağını söyledi... İnanın ikinci çocuğu oldu ve hala içiyor. Geçenlerde karşılaştık;

Gülerek ; 'Umre'ye gidince bırakacağım abı 'dedi. Kısmetse bu sene gidecek... İnanın bırakıp bırakmayacağını mfrak etmi­yorum... Biliyorum ki umre dönüşü yeni bir bırakma tarihiyle gelecek...

Burada üzerinde ısrarla durmamız gereken bir konu var. İbadetler neden ertelenir? Neden ibadetler sosyal hayattan çıkarılır? Neden ibadetlerin varlığından rahatsız oluyorlar?

Gerçi önceki bölümlerde yer yer açıklamaya çalıştık ama yine de başlığımızı atarak çözümler üretmeye çalışalım.

Namaz neden ertelenir?

En erken hafta başına ertelenen namazın erteleme bitiş ta­rihi yaşlılık zamanıdır... Erteleme hastalığının en büyük sebebi; işlenilen günahlardan vaz geçmek İstenmemesi, hayatın daha da renkli yaşanmak istenmesi, Geleceğin garanti altına alınmak

(Tauizier vererek çok çalışıp mal biriktirenler) İstenmesi VD.

Aslında hayatlarından soyutladıkları namaz hiç de engel olmaz... Ama şunu çok iyi biliyorlar ki, kılacakları namaz canlannı sıkacak... Kılacakları namazın hatırlatıcı olması zevklerini kursaklarında bırakacaklarını çok iyi biliyorlar... Zaten yaşlılık birçok harama engel... Hayatın renkli sahnesinden uzaklaştırır yaşlılık... Kılınacak namazların eda edilmesi artık nefse pek te ağır gelmez... Tabi kalpte, namaz kılmayı tetikleyecek iman kalmışsa...

' Yaşlanınca kılarım' demek 'yaşlanıncaya kadar Ölmez­sem kılarım, ölürsem de mesul olmam 'olarak mı anlamamız lazım acaba? Ne dersiniz?

 

Namaz Kılmıyorum Ama Namaz Kılanlardan Daha Dürüstüm.

 

Bu başlığı yazarken gözlerimin Önünde şöyle bir tablo can­landı:

'İnsanların tamamı Allah'ın huzurunda ve amel defterleri açılmış sırayla namazları soruluyor...

İnsanlardan bir gurup;

'Yapmış oldukları hayırlardan, anne ve babasını gönderdi­ği hacdan ve vermiş olduğu sadakalardan bahsediyor... Allah niçin namaz kılmadınız? Dîye soruyor, bunlar; 'Allah'ım bizler namaz kılanlardan daha dürüsttük.' Diye cevap veriyorlar...

Soruya verilen doğru bir yanıt mıdır sizce? Namaz kılmak ayrı bir şey dürüst olmak apayrı bir şey değil mi? Bu şuna ben­zer; Matematik ödevini yapmayan bir öğrenci, öğretmenine; her ne kadar ödevimi yapmadıysam da kimyam süperdir... İnanın aynı bu örnek misali...

Karnenizde bir dersiniz bile zayıf olunca, başarılı olduğu­nuz diğer derslerin hiç bir önemi kalmıyor... Ne takdir belgesi alabiliyorsunuz ne de teşekkür belgesi... Ameller de karne gi­bidir... Edebiyat dersinizden çok başarılı olmanızın matematik dersine bir katkısı olmaz...

Dürüst olmanızın karşılığını bu dünyada mutlaka alırsı­nız,.. Bu dürüstlüğünüzü namazla süslemeniz Allah katındaki derecenizi artırır. Kılacağınız namaz, dürüstlüğünüzün ahiretteki karşılığını da kurtarmış olur... Bir taşla iki kuş...

Namaz olmayınca ciddi bir sıkıntılar yaşanır mahşerde... Bence iyi hesaplar yapın... Çevrenizdeki namaz kılanlar, zaten yaptıkları yanlışların cezasını görecekler, o yanlışlara kızıp ta namazı terk etmekle inanın sağlıklı bir tavır sergilememiş olur­sunuz... Kılacağınız namazlarla örnek olmaya çalışın... Kılaca­ğınız namazlarla onlara ders verin... Kılacağınız namaz dürüst­lüğünüzü olumsuz yönde nasıl etkiler? Niçin namaz kılmak bu kadar ağır eliyor?

Bence başka sebepleri olmalı... Namaz kılan bir insanın hatalarına kızıp ta namaz kılmadıklarını söyleyenler içindeki inançsızlığı dışarı yansıtmamaya çalışıyorlar diye düşünüyo­rum... Çünkü bunlar namaz kılan Müslümanları pek sevmiyor­lar... Yakın akrabalarımdan birinden de biliyorum... Her ko­nuşmasına İslam dünyasının geri, batının ise gayet modem olduğundan bahseder...

_^Bir namazın eksik sizin 'dediğimizde sanki namaz kıldı­ğında namaz kılıp ta hata yapanlar gibi olacağını zannederce-sine;

JYok, kalsın almayayım' der... Bu mazerete sığınanların genel yapısıdır bu... İnanın sizin namaz değil de iman proble­miniz var... Neye nasıl iman ettiğinizi ve nasıl iman etmeniz gerektiğini bence hemen düşünün...

Dürüst olmak gerekirse eğer; namazsız bir dürüst, dürüst değildir...

 

Nefsime Yenik Düştüğüm İçin Namaz Kılmıyorum

 

Her insan nefis taşır ve her nefis kötülüğü emreder... İnsan imanı oranında nefsine hâkim olur... Nefsime hâkim olamıyo­rum diyen bir insan imanını artırma yoluna gitmeli... İmanı bir elfeneri piline benzetirsek dolu bir pil önümüzü net görmemizi sağlar... Pİl zayıfladıkça karanlıkta zarar görmemiz kaçınılmaz olur... Bu örneği sakin bir kafayla düşünürseniz iman-namaz ilişkisini daha net görürsünüz...

Sıralamaya çalıştığımız tüm kılmama sebeplerinin ana ku­mandasının nefis olduğunu görürüz... Nefsime yenik düşüyo­rum bahanesiyle namaz kılmayanların ortak bazı özellikleri dikkatimi çekiyor...

Bu mazerete sığınanlar nefsini yenme gayretinde olmuyor­lar... Hallerinden oldukça memnunlar... Hatta bıyık altından gülerek;"napa/im, nefsimize yenik düşüyoz" dediklerini görür­sünüz... Bu konu başlığımızı uzatmayı düşünmüyorum... Eğer kitabı elinize alıp ilk bu bölümü okumaya karar vermişseniz size tavsiyem okumaya İlk bölümden başlayın...

Ama yinede mazeretime cevap istiyorum diyorsanız hasta­lığınızın kaynağının iman eksikliği olduğunu söyleyebilirim... Peki, iman nasıl artar? İman; Salih ameller İşleyerek artar, gü­nah işleyerek te zayıflar... Yani bir an önce üzerinizdeki tembelliği atmaya çalışın... Yarın mahşer gününde kafanız rahat eder... Orada imanınızı artırıp hanenize kaydettireceğiniz hiçbir amel bulamazsınız...

Benden söylemesi:)

 

Namaz Kılmadığımda Cehenneme Mi Gireceğim? Sonunda Cennet Var Ya!

 

İnsanları Allah'tan ve ibadetlerden uzaklaştıran ve cesurca günah işlenilmesini sağlayan bu mazeret, mazeretlerin belki de en tehlikelisi... Yani elhamdülillah müslümanım diyorsun, kim­liğine de dini islamdır yazıyorsun, ondan sonra da cennet seni bekliyor! Varsa öyle bir yer hemen adımızı kaydettirelim :)

Bu mazerete sığınanlar farkında olmadan Cehennem ateşini küçük görüyorlar... İki tokattık yer ve oradan çabuk çıkılacağı zannediliyor... Tabi bu zan, tembelliği de beraberinde getiri­yor... Sonra tüm günahlara vize çıkıyor... Nasıl olsa müslü-mantm diyorsun... Nasıl olsa yerin garanti! Adama;

"accrba/"demezler mi?

Biraz sizin canınızı sıkayım mı? Diyorum ki Mezhep âlimle­rimizin büyük çoğunluğu size"fcq/îr"diyor. Yani bu halde ölür­seniz cennet size hayal diyorlar... Yani yaptığınız tüm iyilikler güme gitti diyorlar... Eğer evliyseniz eşinizle her birlikte oluşu­nuza zina diyorlar...

İsterseniz şimdilik söz hakkını önce Allah-u Tealaya, sonra Resulullah'af s.a.v) sonra da mezhep âlimlerimize bırakalım.

Bakalım sizler (bu sebepten namaz kılmayanlar) hakkında ne diyorlar;

Namaz kılmayanların hükmü

Önce bu konu ile ilgili olan ayetimizi alalım;

"Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onlan hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekle­yin. Eğer tövbe eder,^namazı dosdoğru kılar zekâtı da verirler­se artık yollarını serbest bırakın."[53]

Şimdi de bir hadis alalım; "Peygamber efendimiz şöyle buyurdu;

"Ben, Allah'tan başka hiçbir İlahın olmadığına, Muham-med'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik edinceye, namazı dos­doğru kılıncaya, zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Şayet bunu yaparlarsa canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslama ait bir hak sebebiyle öldürülürse o müstesna. Hesaplan ise Allah'a aittir."[54]

Şimdi de sahabeler ne diyormuş ona bakalım;

"Abdullah bin Şakİk el-Ukayli'den rivayeten, o şöyle de­miştir: Resulullah'ın ashabı, namazdan başka hiçbir ibadeti terk etmeyi küfür saymazlardı.[55]

"Muhammed bin Nasr el-Mervezi demiştir ki : ' İshak'm şöyle dediğini işittim: Namazı terk edenin kafir olduğu , Nebi (a.s)'dan sahih senetle gelmiştir."Özürsüz, vakti geçinceye ka­dar namazı kasden terk edenin kâfir olduğu," Nebi ( a.s) zama­nından beri ilim ehlinin de görüşüdür.

Ştmdİ de mezhep âlimlerimizin bu konudaki fetvalarına bakalım;

1-) İmam Ebu Hanife' nin görüşü: Tembellik yüzünden namazı terk eden kimse, namazı inkâr etmediği sürece dinden çıkmaz, ancak günahkâr, fasık olur. Bu konuda uyarılarak töv­beye, kötü örnek olmaması için toplumdan tercid edilir ( hapsedi­lir.) ve dövülür.[56]

2-) İmam Şafii1 nin görüşü: İmam Şafii'ye göre, bir vakit namazını terk eden ve onu vaktinden, yani zaruret vaktinden çı­karan kimse, tövbe ye davet edilir. Buna rağmen kılmamakta ısrar ederse öldürülür. Bu öldürme durumu kâfir olduğundan değil had cezası uygulandığından öldürülür.[57]

3-) İmam Malik'in görüşü: Vakit içinde namaz kılması emredilir ona. Eğer vakti çıkıncaya kadar namaz kılmamak üzere ısrar ederse öldürülür.[58]

4-) İmam Ahmed b. Hanbelî'nin görüşü: Namazı terk eden kâfir ve mürteddir. Malı devlet hazinesine intikal eder ve gayrı MüsÜmlerin mezarlığına defnedilir. Namazı inkâr ederek terk etmesi ile tembelliği yüzünden terk etmesi arasına bir fark yoktur.[59]

Gördüğünüz -okuduğunuz gibi mensubu olduğunuzu id­dia ettiğiniz ebu Hanife bile dövülmenizden ve hapsolmanız-dan yana... Yani sevilmiyorsunuz.,.

Ne Allah, ne Resulü, ne de büyük imamlarımız sizin na­mazsız yaşamanızdan yanalar... Ne oluyor size? Namaz kılmak neden bu kadar zor geliyor? Yoksa cennetle mi müjdelendiniz?

Nedir bu rahatlığın kaynağı? Kâfir olarak suçlanmak sizi üzmü­yor mu?

Namaz kılmamakla neler kaybediyorsunuz hiç düşündü­nüz mü? Sizce değer mi şu üç günlük dünyaya?

Şimdi de cezasına katlanabileceğinizi sandığınız, oracıkta az bîr süre kalıp cennete gireceğinizi zannettiğiniz cehennemi Şöyle bir gezip dolaşalım bakalım katlanılacak bir yer mi?

Cehennemde iki saat

Şiddetli korku ve zayıf bedeninle Sırat köprüsünün üzerin­den geçişini düşün! Eğer gazaba uğramış ve affedilmemişsen, birden bire ayağının Sırattan kaydığını görürsün. Eğer Allah seni affetmezse, ayağının Sırattan kayacağı anki hâlini düşün! O anda kendi kendine,"Ebediyen mahvolup gittim!"dersin."lşte korkup endişe ettiğim başıma geldi."dersin. Aklın uçar, Sonra diğer ayağın da kayar. Baş aşağı düşersin. Ayakların Sırattan kesilmiştir. Demir kancaların deri ve etlerine saplanmasından başka bir şey hissetmezsin. Bunlarla ateşe doğru çekilirsin. Ateş üzerine hücum eder.

Cehennem, Mevlâsmın gazabından dolayı öfkesi kabarmış bir hâldedir. Ateş seni çektikçe sen Sırattan aşağıya doğru uçarsın. Ateşin hararetini hissettiğin anda,"Mahvoldum!""Helak oldum!"diye feryat edersin. Pişmanlık ve teessüf bütün kalbini kaplamıştır. Daha ölmeden önce ve dünyadayken Aziz ve Ceiil olan Allah'ı razı etmeyi, hoşlanmadığı her şeyden de el çekme­yi ve böylece seni affetmesini boş yere temenni edersin.

Nihayet sen ateşin ortasına varınca, alevleriyle üzerine ta­mamen kapanır. Yüreğinin hasret ve pişmanlık ateşi doruk noktaya ulaşmıştır. Sen cehenneme atıldığın anda şişersin. Sen yüzükoyun Cehenneme yuvarlanıp feryat ve figan ederken Aziz ve Celil olan Allah Cehenneme"Doldun mu?"diye seslenir. Sen hem Cenab-ı Hakk'ın seslenişini, hem de Cehennemin şu ce­vabını işitirsin:"Daha var mı?" [60] Sen ateşin içinde iken, alevleri vücudunu sararken ve yaraları bedenini kaplarken Yüce Allah;

"Boş yerin var mı?"der. Sonra çok geçmeden vücudun akar, etlerin dökülür, sadece kemiklerin kalır. Sonra ateş içine salıverilir. Orada ne varsa hepsini yer bitirir. Sen feryat edip ateş de ciğerlerinin işine girerken, o ciğerlerinin hâlini düşün! Sen ağ­layıp pişmanlığını haykırdığın hâlde bile artık sana acınmaz. Bir daha günaha dönmeyeceğim diye söz versen bile artık tövben kabul edilmez ve feryadına cevap verilmez.

Cehennemin içeceği

Orada kalışın uzamışken hâlini bir düşün! Azap şiddet­lenerek devam eder. Sıkıntı zirveye ulaşır. Susuzluğun şiddetle­nir. Dünyadaki içecekleri hatırlarsın. Cehenneme sığınırsın. Sana azap vermekle görevli meleğin elinden kabı alırsın. Eline alır almaz altında avucun yanar. Hararetinden ve kızgınlığından elin parçalanıp etleri dökülür. Sonra o kabı ağzına yaklaştırırsın. Yü­zün kavrulur. Sonra yudumlamaya çalışırken boğazının derisini soyar. Karnına ulaşınca İç organlarını parçalar.

Sen feryat ve figan edersin. O anda dünya içeceklerini, onların soğukluk ve lezzetini hatırlarsın. Sonra hararetini din­dirmek ister ve dünyada alıştığın gibi yıkanmak ve suya dal­mak suretiyle serinlemek maksadıyla hamîm (kızgın su) havuz­larına koşarsın. Kızgın suya dalınca, tepeden tırnağa bütün bedeninin derisi soyulur. Daha hafif olur ümidiyle bir daha ateşe koşarsın. Sonra yine ateşin yangını sana şiddetli gelince kaynar suya geri dönersin. Böylece ateşle kaynar su arasında mekik dokursun.

Ateşin harareti son dereceye ulaşmıştır. Sen İse bir ferahlık ararsın. Kaynar su ile ateş arasında da bir ferahlık duyamazsın. Serinlik istersin ama asla bulamazsın. Sıkıntı, susuzluk ve yor­gunluk dayanılmaz dereceye varınca Cennetleri hatırlarsın. Aziz ve Celi! olan Allah'ın yakınlığını ve Cennet nimetlerini kay­betmekten gelen acı bir hüzün ve burukluk kalbinden boğazına doğru tırmanır. Sonra Cennetin İçeceklerini, soğuk suyunu ve hoş yaşayışını hatırlarsın. Bundan yoksun kalmanın hasreti gönlünü parçalar.

Cevapsız Kalan Feryat

Sonra Cennette baba, anne, kardeş ve benzeri bazı ak­rabalarının bulunduğunu hatırlarsın, yanık bir kalbden yük­selen hüzün dolu bir sesle onlara şöyle seslen irsin: "Ey an­neciğim! Ey babacığım! Ey kardeşim! Ey dayıcığım! Ey amca­cığım! Veya ey kız kardeşim! Ne olur bir yudum su! Onlar da sana red cevabı verirler. Böylece ümidini boşa çıkartmaların­dan ve Aziz ve Celil olan Rabbinİn sana olan gazabından dola­yı onların da sana öfke duyduklarını görmenin hasret ve üzün­tüsünden kalbin parçalanır. Bunun üzerine dünyaya seni geri göndermesi ümit ve dileğiyle hemen feryat ederek Allah'a sığı­nırsın.

Ne var ki uzun bir süre, sana değer vermediğini göstermek için cevap vermez. Kuşkusuz sesin O'nun nezdinde menfurdur. Makamın O'nun yanında düşüktür. Sonunda Kendisine besle­diğin bütün ümit ve emel bağlarını koparan şu sözleriyle sana seslenir:"Sinin orada Benimle konuşmayın/" [61] Sen, susup sin­meni emreden ve senin gibilere cevap verilmeyeceğini belirten O'nun bu ulu seslenişini işitince, âdeta ağız ve burnuna gem vurulur. Ruhun bedeninde çıkmakla kalmak arasında tereddüt­le gider gelir. Göğsünde nefesin daralır. Sesli sesli soluyan ve konuşmaya takat getiremeyen bir ıstırap içinde kalırsın.

Ümitsiz Çırpınış

Sonra Allah ümitsizlik ve hasretini daha da artırmak ister. Senin ve oradaki diğer düşmanlarının üzerine Cehennem kapı­larını kapatır. Eğer O seni affetmezse, Cehennem kapısının gıcırdayıp üzerine kapandığını gördüğünde hâlini düşünebiliyor musun? Üzerlerine Cehennem kapılan kapatılırken gıcırtısını duyduklarında sen ve diğer Cehennem sakinlerinin ümitsizliği ne büyük olacak. Çünkü Allah'ın kapıları bu şekilde üzerlerine kapatması, hiç kimsenin oradan çıkmaması için olduğunu an­lamışlardır. Ümitsizlikten kalpleri parçalanır. Ümit bağlan ta­mamen kopar. Kendileri için sonsuza dek Allah'ın azabından hiçbir kaçış, kurtuluş ve necat kapısı yoktur. Önlerinde ölüm­süz, sonsuz bir hayat, bedenlerinden acısı hiç eksik olmayan bir azap vardır, Yürekleri sürekli olarak yanıp kavrulur. Onlara ebediyen rahatlık ve ferahlık yoktur. Bitmez hüzünler, tü­kenmez gamlar, onulmaz hastalıklar, çözülmez kelepçeler, son­suza dek çıkarılmaz bukağılar, ebediyen dinmeyecek susuzluk­lar, asla bitmeyecek sıkıntılar ve gırtlaklarında duran zakkum­dan başka hiçbir şeyle ve hiçbir zaman duyamayacakları açlık­lar...

Allah'ın Rızasını Kaybetme Hasreti

Onlar zakkumun üstüne boğazlarını açması için"Su!"diye imdat isterler de kendilerine verilen kaynar su ciğerlerini parça­lar. Aziz ve Celil olan Allah'ın rızasını kaybetme hasreti kalblerine oturur. Allah'ın Cennetteki yakınlığından yoksun kalmanın acısı yüreklerini kanatıp durur. Ağlamalarına acın­maz. Çağrılarına cevap verilmez. Feryatlarına koşulmaz. Piş­manlıkları kabul edilmez. Suçları bağışlanmaz. Aziz ve Celil olan Allah'ın gazabı onlann üzerinedir. Onlardan sonsuza dek razı olmaz. Çünkü onlara gazab etmiştir. Allah'ın gözünden düşmüşler ve değerlerini yitirmişlerdir. Bu yüzden de onlardan yüz çevirmiştir.

Aç ve susuz bir hâlde, Cennet ehlinden yakınlarını ça­ğırdıklarında hâllerini bir görebilseydin? Şöyle yalvarırlar:"Ey Cennetlikler, ey babaiar, analar, kardeşler, bacılar! Kabirleri­mizden susuz çıktık, Allah'ın huzuruna susuz vardık, susuz bir hâlde Cehenneme götürülüşümüz emredildi. Bize biraz su veya Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden bir şey gönde­rin ["Cennetlikler onlara"Susun!"diye cevap verirler. Yürekleri bir kez daha hasret ve nedametle dolar. Orada ümitsiz bir hâl­de gidip gelirler. Sonsuza dek yüzleri serin bir meltem görmez. Orada ebediyen ağızlan soğuk bir şeye değmez. Hiçbir zaman gözlerine uyku girmez. Onlar sürekli bir azap ve kesintisiz bir horluk içerisindedirler.

Allah Affetmezse

Allah seni affetmezse aynen bu örnekteki gibi olacağını düşün! Azap görenlerin suretlerini bir görebilseydin! Ateş etle­rini yiyip tüketmiş, yüz güzelliklerini silip götürmüştür. Vücutları mahvolup gitmiş. Sadece yanmış ve kararmış olarak birbirine ekli kemikler kalmıştır. Zincir ve bukağılan içerisinde endişe ve ıstırap çekmekte, ölüm ve helaklanni feryatla istemekte, çığlık­larla ağlayıp figan etmektedirler.

Onları bu hâlde görseydin, kötü manzaralarından duy­duğun korkudan kalbin erir, pis kokularından vücudun zayıflar, cisimlerinin şiddetli sıcaklığı ve nefeslerinin hararetinden ruhun bedenînde duramazdı. Sen de orada, onlardan biri olarak, kalbinden ümit ve emel parıltısı kaybolup gitmiş, ye's ve ümit­sizlik seni kaplamış, acıklı bir hâldeki bedenini göz önüne geti­rerek bir düşün! Acaba hâlin nice olur?! Allah'ın sevip beğen­mediği şeylere bakmanın ceza ve karşılığı olarak iki gözüne ateş dolar ve sen ateşin gözlerini yakarken çıkardığı sesi duyarsın. Ateş kulaklarına nüfuz eder ve sen onun uğultu ve gürültü­sünü işitirsin. Ateş seni bürür ve kemiklerinden etlerini silkeler. İçine kadar nüfuz eder ve ciğer ve bağırsaklarını yer bitirir. Kalbini hasret, pişmanlık ve üzüntü kaplar.[62]

Korkunç bir tablo değil mî? Evet... Allah hiç kimseyi oraya düşürmesin dediğinizi duyar gibiyim... Cehennem boşuna yaratılmadığı için oraya düşenler mutlaka olacaktır... Tüyler ürperten o mekândan neden korkmuyoruz hala? Yoksa hayal gibi mi geliyor (hâşâ!)

Cehenneme girmekten Allah'a sığınıp halden hale giren İn­sanlardan örnekler verelim şimdi de;

__ Hasan ( r.a) ağlıyordu. Niçin ağlıyorsun diye soruldu­ğunda : ' yarın ateşe atılırım diye korkuyorum' diye cevap ver­di.[63]

_ Malik b.dinar, Rebi'a b.Heysem'in kızının ona şöyle de-dİğînİ rivayet eder; ' Ey babacığım insanlar gece uyur sen ne­den uyumuyorsun? ' der. Babasının cevabı ise ; ' Ey kızım ateş-cehennem- bırakmıyor ki baban uyusun.' Şeklinde olurdu... [64]

Jsmail es-suddi şöyle dedi: Haccac. Said b. Cübeyr'e dedi ki:

"Duydum ki hiç gülmüyor muşsun?"İbn. Cübeyr şöyle ce­vap verdi:

"Cehennem alevi tutuşturulmuş, kelepçeler hazır hale geti­rilmiş zebaniler hazır halde beklerken ben nasıl gülebilirim?[65]

Bu sayfayı yazarken inanın tüylerim diken diken oldu... Cehennem nasıl da korkutmuş bunları! Ki bunlar âlim insan­lar... Bizim gibi yığınla günahı olmayan insanlar { Allah-u âlem tabî...)Başınızı iki elinizin arasına alın ve düşünün;

"1-Nerede hata yaptık?

2- Dünya neden sevimli geldi bizlere?

3- Niçin yaratıldık?

4- Cehennemden neden korkmuyoruz?

5- Mezhep âlimlerimiz bizlere ( namaz kılmayanlara ) kâfir diyor. Hala nasıl rahatız böyle?

6 - Bu cesareti nereden buluyoruz?

Bu sorurla cevap bulmamız lazım, İnanın yarın çok geç olabilir. Yarın Allah-u Teala size;

11 Sizi cehennemimle uyardım. Neden namaz kılmadınız? Diye sorduğunda ne cevap vermeyi düşünürsünüz?

Yoksa Yahudiler gibi:

"Kitapta kendilerine bir pay verilenleri görmez misin? Ara­larında hüküm vermek için Allah'ın kitabına davet olunuyorlar. Sonra da onlardan bir kısmı arkasını çeviriyor. Bunlar hala yüz çeviren kimselerdir.

Bu, onlann: "Sayılı günlerden başka ateş asla bize dokun­mayacaktır" demelerindendir. Yaptıkları iftiraları da dinleri husu­sunda kendilerini aldatmıştır.[66]

Yoksa Allah'a;

"Cehennem ateşine katlanınz. Zaten sonunda cennete gire­ceğiz" mi diyeceksiniz?

Unutmayalım ki iman, Salih amellerle beslenir. Yoksa dille iman ettik deyip Müslüman olduğumuzu sanarsak hata etmiş oluruz. Bakın Allah-u Teala ne diyor;

"İnsanlar (yalnızca) ' iman ettik' demeleri ile bırakılıvere-çeklerini mi sandılar?

Yoksa onlardan önce geçenleri Biz, imtihan etmişizdir. Al­lah elbette doğru olanları da bilir. Yoksa o kötülükleri işleyen­ler Bizden kurtulabileceklerini mi sanırlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!"[67]

Burada biraz da iman & amel ilişkisi üzerine duralım... Bakalım, İman ettik deyip te ibadetleri pas geçmemiz halinde imanımız ne derece zarar görüyor... Allah-u Teala diyor ki:

"Asr'a and olsun ki insanlar hüsran içindedirler. Ancak iman edip Salih amel işleyen ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna."[68]

İnanın namaz kılmayanlar Allah'ın huzurunda iflas etmiş bir esnaf gibidirler.

- Ailenizdekilerden bazılarının namaz kılması,

- Zamanında sizin de namaz kılmanız

- Anne ve babanızın hacca gitmesi

- İmam hatip kökenli olmanız

- İslami dergi ve gazeteye abone olmanız

- Bazen oruç tutmanız

-  Cuma ve teravihleriniz

- Hayır, kurumlarına bagışlannız

-  Güzel rüyalar görmeniz

Konumuzu fazla uzatmadan bu konuda daha geniş bir bil­gi edinmeniz için, kitabımızın sonuna kitap listesi yazdım...

 

Sonuç

 

Herhangi bir sebepten dolayı namaz kılmayanlar için kaleme almaya çalıştığım kitabın nihayet sonuna geldik... Bu bölümü fazla uzatmadan size özel tavsiyelerde bulunmak istiyorum...

Tavsiyeler

1- Niçin namaz kılmadığınızı ve o sebebi oluşturan etkenleri tespit ederek tedavi etmeye çalışın

2- Allah'ın size verdiği ikramları düşünün ve sıcağı sıcağına na­mazla teşekkür edin

3- Namaz kılmak için hiç bir baskıdan korkmayın.

4- Namaz esnasında Allah ile konuşma ayrıcalığını yaşayın.

5- Hayatınızı namaz vakitlerine göre şekillendirin..

6- Kılacağınız her bir vakit namazı mahşerdeki sıkıntınızı gide­receğini düşünün.

7- Kaçırdığınız namaz sıkıntı vermeli. Ama bu sıkıntı namazı terk ettirmemeli.

8- önünüzde sadece kılmadığınız vakit namazından sorumlu oluğunuzu unutmayın.

9- Okuyacağınız ayetlerin anlamlarını öğrenmeniz, namaza motive olmanızı sağlar.

10- Geçmişte kılmadığınız namazların çok olması gözünüzü korkutup ümitsizliğe sevk etmesin...

11- Ömrünüzün sonuna kadar size en iyi arkadaşlık edecek olan namaz la aranızı sıcak tutmaya çalışın

12- Adınızın kur'an da geçmesi, kimliğinizdeki dini İslam yazısı sizi aldatmasın.

13- Namaz kılmamanın hükmü üzerinde biraz düşünüp kendi­nize pay çıkarmaya çalışın.

14- Namaz kılmadığınız sürece cennetinizi riske ettiğinizi unut­mayın

15- Nasıl olsa Allah affeder demeyin... Allah dilerse affeder deyin...

16- Şeytanın namazla aranıza nasıl girdiğini İyi düşünün

17- Namaz kılanların hatalarını kıldığı namazla suçlamayın.

18- Namazı sevdirmesi için namaz kılarak Allah'tan yardım is­teyin.

19- Namazın nasıl kılındığını sorup öğrenmekten çekinmeyin

20- Namaza başladığınızda kendinizi ödüllendirin.

Allah, namazı bize ve size sevdirsin. Ömür boyu ona sadık kalmamız duasıyla...

12-8-2006 Bahçelievler-îstanbul

FeyzuUah BİRIŞIK

 

 


[1] Ankebut, 45

[2] malik-Ahmet -Nesei.

[3] En'am.99

[4] fatır.27

[5] Nahl.66

[6] Yusuf. 105

[7] Nemi.73

[8] Al-i İmran 144

[9] A!-i İmran 144

[10] Ankebut-45

[11] Nisa-145.

[12] Ankebut-45

[13] ziizal-6.7.8

[14] kehf-3O

[15] tirmizi-nesei

[16] bakara-169

[17] bun.müs

[18] nesei

[19] İhlas.1-4

[20] fussilet.3-4

[21] Enbiya-16

[22] ankebut-2

[23] En'am-48

[24] müİk-2

[25] Bakara-155

[26] enbiya-72-73

[27] İbn. mace

[28] Müslim. Tirmİzi

[29] tirmizi

[30] nisa-101-102

[31] Müslim. Tirmizi

[32] Faruk beşer. Hanımlara özel ilmihal.

[33] Yusuf-87.zümer-53

[34] kasas-67

[35] Tahrim-8

[36] nisa-31

[37] Müslim. Tirmİzi

[38] hud-114

[39] Tirmizi

[40] bakara-169

[41] İbrahim-22

[42] Fatır-5

[43] Yusuf-87

[44] nur-21

[45] muvatta.

[46] kütübü sitte-c.17.syf.541

[47] Furkan-11

[48] Yasin-46

[49] Enfal-36

[50] İsra-41

[51] Enbiya-36

[52] Zuhruf-7

[53] tevbe-5

[54] Buh. Müs.

[55] Tirmizi

[56] İslam ans. Cilt-6.sayfa 139

[57] Mürtede ait hükümler- Dr. Numan es-Samerrai. Sönmez yay.

[58] a.g.e. sayfa-138

[59] .g.e. sayfa-138

[60] Kaf Suresi: 30

[61] Mu'minûn Suresi: 108

[62] Farz et ki öldün- haris el-muhasibi polen yayınlan.

[63] Cehennem hayatı-İbn. Recep el-Hanbelî-polen yay. Say-30

[64] a.g.e. say 37

[65] a.g.e. syfa.38

[66] Al-i İmran.23-24

[67] Ankebut.2-4

[68] Asr-1-3