İslâm, Hayatın Bütününü Kaplayan
Allah'tan Başkasına Yemin Etme!
Bu Hadislerden İstifâde Edilenler
Kaderi Özür Olarak İleri Sürme
Namazın Önemi Ve Onu Terk Etmek
Cuma Namazı Da, Cemaat Namazı Da Vacibdir.
Cuma Ve Cemaat Namazının Fazileti
Cenaze Namazını Nasıl Kılarız?
Hadislerden İstifade Edilenler
Namaz Kılan Kişinin Önünden Geçme!
Ramazanda Yapman Gereken Vazifeler
Hac Ve Umre İle İlgili Edepler
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Mescidiyle İlgili Edepler
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Ahlâki
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem'in Edebi
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Davet Ve Cihadı
Rasûlullah Sâllalahu Aleyhi Ve Sellem'i Sevmek Ve On'a Uymak
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ' Hakkında Hadisler
Çocuklarımızı Nasıl Terbiye Edelim?
Çocukları Harama Karşı Uyarmak '
2- Kul Hakkında Büyük Günahlar:
5- Aile ve Nesepte Büyük Günah:
6- Büyük Günahtan Tevbe Etmek:
Sünnete Uyun, Bid'at Çıkarmayın
İyiliği Emredip Kötülüğe Engel Olmak
İyiliği Emredip Kötülüğe Engel Olmanın Yolları
Emri Bil Ma'ruf Yapmanın Şartları
Düşmana Karşı Galip Gelmenin Yolları
Her Müslümanın Bir Vasiyeti Olmalı
Şarkı Ve Müziğin İslâm'daki Hükmü
Şarkı Ve Müzik Dinlemek İnsanda Nifak Oluşturur
Müctehid İmamlar Hadisle Amel Etmiştir
Dört Mezhep İmamının Hadisle Amel Etme Konusunda Sözleri
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'ın Hadisleriyle Amel Ediniz
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Size Ne Verdiyse Onu Alınız!
Kardeş Olun Ey Allah'ın Kulları
Müslüman Kişi Hakkında Hadisler
Batılıların İslam Hakkındaki Sözleri
İslâm'a Giren Amerikalı Anlatıyor
Önsöz
Hamd, ancak Allah içindir. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin kötülüklerinden O'na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur.
Tek olan ve hiçbir ortağı bulunmayan Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim.
Bu kitap, Mekke ve Cidde'de birçok kereler basılmıştır. Aynı zamanda Cezayir, Kuveyt ve Ürdün'de de basılmıştır. İnşallah Mısır ve Lübnan'da da basılacaktır. Bu kitap okuyucular tarafından çok beğenilmiştir. Nitekim onlardan bana gelen birçok mektup-
larda bu kitaptan istemektedirler. Çünkü kitabın içinde her Müslüman'ı ilgilendiren değişik konular genel ve özet olarak bulunmakta ve anlatımı da herkesin anlayacağı şekilde kolaydır.
Allah Teala'dan bu kitabı, kendi rızasına uygun olarak onu okuyan herkese faydalı kılmasını dilerim. O, duaları işiten ve karşılığını verendir.
Muhammed b. Cemil Ziynû[1]
İslâm'ın Başlıca Özellikleri
1- İslâm dini tevhid dinidir. Bu yüzden tek olan yaratıcının varlığına inanmak, aklı olan her insanın kabul edeceği şeydir. Bu yaratıcı ayrıca kurban, adak ve dua gibi ibadetlerin sadece kendisine yapılmasını hak eden ilâhtır. Çünkü Rasululiah sallailahu aleyhi ve sellem: "Dua, ibadetin ta kendisidir" diye buyurmuştur.[2]
Bu yüzden Allah'tan başkasına dua edip yalvarmak asla caiz değildir.
2- İslâm birleştirici bir dindir, ayrımcılık yapmaz. İslâm'a göre bütün peygamberler insanların hayatlarını düzenlemek ve onların kurtuluşu için gönderilmiştir. Muhammed sallaflahu aleyhi ve sellem de onların sonuncusudur. O'nun şeraiti Allah'ın emri ile kendinden önceki şeraitlerin (Yahudilik ve Hıristiyanlık) hükmünü yürürlükten kaldırmıştır. Allah O'nunla insanları, sonradan değiştirilmiş bozuk din-
lerden kurtarıp, hiçbir şekilde değişikliğe uğramayan ve herkese eşit muamelede bulunan İslâm dinine katması için göndermiştir.
3- İslâm dinini öğrenmek çok kolaydır. Çünkü İslâm'da bozuk inanç ve hurafeler yoktur. Her zaman ve mekânda uygulanabilen tek din İslâm'dır.
4- İslâm madde ve ruhu tam olarak birbirinden ayırmaz. Aksine hayata bu ikisinden oluşan bir bütün olarak bakar ve birini alıp diğerini ihmal etmez.
5- İslâm, Müslümanlar arasında kardeşlik ve ruh birliğini sağlamlaştırır. Irk ve bölge farklılığını ka-bui etmez. Nitekim Kur'an'da şöyle buyurulmuştur:
"Sizin Allah katında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır."
6- İslâm'da ne dini hakir gören diktatörlük, ne de kabullenilmesi zor görüşleri tasdik etmek yoktur. İslâm'da her insan Kur'an ve hadisleri okur, selefin görüşlerini alır ve sonra bunu hayatında uygular.
(Bu kısım Yusuf el-Kardavî'nin "İslâm'ın Başlıca Özellikleri" adlı kitabından alınmıştır.) [3]
İslâm, Hayatın Bütününü Kaplayan
Bir Sistemdir
1- İslâm, insan hayatının ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal alanlarındaki bütün problemlerini çözerek ona doğru yolu gösteren bir sistemdir.
2- İslâm, insan hayatını düzene koyar. Bundaki temel unsur, vakti düzenlemesidir. Müslümani dünya ve ahiret hayatında başarılı kılan tek amil İslâm'dır.
3- İslâm, dini kanunları uygulamadan önce itika-dî düşünceye öncelik verir. Nitekim Rasûlullah salial-lahu aleyhi ve sellem Mekke'de önce tevhidî düşünce üzerinde durmuş, Medine'ye hicret ettikten sonra İslâm Devleti'ni kurarak dinî hükümleri uygulamıştır.
4- İslâm, ilim öğrenmeye davet eder ve faydalı ilmin gelişmesine destek verir. Nitekim Müslümanlar daha Ortaçağ'da İbn Heysem, Beyrûnî ve diğerleri gibi modern ilimlerde mütehassıs olmaya başlamışlardı bile.
5- İslâm, dolandırıcılık ve fahiş fiyatla kazanılan malı değil, doğru yoldan kazanılan malı helal sayar ve helal yoldan kazanılan maldan fakirlere vermeyi ve Allah yolunda harcamayı teşvik eder. Kanunlarını Allah'ın koyduğu şeraitten alan İslâm ümmeti içinde sosyal adalet ancak bu şekilde gerçekleşir. Nitekim hadiste şöyle geçmektedir: "En iyi mal, kişinin helal yoldan kazandığı maldır."[4]
6- İslâm, cihad ve özgürlük dinidir. İslâm, her müslumana malıyla ve maneviyatıyla dine yardımcı olmasını farz kılar. İslâm bir özgürlük dinidir ve her müslümanın İslâm gölgesinde hür ve mutlu olarak yaşamasını, bu dünyaya karşılık ahiret hayatını tercih etmesini ister.
7- İslâm, sabit ve donuk fikri ortadan kaldırır. İslâm'da, dinî kurallara aykırı olmamak şartıyla hür düşünce yapısını geliştirme ve fikir üretme vardır. Bid'at, hurafe ve uydurma hadisler İslâm'ın temiz güzelliğini çirkinleştirmiş, Müslümanların yeni fikirler üreterek ilerlemelerine engel olmuştur.
(Bu kısım Yusuf el-Kardavî'nin "İslâm'ın Başlıca Özellikleri91 adlı kitabından alınmıştır.) [5]
İslâm'ın Şartları
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyuruyor:
"İslâm beş şey üzerine bina olmuştur:
1- Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muham-med'in O'nun rasulü olduğuna tanıklık etmek: Allah'tan başka hakkıyla ibadet edilen bir ilâh yoktur ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem O'nun dinini tebliğ etmek için gönderilmiştir.
2- Namaz kılmak: Şartlarını ve vaciplerini yerine getirerek huşu içinde kılmak
3- Zekât vermek: 85 gram altın veya buna eşdeğer paraya sahip olan her müslümanın, üzerinden bir yıl geçtikten sonra bunların % 2,5'unu vermesi. Bunun dışında nakit olmayan diğer mal çeşitlerinin değişik oranlarda zekatı vardır.
4- Haccetmek: Para, sağlık ve güvenlik açısından oraya gitmeye yol bulan herkes içindir.[6]
5- Ramazan orucunu tutmak: İmsak vaktinde niyet ederek, güneş batmcaya kadar yemek ve içmekten, cinsi münasebetten ve bütün orucu bozan şeylerden kaçınmak." [7]
İmanın Şartları
1- Allah'a iman: İbadetinde, sıfat ve kanun ko-yuculuğunda O'nun tek olduğuna inanmak.
2- Meleklere iman: Onlar nurdan yaratılmış varlıklar olup Allah'ın emirlerini yerine getirirler.
3- Kitaplara iman: Bu kitaplar, Tevrat, İncil, Zebur ve bunların en üstünü olan Kur'an'dır.
4- Rasûllere iman: Onların ilki Nuh aleyhisse-lam, sonuncuları da Muhammed sallailahu aleyhi ve sellem'dir.[8]
5- Ahiret gününe iman: İnsanların hesaplarının görüleceği kıyamet günüdür.[9]
6- Hayır ve şerri ile kadere iman: Hayır ve şerri | ile kadere razı olmak. Çünkü bu, Allah'ın takdiri ve hikmeti ile olmuştur. [10]
"Dua, İbadetin Ta Kendisidir"
Tirmizî'nin rivayet ettiği bu sahih hadis, duanın sadece Allah'a yapılan önemli bir ibadet olduğunu gösterir. Bu anlamda Allah'tan ayrı olarak bir pey-f gambere veya bir evliyaya namaz kılmak caiz olmadığı gibi yine bir peygamber veya evliyaya dua edilerek onlardan yardım istenmez.
1- Bir Müslüman'ın niyetinde Allah'ın yardım ettiğine inanarak: "Medet yâ Rasûlallah, yardım eyle ey evliya zat!" demesi, Allah'tan başkasına yapılan dua ve ibadettir. Bunun örneği Allah'a şirk koşan şu adamın sözüne benzer: "Benim niyetim Allah'ın tek bir ilâh olduğudur." Bu söz kabul edilemez. Çünkü onun bu sözü niyetine terstir. Niyet olan inanç ile ağızdan çıkan sözün birbirine uyması gerekir. Yoksa bu, şirk veya inkâr olur ki, bunu da Allah ancak tev-be ettikten sonra bağışlar.
2- Eğer bir Müslüman: "Benim niyetimde o peygamber veya evliya beni Allah'a ulaştıran birer aracıdır. Nasıl ki ben, bir padişahın huzuruna aracı olmaksızın çıkamıyorsam, aynı şekilde aracı olmadan Allah'ın huzuruna da çıkamam" derse, yaratıcı olan Allah'ı, zalim olabilen bir padişaha benzetmiş olur ki bu benzetme de küfürdür. Zira Allah Teala zatını, sıfatlarını ve fiillerini mahlukata benzetmekten beri kılarak şöyle buyurmaktadır:
"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.
Şura: 11
Bu âyete göre Allah'ı mahlukata benzetmek şirk ve küfürdür. Peki nasıl oluyor da Allah'ı zalim olabilen bir insana benzetiyorlar? Allah o zalimlerin söyledikleri şeylerden münezzehtir, son derece yücedir ve uludur.
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında yaşayan müşrikler de Allah'ın yaratıcı ve rı-zık veren olduğuna iman ediyor bununla birlikte, fakat Allah'a yaklaşmak için put şeklinde canlandırdıkları evliyaları aracı kılıp onlara dua ediyor ve onlardan yardım istiyorlardı. Allah ise onların bu aracılığına razı olmuyor, aksine bunun küfür olduğunu onlara şöyle buyurarak belirtiyordu:
"O'nu bırakıp kendileri bir takım dostlar edinenler: 'Onlara sadece bizi Allah'a yakınlaştırsınlar diye kulluk ediyoruz' derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez."
Zümer: 3
Oysa Allah kullarına yakındır, onların dualarını işitir. Bunun için bir aracıya ihtiyacı yoktur. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
"Kullarım sana, beni sorarlarsa: Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm.
Bakara: 186
4- Cahiiiyye dönemindeki müşrikler ancak zor durumda kaldıklarında tek olan Allah'a dua ederlerdi:
"Her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar."
Yunus: 22
Mutlu ve dertsiz oldukları zamanlarda ise putlarla temsil ettikleri evliyalara yalvarmaktaydılar. İşte bu yüzden Kur'an onların kafir olduklarını belirtmektedir.
Günümüzde iyi hallerinde de zor durumlarında da Allah'tan ayrı olarak peygamber ve salih kimselere dua edip yalvaran ve yardım isteyerek medet uman bazı Müslümanlara ne demeli!!? Onlar Allah'ın şu âyetini okumuyorlar mı?:
"Allah 7 bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap vermeyecek şeylere yalvarandan daha sapık kim olabilir? Oysa onlar, bunların yalvarmalarından habersizdirler. İnsanlar bir araya toplandıkları zaman da, yalvardıklanna düşman kesilirler ve onlara yaptıkları ibadetleri inkâr ederler."
Ahkâf: 5-6
5- İnsanların bir çoğu Kur'an'da zikri geçen müşriklerin taştan putlara yalvararak dua ettiklerini zannederler. Oysa bu yanlıştır. Çünkü Kur'an'da adı geçen o putlar, daha önce hayatta yaşamış salifo kimselerdir.
Buhârî, "Dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suvâ'dan, Yeğus'tan, Ye'ûk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin" (Nuh: 23) âyeti hakkında İbn Abbas radıyallahu anh'ın şöyle dediğini rivayet ediyor: "Bu isimler Nuh (as)'in kavminde yaşamış saiih kimselerin adlarıdır. Bu kimseler ölünce, Şeytan onlara oturdukları meclislerine putlar dikmelerini fısıldamış ve onlar da bu putlara bu isimleri vermişlerdi. Böyle yaptılar. Önceleri onlara ibadet etmiyorlardı. Daha sonra gelen nesillerde İlim ortadan kalkınca bunlara ibadet etmeye başladılar."
6- Allah Teala, peygamber ve evliyalara dua ederek yardım isteyenlerin yaptıklarını reddederek şöyle buyurmaktadır:
"De ki: Allah'ı bırakıp da ilâh olduğunu ileri sürdüklerinize istediğiniz kadar yalvann. Ne var ki onlar, sizin sıkıntınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler. Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır."
İsra: 56-57
İbn Kesîr bu âyetin tefsiri hakkında özet olarak şöyle diyor: Bu âyet Allah'tan ayrı olarak cinlere ibadet eden ve onlara dua ederek yardım isteyen bir grup insan hakkında inmiştir. Bu cinler daha sonra Müslüman olmuştur. Başka bir görüşe göre bu âyet insanlar içinde İsa (as) ve meleklere ibadet eden bir grup hakkında inmiştir.
Bu âyet Allah'ın dışında bir başkasından, ister peygamber olsun ister evliya, dua ederek yardım istemeyi reddetmektedir.
7- Bazı insanlar, Allah'tan başkasından yardım istemeyi caiz sayarak şöyle diyorlar: "Gerçekte kendisinden yardım istenilen sadece Allah'tır. Peygamber veya evliyadan yardım istemek, aynı: "Bana ilaç şifa verdi", "Beni doktor iyileştirdi" demek gibi mecaz anlamındadır."
Bu söz Kur'an'da bulunan İbrahim aleyhisse-lam'ın şu sözü ife reddedilir:
"Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur. Beni yediren ve içiren O'dur. Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur."
Şuarâ: 78-80
Bu âyetlerin hepsinde hidayet, rızık ve şifayı verenin sadece Allah olduğu bilinsin diye "O" zamiri ayrı nazil olarak vurguda bulunulmuştur. İlaç şifa için bir sebeptir, yoksa şifa veren değildir.
8- İnsanlardan çoğu ölü kişiden yardım istemek ile hayatta yaşayan kişiden yardım istemeyi ayırt edememektedir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Diriler ile ölüler bir olmaz."
Fâtır: 22
"Kendi tarafından olan, düşmana karşı ondan yardım istedi."
Kasas:15
Buradaki ikinci ayet düşmanına karşı korunmak için Musa aleyhisselam'dan yardım isteyen kişiyi anlatmaktadır. Musa hayattadır ve ona yardım etmiştir. Ayetin devamıysa şöyledir:
"Musa da ötekine bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu."
Ölülerden yardım istemeye gelince, bu kesinlikle caiz değildir. Çünkü ölü kimse kendisinden yardım isteyeni işitemez. Eğer işitse bile acizliğinden dolayı yardım edemez. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Eğer onlara yalvanrsaniz sizin yalvanmanızı işitmezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler?"
Fâtır: 14
(Bu âyet ölülerden yardım istemenin şirk olduğunu açıkça beyân etmektedir.)
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Allah'ın yanısıra yalvardıkları putlar hiçbir şey yaratamazlar. Çünkü onlar kendileri yaratılmışlardır. Onlar diriler değil, ölülerdir. Ne zaman diriltilecekler!-ni de bilmezler."
Nahl: 20-21
9- Sahih hadislerde geçtiğine göre, insanlar kıyamet günü peygamberlere gelip şefaatçi olmalarını isteyecekler. En sonunda Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip kurtulmaları için şefaatçi olmasını isteyecekler. O da: "Bana şefaat etme hakkı verilmiştir" diyerek yüce arşın altında secdeye kapanacak ve Allah'tan hesabın çabuk görülüp insanların kurtulmalarını İsteyecektir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den istenilen bu şefaat, O'nun diri olup insanlarla konuştuğu bu durumda olacaktır.
10- Diri kimseden yardım istemekle ölü kimseden yardım istemek arasındaki farkı gösteren en büyük delil, kuraklık anında Hz. Ömer'in yaptığı şeydir. O, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in amcası Abbas'tan kendileri için dua etmesini istemiş, ama o an ahireîe intikal etmiş durumda bulunan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den yardım istememiştir.
11- Tevessül ve istiğase arasında büyük fark olmasına rağmen ilim iddiasında bulunan bazı kişiler tevessülü istiğase gibi görmektedirler. Oysa doğru olan tevessül, Allah'a yaklaşmak için kendi yaptığı ameli vasıta edinmektir. Şöyle denildiği gibi: "Allah'ım, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selîem'e olan sevgimiz sebebiyle bizi zor durumdan kurtar." İstiğase ise Allah dışında başkasından yardım istemektir.
Şöyle denildiği gibi: "Ya Rasulullah, bizi zordurum-dan kurtar." Bu kişinin kendi ameli olan Rasulullah sevgisi ile tevessül etmesidir. Ancak kendisi ile hiçbir ilişiği olmayan ve kendi fiillerinden biri olamayacak bir şeyi vasıta edinerek Allah'a dua edemez. Bu sö-zü söylemek caiz değildir, büyük şirktir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Allah'ı bırakıp da sana fayda veya zarar veremeyecek şeylere tapma. Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun."
Yunus: 106
(Ayette geçen zalimlerden kasıt, müşriklerdir.)
"De ki: Ben ancak Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam. De ki: Doğrusu ben kendi başıma size ne zarar verme, ne de fayda sağlama gücüne sahibim."
Cin: 20-21
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ise şöyle buyurmaktadır: "Bir şey istediğinde yalnız Allah'tan iste, yardım istediğinde de yalnız O'ndan iste."
Tirmizî rivayet etmiş ve hasen-sahih demiştir. [11]
Allah Nerede?
Bizi yaratan Allah, kalbimiz ile dua ve namazımız ile O'na daha iyi yöneielim diye, kendisinin nerede olduğunu bilmemizi bize şart koşmuştur. Kim Rabbinin nerede olduğunu bilmezse, ibadet edeceği yönü bilmeyen başıboş birisi gibi kalır ve ibadetini hakkıyla yerine getiremez.
Allah'ın uluvv (üstte olma, yukarda, yükseklerde, yücelerde bulunma) sıfatı, Kur'an ve sahih hadislerde gelen işitme, görme, kelâm, nuzû! gibi diğer tüm sıfatlarını içine alır. Çünkü kurtuluşa eren topluluk olan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat selefin akidesine göre Allah Teâlâ kitabında kendisini, Rasulü de hadislerinde O'nu bize nasıl anlattı ise onlara tevile (aslî mânâlarından uzaklaştırıp değiştirerek), tatile (geçersiz kılarak), teşbihe (kullarına benzetme) kaçmadan, olduğu gibi iman etmek gerekir.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir."
Şuarâ:11
Sıfatlar hakkında bilgi böyle olduğuna göre, Allah'ın uluvv sıfatı, O'nun zatını ifade eder. Dolayısıyla Allah'ın varlığına iman ettiğimiz gibi, O'nun bu sıfatına da iman etmemiz gerekir. Nitekim İmam Malik rahmetullahi aleyh, kendisine: "Rahman, Arş'a istiva etti/tahta kuruldu."(Taha: 5) âyetinin mânâsı sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "İstiva bilinen bir şeydir. Fakat nasıl olduğu anlaşılamaz. Buna iman etmek ise vaciptir."
Ey müslüman kardeşim, İmam Malikin bu sözüne bir bak! O, istivaya, yani uluvv (üstte olma) sıfatına imanı her müslümana vacip kılıyor. Fakat bunun nasıl olduğunun meçhul olduğunu ve Allah'tan başka kimsenin bilmediğini bize anlatıyor.
Her kim, Kur'an'da ve hadislerde bulunan Allah'ın sıfatlarından bir sıfatı, meselâ uluvv sıfatı ve O'nun gökte olduğunu inkâr ederse, bunun delili olan âyeti ve hadisi inkâr etmiş olur. Çünkü bu sıfatlar Allah'ın kemâlini ve yüceliğini ifade eder. Bunları Allah'ın zatından ayırmak asla caiz değildir.
Müslümanların birçoğunun akidesini bozan felsefeden etkilenerek bu sıfatları aslî mânâlarından uzaklaştırıp değiştiren sonradan gelen ve kendini ilme nisbet eden bazı kişiler, Allah'ın kemâlini ifade eden bu sıfatları geçersiz kılma çabaları onları en doğru, en sağlam ve en güvenilir yol olan selefin yolundan ayırmıştır. Şu sözü söyleyen ne güzel söylemiş:
Her hayır, selefin yoluna uymaktadır. Bütün serler ise halefin bid'atlarındadır.[12]
Bu konunun özeti: Allah'ın Kur'an'da ve sahih hadislerde geçen her sıfatına iman etmek vaciptir. Bu sıfatları ayırarak bazısına iman edip, bazısını gerçek mânâsından uzaklaştırıp değiştirmek asla caiz değildir. Allah'ın işiten ve gören olduğuna ve başka hiçbir şeyin bunlara benzemediğine iman eden kişi, Allah'ın gökte olduğuna da iman etmelidir. (Yani kendi azametine yakışır ve benzerinin olmayacağı şekilde semanın üstünde olmasına.)
Çünkü bu sıfatların hepsi Allah'ın zatının kemâlini ifade etmektedir. Allah Kur'an'da bu sıfatlarla kendisini tanımlamış, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve seîlem de hadislerde bunları açıklamıştır. Fıtrat-ı seîm ve aklı da bunu te'yid etmektedir. İmam Buhâ-î'nin hocası Nuaym b. Hammad şöyle diyor: "Kim Mlah'ı mahlûkata benzetirse kafir olur. Kim Allah'ın (endisni vasfettiği sıfatı kabul etmezse kafir olur. Al-ah'ın kendisini vasfettiği ve Rasulü'nün de açıkladığı bu sıfatlar teşbih değildir." [13]
Allah Arş'ın Üstündedir
Kur'an-ı Kerim, sahih hadisler, doğru düşünen akıl ve selîm fıtrat buna delildir.
1- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Rahman, arşa istiva ett/"(Taha: 5) (Buhârî'de tabiînden nakledildiğine göre istiva, 'yükseldi, üstte oldu' mânâsındadır.
2- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Gökte olanın, sizi yere batınvermeyeceğinden emin misiniz?" İbn
Cevzî'nin tefsirinde geçtiğine göre İbn Abbas, gökte olanın, Allah olduğunu söylemiştir.
3- Şöyle buyuruyor:
"Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar."
Nahl:50
4- İsa (as) hakkında şöyle buyuruyor: "Bilakis Allah, onu kendi katına yükseltmiştir." (Nisa: 158) (Yani Allah, onu semaya kaldırmıştır.)
5- Şöyle buyuruyor: "O, göklerde olan Allah'tır..." (En1"am: 3)
İbn Kesîr bu âyetin tefsirinde şöyle diyor: "Bütün müfessirler ittifak etmişler ve şöyle demişlerdir: "Biz, 'Allah her yerdedir' diyen Cehmİyye gibi demeyiz. Allah onların söyledikleri şeylerden münezzehtir, son derece yücedir, uludur."
"Nerede olsanız, O sizinle beraberdir." (Hadid: 4) âyetinin mânâsına gelince; bu âyetin mânâsı: Nerede olursanız O sizi gözetir, amellerinize şahit olur, hepiniz O'nun bilgisi dahilinde, görmesi ve işitmesi altında eşitsinizdir.
6- Buhârî ve Müslim'in rivayet ettiğine göre Miraç gecesi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yedi kat semanın üzerine çıkarılmış, Allah ile konuşmuş ve kendisine beş vakit namaz farz kılınmıştır.
7- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Ben semada olan Allah'ın emin olduğum halde, siz benden emin değil misiniz?"[14]
8- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Siz yerdekilere merhamet edin ki gökte olan Allah da size merhamet etsin."
Tirmizî rivayet etmiş ve Hasen-Sahih demiştir.
9- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cariJ yeye sorarak: "Allah nerede?" dedi. Cariye: "Göktedir." dedi. Rasûlullah: "Ben kimim?" dedi. Cariye: "Sen Allah'ın Rasûlü'sün" dedi. Rasûlullah: "Onu âzâd edin, o bin mü'minedir" buyurdu.[15]
10- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Arş su üzerindedir. Allah da arşın üzerindedir, sizin yaptıklarınızı da bilir."[16]
11- Ebu Bekir radıyallahu anh şöyle diyor: "Kim Allah'a ibadet ediyorsa, muhakkak Allah göktedir. Diridir, ölmez."[17]
12- Abdullah b. Mubarek'e şöyle soruldu: "Rabbimizi nasıl tanırız?" Şöyle dedi: "Allah, kullarından ayrı olarak gökte arş üzerindedir." Yani: Allah zatıyla arşın üzerindedir. Kullarından ayrıdır. Yarattıklarından hiç kimse O'nun bu üstünlüğüne erişemez.
13- Dört mezhep imamı, Allah'ın arş üzerinde bulunduğu ve yaratılmışlardan hiç kimsenin O'na benzemediği hususlarında ittifak etmişlerdir.[18]
14- Namaz kılan kişi secdede: "Subhâne Rabi-ye'l-A'lâ: Yüce ve üstte olan Rabbimi tenzih ederim" demektedir. Dua ederken de ellerini yukarıya doğru açar.
15- Küçük çocuklara: "Allah nerede?" diye sorulduğunda, yaratılıştan gelen özellikle: "Allah semadadır" derler.
16- Doğru düşünen akıl Allah'ın gökte olduğunu kabul eder. Eğer her yerde olsa idi, bunu Rasû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem bildirir, sahabeye de öğretirdi. Ayrıca çöp ve necaset olan yerlerin var olduğu da bilinmelidir. Allah onların söyledikleri şeylerden münezzehtir, son derece yücedir, uludur.
17- Allah'ın zatıyla her yerde bizimle beraber] olduğunu söylemek, bir çok Allah olduğu fikrini çağrıştırır. Çünkü mekânlar çok ve çeşitlidir.
Allah'ın zatı tek olup birden fazla olmayacağına göre, Allah'ın her yerde olduğu görüşü baîıl olur.
Allah'ın gökte arş üzerinde olduğu kesindir. Onun ilmi her yerdedir. Nerede olursak olalım, O bizimle beraberdir. Bizi görür ve sesimizi duyar. [19]
İshâm'ı Bozân Şeyler
Müslüman bir kişi İslâmını bozan şeylerden,: herhangi birini dahi yaparsa şirk koşmuş olur, amelleri boşa gider ve neticede ebedi ateşe girer. Allah' onun bu günahını, ancak bir şartla affeder, o da öl-; meden önce sadık bir şekilde tevbe etmesidir.
1- Allah'tan başkasına dua etmek, yardım iste-i mek. Örneğin; peygamberlere, ölmüş evliyalara ve-; ya yaşayan ancak uzakta bulunan kişilere dua edip yardım istemek gibi. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle
buyurmaktadır:
"Allah'ın yanışım sana fayda veya zarar vere-, meyecek şeylere yalvarma. Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun."
Yunus:106
(Zalimlerden kasıt, müşriklerdir.)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim Allah'tan başkasını kendisine dua
ettiği bir ilah edinerek ölürse cehenneme girer."[20]
2- Kalbin Allah'ı ibadetler ile birlemeyi hoş karşılamaması. Sadece Allah'a dua etmekten, O'ndan yardım istemekten nefret etmesi. Peygamber veya ölmüş evliyalara yalvardiğmda ve onlardan yardım istediğinde kalbin mutlu olması. Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalplerini sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler."
Zümer: 45
3- Yatırlara ve evliyalara kurban kesmek. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes."
Kevser: 2
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Allah kendisinden başkasına kurban kesene lanet eder."[21]
4- Allah'tan başkası adına ibadet için ve yakınlığı kazanmak için adak adamak.
Adak sadece Allah'a adanır. Bu konuda Allah İTeâlâ şöyle buyuruyor:
"Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım."
AMİmran:35
5- İbadet ve Allah'a yaklaşmak amacıyla kabir etrafında dönmek. Tavaf sadece Kabe etrafında yapılır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"O Eski Ev'i (Kabe'yi) tavaf etsinler."
Hac: 29
6- Allah'tan başkasına güvenmek ve tevekkül etmek. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Eğer Allah'a teslim olduysanız, sadece O'na güvenip dayanın."
Yunus:84
7- Krallara, büyük kişilere veya ölülere ibadet niyetiyle rüku ve secde etmek. Çünkü rüku ve secde yalnız Allah'a yapılır.
8- Dinde bilinmesi mecburi olan İslâm'ın veya imanın şartlarından birini inkâr etmek.
9- İslam dinini veya İslâm'ın ibadet, ceza, ekonomi ve yaşam tarzı olaraqk emrettiği şeylerden birini çirkin görmek ve beğenmemek.
Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır."
Muhammed: 9
10- Kur'an, hadis veya İslâmî hükümlerde alay etmek. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"De ki: "Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberleriyle mi alay ediyorsunuz? Boşuna özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz."
Tevbe: 65
11 - Kur'an'dan veya hadisten inkâr edince dinden çıkmaya sebep olan bir şeyi şüpheye düşmeden kesin olarak inkâr etmek.
12- Allah'a ve Rasulü'ne sövmek, dine lanet etmek, bunlarla alay etmek veya tenkid etmek.
13- Kur'an ve sünnette bulunan Allah'ın isim, sıfat ve fiillerinden herhangi birini bilerek inkâr etmek.
14- Allah'ın göndermiş olduğu peygamberlerinin aralarını ayırarak hepsine iman etmemek. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız."
15- İslâm hükümlerinin geçerli olduğuna inanmamak ve Allah'ın indirdiği ile hüküm vermemek. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kim Allah'ın indirdiği hükümler ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir."
Mâide: 44
16- İslâm'ın hükmüne razı olmamak, onun hükümleri dışında hükümlere başvurmak veya İslâm'ın hükmüne karşı gönlünde bir sıkıntı duymak. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: 38
"Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hsusunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu tam manâsıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. "
Nisa: 65
17- Allah'tan başkasını yasamada yetkili görmek. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var?"
Şura: 21
18- Allah'ın helâl kıldığını haram, haram kıldığını helâl saymak.(Zina, içki, faiz) Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah ticareti helâl, faizi haram kılmıştır."
Bakara: 275
19- Dini yıkan akımlara inanmak. Meselâ: Komünizm, Masonluk, sosyalizim, marksizim ve Irkçılık 9ibi. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din, asla kabul edilmeyecek ve\ o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır."
Âl-i İmran: 35i
20- İslâm'dan çıkıp başka bir dine girmek. Al-'] ah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak! ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de\ boşa gider."
Bakara: 217?
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-] /uruyor: "Sizden kim dinini değiştirirse, onu öldürün."[22]
21-Yahudi, hıristiyan ve dinsizlere yardımcı ol-; mak, müslümanlara karşı onlarla işbirliği yapmak. Mlah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Mü'minler mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost ^dinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah katında hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır."
Âl-i İmrân: 28
22- Allah'ın varlığını inkâr eden ve Hz. Mu-hammed sallallahu aleyhi ve sellem'e inanmayan ateistleri, yahudi ve hırıstiyanları kâfir olarak görmemek. Çünkü Allah onları tekfir ederek şöyle buyurdu:
"Ehl-i Kitab ve müşriklerden olan inkarcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler."
Beyyine: 6
23- Vahdet-i vücud inancına sahip olan bazı aşırı tasavvufçuların: "Allah bütün varlıkların içindedir." Şeklindeki sözleri. Nitekim onların şeyh-i ekber-leri şöyle diyor:
Köpek ve domuz da bizim ilâhımızdır Kilisedeki papaz da Allah'tır.
Onların lideri Hallac-ı Mansur ise: " Ene'l-Hakk: Ben Allah'ım" demiş, alimler de onun kâfir olduğuna hüküm vererek boynunu vurmuşlardır.
24- Din ile dünya işlerinin ayrı olduğuna, dünyaya ait işlere dinin karışamayacağına inanmak. Çünkü İslâm'da demokrasi yoktur. Böyle bir şey Kur'an'ı ve hadisi inkâr etmek olur.
25- Bazı tasavvufçulann: "Allah, evliyadan ku-tub olanlara bu dünyanın idaresini vermiştir" sözünü söylemeleri. Bu söz şirktir, âyete terstir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Göklerin ve yerin idaresi Allah'ındır."
Zümer: 63
26- İslâm'ı bozan bu şeyler, abdesti bozan şeyler gibidir. Eğer Müslüman birisi bu maddelerden birini yaparsa hemen onu terk edip, Allah'a tevbe etmeli ve İslâm'ını yenilemelidir. Yoksa işlediği ameller boşa gider ve ebedî cehenneme girer. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Yemin olsun ki, eğer Allah'a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun."
Zümer: 65
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de bize daima şu duayı okumamızı öğretmiştir:[23]
"Allah'ım! Bilerek şirk koşmaktan sana sığınırız. Bilmediklerimiz için de senden bağışlanma dileriz." [24]
Sakın Büyücüleri Doğrulama!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim bir büyücüye veya falcıya gider de dediği şeyleri tasdik ederse, Muhammed'e indirileni inkâr etmiş olur."
Ahmed: Sahih hadis
Yıldız falına bakanlar bakanları, sihirbazları, kâhinleri, gizli şeyleri bildiğini iddia edenlerin söylediği şeyleri tasdik etmek haramdır. Çünkü bütün bunlar, yalnızca Allah'ın bildiği şeylerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kalplerde olanı yalnızca Allah bilir."
Hadid: 6
"De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilemez."
Nemi: 65
Yalancı büyücülerin doğruya isabet eden sözleri tahmin veya tesadüften başka bir şey değildir. O sözlerin çoğu şeytanların yalanlarıdır ve onlarla ancak ahmak insanları kandırmaktadırlar. Eğer o büyücüler gerçekten gizli şeyleri biliyorlarsa, yeraltındaki define ve hazineleri çıkarırlardı. Ama parasız kalıp fakir duruma düşenler, insanların paralarını almak için bu yolları seçmektedirler. Eğer doğru söylüyor-larsa bize Yahudilerin gizli planlarını haber versinler, biz de onları gafil avlayalım. [25]
Allah'tan Başkasına Yemin Etme!
1- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Babalarınız üzerine yemin etmeyin. Kim Allah için yemin ederse onu tutsun. Kim Allah adına bir işe yemin ederse, o işe razı olsun. Kim de Allah'tan razı olmazsa Allah'ın dininden değildir."
İbn Mâce: Sahih hadis. Bak: Sahihu'l-Câmi', 7124
2- Rasûlullah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Babalarınız ve analarınız üzerine yemin etmeyin, putlara da yemin etmeyin. Yalan yere değil, sadece doğru sözlü olarak yemin edin.
Ebû Dâvûd: Sahih hadis. Bak: Sahihu'l-Câmi', 7126.
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve seilem şöyle buyuruyor: "Kim Allah'tan başkasına yemin ederse, şirk koşmuş olur."
Ahmed: Sahih hadis.
4- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim hakim önünde yalan yere yemin ederde, müslüman kişinin malını kandırarak almış olursa Allah onu gazaba gelmiş olarak karşılar."
Buhârî, Müslim.
5- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim bir şeyi yapmayacağına' yemin eder, sonra da o şeyin iyi bir şey olduğunu görürse, yeminini bozarak keffaretini versin ve o şeyi yapsın."[26]
6- Rasûİullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim yemin ederken "inşaallah" derse, ister o yemini tutar, isterse keffaretini vermeden bozar."
Nesâî: Sahih hadis. Bak: Sahihu'l-Câmi', 6082.
7- Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh şöyle diyor: "Allah adına yalan yere yemin etmem, başkası adına doğru yemin etmemden daha iyidir."
8- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Sizden kim Lât ve Uzza adına yemin etmişse, "Lâ ilahe illallah" desin. Sizden kim arkadaşına: "Gel seninle iddialaşalım" derse, hemen sadaka versin."[27]
9- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyie buyuruyor: "Kim İslam'dan başka birdin adına yalan yere yemin ederse, o dine girmiş olur."[28]
Mânâsı: Müslüman birisinin: "Eğer şöyle yaparsa Yahudi olsun" demesidir. Eğer bunun değerine inanırsa, söyleyen kimse kâfir olur. Yok eğer kelimeyi kastederek söylemişse o zaman bakılır: Eğer o dinden olmasını istemişse kâfir olur, çünkü küfrü istemek küfürdür. Eğer başka şeyi istemişse kâfir olmaz. (Bak: Fethu'l-Bârî, 11/539) [29]
Bu Hadislerden İstifâde Edilenler
1- Allah'tan başkası adına, mesela, Peygamber, Kabe, ana-bab, soy-sop, şeref, evliyalar gibi yaratılmışlara yemin etmek haramdır. Bu yemin, küçük şirktir. Çünkü bu yemini ettiğinde Allah'a verilmesi gereken değeri başkasına vermiş olur. Aynı zamanda bu yemin büyük günahlardandır. Terk etmek ve tevbe etmek gerekir. Bazen bu yemin büyük şirk olabilir. Bu ise yemin eden kişi, yemin ettiği evliyanı gizli gücü olup kendisini hesaba çekeceğine inanırsa olur. Çünkü, o evliyanın fayda ve zarar vereceği konusunda Allah'a eş koşmuş olur.
2- Allah'tan başkası adına yapılan yemin, dinî yemin değildir. Yerine getirmek veya keffaret vermek gerekmez.
3- Kim akrabadan alâkayı kesmeye veya günah işlemeye yemin ederse, bu yeminini bozar ve keffaret öder. Yemin keffareti ise âyette şöyle açıklanmıştır:
"Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut da bir köle âzâd etmek. Bunları bulamayan, üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size âyetlerini böyle açıklıyor; umulur ki şükredersiniz."
Mâide: 89
4- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in: "Kim İslâm'dan başka bir din adına yemin ederse, o dine girmiş olur" hadisi hakkında İmam Nevevî şunlan söylüyor: "Bu hadis, günah olan yeminin naram olduğunu sert bir şekilde beyan etmektedir." İslâm'dan başka bir din adına yemin etmek şöyle söylemektir: "Eğer şöyle şöyle olursa, o kişi Yahudi veya Hıristiyan olsun." [30]
Kaderi Özür Olarak İleri Sürme
' Her müslüman, hayır ve şerrin Allah'ın bilgisi ve isteği doğrultusunda gerçekleştiğine inanması gerekir. Fakat hayır ve şerr olan ameli kul kendisi seçer. Yine kulun emir ve yasaklara dikkat etmesi gerekir. Allah'a isyan ederek: "Allah böyle istemiş" demesi caiz değildir. Nitekim Allah Teâlâ insanlara doğru ve yanlış yolu beyan etmeleri için peygamberler göndermiş, ilâhî kitaplar yollamış, bunnula birlikte insana akıl ve düşünme özelliği de vermiş ve ona hidayet yolunu göstermiştir.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör."
İnsan: 3
Eğer kişi namazı terkeder veya içki içerse, Allah'ın emrine karşı geldiği için cezalandırılmayı hak eder. Bundan dolayı tevbe etmeli ve pişman olmalıdır. Kaderi bahane edemez.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır."
Hadid: 22[31]
Namazın Önemi Ve Onu Terk Etmek
1- Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Namazlarını terk etmezler, kılarlar. İşte bunlar, Cennetlerde ağırlanırlar."
Meâric: 34-35
2- Allah Teâlâ buyuruyor:
"Namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan e kötülükten alıkoyar."
Ankebut: 45
3- Allah Teâlâ buyuruyor:
"Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar."
Mâûn: 4-5
(Yani: Gafil olurlar, özürsüz olarak vaktinden geç kılarak ciddiye almazlar.)
4- Allah Teâla buyuruyor:
"Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler."
Mü'niınûn: 1-2
5- Allah Teâlâ buyuruyor:
"Onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı zayi ettiler; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler."
Meryem: 59
6- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Sizden birinizin kapısının önünden akan bir nehir olsa, o kişi günde beş kerre o sudan yıkan-sa, hiç o kişinin üzerinde kir kalır mı?" Sahabe: "Hayır, hiç kir kalmaz" dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: İşte beş vakit namaz da öyledir. Allah onunla günahları yok eder."[32]
7- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Bizimle onlar arasındaki fark namazdır. Kim onu terk ederse kâfir olur." [33]
8- Rasûluliah sallaliahu aleyhi ve seliem şöyle buyuruyordır."
"Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk var[34]
Abdestve Namazı Öğrenelim
Abdest: Kollarını dirseklerine kadar sıyır ve "Bismillah" de.
1- Ellerini üç kere su ile yıka, ağzını üç kere su ile çalkala, burnuna üç kere su çek.
2- Yüzünü üç kere yıka, kollarını sağdan başlayarak dirseklerine kadar üç kere yıka.
3- Başını tamamıyla ve kulaklarınla birlikte mesh et.
4- Ayaklarını sağdan başlayarak topuklarına kadar üç kere yıka.
Teyemmüm: Eğer su bulamazsan yüzünü ve ellerini toprakla mesh et.
Namaz: "Sabah namazı iki rekattir." (Niyetini dilinle söylemezsin.) :
1- Kıbleye döneriz, ellerimizi omuzlarımıza (bazen de kulaklarımıza) kadar kaldırarak "Allahu Ekber" deriz.
2- Sağ eümizi sol elimizin üstünde göğsümüze koyarız ve Subhane'yi okuruz: "SubhânekeAllahüm-me ve bihamdik ve tebârekesmuk ve teâîâ ceddük velâ ilahe ğayruk." (Hadislerde bulunan başka dualarda okunabilir.)
Birinci rekâta başlarız:
İçimizden "Eûzü billahi mine'ş-şeytâni'r-racîm Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm" deriz. Sonra Fatiha suresini okuruz: "Elhamdu lillâhi rabbi'l-âlemîn. Er-Rahmâni'r-Rahîm. Mâliki yevmi'd-dîn. İyyâke na'bu-du ve iyyâke nesteîn. İhdine's-sırâta'l-mustakîm. Sı-râta'llezîne en'amte aleyhim. Ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn." (Âmin)
Bundan sonra besmele çeker ve bir sure okuruz. Meselâ İhlâs suresini: "Kul hüve'llâhu ahad. Al-lahu's-samed. Lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehu küfüven ehad."
- Tekbir getirerek ellerimizi kaldırır ve rükû ederiz. Rukûda ellerimizi diz kapaklarımızın üzerine koyarız ve üç kere: "Subhâne Rabbiye'l-azîm" deriz.
- Rukûdan doğrulurken ellerimizi, dizlerimizi, burunla birlikte alnımızı yere koyar, ayak parmak a-rımızı yerden kaldırmayarak dik olarak kıbleye doğru tutarız ve üç kere: "Subhâne Rabbiye'l-aİâ" deriz.
- Tekbir getirerek başımızı secdeden kaldırır, ellerimizi dizlerimizin üzerine koyup, oturur vaziyette dururken: "Rabbi'ğfir lî, ve'rhamnî, ve'hdinî, ve âfinî ve'rzuknî" deriz.
- Tekbir getirerek tekrar secde ederiz ve üç kere: "Subhâne Rabbiye'l-A'lâ" deriz.
- Tekbir getirip sağ ayağımız dikili, sol ayağımız yaygın vaziyette biraz oturduktan sonra ikinci rek'aîa kalkarız. (Bu oturuşa istirahat oturuşu denir.)
İkinci rek'ata başlarız:
- Eûzü besmele çekerek önce Fatiha suresini, sonra da kısa bir sûre okuruz. , - Birinci rek'atta yaptığımız gibi rükû eder, secde yaparız. Sonra oturur, sağ elimizi yumruk gibi sıkarak işaret parmağımızı kaldırır ve "Et-Tahiyyâtü lillâhi ve's-salevâtü ve't-tayyibât. Es-Selâmu ayieyke eyyühe'n-Nebiyyu ve rahmetu'llhahi ve berekâtüh. Es-Selâmu aleynâ ve aiâ ibâdillâhi's-sâlihîn. Eşhedüen lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh" deriz.
- Arkasından salevâttan okuruz: "Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrahim. İnneke Ha-mîdun Mecîd." "Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrahim. İnneke Hamîdun Mecîd."
- Sonra şu duayı ederiz: "Allâhümme innî eûzü bike min azâbi cehennem ve min azâbi'l-kabri, ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memât. Ve min fitneti'l-Mesî-hi'd-Deccâl."
- Başımızı sağa ve sola döndürerek her seferinde: "es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi" diyerek selâm verir ve namazımızı bitiririz. [35]
Namaz İle İlgili Bilgiler
1- İlk sünnet farzdan önce kılınır. Son sünnet farzdan sonra kılınır.
2- Acele etme ve namazda sağa-sola bakma, sadece secde yerine bak.
3- İmamı duymuyorsan içinden oku. Sesli okunan namazlarda imamın sektelerinde (sustuğu yer^ lerde) sen de Fatiha'yı oku.
4~ Cuma namazının farzı 2 rekattır. Camide imam hutbe verdikten sonra kılınır.
5- Akşam namazının farzı 3 rekattır. Önce 2 rekat kıl ve otur. Ettehıyyatü'yü okuduktan sonra ellerini omuz hizasına kadar kaldırarak ayağa kalk ve bu üçüncü rekatta sadece Fatiha'yı oku ve namazını tamamla.
6- Öğie, ikindi ve yatsı namazlarının farzları 4'er rekattır.
7- Vitr namazı 3 rekattır. 2 rekat kılar selam veririz. Sonra 1 rerak kılar ve selam veririz. Kunut dualarını rüku etmeden önce okuruz: "Allahümme'hdi-nî fîmen hedeyte. Ve âfinî fîmen âfeyte. Ve tevellenî fîmen tevelleyte. Ve bârik lî fîmâ âteyte. Ve kînî şer-ra mâ kadayte. Feinneke takdî velâ yukdâ aleyke ve innehu lâ yezillu men vâleyte velâ ye'izzu men âdey-te. Tebârekte rabbenâ ve te'âleyt."[36]
8- İmama rükuda yetişsen bile tekbir getir ve ;. namaza gir. Bu durumda bu rekatı kılmış sayılırsın.
9- Eğer birden fazla rekatı imamla kılamamış isen namazı sonuna kadar imamla beraber kıl. İmamla birlikte selam verme, kalk ve kalan rekatları tamamla.
10- Namazı hızlı kılma, çünkü bu namazı bozar. Nitekim Rasûluilah sallaliahu aleyhi ve seilem çok hızlı namaz kılan bir adam görmüş ve ona: "Dön, namazını tekrar kıl, senin kıldığın namaz olmadı" demiştir. Adam: "Ya Rasûluilah, bana öğret, nasıl kılayım?" dedi. Rasûlallah sallaliahu aleyhi ve seilem:"... Tam olarak duracak şekilde rüku et. Sonra dümdüz duracak şekilde dikil. Sonra tam olacak
şekilde secde et. Sonra tam olarak otur..." dedi.[37]
11- Eğer namazın vaciblerinden birini terk edersen, mesela ilk oturuşta oturmazsan veya kıldığın rekat sayısını karıştırırsan kesin olarak biloiğin en az sayı üzerine namazını tamamla ve namazın sonunda iki secde yap ve selam ver. Buna sehiv (yanılma) secdesi denir.
12- Namaz kıarken fazla gereksiz hareketlerde bulunma. Çünkü bu, huşuyu bozar. Belki de sebepsiz yere ve çokça yapılırsa namazı bozabilir.
13-Yatsı namazının en son kılınma vakti gece yarısı olan saat 24.00'tür. Vitir namazı ise imsak vaktine kadar kılınır. [38]
Namazla İlgili Hadisler'
"Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız, o şe-kildiftıamaz kılınız."[39]
"Sizden kim mescide girerse, oturmadan önce iki rek'at namaz kılsın." (Bu namaza tahiyyetü'l-mes-cid namazı denir.)[40]
"Kabirlerin üzerine ptçirmayınız ve onlara doğru namaz kılmayınız."[41]
"Kamet getirildi^rtde, fâ?z namazCTân başka namaz kılınmaz."[42]
"Bana, namaz kılarken elbisenin kenarlarını kıvırmamam emredildi." [43]
"Saflarınızı düz ve sık tutunuz." Enes radıyal-!ahu anh: "Bizden birisi, namazdaomuzunu arkadaşının omuzuna, ayaklarını da ayaklarına birleştirirdi" demiştir.[44]
"Namaza geç kaldığınızda koşarak gelmeyin. Sakin bir şekilde yürüyün. Yetişebildiğinizi kılın. Yetişemediklerinizi tamamlarsınız."[45]
"Tam olarak duracak şekilde rüku et, sonra dümdüz duracak şekilde dikil, sonra tam olacak şekilde secde et."[46]
""Secde ettiğinde ellerini yere düz koy, ayaklarını da dik tut."[47]
"Ben size imam olduğumda, benden önce rüku ve secde yapmayın."[48]
"Kulun kıyamette ilk hesaba çekileceği şey namazdır. Eğer namazı sağlam olursa diğer ameller) de sağlam olur. Eğer namazı bozuk olursa diğer amelleri de bozuk olur."[49]
Cuma Namazı Da, Cemaat Namazı Da Vacibdir.
Cuma namazı ve cemaatle namaz kılmak va-cibtir. Bununla ilgili deliller şunlardır:
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! Cuma günü ezanla namaza çağrıldığı zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilmiş olsaydınız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır."
Cuma: 9
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim tembellikle üç Cuma'yı terk ederse, Allah onun kalbini mühürler."[50]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Vallahi, namazın kılınmasını emretmeye, sonra namaza gelmeyenlerin evlerini bulup onlar içinde iken yakmaya niyetlenmiştim." [51]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Ezanı duyup da özürsüz olarak camiye gelmeyenin namazı yoktur." (Özür, düşman korkusu veya hastalıktır.)[52]
Âmâ birisi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-le'm'e gelerek: "Yâ Rasûlullah, beni camiye götürecek bir yardımcım yok. Evde kılmam için bana izin var mı?" dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona izin verdi. Sonra onu çağırdı ve: "Namaz için ezanı duyuyor musun?" dedi. O da: "Evet" dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Öyleyse icabet et" dedi.[53]
Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh şöyle demiştir: "Kim yarın Allah ile mutlu bir şekilde karşılaşmak istiyorsa, ezan okunduğunda bu beş vakit namazı cemaatle kılsın. Allah sizin peygamberinize hidayet yollarını emretmiştir. Bu beş vakit namaz da hidayet yollarındandır. Eğer siz onları filan kişi gibi evlerinizde kılarsanız peygamberinizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terk [54]
ederseniz sapıtırsınız. İçimizden, münafık ve özürlü olan hasta dışında kimsenin cemaat namazından ayrıldığını görmedim. Vallahi, koltuklarının altından iki kişiyle taşınan bir adam getirilir, safa durdurulurdu." [55]
Cuma Ve Cemaat Namazının Fazileti
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim gusül abdesti alır, Cuma namazına gider, kılabildiği kadar namaz kılar, sonra imam hutbesini bitirene kadar konuşmaz ve farz namazı kılarsa, diğer Cuma'ya kadar olan günahları affedilir. Buna üç gün daha ilave edilir. Kim hutbe anında çakıl taşlan ile oynarsa, boş işte bulunmuştur."[56]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim Cuma günü gusül abdesti alır da camiye ilk vaktinde giderse bir deve kurban etmiş olur. Kim ikinci vaktinde giderse bir sığır kurban etmiş olur. kim üçüncü vaktinde giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş olur. Kim dördüncü vaktinde giderse bir tavuk ta-sadduk etmiş olur. kim beşinci vaktinde giderse bir yumurta tasadduk etmiş olur. imam hutbeye çıkınca melekler, onu dinlemek için hazır bulunurlar.[57]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, sanki gece yarısına kadar namaz kılmış gibi olur. Kim sabah namazını cemaatle kılarsa sanki bütün gece namaz kılmış gibi olur."[58]
"Kişinin cemaatle namaz kılması, evde kılmasından daha sevaptır. Camide namaz kılmasında 20 küsur derece daha fazla sevap vardır. Bu şekilde, sizden kim güzelce abdest alır, sonra sadece namaz kılmak için camiye giderse attığı her adım için bir günahı silinir. Bu şekilde camiye girdiğinde namaza başlamış halde sayılır.[59] Sizden birisi namaz kıldığı yerde bulunduğu veya konuşup abdestini bozmadığı sürece melekler ona dua ederler ve şöyle derler: "Allah'ım, ona merhamet et, Allah'ım, onu bağışla, Allah'ım onun tevbesini kabul et." [60]
Cuma Namazını Nasıl Kılarım?
- Gusül abdesti alırım, tırnaklarımı keserim. fâüzel koku sürer, güzel elbisemi giyerim.
- Kesinlikle soğan ve sarımsak yemem. Sigara da içmem. Dişlerimi misvak veya diş macunu ile temizlerim.
- Camiye girdiğimde, imam hutbede de olsa iki rekat tahiyyetü'I-mescid namazını kılarım. Çünkü Rasûiullah sailallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: "Sizden birisi Cuma namazında imam hutbede iken camiye girerse, oturmadan önce hafif iki rekat namaz kılsın."[61]
- Hutbeyi dinlemek için otururum ve hiç ses çıkarmam.
- - İmama uyarak iki rekat Cuma'nın farzını kıları
- Cuma'nın son sünnetini 4 rekat olarak camide kılarım, evde isem 2 rekat namaz kılarım.
- Cuma günü Rasûiullah sallaliahu aleyhi Ve sellem'e salât ve selâmı çokça getiririm.
- Cuma günü kabul edilen duayı elde etmeye çalışırım. Zira Rasûiullah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Cuma günü öyle bir vakit vardır ki, Müslüman kişi o vakit dua ederse istediği şeyi Allah ona verir."[62]
Güneş Ve Ay Tutulması Namazı
Aişe radıyallahu anh şöyle demiştir: "Rasûlul-lah sallallahu aleyhi ve seilem'in zamanında güneş tutuldu. Müezzine, insanları toplaması için emir verdi ve kendisi namaza durdu. İki rekatli, dört rükulu ve dört secdeli bir namaz kıldı.[63]
Hz. Aişe radıyallahu anh şöyle demiştir: "Ra-sûlullah sallallahu aleyhi ve seilem'in zamanında güneş tutuldu. Kalktı insanlara namaz kıldırdı. Uzunca okudu. Sonra rüku etti, rükuu uzattı. Sonra başını kaldırdı öncekinden az olmak üzere uzunca bir okuyuşta bulundu. Sonra tekrar rüku etti ve ilk rukusun-dan daha kısa olan uzun bir rüku yaptı. Sonra iki secde yaptı. Sonra ikinci rekata kalktı. Bu rekatlarda ilk rekatta yaptıklarını yaptı ve selâm verdi. Güneş açılmıştı. İnsanlara bir hutbe irad ederek şöyle buyurdu: "Muhakkak güneş ve ay Allah'ın âyetlerinden-dir. Hiçbir kimsenin ölümü veya yaşamı için tutulmazlar. Eğer onların tutulduğunu görürseniz, bu durum bitinceye kadar namaz kılın..." Başka bir rivayette ise şöyle geçer: "Eğer onların tutulduğunu görürseniz Allah'a dua edin, zikredin, derhal namaza koşun, sadaka verin. Ey Muhammed ümmeti! Erkek veya kadın bir kulunun zina edişinden dolayı Allah kadar kıskanç hiçbir kimse yoktur. Ey Muhammed ümmeti! Eğer benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız. Ben Rabbim'in emrini sizlere iletmekle görevimi yerine getirdim, öyle değil mi?" [64]
Cenaze Namazını Nasıl Kılarız?
Niyetimizi dil ile söylemeksizin 4 tekbir ile kıla-
- İlk tekbirden sonra eûzü besmele çeker ve Fatiha Sûresi'ni okuruz.
- İkinci tekbirden sonra Allahümme sallı ve Al-lahümme barik dualarını okuruz.
- Üçüncü tekbirden sonra Rasûlullah sallailahu aleyhi ve sellem'den gelen şu duayı ölüye okuruz: "Allahümme'ğfir lehu ve'rhamhu ve âfihi va'fu anhu, ve ekrim nuzulehu, ve vessi' mudhalehu, ve'ğsilhu bı'l-mâi ve's-selci ve'l-bered, ve nakkıhi mine'l-hatâyâ kemâ yunakkis sevbi'l-ebyazi mine'd-denes. Ve ebdil-hu dâren hayran rnin dârihi ve ehlen hayran min ehlini. Ve zevcen hayran min zevcini. Ve edhılhu'l-cenne-te ve aizhu min azabi'l-kabri ve min azabi'n-nâr"[65]
- Dördüncü tekbirden sonra, sağa selâm veri-[66]
Ölümden İbret Almak
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "
"Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metamdan başka bir şey değildir."
Âli İmran: 185
Şair diyor ki:
Kesin gelecek olan şey için yükünü hazırla Kul için ölümün belirli bir vakti vardır. Hayatta iken günahların için tevbe et Mezara yatmadan önce önlemini al Yükünü almadan gidersen pişman olursun Seni huzura çağırdıklarında zorluk çekersin Hazırlığını yapan insanların yanında Senin yükün olmasın, buna razı mısın? [67]
Bayram Namazları
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ve Kurban bayramlarında namazgaha gider ve yaptığı ilk şey bayram namazını kıldırmak olurdu."^
'".» Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Bayram namazının ilk rekatında 7 tekbir, ikinci rekatında 5 tekbir vardır. Her iki rekatta da tekbirlerden sonra kıraat vardır."[68]
- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan ve Kurban bayram namazlarında hayırlı şeyleri görsünler ve müslümanların dualarına katılsınlar di-^e kölelerin, genç kızların ve hayızlı kadınların da lamazgâha çıkmalarını bize emrederdi. Ancak ha-'izlı kadınlar namaz kılmazlardı. Ben (Ümmü Atiy-re): [69]"Ya Rasûlallah! Kadınlardan birinin giyecek elbi-lesi yoksa ne yapar?" dedim. Rasûlullah: "Kızkardesinin elbiselerinden birini giysin" dedi. [70]
Hadislerden İstifade Edilenler
- Bayram namazları cemaatle kılınır ve iki rekattır. Birinci rekatın başında 7 tekbir, ikinci rekatın başında 5 tekbir alınır. Sonra imam Fatiha Sûresi'ni ve ardından bir sûre okur.
- Bayram namazları, şehir yakınlarında bir yer olan namazgahta kılınır. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaz için oraya gider, beraberinde çocuklar, genç kızlar ve hatta hayız özürü olan kadınlar da giderdi. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî'de şöyle diyor: "bayram günü namazgaha çıkmak gerekir. Eğer çıkmaya engel bir durum olursa o zaman namaz camide kılınır." [71]
Kurban Kesmek
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kurban bayramında şöyle demiştir: "Bugün ilk yapacağınız iş, önce namaz kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize uymuştur. Kim de hayvanını namazdan önce keserse bu, kurban olmaz. Onun çilesine yedirdiği et olur." [72]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle fiuyuruyor: "Ey insanlar! Her eve kurban düşer."
Ahmed ve diğerleri rivayet etmiş, İbn Hacer de Fethu'l-Bârî'de desteklemiştir. - Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim gücü yeterde kurban kesmezse, bizim camimize yaklaşmasın."
İbn Mâce, Hakim, el-Elbânî Câmi'de sahihlemiştir. [73]
Yağmur Duası
- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazgaha çıkmış ve yağmur yağması için dua etmiştir. Sonra kıbleye yönelmiş ve iki rekat namaz kılmıştır. Elbisesini ters çevirerek sağını soluna giymiştir.
Buhâri (Duadan önce de namaz kılmak caizdir.)
- Enes b. Malik radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre Ömer b. Hattab radıyallahu anh yağmur yağmayıp kuraklık olduğunda Abbas'tan yağmur duası yapmasını istemiş ve şöyle demiştir: "Allah'ım! Eğer kuraklık olursa biz, Senin Nebi'n ile Sana tevessülde bulunurduk, Sen de bize yağmur gönderirdin. Şimdi Sana Nebi'nin amcası ile tevessülde bulunuyoruz. Bize yağmur ver." Ve onlara yağmur gönderilmiştir.[74]
Bu hadis, Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sel- hayatta iken sahabenin yağmur yağması için dua etmesini O'ndan istediklerini, ama O öldükten sonra O'ndan bunun için dua etmesini istemediklerini gösterir. Bunun yerine onlar, o an hayatta olan amcası Abbas'tan dua etmesini istiyorlar ve O da onlara dua ediyor. İşte bu meşru bir tevessül şeklidir. [75]
Namaz Kılan Kişinin Önünden Geçme!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Eğer namaz kılanın önünden geçen, yüklendiği günahın ne olduğunu bilseydi, 40 beklemesi, onun için namaz kılanın önünden geçmesinden daha hayırlıdır." Ebu Nadr diyor ki: "Bilmiyorum, 40 gün Müslim, yoksa 40 ay mı, yoksa 40 sene mi demişti." [76]
İbn Huzeyme'de gelen rivayette ise 40 bahar şeklindedir. İbn Hacer bu rivayetin sahih olduğunu söylemiştir.
Bu hadise göre namaz kılanın secde yapacağı yerin önünden geçmek günahtır ve ahirette cezası vardır. Namaz kılanın önünden geçen kişi bunun ne kadar günah olduğunu bilseydi 40 sene beklerdi. Ancak hadisten çıkan sonuca göre namaz kılanın secde ettiği yerin uzağından geçilirse hiçbir günah yoktur. Çünkü hadiste secde edenin ellerini koyduğu yer anlaşılır. Ayrıca namaz kılanın önüne bir engel koyması gerekir ki oradan geçen, bunu anlayıp dikkatli olsun. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: "Sizden birisi namaz kılarken insanlara karşı bir sütre edindiğinde birisi onun önünden geçmek isterse ona engel olsun. Yine de geçmek isterse dövüşsün ve ona engel olsun. Çünkü o şeytandır."[77]
Buhârî'nin rivayet ettiği namaz kılanın önünden geçen kişiye engel olma hadisi genel anlamda Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'yi de içerir. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu hadisi söylediğinde ya Mekke'de ya da Medine'de bulunuyordu. Bunun delili şunlardır:
1- Buhârî (1/129) da: "Namaz kılan, önünden geçene engel olur" başlığı altında şunu kaydediyor: İbn Ömer namazda teşehhüd anında önünden geçen kişiye engel olmuştur. O Kabe'de iken şöyle demiştir; "Eğer yine de geçmek isterse ona engel ol." İbn Hacer Fethu'l-Bârî'de şöyle diyor: "Özellikle Kabe'nin zikredilmesi, orada devamlı izdiham olduğun-82
dan dolayı önden geçenin bağışlanacağının düşünülmemesi içindir. Buhârî'nin hocası Ebu Nuaym kendi kitabında İbn Ömer'den gelen bu eseri Kabe ile ilişkilendirmiştir."
2- Sünen-i Ebû Dâvûd'da geçen şu hadis ise ravileri içinde meçhul kişi olduğundan sahih değildir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i Kabe'de Benî Selim kapısının yanında, insanlar önünden geçerken namaz kılarken gördüm. Önünde sütre yoktu."
İbn Hacer, Fethu'l-Bârî'de bu hadisin illetli olduğunu söylüyor.
3- Buhârî'de "Mekke ve diğer yerlerde sütre edinme" başlığı altında Ebu Cuheyfe şöyie diyor: "Rasûlullah sallailahu aleyhi ve sellem Batha'da (Mekke'de bir yer) öğle ve ikindi namazlarını iki rekat kıldığında önüne asasını sütre olarak dikti."
Özet olarak: Bu sahih hadislerde geçtiği üzere namaz kılan kişi eğer önüne engel koymuşsa ister Harem'de, ister başka yerde secde ettiği yerden geçmek haramdır, günahtır. Ama eğer geçecek kişi çok zor durumda ise geçmesi caiz olur. [78]
Oruç Ve Faydâsı
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenleri Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz."
Bakara: 183 Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Oruç kalkandır." (Cehennem ateşinden korur.)[79]
Ey müslüman kardeşim! Ramazan orucunu tutmak bir ibadettir ve pek çok faydaları vardır. Bu faydalar şunlardır:
- Oruç, mideyi uzun ve devamlı olan görevinden rahata kavuşturarak hazmı kolaylaştırır. Fazla ki-bları eritir ve vücudu güçlendirir. Ayrıca bir çok hasta-ık için de faydalıdır. Oruç, sigara alışkanlığı olanları sigaradan uzaklaştırır ve terk etmelerine sebep olur.
- Oruç ruhu güzelleştirir. Onu hayır işlerrjeye, düzene, itaate ve sabra alıştırır. '
- Oruçlu kişi, kendisi ile diğer oruç tutan kardeşleri arasında eşitliği hisseder. Çünkü onlarla birlikte oruç tutmakta ve onlarla birlikte iftar etmektedir. Böylece İslami birliğin bir bütün olduğunu hisseder. Açlığın ne demek olduğunu, aç ve muhtaç olan kardeşlerinin ne durumda olduğunu anlar.
- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
1- "Her kim inanarak ve sevabını umarak, Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır."[80]
2- "Her kim Ramazan orucunun tutar, ardından Şevval ayından da altı gün oruç tutarsa, bütün sene oruç tutmuş gibi olur."[81]
3- Her kim inanarak ve sevabını Allah'tan umarak, Ramazan ayını kıyamla [82](teravih namazlarını kılarak) geçirirse geçmiş günahları bağışlanır. [83]
Ramazanda Yapman Gereken Vazifeler
Müslüman kardeşim, her şeyden önce şunu bilmemiz gerekir: Allah"Teâlâ kendisine ibadet etmemiz için Ramazan orucunu bize farz kılmıştır. Öyleyse aşağıda gelen şu şeyleri yap ki tuttuğun oruç kabul ve faydalı olsun.
- Namazını bırakmadan devam et. Çünkü birçok oruç tutan kişi dinin direği ve terki küfür olan namazı ihmal etmektedir.
- Güzel ahlâk sahibi ol. Oruçlu olduğunu göz önünde tutarak, küfretmekten, küfre götüren amellerden ve insanlara kötü davranmaktan sakın. Zira :oruç ruhu güzelleştirip asla ahlâkı kötüleştirmez. Kü-,für amelleri ise müslümanı dinden çıkarır.
- Orucunun bozulmamasını istiyorsan şaka dahi olsa boş ve kötü söz söyleme. Rasûlullah sal-lallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisini unutma:
"Sizden biriniz oruçlu olduğu gün kötü söz söylemesin ve bağırıp çağırmasın. Eğer bir kimse ona söver veya onunla kavga ederse ona: "Ben oruçluyum, ben oruçluyum" desin."[84]
- Kanser ve damar tıkanıklığı gibi hastalıklara sebep olan sigarayı bırakma konusunda oruç tutmayı fırsat bil. Kuvvetli irade sahibi ol. Gündüz oruçlu iken sigarayı nasıl bırakıyorsan, gece de bırakmaya çalış. Böylece sağlığın düzelecek. Paran da çoğalacaktır.
- İftar ederken çok yemek hazırlayarak israfta bulunma. Bu senin hem sağlığını bozar, hem de oruçtan alacağın faydayı yok eder.
- Oruç ile bağdaşmayan ve ahlâkını bozmaması için sinemaya gitme ve televizyon seyretme.
- Sahuru ve sabah namazını kaçırmamak için geç vakitlere kadar geceleme. Sabahleyin erkenden işe gitmen gerekir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu hususta şöyle buyurmaktadır:
"Allah'ım, ümmetimden erken kalkanları bereketli kıl."[85]
- Yakın akrabana ve ihtiyaç sahiplerine verdiğin sadakayı artır. Akrabalarını ziyaret et, küskünleri barıştır.
- Allah'ı zikretmeyi, Kur'an okumayı ve dinlemeyi, onun mânâsını iyi anlamayı fazlalaştır. Kur'an'la amel et. Ramazan vaazlarını dinlemek için camide hazır bulun. Ayrıca Ramazan'm son on günü camide itikafa girmek sünnettir.
- Hükümlerini öğrenmek için oruçtan bahseden bir kitap oku. Böylece unutarak yiyip içmenin orucu bozmadığını, geceleyin cünüb olmanın oruca engel olmadığını, ama namaz kılmak ve temiz olmak için mutlaka gusül etmenin gerekli olduğunu öğrenmiş olursun.
- Orucunu muhafaza et. Gücü yeten çocuklarını da oruca alıştır. Özürsüz olarak oruç bozmamaya dikkat et. Kim kasıtlı olarak bir günlük orucunu bd-zarsa, o gün için kaza orucu tutar ve samimi bir tevbe eder.
Kim Ramazan'da oruçlu iken hanımıyla cinsel münasebette bulunursa, gücüne göre sırayla yapması gereken kefareti verir. Kefaret ise, köle.âzâd etmesi gücü yetmezse iki ay aralıksız oruç tutması gücü yetmezse altmış fakiri duyurmasıdır.
- Müslüman kardeşim! Ramazan orucunu tutmamaktan veya insanların önünde açıktan yiyip içmekten sakın. Zira oruç tutmamak, açıkça Allah'a karşı gelmek, İslâm'ı hafife almak ve insanlar arasında utanmaz olmak demektir.
Şunu bil ki, oruç tutmayanın bayram yapmaya hakkı yoktur. Çünkü bayram, orucun tamamlanması ve bu ibadetin kabulü sebebiyle duyulan büyük bir sevinçtir. [86]
Hac Ve Umrehakkında Bilgiler
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:"
"Yoluna güç yetirenlerin o evi (Kabe) haccetme-si, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır."
Âli İmran: 97
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Bir umre, İkinci umreye kadar aralarında olan günahlara kefarettir. Kabul olunan haccın mükâfatı ise ancak cennettir."[87]
- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim hac yapar ve onda kadına yaklaşmaz ve günah da işlemezse, anasından yeni doğmuş gibi günahsız döner."[88]
- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Hac ibadetini benden alınız."
- Seni getirip götürecek kadar paran olursa hac ibadetini yapmak için yapacağın masrafların hac için gerekli olan harcamalarla ilgisi yoktur. Allah bunu bir özür olarak kabul etmez. Hastalanmadan veya fakirleşmeden ya da Allah'a günahkâr olarak ölmeden önce hac ibadetini yapmak için acele et. Çünkü hac, İslâm'ın şartlarından olup onun dünyada ve ahirette pek çok faydalan vardır.
- Umre ve hac için harcanan paranın helal olması gerekir. Yoksa Allah Teâlâ o ibadeti kabul etmez.
- Kadının hac veya başka bir yere yanında mahremi olmadan gitmesi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisinden dolayı haramdır: "Kadın, yanında mahremi olmadan yolculuğa çıkamaz."[89]
- Dargın olduğun kişi ile barış, borcun varsa öde. Ailene; süs, araba, yiyecek ve kesilen hayvanlar hakkında fazla israf etmemelerini vasiyet et. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:[90]
"Yiyihİz, içiniz, ama israf etmeyiniz.
A'raf: 31
- Hac müslümanlar için adeta büyük bir konferanstır. Birbirleri ile tanışıp sevinirler. Problemlerini halletmek için yardımlaşırlar. Haccin dinî ve dünyevî yararlarını görürler.
- Sorun ve dertlerin çözümünde yalnız Allah'tan yardım istenilebileceğini ve yalnız O'na dua edilip başkasına asla dua edilmeyeceği bilmen gereken önemli meseledir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"De ki: Ben ancak Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam."
Cin: 20
- Umre yapmak senenin her vaktinde caizdir. Ancak özellikle Ramazan ayında yapmak daha iyidir. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Ramazan'da yapılan umre, hacca denktir."[91]
- Kabe'de kılınan namaz, başka yerde kılınan namazdan yüzbin kat daha değerlidir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescidlerde kılınan bin namaza eşittir."[92]
Yine şöyle buyuruyor: "Mescid-i Haram'de kılınan bir namaz, benim mescidimde kılınan yüz namaza eşittir."[93]
Bu ecrin matematiksel hesabı ise şöyledir: 1000 x 100 = 100 000 (yüzbin) namaz[94]
- Temettü haccını yapman senin için daha iyidir. O da önce umre yapıp ihramdan çıkman, hac zamanı tekrar ihrama girmendir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Ey Muhammed ailesi! Sizden kim hac yaparsa temettü haccına niyet etsin." [95]
Umrede Yapılacâk Ameller
1- İhrama girmek: Mikat[96] yerine gelindiğinde ih-] ram elbisesini giy ve şöyie niyet et: "Lebbeyk Alla-I hümme bi-umre". Sonra sesini telbiye getirerek yük-j selt: Lebbeyk Aliahümme lebbeyk...
2- Tavaf etmek: Mekke'ye varınca Kabe'ye git.; Haceru'l-Esved'den: "Bismillah! Allahu ekber" diye-; rek başla ve Kabe'yi 7 kere tavaf et. Eğer gücün ye-; terse Haceru'l-Esved'i öp veya sağ elinle ona işaret et. Her dönüşte, eğer gücün yeterse öpmeden ve işaret etmeden Rüknü'l-Yemânî ve Haceru'l-Esved arasında şu duayı oku: "Rabbena âtinâ fi'd-dünya haseneten ve fi'l-âhirati haseneten ve kına azâbe'n-nâr." Tavafını bitirdikten sonra Makam-ı İbrahim'in arkasında iki rekat namaz kıl. Birinci rekatta Kâfirun, ikinci rekatta İhlâs Sûrelerini oku.
3- Sa'y yapmak: Safa tepesine çık, kıbleye dön ve ellerini semaya açarak şu âyeti oku: "İnne's-Sa^â veİ-Mervete min şeâirillâh." Peşinden: "Ebdeu bimâ bedee'llâh" hadisini söyle. Üç kere tekbir getirip işaret etmeden üç kere şöyie söyle: "Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehu'l-mülkü ve lehu'l-hamdu ve Hüve alâ külli şey'in kadîr. Lâ ilahe illallâhu vah-deh, enceze va'deh ve nasara abdeh ve hezime'l-ahzâbe vahdeh."
Bu sözü Safa ile Merve arasında başka dualarla birlikte devamlı tekrarla. İki yeşil çizgi arasına geldiğinde koşar adımla yürü. Sa'y, gidiş bir, dönüş bir olmak üzere yedi keredir.
4- Tıraş olmak: Saçının hepsini tıraş et veya her yerinden olmak üzere kısalt. Kadın ise saçını azıcık kısaltır. [97]
Hacda Yapılacak Ameller
İhrama girmek, Mina'da gecelemek, Arafat'ta vakfe, Müzdelife'de gecelemek, cemreleri taşlama, kurban, tıraş, tavaf, sa'y, bayram günleri Mina'da gecelemek.
Temettü Haccı: Halaylarında ihrama girip umre yaptıktan sonra ihramdan çıkmak, sonra Zilhic-ce'nin 8. günü hac için tekrar ihrama girmektir. En kolay ve en efdal hac, bu hacdır. Bu yüzden Rasû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem, sahabeden Kıran ve İfrad haccına niyet edenlere şöyle buyurmuştur: "Sizden kim beraberinde kurbanlık hayvan getirme-mişse, haccını bozsun ve umre yaparak Temettü'ye çevirsin."[98]
1- Mekke'de iken Zilhicce ayının 8. günü olduğunda ihrama girerek: "LebbeykAllahümme haccen" de. Minâ'ya git. Öğle, ikindi ve yatsı namazlarını vaktinde kısaltarak iki rekat, akşamı ise üç rekat olarakkıl. Sabah namazını iki rekat kılmak İçin orada gecele.
2- Zilhicce'nin 9. günü güneş doğduktan sonra Arafat'a git. Öğle ile ikindi namazlarını öğlenin vaktinde, bir ezan ve iki kametle sünnetlerini kılmadan kısaltarak kıl. Yalnız Arafat sınırları içinde olduğundan emin ol. Çünkü Arafat vakfesi haccın temel şart-larındandır. Tek olan Allah'a dua et ve bol bol telbiye getir. Eğer oruçlu isen orucunu boz.
3- Güneş battıktan sonra sakin bir halde Arafat'tan Müzdelife'ye in. Akşam ile yatsı namazını yat-smın vaktinde bir ezan ve iki kametle Meş'ariİ-Ha-ram'da kıl ve orada Allah'ı bol bol zikret.
Zayıflar (yaşlılar, kadın ve çocuklar) için ge|ce yarısından sonra Müzdelife'den ayrılmalarına ikin verilir.
4- Bayramın birinci günü güneş doğmadan önce Müzdelife'den Mina'ya çık. Güneş doğduktan sonra 7 küçük taşı tekbir getirerek büyük cemreye at ve taşların çember içine düştüğünden emin ol. Eğer içine düşmemişse düşmeyen taş için tekrar at. Taşlar geceye kadar da atılabilir.
5- Kurban Bayramı günleri içinde kurbanını Mi-na veya Mette'de kesip derisini yüz. Etinden ye, fakirlere de yedir. Şayet kurban kesecek paran yoksa, üç günü hacda, geri kalan yedi günü evine ve ailene döndükten sonra olmak üzere on gün oruç tut. Kadınlar da kurban kesme veya oruç tutma hususunda aynı erkekler gibidir. Bu, sadece temettü haccına niyet edenler için vardır.
6- Saçının hepsini traş et veya her taraftan kısalt. Traş daha sevaptır. Sonra elbiseni giy. Böylece hanımın hariç herşey sana hela! olur.
7- Mekke'ye git. Kabe etrafında yedi tavaf, Safa ve Merve arasında da yedi sa'y yap. Böylece sana haram olan hanımın da helal olur. Bu tavafı bayramın son gününe kadar da erteleyebilirsin.
8- Daha sonra Bayram günleri Minâ'ya dön, orada gecelemek vacibdir. Küçük cemreden başlamak üzere orta cemreye, sonra da büyük cemreye üç gün öğleden sonra tekbir getirerek yedişer taş at. Taşlamanın vakti geceye kadar devam eder. İkinci gün taş atıp ayrılanların işi biter. İsteyen kalıp üçüncü gün de atabilir. Küçük ve orta şeytanı taşladıktan sonra elleri kaldırıp durarak dua etmek sünnettir, kadınlardan zayıf olanlar, yaşlılar ve hastalarla küçük olanların taş atma hususunda vekil tayin etmeleri caizdir. Ayrıca özür sahiplerinin geciktirdikleri taşları ikinci ve üçüncü gün atmaları caizdir.
9- Veda tavafı vacibdir. Geri dönüş yolculuğu ise veda tavafından sonradır. Veda tavafının veya şeytan taşlamanın veya Mina'da gecelemenin terk edilmesi halinde ceza olarak kurban kesmek gerekir. [99]
Hac Ve Umre İle İlgili Edepler
1- Haccını Allah için İhlaslı bir şekilde yap ve şöyle de: "Ey Allah'ım, bu hacci içinde riya ve gösterişin olmadığı bir hac kıl".[100]
2- Bilgili ve ilim ehli insanlarla arkadaşlık edip onlara hizmet et. Komşularının eziyetlerine karşı sabırlı ol ve onlara katlan.
3- Sigara içmekten ve satışını yapmaktan kaçın. Zira sigara sağlığa, çevrendekilere ve cebe zararlıdır. Sigara haramdır onu içen Allah'a asi olur.
4- Her namazdan önce misvak kullan. Ayrıca hediye olarak da ülkene misvak, zemzem ve hurma götür. Çünkü bu konuda sahih hadisler vardır.
5- Kadınlara sürtünüp dokunmaktan ve onlara bakmaktan kendini koru. Kendi hanımlarını da erkeklerden koru.
6- Namaz kılanların kafalarının üstlerinden at-lio layarak onlara eziyet verme. Bulduğun en yakın yere otur.
7- Harem dahi olsa namaz kılanların önünden geçme. Çünkü bu, şeytanın işidir.
8- Namazlarını kılarken acele etme. Duvar, insan sırtı veya korkulukları kendine sütre yaparak namaz kıl. İmamın sütresİ cemaatin sütresi yerine geçer.
9- Tavaf ederken, sa'y yaparken, cemreleri taşlarken hep etrafındaki insanlara karşı iyi davran, önceliği onlara ver.
10- Allah'ın dışında ölülere dua ederek onlardan yardım isteme. Zira bu, yaptığın hac ve umrenin ve diğer tüm amellerin boşa gitmesine sebep olan şirkin ta kendisidir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Andolsun eğer Allah'a şirk koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsrana uğrayanlardan olursun.
Zümer: 65[101]
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Mescidiyle İlgili Edepler
1- Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem'in mescidine girerken sağ ayağınla gir ve şöyle söyle: "Bismillahi ve's-selâmu alâ Rasulillah. Allahüm-me'ftah lî ebvâbe rahmetik."
2- İki rekat tahiyyetü'l-mescid namazı kıl ve Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem'e ve iki arkadaşına (Ebu Bekir ve Ömer) şöyle selam ver: "Eşse-lâmu aleyke yâ Rasulallah, esselâmu aleyke yâ Ebâ Bekr, esselâmu aleyke yâ Umer." Sonra dua etmek için kıbleye dön ve Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisini hatırla:
"Bir şey istediğinde yalnız Allah'tan iste, yardım istediğinde de yalnız O'ndan iste."[102]
3- Rasûlullah saNallahu aleyhi ve sellem'in mescidini ziyaret ve O'na selam vermek müstehab-dır. Yoksa haccın sağlam ve tam olmasının bu ziyaret ve selamla hiçbir alakası yoktur. Ayrıca bu ziyaretin ve selamın belli bir vakti yoktur.
4- Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem'in kabrinin demirlerini ve duvarlarını tutmaktan ve onları öpmekten sakın. Bütün bunlar bid'aîtir.
5- Mescid-i Nebevi'yi terk ederken geri geri çıkmak, delili olmayan bir bid'attir.
6- Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisinde belirttiği gibi O'na salat ve selamı çokça getir:
"Kim bana bir salat getirirse, Allah ona on sa-lat/rahmet eder."[103]
7- Medine'de ayrıca Bakî Mezarlığı ve Uhud Şehidliği'ni ziyaret etmek müstehabdır. Ama yedi mescidler ibadet maksadıyla ziyaret edilmez.
8- Medine'ye yapılan yolculuğun esas gayesi Mescid-i Nebevî'yi ziyaret etmektir. Daha sonra Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem'e selam verilir. Çünkü orada kılınan bir namaz, diğer camilerde kılınan bin namaza eşittir.[104]
Daha sonra Kubâ Mescidi'ne ziyarete gideriz. Zira Rasûlullah sailailahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kim evinde güzelce temizlenerek Kubâ Mescidi'ne namaz kılmak için gelirse ona tam bir umre ecri verilir." [105]
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Ahlâki
O'nun ahlâkı Kur'an id. Bir şeye kızacak olsa Kur'an üslubu ile kızar, bir şeye razı olacak ise Kur'an'ın üslubu ile razı olurdu. Hiçbir zaman kendisi için kızmaz ve intikam almazdı. Eğer Allah'a olan saygı ihlal edilirse, o zaman Allah için kızardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların en doğru sözlü olanı idi. Verdiği sözü tutardı. Yumuşak huyluydu, toplum içinde uyumlu birisi idi. Edep ve haya konusunda bakire kızlardan daha edepliydi. Başını önüne eğerek yürürdü. Çoğunlukla görüşünü düşünerek söylerdi. Kötü söz söylemez, lanet etmezdi. Kötülüğü kötülükle karşılamaz, affeder ve kusuru görmezlikten gelirdi.
Kim kendisinden bir şey istese onu geri çevirmezdi, yoksa tatlı söz söylerdi. Kaba ve katı birisi değildi. Kimsenin sözünü kesmez, ancak haksızlık yaptığı zaman ona engel olur veya karşı çıkardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem komşusunu gözetir, misafirine ikramda bulunurdu. Allah'ı anmadığı hiçbir vakit geçirmezdi. İyimser olmayı ve bir şeyi hayra yormayı sever, kötümserlik ve uğursuzluktan hoşlanmazdı. İki şey arasında seçim yapmak zorunda kalırsa kolay olanı seçerdi. Üzgün olanı sevindirir, zulüm görenlere yardım ederdi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sahabesini sever, onları gözetir ve onlarla istişarede bulunurdu. Onlardan kim hasta olursa onu ziyaret eder, gözükmeyenleri arar sorardı, ölenlerin arkasından duada bulunurdu. Özür sahibinin özrünü kabul ederdi. Onun yanında güçlü ve güçsüz, adaleti karşısında eşitti. Bir söz konuştuğu zaman dinleyenler sözünü sayacak şekilde tane tane konuşurdu.
Şaka yaparken bile yalan söz söylemezdi. [106]
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem'in Edebi
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların en merhametli ve şefkatlisi idi. Arkadaşlarına karşı çok cömertti. Bir mecliste otururken dostlarına yer verirdi. Karşılaştığı kişiye selam verir, tokalaştığı zaman da karşısındaki kişi elini çekmeden elini çekmezdi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanların en mütevazi ve alçak gönüllü olanı idi. Kendisi dolu bulduğu meclisin en son yerine oturur, böyle yapılmasını emreder, başkalarının yerlerinden kalkıp kendisine yer vermesini istemezdi. Yanına birisi geldiğinde o kişi kalkamadan önce O da kalkmazdı. Ancak acele işi olursa o kişiden izin İsteyerek kalkardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmazdı.[107] Nitekim Enes b. Malik radıyallahu anh şöyle demektedir:
"Dostları Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem'i çok severlerdi. Kendisi için ayağa kalkılmasını sevmediğini bildiklerinden, O gelince ayağa kalkmazlardı."[108]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kişiyi, onun sevmediği şekilde karşılamazdı. Hastaları ziyaret ederdi. Fakirleri sever, onlarla oturur, cenazelerine katılırdı. Fakiri, fakirliğinden dolayı hor görmez; kabiie reisine de reisliğinden dolayı hürmet etmezdi. Az dahi olsa nimete şükrederdi. Hiçbir yemeği beğenmezlik etmez, hoşuna giden yemeği yer, hoşuna gitmeyeni bırakırdı. Yemeğe ve içmeye başlamadan önce besmele çeker, sağıyla yer bitirince de şükrederdi.
Güzel kokuyu severdi. Soğan, sarımsak ve benzeri şeyleri kötü kokusundan dolayı sevmezdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hac yapmış ve şöyle demiştir:
"Allah'ım, içinde riya ve gösteriş olmayan bir hacca niyet ettim."[109]
Sahabe arasında otururken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ayrı birisi olduğu fark edilmezdi. Bedevî birisi onların yanına gelince: "İçinizde Muhammed kimdir?" diye sorardı. En çok sevdiği elbise, baldırlarının yarısına kadar uzanan gömlek idi. Yiyecek ve giyecekte israf etmezdi. Takke ve sarık giyerdi. Sağ eline orta ile küçük parmağın arasındaki parmağa gümüşten bir yüzük takardı. Sakalı uzun ve gür idi. [110]
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in Davet Ve Cihadı
Allah Teâlâ Rasulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i âlemlere rahmet olarak gönder- | mistir. O da Arapları ve bütün insanları, bu dünyada ve ahirette kendilerini kurtaracak ve onları mutlu edecek şeye davet etmiştir. İlk davet ettiği şey, Allah'a tek olarak ibadet etmektir. Bu ibadet çeşitlerinde birisi de sadece Allah'a dua edip O'ndan yardım istemektir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"De ki: Ben ancak Rabbim'e yafvanrım ve O'na kimseyi ortak koşmam."
Cin: 20
Müşrikler O'nun bu davetini kendi inançlarına zıt olduğu için kabul etmediler ve babalarının dinini taklide devam ettiler. Böyle de kalmayıp, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sihirbaz ve deli olmakla suçladılar. Oysa daha önce O'nun "Sadıku'l-Emin" olduğunu söylüyorlardı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kavminin kendisine yaptığı eziyetlere Rabbi'nin şu âyetlerinden dolayı sabretti:
"Artık Rabbin'in hükmüne boyun eğip sabret, onlardan hiçbir kâfire veya günahkâra boyun eğme!"
İnsan: 24
Mekke'de 13 sene insanları tevhide davet ederek kendisine uyanlarla birlikte işkence ve eziyetlere katlandı. Sonra sahabeyle birlikte adalet, sevgi ve eşitlik üzerine yeni bir toplum oluşturmak için Medine'ye hicret etti. Allah Teâlâ kendisine mucizelerle yardım etti. En büyük mucizesi tevhid, ilim, cihad ve güzel ahlâka çağıran Kur'an-ı Kerim'dir.
Krallara mektuplar yazarak onları İslâm'a davet etti. Bizans kralı Heraklius'a şöyle yazdı: "Müslüman ol, kurtul. Allah sana iki kere ecir versin... Ey ehl-i kitab, sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze gelin: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi rabler edinmesin..." (Yani helal ve haram saydıkları şeylerde rahiplere uymayalım.)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem müşriklerle ve yahudilerle savaş yaptı ve onları yendi. Kendisi yaklaşık 20 savaşa katıldı. Ayrıca, İslâm'ı yaysınlar ve cihad etsinler; insanları zulüm ve kölelikten kurtarıp hürriyetlerine kavuştursunlar diye sahabeyi de birçok seriyye ile gönderdi. Onlara savaştan önce insanları tevhid dinine davet etmelerini öğretti. [111]
Rasûlullah Sâllalahu Aleyhi Ve Sellem'i Sevmek Ve On'a Uymak
( Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"(Ey Muhammed onlara) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir."
Âli İmran: 31
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim beni, babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe gerçekten iman etmiş olmaz."[112]
Kuşkusuz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem'de üstün ahlâk, cesaret ve cömertlik gibi vasıflar bir arada toplanmıştır. O'nu ilk gören, heybetinden ve ihtişamından çekinir, sonra O'nunla dost olup tanıyınca çok severdi. Şüphesiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem peygamberlik görevini yerine getirmiş, ümmetine nasihat etmiş, insanları tek söz altında toplamış, sahabeyle beraber olanların kalplerini fethetmiştir. Ayrıca insanları insana kul olmaktan kurtarıp, Allah'a kul yapmak için cihad ederek ülkeleri fethetmiştir.
Onlar bize bu dini, bid'at ve hurafelerden arınmış olarak ekleme ve çıkarmalara ihtiyaç duymadan tam olarak ulaştırmışlardır.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim."
Maide: 3
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ben üstün ahlâkı tamamlamak için gönderildim."
Hakim sahihlemiş, Zehebî de ona muvafakat etmiştir..
İşte Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ahlâkı bu idi. Ey aziz kardeşim! Bu ahlaka sarıldığınız zaman onu gerçekten sevenlerden olursunuz.
"Andolsun ki, Rasûlullah'ta sizin için güzel bir örnek vardır."
Ahzab: 21
Bilin ki, Allah'ı ve Rasulü'nü gerçekten sevmek, Allah'ın kitabı Kur'an ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sahih hadisleri ile amel etmekle olur. hüküm için bu ikisine müracaat ederek, onların getirdiği tevhide bağlanarak ve başkasının sözünü o ikisinin önüne geçirmeden olur. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! Allah'ın ve Rasulü'nün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir."
Hucurat: 1
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sevmenin bir alâmeti de O'nun daveti olan tevhidi sevmek ve uygulamak, yine tevhidi anlatan kişileri sevmek ve onları aşağılayan, alay eden, kötü ve çirkin lâkaplar takmamaktır.
Allah'ım, sen bizi Rabulü'nü sevip O'na uyan, şefaatine nail olan ve O'nun ahlakıyla ahlâklananlar-dan eyle (âmin). [113]
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ' Hakkında Hadisler
1- "Ben size, yapıştığınızda asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum: Allah'ın kitabı ve Peygamberin sünneti."
Hakim: et-Elbâni sahihlemiştir.
2- "Sizin üzerinize düşen benim sünnetime ve doğru yola yönlendiren Hulefa-i Raşidin'in sünnetine uymanızdır."[114]
3- "Ey kızım Fatıma! Benim malımdan istediğini al. Ama Allah'ın huzurunda benim sana hiçbir faydam olmaz.[115]"
4- "Kim bana itaat ederse Allah'a itaat eder, kim bana karşı gelirse Allah'a karşı gelmiş olur."[116]
5- "Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'yı övdükleri gibi beni övmekte aşırıya kaçmayın. Ben ancak bir kulum. Bana "Allah'ın kulu ve elçisi" deyin."[117]
6- "Allah, peygamberlerinin kabirlerini mescid edinen yahudileri katletsin."v
7- "Kim benim söylemediğim bir sözü benim adıma uydurursa, cehennemdeki yerini hazırlasın."[118]
8- "Ben (mahrem olan) kadınlarla tokalaşmam."[119]
9- "Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden1 değildir."[120]
10-"Allah'ım, faydasız ilimden sana sığınırım." [121]
Çocuklarımızı Nasıl Terbiye Edelim?
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi ateşten RGİrİfyunuz."
Tahrim:6
Ana-baba, öğretmen ve toplumun bütünü yeni yetişen nesli iyi terbiye etme konusunda sorumludurlar. Eğer o nesli iyi yetiştirirlerse, hem kendileri, hem de o nesil bu dünyada ve ahirette mutlu olurlar. Ama eğer onları ihmal ederler de iyi yetistirmezlerse o nesil asi bir nesil olur ve ana-babasına ahirette hesap sorulur. Nitekim hadiste şöyle geçmektedir:
"Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz."[122]
Oyleyse, Rasûlullah saltallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisinden dolayı müjdeler olsun sana ey evlâdını iyi yetiştiren kişi:
"Allah'ın senin elinle bir kişiye hidayet vermesi, senin için kırmızı develerden daha hayırlıdır."[123]
Ey evlâdını iyi yetiştiren ana-baba, şu hadisten rdplayı müjdeler olsun sana:
"İnsan öldüğünde şu üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye, kendisinden faydalanılan ilim, kendisine dua eden salih bir evlâd."[124]
Her şeyden önce ana-babanın kendisini düzeltmesi gerekir. Senin yaptığın iyi şeyleri onlar da yapacak, senin terk ettiğin kötü şeyleri onlar da terk edecektir. Çocukların terbiyesindeki en iyi metot, ana-babanın onların önünde iyi davranışlarda bulunmasıdır. Bu yüzden ana-babanın şu noktalara dikkat etmesi gerekir:
1- Çocuğa: "Lâ ilahe illallah Muhammedu'r Ra-sûlullah" kelimesini söyletmek. Büyümeye başlayınca da bu kelimenin mânâsının: "Hakkıyla kendisine ibadet edilen sadece Allah'tır" olduğunu öğretmek.
2- Çocuğun kalbine Allah ve iman sevgisini aşılamak. Çünkü bizi yaratan, bize rızık veren ve bize yardım eden, eşi ve ortağı olmayan Allah'tır. İşte bu yüzden sadece kendisine ibadet edilen Allah'tır.
3- Çocuklara cenneti sevdirmek. Cennete ancak namaz kılan, oruç tutan, ana-babasına itaat eden ve Allah'ın razı olduğu ameli işleyenler girer. Yine çocukları cehennem ile korkutmak. Oraya namazı terk eden, ana-babasına asi olan, Allah'ın razı olmadığı ameli işleyen, şeriat dışındaki kanunlara uyan, insanların malını yalan ve sahtekârlıkla yiyen ve faiz alanlar girer.
4- Çocuklara bir şey istediklerinde sadece Allah'tan istemelerini ve O'ndan yardım dilemelerini öğretmek. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğlu Abdullah b. Abbas'a şöyle demiştir:
"Bir şey istediğinde yalnız Allah'tan iste, yardım istediğinde de yalnız O'ndan iste."
Tirmizî rivayet etmiş, Hasen-sahîh demiştir. [125]
Çocuklara Namaz Eğitimi
Çocuklara daha küçükken namazı öğretirsek, onlar büyüyünce de namaza devam ederler. Zira sahih bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve .= sellem şöyle buyurmaktadır;
"Yedi yaşında iken çocuklarınıza namaz kılmalarını emredin. On yaşında iken kılmazlarsa dövün ve yataklarını ayırın."[126]
Namaz eğitimi onlara abdest aldırarak ve onların önünde namaz kılarak ve onları camiye götürmekle olur. içinde bütün ailenin öğreneceği şekilde namazın nasıl kılındığını gösteren kitapları okuyup okutmakla olur. Ana-baba ve öğretmene düşen görev budur. Eğer görevimizi tam olarak yapmazsak Allah bunun hesabını sorar.
2- Çocuklara Kur'an-ı Kerim öğretmeliyiz. Öncelikle Fatiha Sûresi'ni ve kısa sûreleri öğretmeliyiz. Namaz için Ettahiyyatü... duasını öğretmeliyiz. Eğer onlara tecvid, Kur'an, hadis öğretecek bir hoca tutarsak çok daha iyi olur.
3- Çocukları Cuma ve cemaat namazlarına alıştırmalıyız. Bunu yaparken eğer hata ederlerse onlara bağırmayıp yumuşak davranmalıyız. Yoksa namazdan soğurlar, biz de bundan dolayı günaha gireriz. Kendimizi onların yerine koyup bizim de çocukken oyun oynadığımızı düşünürsek onları daha iyi anlarız. [127]
Çocukları Harama Karşı Uyarmak '
1- Çocuklarımızı küfre götüren söz ve amellerden, sövmekten, lanet etmek ve çirkin söz söylemekten sakındırmalıyız. Küfre götüren söz ve amellerin haramhğını ve insanı ateşe sokacağını güzel bir dille onlara anlatmalıyız. Ayrıca biz de onların önünde ağzımızdan çıkan sözlere dikkat etmeliyiz ki, ancak bu şekilde onlara güzel örnek olabilelim.
2- Eğlenmek için dahi olsa çocuklarımızı şans oyunlarına karşı uyarmalıyız. Mesela, şans oyunları ve tavla gibi. Çünkü bunlar ileride çocuklarımızı kumara alıştırabilir. Ve bunun sonucunda da düşmanlık ortaya çıkar. Ayrıca bu onların kişiliklerine, paralarına zarar verir, vakitlerinin boşa gitmesine ve namazları kaçırmalarına neden olur.
3- Çocuklarımızın açık-saçık gazete ve dergileri okumalarına engel olmalıyız. Faydalı olmayan çizgi romanları ve buna benzer aşk hikayelerini de yasaklamalıyız. Aynı şekilde onların edep ve ahlâklarını bozan sinama ve televizyon programlarını izlemelerine engel olmalıyız.
4- Çocuklarımızın sigara içmelerine engel olmalıyız. Onlara bütün doktorların sigaranın zararlı olduğunu söylediklerini, kansere ve diş çürümelerine sebep olduğunu, kokusunun kötü olup ciğerleri bitirdiğini anlatmalıyız. Hiçbir faydası olmadığından dolayı sigara içmenin ve satmanın haram olduğunu anlatmalıyız. Onlara sigara yerine meyve ve kuru yemiş gibi yiyecekler yemelerini tavsiye etmeliyiz.
5- Çocuklarımızı her yönden doğru söz ve davranışlara alıştırmalıyız. Onlara şaka dahi yapsak yalan söylememeiiyiz. Söz verdiğimizde sözümüzü tutmalıyız. Nitekim hadiste şöyle geçmektedir:
"Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde yerine getirmez, emanet edildiğinde hıyanetlik eder."[128]
6- Rüşvet, faiz, aldatma ve hırsızlıktan para kazanıp çocuklarımıza bu haram paradan yedirme-meliyiz. Bu, onların söz dinlemez, asi ve hırçın oimalarına neden olmaktadır.
7- Çocuklarımıza beddua etmemeliyiz. Çünkü iyi de olsa, kötü de olsa kabul edilir. Belki bu dua onların daha çok kötü olmalarına neden olur. biz yine de onlara, "Allah seni ıslah etsin" demeliyiz.
8- Onların Allah'a şirk koşmalarını yasaklama-lıyız. Onlardan birisi de Allah'tan başkasına dua ederek yardım istemektir. Oysa onlarda fayda ve zarar veremeyen yaratıklardır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah'ı bırakıp da sana fayda ve zarar vermeyecek şeylere tapma. Eğer bunu yaparsan o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun." (Yani müşriklerden olursun.)
Yunus: 106[129]
Başörtüsü Ve Örtünme
1- Kız çocuklarını küçük yaştan itibaren başörtüsünü alıştırmalıyız ki büyüyünce de başlarını örtsünler. Onlara kısa elbise veya pantolon giydirme-meliyiz. Çünkü bu onların erkeklere ve kafirlere benzemesi demektir. Ayrıca gençlerin fitneye düşmelerine sebep olmaktadır. Kız çocuklarının yedi yaşında iken başlarını örtmeliyiz. Buluğ çağma erdiklerinde ise siyah çarşaf giydirip yüzlerine de peçe örtmeliyiz. Bu şekilde onların ırz ve namuslarını korumuş oluruz. Nitekim Kur'an mümin kadınlaı örtünmeye çağırarak şöyle seslenmektedir:
"Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle."
Ahzab:59
Yine kadınların açık-saçık cilveli dolaşmalarını da şöyle yasaklıyor:
"Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın."
Ahzab:33
2- Çocuklarımıza erkeklerin erkek elbisesi, kızların kız elbisesi giymelerini; yabancıların giydiği dar pantolon gibi elbiseleri giymemelerini ve buna benzer davranışları anlatmalıyız. Zira sahih bir hadiste şöyle geçmektedir:
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerden kadınlara benzeyenlere, kadınlardan da erkeklere benzeyenlere lanet etti. Yine erkeklerden kadın gibi hareket edenlerle, kadınlardan erkek gibi davrananlara lanet etti."[130]
Başka bir hadiste şöyle buyuruyor: "Kimbir kavme benzerse, onlardan olur."[131]
Edeb Ve Ahlak
1- Çocuklarımıza sağdan başlamayı öğretmeliyiz. Bir şeyi alırken ve verirken, yerken ve içerken, yazı yazarken, misafire ikram ederken hep sağdan başlamayı onlara alıştırmalıyız. Ayrıca her işe başlarken, özellikle yerken ve içerken oturmayı besmele çekmeyi, bitirdikten sonra da "Elhamdülillah" demeyi onlara öğretmeliyiz.
2- Temiz olmayı, tırnakları kesmeyi, yemekten önce ve sonra elleri yıkamayı, tuvalet adabını, temizliği, su İle istincayı, küçük abdesti üzerine sıçratmaktan korunmayı onlara öğretmeliyiz.
3- Bunları anlatırken yumuşak bir dille herkesin önünde değil, ayrıca başbaşa konuşmalıyız. Eğer inatlaşırlarsa üç günü geçmemek şartı İle onlarla bu konuyu konuşmamalıyız.
4- Ezan okununca susmayı, ezanı müezzinden sonra tekrar etmeyi, bitirince salât ve selâm getirip ezan duasını okumayı öğretmeliyiz: "Allahümme rabbe hazihi'd-da'veti't-tâmmeti ve's-salâti'l-kâime, âti Muhammedeni'l-vesİlete ve'l-fazîlete, ve'b'ashu mekâmen mahmûdeni'llezî ve'adteh."
5- Eğer mümkünse her çocuğu tek olarak yatağında veya ayrı yorganların altında yatıralım. En uygunu erkek çocuklara ayrı oda, kız çocuklara ayrı oda hazırlayalım. Çünkü bu hem ahlak hem de sağlıklarını korumak açısından oldukça önemlidir.
6- Onları çöpleri sokaklara atmamaya, eğer yolda bir pislik varsa onu kaldırmaya alıştırmalıyız.
7- Onları kötü arkadaşlardan sakındıralım. Başıboş bir şekilde sokaklarda dolaşmaktan koruyalım. Gittikleri yerleri takip edelim.
8- Evde, sokakta ve sınıfta ve her karşılaşmada çocuklara şu şekilde selam vermeyi öğretelim ve "Esselâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakâtuhu" öğretelim.
9- Çocuklara, komşulara karşı iyi davranmalarını, onlara eziyet etmemelerini anlatmalıyız.
10- Çocuklara misafiri iyi karşılamalarını, onlara saygı göstererek hizmet etmelerini öğretmeliyiz. [132]
Cihad Ve Cesaret
1- Aile fertlerinin hepsinin bir arada toplanacağı bir oturum düzenlemeliyiz. Ayrıca öğretmenlerde öğrenciler için böyle bir oturum düzenlemelidirler. İçlerinden birisi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem'in ve ashabının hayatını anlatan bir kitabı okusun, diğerleri de onu dinlesin. Bu şekilde O'nun cesaretli bir komutan olduğu öğrenilmiş olur. sahabeden Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Muaviye -Allah onların hepsinden razı olsun- bir çok ülkeleri nasıl fethedip bizlerin hidayetine vesile oldukları bilinmiş olur. imanlarıyla, savaşlarla, Kur'an ve sünnetle amel etmeleriyle ve yüksek ahlakları ile Allah tarafından onlara yardım edildiği öğrenilmiş olur.
2- Çocuklarımıza cesaretli olmayı öğretelim. Emri bil ma'ruf ve nehyi anil münker yapmayı, Allah'tan başka kimseden korkmamayı öğretelim. Onları, yalan hikâyelerle, hayaletlerle ve karanlıkla korkutmayalım.
3- Çocuklarımıza Yahudilere ve kafirlere karşı Allah yolunda cihad sevgisini aşılamalıyız. Gün gelecek, gençlerimiz Filistin'i ve Kudüs'ü Allah'ın izni ile kurtaracaklardır. Bu da İslâmı ve cihadı çok iyi öğrendiğimiz zaman olacaktır.
4- Çocuklarımıza İslâmî hikayeleri anlatan eğitici kitapları satın alıp okutmalıyız. Mesela: Kur'an kıssaları, Peygamberimiz'in siyeri, şemaili ve ahlâkı, sahabe hayatı, Kitap ve sahih sünnetten sahih akide gibi. [133]
Ana-Babaya İyilikte Bulunmak
Eğer bu dünyada ve ahirette mutlu olmak istiyorsan aşağıda ki tavsiyeleri uygula:
1- Ana-babanla edepli bir şekilde konuş, onlara öf bile deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle.
2- Günah işlemeyi emretmedikçe onların sözüne devamlı itaat et. Unutma ki Allah'a isyanda, yaratılmışlara itaat yoktur.
3- Daima onlara güler yüz göster, yüzünü onlardan çevirme. Kaşları çatık şekilde kızgın olarak onlara bakma.
4- Onların malını ve şerefini koru. Onların izni olmadan mallarından bir şey alma.
5- Onlar söylemese desen onları mutlu eden şeyleri yap. Mesela hizmet et, ev ihtiyaçlarını al, ilim öğrenmeye çalış.
6- Bütün işlerinde onlara danış. Onların görüşierine karşı gelirsen özür dile.
7- Onlar sana seslendiklerinde güler yüzle: "Buyur anne, buyur baba" diye karşılık ver.
8- Onlar hayatta iken veya öldükten sonra dahi onların arkadaş ve akrabalarına saygılı davran.
9- Onlarla münakaşa etme. Onlar hatalı olsa bile, doğru olanı onlara edepli bir şekilde anlatmaya, çalış.
10- Onlara karşı inat etme, sesini yükseltme. Onlar konuşurken sen sus ve dinle. Onlara karşı ter-ıbiyeli ol. Anne babana saygından dolayı diğer karideslerini üzme.
11 - Onlar yanına gelince ayağa kalk ve ellerini öp.
12- Annene ev işlerinde yardımcı ol. Babana da yardım etmede gecikme.
13- Önemli bir iş dahi olsa onlar izin vermedikçe uzak yolculuğa çıkma. Yolculuğa mutlaka çıkman gerekiyorsa özür beyan et. Yolculukta da onlarla ilişkini kesme.
14- Özellikle uyku ve dinlenme zamanı izinsiz onların odasına girme.
15- Sigaraya müptela isen bile, onların yanında sigara içme.
16- Onlardan önce yemek yeme, onlara yemek esnasında ikramda bulun.
17- Onlara yalan söyleme. Eğer onlar bir şey yapar da senin hoşuna gitmese de onları ayıplama.
18- Hanımını ve çocuklarını onlardan üstün tutma. Herşeyden önce onların rızasını elde et. Zira ana-babanın rızası Allah'ın rızası, ana-babanın öfkesi, Allah'ın öfkesidir.
19- Kibirli bir şekilde onlardan daha yüksek yerde oturma, onların yanında ayaklarını uzatarak yatma.
20- Kendini çok önemli bir mevkide bulunsan-da babana nisbet etmekten kibirlenme. Onların iyiliklerini inkar etmekten veya sözlerinle onlara eziyet etmekten sakın.
21- Ana-babana harcama yapmada onları şi-kayetlendirecek kadar cimri davranma. Bu, çok ayıp bir şeydir. Yoksa sen de çocuklarında aynı şeyi görürsün. Nasıl davranırsan, sana da öyle davranılır.
22- Onları çokça ziyaret et ve onlara hediyeler ver. Çocuklarını göz önüne alarak, onlar seni yetiştirdikleri ve yoruldukları için onlara teşekkür et.
23- İnsanlar içinde en çok saygı göstemen gereken önce annen, sonra da babandır. Unutma ki cennet anaların ayaklan altındadır.
24- Ana-babaya asi olmaktan kork. Yoksa bu dünyada ve ahirette mutsuz olursun, çocukların da sana aynı şekilde davranır.
25- Onlardan bir şey istedin mi güler yüzle iste, verdiklerinde teşekkür et. Vermezlerse onları mazur gör. Çok şeyler de istemeki onları sıkıntıya sok-mayasın.
26- Eğer gücün yetiyorsa kendi ihtiyaçların için kendin çalış, babana yük olma. Onlara da yardımcı ol.
27- Ana-babanın üzerinde büyük bir hakkı vardır. Hanımının da üzerinde hakkı vardır. Hepsinin hakkını vermeye çalış. Eğer onlar arasında anlaşmazlık olursa güzel bir şekilde aralarını bul. Her iki tarafa da gizlice hediyeler ver.
28- Eğer hanımınla tartışırlarsa, hanımın haklı ise güzel bir şekilde ondan taraf olduğunu, ama onların rızasını da kazanman gerektiğini ona anlat.
29- Evlenme ve boşanma konusunda ana-ba-banla anlaşamazsan şeriat mahkemesine başvur. En iyi yol budur.
30- Ana-babanın iyi veya kötü duası kabul olur. Beddualarını almaktan sakın.
31- İnsanlarla iyi geçin, onlara sövme. Kim başkasına söverse, onlar da ona söver. Zira bir hadiste şöyle buyuruîmaktadır:
"Kişinin anne-babasına sövmesi büyük günahtır. O başkasının babasına söver, karşısındaki de onun babasına, o başkasının anasına söver, karşısındaki de onun anasına söver."[134]
32- Onlar hayatta iken ziyaret ettiğin gibi, öldükten sonra da mezarlarını ziyaret et. Onlar adına hayır işle ve onlara şu şekilde çok çok dua et; "Rab-bim, beni ve ana-babamı bağışla", "Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişierse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et." [135]
Büyük Günahlar
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız."
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Günahların en büyüğü: Allah'a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, ana-babaya asi olmak ve yalancı şahitliktir."[136]
Büyük Günah: Dünyada had cezası uygulanan veya ahirette azabı ve gazabı gerektiren veya Allah , ve Rasulü'nün lanet ettiği bütün günahlardır.
Büyük günahların sayısı: İbn Abbas radıyallahu anh şöyle demiştir: "Büyük günahlar yediden başlar yediyüze kadar çıkar. İstiğfar ile birlikte büyük günah, ısrarla birlikte küçük günah yoktur. Büyük günahların dereceleri de farklıdır." [137]
Büyük Günahların Çeşitleri
1- Akîdede Büyük Günahlar:
Büyük Şirk: İbadet olarak bilinen şeyleri, Allah'tan başkası adına yapmaktır. Mesela: Ölülerden yardım istemek, Kabirleri tavaf etmek, ibadeti Allah'tan başkasına yöneltmek. Allah'tan başkasına adak adamak ve kurban kesmek
Küçük Şirk: İbadetleri, insanlara iyi görünmek için yapmaktır. Mesela: Riya, şeriat ilimlerini dünyalık için öğrenmek, anlatılması gereken ilmi gizlemek, hainlik, falcı ve büyücüleri doğrulamak, sihir öğrenmek ve yaptırmak, Allah'tan başkasına yemin etmek (Kabe hakkı için, babası üzetine, şeref, ekmek çarpsın gibi), müslüman kişiye lanet etmek veya delilsiz tekfir etmek, kafirleri tekfir etmemek, Allah ve Rasu-lü adına yalan uydurmak, Allah'ın azabından emin olmak, ölünün arkasından ağlamak ve dövünmek, kadere isyan, muska ve nazar boncuğu takınmak. [138]
2- Kul Hakkında Büyük Günahlar:
Haksız yere adam öldürmek, insanı veya hayvanı ateşte yakmak, eş, öğrenci, hizmetçi, güçsüz kişi ve hayvanlara haddinden fazla yük yükleyerek eziyet vermek, gıybet etmek, söz taşımak, içki gibi sarhoşluk veren şeyleri içmek, zehir içmek, domuz eti yemek, eroin, kokain, tiner gibi zarar veren şeyleri kullanmak, zaruret yokken meyyit eti yemek, sigara içmek yoluyla kendini yavaşça öldürmek, intihar etmek, haksız yere tartışmak, insanlara zulmetmek ve haklarını vermemek ve reddetmek, alay etmek, müslümanlara lanet etmek, sahabeye sövmek, kibirlenmek, kendini beğenmek, casusluk yapmak, hakim yanında iftira atmak ve yalancı şahitlik, konuşurken yalan söylemek, gereksiz yere resim yapmak ve fotoğraf çekmek. Gerekli resim ve fotoğrafların örneği pasaport, hüviyet ve ehliyet gibi belgeler İçin gereken fotoğraflardır. [139]
3- Malda Büyük Günah:
Yetim malı yemek, kumar oynamak, şans oyunları, hırsızlık, yol kesmek, mal gasp etmek, rüşvet vermek ve almak, terazide eksik tartmak, mal satarken yalan yere yemin etmek, alış-verişte sahtekârlık, söz verince yerine getirmemek, yalan yere şahitlik, aldatmak, israf, varisi mirastan mahrum bırakmak, gerçekleri söylememek, Allah'ın taksimine razı olmamak, erkeklerin altın takması, pantolonunun paçalarını yerde sürümek. [140]
4- İbadetlerde Büyük Günah:
Namazı terk etmek veya özürsüz olarak geç vakitte kılmak, zekat vermemek, Ramazan orucunu bozmak, gücü yettiği halde hacca gitmemek, savaştan kaçmak, mal, can ve dille yapılan cihadı terk etmek, Cuma ve cemaat namazını terk etmek, emri bil marufu terk etmek, küçük abdest yaparken sakınmamak, ilimi ile amel etmemek. [141]
5- Aile ve Nesepte Büyük Günah:
Zina yapmak, livata, iffetli kadınlara iftira atmak, kadınların açılıp saçılması, kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemesi, ana-babaya asi olmak, yakın akraba ziyaretini kesmek, kadının (hayız ve nifas gibi) mazeretli olması dışında kocasının isteğini geri çevirmesi, nikahta hülle yapmak.[142] kadının kocasının yaptığı iyiliği az görmesi, bile bile başkasının soyundan olduğunu iddia etmek, hanımımı zina yapmasına razı olmak, komşuya eziyet etmekj kaşları almak. [143]
6- Büyük Günahtan Tevbe Etmek:
Müslüman kardeşim! Eğer büyük günah işle] mişsen hemen onu terk et ve tevbe istiğfarda buiun| Allah'ın şu âyetini oku:
"Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmede/ kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tev\ besidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder. Allal her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden biri\ ne ölüm gelip çatınca: "Ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için kabul edilecek tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışadır."
Nisa: 17-18
Soru: Tevbenin kabul olma şartları nelerdir?
Cevap: Tevbenin kabul olma şartları şunlardır:
- İhlas: Günahkâr kişinin tevbesi, başka bir şey için değil, sadece Allah için olmalıdır.
- Pişman olmak: Günahkâr kişi, yaptığı günahtan dolayı çok pişman olmalıdır.
- Terk etmek: Günahkâr kişinin, işlediği günahı terk etmesi.
- Tekrarlamamak: Günahkâr kişi işlediği günahı tekrar işlememeye azmetmelidir.
- İstiğfar: Allah'a karşı işlediği o suçtan dolayı çok tevbe etmelidir.
- Helallik dileme: Günah işlediği insanların hakkını iade etmeli ve helallik istemelidir.
- Tevbe zamanı: Günahkâr kişi hemen tevbe etmeli, yoksa ölümün ne zaman geleceği bilinmez.
Rasûlullah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle i buyuruyor:[144]
"Allah, kişinin canı boğazına gelmeden önce yaptığı tevbeyi kabul eder." [145]
Sünnete Uyun, Bid'at Çıkarmayın
_ Eğer dinde çıkartılan bid'atlere engel olmak istersek bazı insanlar şöyle diyebilir: O zaman gözüne taktığın gözlük de bid'at!... Buna şöyle cevap veririz: Gözlük takmak dinde olan bir şey değildir. Aksine gözlük, dünya icatlarından bir âtetve nimettir. Bu konuda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Siz, dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz."[146]
Böyle icatlar iki tarafı keskin bıçak gibidir. Mesela: Radyo gibi. Eğer radyoda Kur'an, hadis gibi dini yayınları dinlersek, bu helaldir. Ama eğer müzik ve boş şeyler dinlersek, o zaman haram olur. çünkü bu, kişinin ahlâkını bozup topluma zarar vermektedir.
_ Dinde çıkarılan bid'at, Kur'an ve sünnette delili bulunmayan şeydir. Bu bid'atler din işlerinde ve ibadetlerde olmaktadır. İşte İslâm'ın kabul etmediği ve hakkında sapıklıkla hükmettiği bid'atler bu bid'atlerdir.
1- Allah Teâlâ müşriklerin bid'at çıkarmalarını şu şekilde reddediyor:
"Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var?"
Şura: 21
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Herkim hakkında emrimiz olmayan bir amel ile^Smel ederse, o merduttur." [147]
3- Rasûlultah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sonradan uydurulan şeylerden sakının. Zira her'tıydurulan şey bid'attir. Her bid'at de sapıklıktır."[148]
4- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Allah her bid'at sahibinin tevbesini, o bid'ati bırakmadıkça kabul etmez."[149]
5- İbn Ömer radıyallahu anh şöyle demiştir: İnsanlar hoş dahi görse, her bid'at sapıklıktır.
6- İmam Malik şöyle diyor: "Her kim dinde bir bid'at çıkarır ve onu hoş bir şey olarak görürse, Mu-hammed sallallahu aleyhi ve sellem'in görevine hainlik ettiğini iftira etmiş olur. çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzeriniz-deki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim."
Maide: 3
O gün dinden olmayanlar, bugün de dinden değildir.
7- İmam Şafiî şöyle diyor: "Kim bir bid'ati hoş görürse onu din olarak kabul etmiş olur. Eğer dinde bir bid'ati hoş görmek caiz olsa idi, bunu ehl-i iman-dan ayrı olarak akılcılar caiz sayardı. Bid'atleri her konuda din olarak kabul etmek caiz olsa idi, her insan kendine yeni bir din icat ederdi.
8- Hiçbir bid'at ortaya konuimazki onun yerine sünnetten biri yok olmasın.
9- Hasan Basri şöyle diyor: "Bid'at sahibi kişi ile oturma. Yoksa kalbin hastalanır."
10- Huzeyfe radıyallahu anh diyor ki: "Rasûlul-lah sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabesinin yapmadığı her ibadeti siz de yapmayın." [150]
Bid'atlerin Çeşitleri Çoktur.
1- Mevlid kandili ve Miraç kandili gibi kandilleri kutlamak.
2- Toplu halde zikir çekmek ve def çalıp tarikat-çilerin saldığı gibi hu hu diye oynamak.
3- Matem düzenlemek ve ölü için mevlid okutmak. [151]
Sadaka'llahu'l-Azim Demek
1- Kur'an okuduktan sonra sadaka'llahu'l azim demek adet olmuştur. Oysa ne Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem'den, ne sahabeden, ne de tabiinden ne de dört imamdan böyle denileceğine dair bir şey nakledilmemiştir.
2- Kur'an okumak ibadettir. Buna bir ilave yapmaksa bid'attir. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
"Herkim hakkında emrimiz olmayan bir amel ile amel ederse, o merduttur."[152]
3- Bu sözün söylenileceğine dair kitap, sünnet ve sahabeden delil yoktur. Bu sonradan gelen insanların çıkardığı bir bid'attir.
4- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İbn Mes'ud radıyallahu anh'dan Kur'an dinlemiş ve: "Seni onlara şahit olarak göstereceğimiz zaman halleri nice olacak" (Nisa:41) ayetine gelince ona: "sus" demisti. Ama ona: "sadakallahulazim" dememiş veya j demesini emretmemiştir. [153]
5- Bazı cahil kişiler ve çocuklar onun Kur'an'da bir âyet olduğunu sanmakta ve namazda okumaktadır. Oysa bu cahil değildir. Çünkü bu kelime Kur'an'dan değildir. Maalesef sûrelerin bitiminde Kur'an'danmış gibi yazılmaktadır.
6- Hicazın müftüsü Allâme Şeyh Abdullaziz b Bâz rahmetullahi aleyh onun bid'at olduğunu açıklamıştır.
7- "De ki, Allah doğruyu söylemiştir. Öyleyse hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz"
âyetine gelince, bu âyet yahudilerin sözüne cevap olarak söylenmiştir. Çünkü bir önceki âyette: "Artık bundan sonra her kim Allah'a karş, yalan uydurursa" diye geçmektedir.
Ayrıca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu âyeti bildiği halde Kur'an okuduktan sonra söylememiştir.
8- Bu bid'at bir sünneti öldürmektedir. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kim Kur'an okursa okuduktan sonra Allah'a dua etsin" buyurmaktadır.[154]
9- Kur'an okuyan okuduktan sonra Allah'a istediği duayı eder. Okuduklarıyla Allah'a tevessülde bulunur. Zira Kur'an okuma ibadeti salih ameldir. Bu da onun duasının kabul olmasına sebep olur. Şu duayı okumak güzeldir:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:[155]
"Keder ve hüzünle karşılaşan bir kul: Allah'ım, ben senin kulunum. Senin kölen ve cariyenin oğluyum. Alnım senin elindedir. Hakkımda verdiğin hükmün geçmiştir veya gerçekleşen hükmün, adildir. Senden kendini isimlendirdiğin, yaratıklarından birine öğrettiğin ve katındaki gayb ilminde gizlediğin, senin olan her isminle Kur'an'ı kalbimin baharı, gönlümün nuru, hüznümün dağıtıcısı ve kederimin gidericisi kılmanı dilerim" derse, Allah onun hüzün ve kederini giderir ve yerine bir ferahlık ve sevinç verir." [156]
İyiliği Emredip Kötülüğe Engel Olmak
Toplumun düzelmesi, bu iki temel esas üzerinedir. Bu iki esas İslâm ümmetinin özelliklerindendir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülüğe engel olur ve Allah'a inanırsınız."
Âli İmran: 110
Eğer iyiliği emretmeyip, kötülüğe engel olmazsak toplum bozulur, kötü ahlâk ve davranışlar çoğalır.
İyiliği emredip kötülüğe engel olmak sadece belli kişilere has değildir. Bilakis onu uygulayacak alim olsun, normal vatandaş olsun, kadın-erkek her müslümanın üzerine vacibdir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:[157]
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Zira bu, imanın en düşük derecesidir." [158]
İyiliği Emredip Kötülüğe Engel Olmanın Yolları
1- Cuma ve bayram hutbeleri. Bu hutbelerde imam, insanlara kötülükleri anlatır.
2- Toplantı yapmak, gazete ve dergide makaleler yazmak ve buralarda toplumun sorunlarını ve alınacak önlemleri anlatmak.
3- İnsanları ıslah etmek için fikir beyan eden kitaplar yazmak.
4- Vaazlar vermek. Mesela sigara ve insan vücuduna verdiği zararları anlatmak.
5- İki kişi arasında nasihatleşme. Mesela, gizli olarak arkadaşına altın yüzük takmamasını, namazını kılmasını, Allah'tan başkasına dua edip yardım istememesini nasihat edebilirsin.
6- Broşürler hazırlamak. Mesela, namaz, zekât, cihad ve büyük günahlar hakkında birkaç sayfalık kolay anlaşılan broşürler hazırlanabilir. [159]
Emri Bil Ma'ruf Yapmanın Şartları
1- Emrederken veya engel olurken insanların onun sözünü kabul etmeleri için onlara yumuşak ve dostça davranmalı. Nitekim Allah Teâlâ Musa ve Harun'a şöyle hitap etmektedir:
"Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki aklını başına alır ve korkar."
Taha: 42-43
Eğer küfreden veya söven birisini görürsen ona yumuşak bir dille nasihat et. Öncelikle ona, bu işlere sebep olan şeytandan Allah'a sığınmasını söyle. Sonra bize bol nimetler veren Allah'a şükretmesini, bu küfrün ona fayda vermeyeceğini, aksine bu yüzden ona ahirette azap edileceğini ve bir an önce bu işten tevbe ve istiğfar etmesini anlat.
2- Helal ve haramı iyi bilmesi gerekir ki, yanlış yapıp zararlı olmasın.
3- Söylediği şeyleri kendisinin yapması gerekir ki, bu şekilde daha faydalı ve etkili olsun. Zira Allah 154
Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Sizler Kitab'ı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Hiç aklet-miyor musunuz?"
Bakara: 44
Ayrıca daha etkili olabilmek için karşıdaki kişiye yaptığı hatayı itiraf ettirmelidir.
4- Görevini Allah rızası için samimi olarak yerine getirmeli ve işini bitirdikten sonra muhaliflerine doğru yolu bulabilmesi için ona dua etmelidir. Ayrıca bu onun için ileride Allah katında bir mazeret olabilsin. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. Onlar: "Rabbimize karşı bir özrümüz olsun diye, bir de sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz" dediler."
A'raf:164
5- Bu işi yapan kişinin cesaretli olması, kınayanlardan çekinmemesi ve Allah'tan başka kimseden korkmaması gerekir. Ayrıca başına gelecek musibetlere de sabretmesi gerekir. [160]
Hoş Olmayan Kötü İşler
1- Camide görülen kötü işler: Camiyi aşın süslemek ve rengârenk boyamak, minarelerini çoğaltmak, namaz kılanların önünde yazılı levhalar asılı olması ki bu, namaz kılanların huşuuna engel olmaktadır. Namaz kılanın önünden geçilmesi, oturan insanların üzerlerinden atlayarak ilerlemek, sesli Kur'an okumak ve dua etmek, yüksek sesle konuşmak namaz kılanları rahatsız etmektedir. Çünkü kendi işitecek şekilde gizli okumak sünnettir. Nitekim hadiste şöyle geçmektedir:
"Sesli Kur'an okuyarak bazınız bazınızı rahatsız etmesin."[161]
Sesli olarak burun silmek, öksürmek vaizlerin zayıf ve uydurma olduğunu belirtmeksizin mevzu hadis rivayet etmeleri, ezandan önce içinde Allah'tan başkalarından medet dilemenin olduğu uydurma duayı okumak, bazı cami cemaatlerinin sigara kokusunun ortalığı kaplaması, kirli ve kokan elbiselerle namaz kılmak, alış-veriş yapmak, camide hoparlör iie kayıp ilanı yapmak, cenaze ilan etmek, namazda saflar arasında boşluklar bırakmak.
2- Caddelerde görülen kötü işler: Kadınların sokaklarda açık saçık olarak dolaşmaları, yüksek sesle gülmelerive konuşmaları, erkeklerin kadınların ellerinden tutmaları, şans oyunları satmak, içki satmak, reklâm panolarında ahlâkı bozan kadın ve erkek afişleri, çöpleri yollara atmak, gençlerin kadınlara bakmak için toplanmaları, toplu taşıma araçlarında ve diğer bazı mekanlarda kadın erkek karışıklığı.
3- Pazarlarda görülen kötü işler: Allah'tan başkası adına yemin etmek, aldatmaca, müşteriye yalan söylemek, küfretmek ve sövmek, eksik tartmak, yüksek sesle bağırmak. Yürüme yollarında alışveriş yaparak yolları kesmek.
4- Genel olarak kötü işler: Kötülüğe ve fuhşa yönelten müzik dinlemek, akraba dahi olsa kadın ve erkeklerin karışık olarak bir ortamda oturmaları, duvarlara canlı insan heykel ve resimleri asmak veya masalara biblolar koymak isterse o resim kendisinin veya babasının resmi olsun, yeme ve içmede, giyside ve eş eşyalarında israf etmek, yemek artıklarını ve diğer yiyecekleri çöplere dökmek (halbuki bu fakirlere verilmelidir, sigara içmek, tavla ve benzeri oyunları oynamak, ana-babaya asi olmak, açık dergilere bakmak, genellikle çocuklara, evlere, arabalara muska ve nazar boncuğu takmak ve bunların kötülükleri yok edeceğine, gözdeğmesinden koruyacağına inanmak, sahabeyi küçümsemek, sakal ve benzeri İslami şiarlarla alay etmek. [162]
Çarşıya Giriş Duasın
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kim çarşıya girerken: "Lâ ilahe iliallâhu vah-dehu lâ şerike leh. Lehu'l-mülkü ve İehu'İ-hamdü, yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemût, biyedihi'l-hayr, ve hüve alâ külli şey'in kadîr" derse, Allah ona milyon tane iyilik yazar ve milyon tane kötülüğünü siler, ona milyon derece verilir ve cennette bir ev inşa edilir."
Ahmed ve diğerleri rivayet etmiş, el-Elbânf de Câmi'de (6107) hasen demiştir. [163]
Allah Yolunda Cihad
Cihad her müslümana vacibdir. Malile cihad in-fak etmek, beden ile cihad savaşmaktır. Ayrıca dil ve kalem ile cihadı savunmak ve cihada teşviktir. ; Cihadın çeşitleri;
1- Farz-ı ayn olan cihad: Müslüman ülkeleri işgal eden düşmana karşı yapılan cihadtır. Mesela: Filistin'i İşgal eden yahudilere karşı yapılan cihad gibi. Gücü yeten Müslümanların yahudileri malları ve canlarıyla mücadele ederek oradan çıkarmaları gerekir.
2- Farz-ı kifâye olan cihad: Bazı müslümanların yapmasıyla diğerlerinin üzerinden düşen cihad. Mesela İslâm davetini başka ülkelere İslami hükümler yerleşene kadar cihad ederek yaymak gibi. Onlardan kim müslüman olursa kurtulur. Kim de reddederek karşı koyarsa Allah'ın sözü yükselinceye dek savaş yapılır. Bu cihad kıyamete kadar devam eder ve birinci şıktan daha üstündür.
Müslümanlar dünyaya dalıp ziraat ve ticaretle uğraşıp cihadı terk edince zillete düştüler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisi doğrulandı:
"Siz faizli alışveriş yapar, sabanı elinize alır, ziraata razı olur ve Allah yolunda cihadı terk ederseniz, Allah zilleti üzerinize bırakır. Bu durumdan da ancak dininize dönmekle kurtulursunuz."[164]
3- Müslüman idarecilere karşı cihad: Bu cihad, ancak onlara ve yardımcılarına nasihat etmekle olur. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Din nasihattir." Biz: "Kimin için yâ Rasûlullah?" dedik. O: "Allah için, Kitabı için, Rasulü için, müslüman idareciler ve onların hepsi için" dedi.[165]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Cihadın en üstünü, zalim idarecinin yanında hakkı söylemektir."[166]
«Ht Başımızdaki zalim idarecilerin zulmünden kurtulmanın tek yolu, onların idaresi altındaki müslü-manların günahlarından tevbe edip, itikadlannı düzeltmeleri, kendilerini ve çocuklarını gerçek İslâm üzerine eğitmeleridir. Müslüman yöneticilere onların günahkârlıklarını gerekçe göstererek isyan etmek kesinlikle caiz değildir. Bize emredilen husus dinlemek ve itaat etmektir. Bu şekilde Allah Teâlâ'nın şu âyeti gerçekleşmiş olur:
"Allah bir kavmi, onlar kendilerini değiştirmedikleri sürece değiştirmez,"
Ra'd: 11
Doğrusu binayı yapmadan önce onun temelini iyi atmak gerekir. O temel de toplumu oluşturmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah, sizlerden iman edip salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiç-162
bir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkârlardır."
Nur: 55
4- Kâfir, komünist ve ehl-i kitaba karşı cihad: Bu cihad mal, can ve dil ile olmaktadır. Rasûlullah sal-îaîlahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Malınızla, canınızla ve dilinizle müşriklere karşı cihad ediniz."
Ahmed: Sahih hadis
5- Fasık ve günahkârlara karşı cihad: Bu cihad, el, dil ve kalp ile olmaktadır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Eğer buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. İşte bu, imanın en düşük derecesidir."[167]
6- Şeytana karşı cihad: Bu cihad şeytanın vesveselerine uymamak ve ona karşı gelmekle olur. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düş-frıan sayın. O, kendisine uyanları ancak ateş ehlinden Cflmaya çağırır."
Fâtır: 6
7- Nefisle cihad: Bu cihad nefse uymamak ve onu Allah'a itaat ettirip, günahlardan kaçmaya yönlendirmekle olur. Allah Teâlâ Yusuf (as)'a ilgi duyan vezirin hanımının ağzından şöyle diyor:
"Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder, ancak Rabbim'in acıyıp koruduğu kişi başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir."
Yusuf: 53
Allah'ım, Sen bizi hakkıyla cihad eden ihlaslı rhücahidlerden eyle! [168]
Düşmana Karşı Galip Gelmenin Yolları
Mü'minlerin emiri Ömer b. Hattab radıyaliahu anh, İran'ı fethetmek için gönderdiği ordunun komutanı Sa'd b. Ebî Vakkas radıyaliahu anh'a şu ahitleşmeyi yazmıştır:
"1-Allah korkusu:
Ben, sana ve senin emrinde olan askerlere her halinizde Allah'a karşı takvalı olmanızı emrediyorum. Çünkü takva, düşmanın gücünü kırmada en üstün güç ve harp oyunlarının en güçlü tuzağıdır.
2- Günahları terk etmek:
Sana ve senin beraberinde olan askerlere, düşmana karşı kendinizi günahlardan korumanızı emrediyorum. Çünkü askerin günaha düşmesi, düşmana nisbeten onlara daha endişe vericidir. Müslümanlar zaferi ancak düşmanlarının, Allah'a isyanları ile kazanırlar. Eğer bu olmasaydı onlara galip gelemezdik. Çünkü bizim sayımız, onların sayısı kadar değil, hazırlıklarımız da onların hazırlıkları kadar değildir. Eğer biz de günah işlersek, işte o zaman bu onların bizim üzerimizdeki güç üstünlüğü olur. eğer bizim onlara karşı iman üstünlüğümüz olmasa, biz onları kuvvetimizle yenemeyiz.
Unutmayınız ki, Allah yanında sizin her hal ve hareketinizi gözetleyen ve sizin işlediğiniz amelleri bilen melekler vardır. Onlardan utanın ve çekinin ve Allah yolunda olduğumuz halde O'na karşı günah işlemeyin. Sakın: "Bizim düşmanımız bizden kötü insanlardır, biz hata etsek de bize musallat olamazlar" demeyin. Günah işlemelerinden dolayı İsrailoğulla-rı'na, Mecusilerin galip geldiği gibi, nice kötü kavimler vardır ki, kendilerinden iyi olanlara galip gelmişlerdir.[169]
3- Allah'tan yardım dilemek:
ısım. Düşmana karşı galip gelmeyi istediğiniz gibi, [170]kendi nefislerinizi yenmek için de Allah'tan yardım isteyin. Allah bize de, size de bu zaferi göstersin." [171]
Her Müslümanın Bir Vasiyeti Olmalı
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Müslüman bir kişinin başının altında yazılı vasiyeti olmadan üst üste iki gece gecelemesi doğru olmaz." İbn Ömer diyor ki: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu hadisini duyduktan sonra, yanımda vasiyetim yazılı olmadan bir gece dahi geçmemiştir."[172]
1- Ben kadar parayla akrabalarıma, komşularıma ve fakirlere verilmesini ve dini kitap alınıp dağıtılmasını vasiyet ediyorum. (Bu para malın üçte birini geçemez ve mirasçılara da verilemez.)
2- Ölüm anımda benim yanımda dindar kişiler hazır bulundurulsun ki bana Allah'a karşı hayırlı düşüncelerde bulunmamı hatırlatsınlar.
3- Ölürken bana kelime-i tevhidi söylememi telkin edin. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ölmek üzere olanlara la ilahe illallah' demelerini telkin ediniz."[173]
"Kimin ölürken son sözü La ilahe illallah olursa cennete girer."[174]
4- Ben son nefesimi verdikten sonra başımda hazır bulunanlar bana: "Allah'ım, onu bağışla, onun derecesini yükselt, ona merhamet et..." gibi dualar etsinler.
5- Akraba ve diğer İnsanlara ölüm haberimin duyurulması için haberciler gönderilsin. Cami imamı da cemaate benim için dua ve istiğfar etmelerini söylesin.
6- Borçlarım varsa hemen ödensin. Zira Rasû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Mü'min kişinin ruhu borcu ödeninceye kadar bağlıdır.[175]
Akıllı Müslüman zor duruma düşmemek için borcunu hayatta iken öder.
7- Cenazeyi taşırken sessiz olunması, namaz kılan cemaatin sayısının çok olması ve samimi olarak dua edilmesi.
8- Defnedildikten sonra ölüye dua edilmesi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ölüyü defnettikten sonra başında durmuş ve şöyle demiştir:
"Kardeşinizin bağışlanması için dua ediniz, sorulara doğru cevap vermesini dileyiniz, zira o şu an sorgulanmaktadır."
Hakim: Sahih hadis.
9- Ölünün ailesine başsağlığı dilemek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ölenin ailesine şöyle başsağlığı dilemiştir:
"Aldığı Allah'ındır, verdiği Allah'ındır. Her şey O'nun katında belli bir ecel iledir. Sabret ve karşılığını Allah'tan bekle."[176]
Taziyenin belirli bir vakiti belirli bir zamanı yoktur. Ölünün akrabaları sabretmeli ve Allah'ın kaderine rıza göstermelidir.
10- Ölünün yakınları, komşuları ve arkaâaşla-rı ölü evine yemek hazırlamalıdır. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: [177]
"Cafer ailesine yemek hazırlayın. Zira onların başında meşgul eden bir olay vardır." [178]
Dinen Yasak Olan Şeyler
1- Varislerden birine mirastan bir şey vasiyet etmek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Varise vasiyet yoktur."
Darekutnî rivayet etmiş, el-Elbânî Sahihu'l-Cami'de sahihlemiştir.
2- Ölünün arkasından çok sesli ağlamak, saçları yolup, üst baş yırtmak, yanakları dövmek ve siyah elbise giymek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ölü, kendisi için ağlayanlardan dolayı kabrinde azab görür." [179]
3- Gazetelerde, ilan panolarında ve buna benzer yerlerde vefat ilanları vermek, çelenk yaptırmak. Çünkü bu bid'attir, onda malın zayi edilmesi ve gayri muslimlere benzeme de vardır.
K\m bir kavme benzerse o da onlardandır."[180]
4- Kur'an okutmak için hocaları evlere toplamak. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kur'an'ı okuyun ve onunla amel edin. Onun aracılığı ile yemeyin, para kazanarak dünya malına sahip olmayın."[181]
Bu konuda okuyana para vermek de almak da haramdır. Eğer o parayı ölüler adına fakirlere verirsek bunun sevabı ölüye ulaşır ve fayda verir.
6- Evde veya camide ölünün ailesine başsağlığı dilemek için toplanmak ve yemek yemek. Sahabeden Cerir radıyallahu anh şöyle diyor:
"Biz, defninden sonra başsağlığı dilemek için ölünün evinde toplanıp yemek yemeği yasaklandık."
Ahmed: Sahih hadis.
İmam Şafiî ve Nevevî bunu mekruh saymışlardır. Hanefilerden İbn Âbidin, ölü evinde yemek ziyafetinin mekruh olduğunu yazmaktadır. Çünkü üzüntü anında değil, sevinç anında ziyafet verilir.
Yine Hanefiler'den Bezzâzî'ye göre ölü için ilk gün, üçüncü gün ve haftasında yemek vermek mekruhtur. Sene-i devriyesinde kabrinde yemek vermek, Kur'an okuyup hatim etmek de mekruhtur.
7- Ölünün kabrinde Kur'an okumak, mevlit töreni düzenlemek. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabe böyle bir şey yapmadığı için caiz değildir.
6- Mezar taşı yaptırmak, üzerine yazı yazmak haramdır. Zira:
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mezar taşı yapılmasını ve süslenmesini yasaklamıştır."
Tirmizî rivayet etmiş, Hakim sahihlemiş, Zehebî de ona muvafakat etmiştir.
Ancak kabrin bilinmesi için baş tarafına bir taş koymak müstehabdır. Zira Rasûlullah saîlallahu aleyhi ve sellem Osman b. Maz'un'un kabrine böyle yapmış ve şöyle buyurmuştur:
"Kardeşimin kabrini tanımak ve ailemden ölenleri buraya defnetmek için böyle yaptım."[182]
Sakalı Bırakmak Vacibdir
1- Allah Teâlâ, şeytan hakkında şöyle buyuruyor:
"Muhakkak onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler."
Nisa: 119
Sakalı kesmek, şeytana uymak ve Allah'ın yarjattığı şeyi değiştirmektir.
2- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Peygambersizeneverdiyseonualın,sizeeasakladıysa ondan da sakının.
Haşr: 7
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalı uzatmayı emretmiş, onu kesmeyi yasaklamıştır.
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Bıyıklarınızı kısaltınız, sakalınızı uzatınız. lOlecusiiere muhalefet ediniz."[183]
Yani dudaklarınızı aşan bıyıklarınızı kısaltın, sakalınızı uzatarak kafirlere muhalefet edin.
4- Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"On şey fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı uzatmak, misvak kullanmak, su ile burnu temizlemek (istinşak), tırnakları kısaltmak..."[184]
Sakalı uzatmak fıtrattan, yani yaratılıştan gelen bir özelliktir. Onu kesmek haramdır.
5- "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerin kadına benzeyenlerine lanet etmiştir."[185]
Erkek sakalını keserse kadına benzer, bu da Allah'ın lanetine sebep olur.
6- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"... Rabbim bana sakalımı uzatmamı ve bıyığımı kısaltmamı emretti." [186]
Sakalı bırakmak Allah ve Rasulü'nün emridir. Öyleyse onu bırakmak vacibdir. Ayrıca sakalı kesmenin yasak olduğuna dair bir çok hadis vardır.
7- Yanak üzerindeki kılları kesmek caiz değildir. Çünkü sözlükte yanak üzerindeki kıllar sakal olarak geçmektedir.
8- Tıb ilminin de kabul ettiğine göre sakal, bademcikleri güneşe karşı korumaktadır. Ayrıca sakalı kesmenin cilde zararı olmaktadır.
9- Sakal erkeğin süsüdür. Kadınla erkek arasındaki ayırt edici özelliktir. Günümüzde bazı kadınlar sakallı erkekle evlenen bir kadına: "Ben erkek birisiyle evlendim, kadın birisiyle değil" diye cevap vermiştir.
10- Sakal kesmek hoş olmayan köktü davranışlardandır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir münker/kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Zira bu, imanın en düşük derecesidir." [187]
Bu hadise göre sakalını kesenlere engel olmamız gerekir.
11- Sakalını kesen bir adama: "Sen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyor musun?" dedim. O da: "Evet, çok seviyorum" dedi. Ben: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalını uzatın" diye buyuruyor. O'nu seven insan O'na karşı mı gelir, yoksa O'na uyar mı?" dedim. O: "Uyar" dedi ve sakalını bırakmaya söz verdi.
12- Eğer hanımın senin sakal bırakmana engel olursa, ona şöyle söyle:[188]
."Ben Müslüman bir adamım, Rabbim'in emrine karşı gelmekten korkarım." Sonra ona güzel bir hediye al ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisini oku: "Allah'a isyan konusunda insana itaat yoktur." [189]
Şarkı Ve Müziğin İslâm'daki Hükmü
1- Allalh Teâlâ şöyle buyuruyor: "
"İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla eğlenmek için boş lâfı satın alır.
Lokman: 6
Müfessirlerin çoğuna göre âyetteki boş lâftan kasıt şarkıdır.
İbn Mes'ud: "O şarkıdır" demiştir. Hasan Bas-rî: "Bu âyet şarkı ve nefesli çalgı hakkında inmiştir" demiştir.
2- Allah Teâlâ şeytana hitap ederek şöyle buyuruyor:
"Onlardan gücünün yettiği kimseleri sözünle şaşırt."
İsra: 64
Yani, şarkı ve çalgı ile. 3- RasCıılullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ümmetimden öyle topluluklar olacak ki, zinayı, ipeği, içki ve müzik aletlerini helal sayacaklar."[190]
Yani; Müslümanlar içinden öyle topluluklar gelecek ki, zina yapmayı, içki içmeyi, müzik çalmayı helal sayacaklar. Oysa vurarak ve üfleyerek ses ve nağme çıkaran her alet haramdır. Mesela: Ud, ney, davul, def gibi. Hatta zil bile. Zira Rasûlullah sallalia-hu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Zil şeytanın düdüğüdür."[191]
Sesin çirkinliğinden dolayı böyle denilmiştir. Bu hadis, zil sesinin çirkin bir şey olduğunu göstermektedir. Çünkü insanlar onu Hıristiyanların çanına benzer şekliyle hayvanların boynuna takmaktadırlar. Belki de zil sesi rahatsız bir şey olduğu içindir.
4- İmam Şafii'den "Kitabu'l-Kadâ" da şöyle dediği naklediliyor: "Şarkı kötü bir eğlencedir. Boş bir 'Şe benzer. Kim çok şarkı söyler ve dinlerse o kişi aptaldır ve şahitliği kabul edilmez. [192]
Şarkı Ve Müziğin Zerarları
İslâm bir şeyi yasaklamışsa, o şeyin mutlaka bir zararı vardır. Şarkı ve müziğin zararı da çoktur. İbn Teymiye onları şöyle sıralıyor:
1- Çalgı âletleri nefsin içkisidir. Onun verdiği sarhoşluk kadehteki içkiden daha etkilidir. Eğer nefis o âletlerin sesiyle sarhoş olursa şirk koşmaya, fuhuş yapmaya ve adam öldürmeye başlar. İşte bu üç şey şarkı ve müzik dinleyen insanlarda çok görülmektedir. Buna ıslık çalmak ve alkışta dahildir.
2- Şirk koşmalarına gelince, çünkü onlar müzik söyleyen şarkıcıları Allah'ı sever gibi severler ve hatta onlara taparlar.
3- Fuhuş yapmalarına gelince, şarkı zinaya giden bir yoldur ve kötü yola düşmenin en büyük sebeplerindendir. Kadın, erkek ve gençler, müzik ve şarkı dinleyerek özgürlüklerinin son haddinde cinsel arzu ve isteklerini ön plana çıkararak zinaya düşmektedirler. Aynı, içki içenlerde olduğu gibi.
4- Adam öldürmeye gelince, bu da şarkı dinlemeyi ve söylemeyi meslek edineneler arasında çokça görülür. Onlar: "Fulan filanı tek başına öldürdü" diyerek, bunu onun kendi gücüyle yaptığını sanmaktadırlar. Oysa onların hepsinin beraberinde bir şeytanı vardır. Hangisinin şeytanı kuvvetli ise diğerini öldürür.
5- Şarkı ve müzik dinlemek kalbe hiçbir faydası ve bir maslahatı olmadığı gibi, ona zarar veren, onu ifsad edip sapıklığa düşüren bir şeydir. Müziğin ruha verdiği zarar, içkinin bedene verdiği zarardan daha fazladır. Ruhun müzikten aldığı lezzet, vücudun içkiden aldığı sarhoşluk lezzetinden daha büyüktür.
6- Müziğin dini amaçla ibadet olarak dinleyenlere şeytanlar oyun oynamaktadır. Onları ateş üzerinde yürütür, onlardan biri kızgın demiri aiır ve vücuduna basar. Bunun gibi şeyler. Onlar namaz kılarken, Kur'an okurken böyle şeyler yapmazlar. Çünkü bu şeyler imana dayalı dini ibadetlerdir. Şeytanları def eder. Öteki şeyler ise şirk ve bid'at olan şeytani işlerdir." [193]
Vücuda Şiş Sokmak
Vücuda şiş sokmayı ne Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne de sahabe yapmamıştır. Eğer böyle bir şeyi yapmak hayırlı olsa idi, onlar bizden önce bunu yaparlardı. Oysa şiş sokmak bid'atçilerin ve sofilerden bazılarının yaptığı bir iştir.
Ben onların böyle bir şey yaptıklarını gözlerimle gördüm. Onlar ellerinde defler, bir camide toplanıp içinde şarap ve içkiden bahseden ilahiler söylüyorlardı. Üstelik camide bu tür şeyleri söylemekten de utanmıyorlardı. Sonra çok ses çıkartacak şekilde defleri çalmaya başladılar. Sonra Allah'tan ayrı olarak başkalarından yardım istediler. Şeytan onları çıldırttı ve içlerinden birisi gömleğini çıkartarak soyundu ve eline bir şiş aldı, vücuduna sokmaya başladı. Sonra bir başkası bir şişe alıp onu kırdı ve ağzında çiğnemeye başladı. Ben kendi kendime: "Eğer yaptığı bu şey doğru olsa, böyie yapmaz, gider Müslümanların topraklarını işgal eden ve çocuklarımızı öldüren Yahudilerle savaşırdı" dedim.
Onların böyle yapmalarına etraflarında toplanan şeytanlar yardım etmektedir. Çünkü onlar Allah'ın zikrinden yüz çevirip, başkalarından yardım isteyerek O'na şirk koşmaktadırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz."
Zuhruf: 36
Allah, onların sapıklıklarını artırsın diye şeytanları onlara musallat etmektedir. Nitekim şöyle buyuruyor:
"De ki: Kim sapıklıkta ise, Allah ona sapıklığını artırması için mühlet versin."
Meryem: 75
Şeytanların yardım ettiklerine şaşmamak lazım. Zira Süleyman aleyhisselam cinlerden, Belkıs'ın tahtını kendine getirmelerini istemişti. Kur'an'da şöyle geçiyor:
"Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsin, dedi."
Nemi: 39
İbn Batuta gibi Hindistan'a gidenler, vücutlarına şiş sokanların orada bulunan Mecusiler olduğunu görmüşlerdir. Mecusiler ise ateşe tapan kâfirlerdir.
Mesela, velilik ve keramet göstermek değil. Bu, açıkça şarkı ve müzik etrafında toplanan şeytanların işidir. Çünkü vücutlarına şiş sokanların çoğu, günah işleyen ve şeyhlerinden medet isteyerek açıkça Allah'a şirk koşan kimselerdir. Nasıl olur da bunların yaptığı, keramet veya evliyalık olur! Allah Teala evliyalar hakkında şöyle buyuruyor:
"Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edip de takvaya ermiş olanlardır."
Yunus: 62-63 ,
Veli, sadece Allah'tan yardım dileyen mü'min ve muttaki kişidir, şirk ve günahtan kaçınan kişidir. \ Keramet ona, Allah'tan istemeden bir yardım olarak : gelir, İnsanların önünde meşhur olmak için değil. [194]
Günümüzde Şarkı Ve Müzik
Günümüzde şarkı ve müzik en çok düğün ve cemiyetlerde görülmektedir. Radyolarda ise sevgi, aşk, arzu, öpmek, buluşmak, boy, fizik, ölçü, yüz hatları gibi gençlenn şehvetlerini etkileyen cinsi konular konuşulmaktadır. Bu şekilde onlar fuhşa ve zinaya teşvik edilerek ahlâkî değerler bozulmaktadır.
Şarkı ve müzik icracıları, sanat adı altında insanların paralarını haksız yere alarak kendilerine lüks villalar, arabalar alıp Avrupa ve Amerikalarda tatil yapmaktadırlar. Onların bu yaşantılarına özenen, şarkı ve ahlâk dışı filmlerini izleyen gençlerin de ahlâkları bozulmakta ve sanki onları taparcasına sevmektedirler. Öyle ki 1967 yılında Araplarla Yahudiler arasındaki savaşta radyodan yapılan ilanda şöyle diyordu: "Öne doğru hücum edin. Sizinle birlikte falanca şarkıcı, falanca artist bulunmaktadır..."Ancak Yahudilerin önünde yenilmekten kurtulamadılar. Aslında şöyle ilan etmesi gerekirdi: "İleri! Allah'ın yardımı sizinledir..." Yine savaştan önce bir bayan şarkıcı, Kahire'de verdiği haftalık konserini, yenerlerse savaştan sonra Tel-Avivrde yapacağını söylüyordu. Oysa Yahudiler savaştan sonra Kudüs'te Ağlama Duvarı'nda savaşı kazandıkları için Allah'a dua ediyorlardı. [195]
Kadınların Cilveli Konuşması
Bera b. Malik radıyallahu anh sesi güzel bir sa-habi idi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yolculuklarında ona marşlar okurdu. Yine böyle bir yolculuğunda şiir okurken kadınlara yaklaşınca Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona "Kadınlara dikkat et, sesini kes" dedi. Hakim rivayet etmiş, Zehebî de ona katılmıştır. Hakim diyor ki: "Rasûluilah sallallahu aleyhi ve sellem o kadınların Bera'nın sesini dinlemelerini hoş görmedi."
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güzel bir sesle söylenen basit bir mırıldanmayla kadınların cilvelenmelerinden korkuyorsa, günümüzdeki açık saçık kadınların vücutlarıyla insanların gönüllerini hoplatan şarkılarını dinleseydi acaba nasıl olurdu? [196]
Islık Çalmak Ve El Çırpmak
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onların Kabe yanındaki ıslık çalmai&eel çırpmaktan başka bir şey değildir."
Enfal35
Öyleyse ıslık çalmak ve el çarpmaktan sakınmak gerekir, çünkü bu hem kadınlara benzemek hem de müşriklere ve fasıklara benzemektir. Eğer hoşumuza giden acayip bir şey görürsek "Maşallah" veya "Sübhanallah" diyelim. [197]
Şarkı Ve Müzik Dinlemek İnsanda Nifak Oluşturur
1- İbn Mes'ud radıyaliahu anh şöyle diyor: "Şarkı dinlemek tıpkı suyun bitkiyi yetiştirdiği gibi kalpte nifak doğurur. Allah'ı zikretmek ise kalpte iman yeşertir."
2- İbn Kayyım diyor ki: "Kim şarkı dinlemeye devam ederse hiç haberi olmadan kalbinde nifak oluşur. Böyle bir kişi eğer nifakın ne demek olduğunu iyi bilse idi, onun etkisini böyle görürdü. Çünkü kulun kalbinde Kur'an sevgisi ile şarkı sevgisi bir arada bulunmaz. İkisinden biri diğerini kovar. Nitekim şarkı dinleyenlere Kur'an sesinin ağır geldiğine çoğu kere şahit olmuşuzdur. Ondan sıkılmakta, okuduklarından faydalanmamakta ve kalpleri titreme-mektedir. Ama şarkı sesini duyduklarında kulak kesilmekte ve mutlu olmaktadırlar. İşte bu yüzden onlar şarkı ve müzik dinlemeyi Kur'an dinlemeye tercih ederler. Şarkı ve müzik dinleyip de vaktinde namaza yetişen insan sayısı azdır. Özellikle camide cemaat namazına.
3- Hanbelî alimi İbn Akil diyor ki: "Hanbelilere göre, eğer şarkı söyleyen na mahrem bir kadın ise, onun sesini dinlemek haramdır."
4- İbn Hazm ise Müslüman bir erkeğin namahrem bir kadın sesini dinleyip ondan zevk almasının haram olduğunu söylemektedir[198]
Şarkı Ve Müziğin İlacı
1- Radyo dinlemekten ve televizyon seyretmekten uzak durmak. Özellikle şehvet uyandırıcı ve tahrik edici müzikleri dinlememek.
2- Şarkı ve müziğin en büyük ilacı Kur'an dinlemektir. Özellikle Bakara Sûresi'nİ. Çünkü Rasûlul-lah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Şeytan, içinde Bakara Sûresi okunan evden kaçar."[199]
Ayrıca Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönül-lerdekine şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir."
Yunus:57
3- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatını ve şahsiyetini okumak. Yine sahabenin hayatını okumak. [200]
Şarkıdan Sayırmayanlar
1- Bayram günü şarkı söylemek, AiŞe radıyal-lahu anh şöyle diyor:
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem benim yanıma geldiğinde iki tane cariye kız def çalıyor ve şarkı söylüyorlardı. Ebu Bekir radiyallahu anh onları azarladı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Onları bırak. Her kavmin bir bayramı vardır. Bugün de bizim bayramımızdır" dedi." [201]
2- Düğünde def çalıp şârKi ©öpsmek, Bunun delili şu hadistir: ,
"Bu işin haram ile helal arasındaki ayırımı, düğünde def çalmak ve şarkı" Bu ise sadece bayanlara özeldir.[202]
3- Çalışırken söylenen İslâmî marşlar. Özellikle içinde dua olanlar. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hendek kazarken çalışanları teşvik,. etmek amacıyla Abdullah b. Revaha'nın söylediği şiiri söylerdi:
Ahiret yaşamından başka yaşam yoktur Allah'ım sen Ensar'ı ve Muhacirin'/bağışla. Onlar da şöyle karşılık verirlerdi.
Ve Bizler ki Muhammed'e bey'at ettik
Cihad etmek için ölünceye dek. Yine Rasûluilah sallallahu aleyhi ve sellem heffâeği kazarken İbn Revaha'nın şu şiirini söylerdi:
Eğer Allah olmasaydı hidayet bulamazdık. " Vallahi namaz kılamaz, zekat veremezdik. Bizim üzerimize huzur ve güven indir.
Ayaklarımızı sabit tut eğer düşmanla karşılaşırsak [203]
4- İçinde tevhid olan marşları söylemek. Rasû'ullah sallallahu aleyhi ve sellem sevgisinden, onun , şahsiyetinden bahseden, cihad ve ahlâktan bahseden marşlar. Veya müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve sevgiden bahseden, İslâm'ın güzelliğinden bahseden topluma faydası olan marşlar.
5- Çalgı aletlerinden sadece defin çalınmasına izin vardır. Onu da sadece düğünlerde kadınlar çalar. Zikir çekerken kullanılması asla caiz değildir. Çünkü ne Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem ne de ondan sonra sahabe defi bu şekilde kullanmamıştır. Ancak bazı sofiler onu zikirlerde kullanmayı kendilerine sünnet saymışlardır. Bu bid'attir. Zira Rasûlullah sailallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Sonradan uydurulan şeylerden sakının Zira her uydurulan şey bid'attır. Her Bid'atte sapıklıktır."
Tirmizî rivayet etmiş ve hasen sahih demiştir. [204]
İslam'da Resim Ve
Heykelin Hükmü
İslâm bütün insanları put ve resim ile temsil edilen evliya ve salihlere ibadet etmekten kurtarıp^ tek olan Allah'a ibadet etmeye çağırmaktadır. Bu.rj çağrıda insanların hidayeti için gönderilen bütün $ peygamberlerin tarihi kadar eskidir. Nitekim Allah Te-âlâ şöyle buyuruyor:
"Andolsun ki biz, 'Allah'a ibadet edin ve tağut-tan sakının' diye emretmeleri için her ümmete bir peygamber gönderdik."
Nahf: 36
Bu putların isimleri Nuh sûresinde şöyle geçmektedir:
"Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suva'dan Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!"
Nuh:23
Bu putların yaşamış evliyalar olduğuna dair en büyük delil İbn Abbas'ın Buharî'de geçen şu sözüdür: "Bu isimler Nuh(as)'m kavminde yaşamış salih kimselerin adlarıdır. Bu kimseler ölünce, şeytan onları oturdukları meclislerine putlar dikmelerini fısıldamış ve onlarda bu putlara bu isimleri vermişlerdi. Böyle yaptılar, önceleri onlara ibadet etmiyorlardı. Daha sonra gelen nesillerde ilim ortadan kalkınca bunlara ibadet etmeye başladılar."
İbn Abbas'ın bu sözü, ölen salih insanların adına yapılan heykellerin Allah'tan başkasına ibadet etmede en büyük sebep olduğunu gösterir.
İnsanların birçoğu, bu heykellere ve özellikle posterlere zamanımızda ibadet edenler olmadığı için onları yapmanın helal olduğunu zannetmektedirler. Bu birçok yönden kabul edilemez.
1- Resim ve heykellere asrımızda bile ibadet edilmektedir. Çünkü kiliselerde bulunan İsa ve Mer-yem(as)'a insanlar ibadet etmektedirler. Hatta haçın önünde eğilmektedirler. Ayrıca üzerinde İsa ve Meryem {as)'ın resimleri bulunan demirden heykeller çok pahalı fiyata satılmakta ve onu alanda evinin bir köşesine asarak ona ibadet etmekte ve saygı göstermektedir.
2- İnsanlar bu putların önünde şapkalarını çıkarmakta ve çelenkler koymaktadırlar. Mesela Amerika'da George Washington, Rusya'da Lenin ve Sta-lin, Fransa'da Napolyon gibi cadde ve meydanlarda-ki heykeller. İnsanlar bu heykellerin önünden geçerken saygıyla eğilmektedirler. Heykel dikme fikri bazı Arap ve Müslüman ülkelerde de görülmekte, kafirleri taklit ederek caddelere heykeller dikmektedirler. Bu heykellere harcanan paralarla o insanlar adına cami, okul, hastane ve hayır kurumları yapılabilir.
3- Dikilen bu heykellere uzun zaman sonra ibadet edilmeye başlanacaktır. Nitekim Avrupa ve bazı İslam Ülkelerinde bu durum görülmeye başlanmıştır. Bu durum kendilerinden önce Nuh(as)'ın kavminde görülmüştü. Onar salih İnsanların heykellerini diktiler, sonra onlara saygı duyarak ibadet etmeye başladılar.
4- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ali ra-dıyallahu anh'a şöyle emretmiştir:
"Kırmadık bir heykel, yerle bir etmedik bir kabir bırakma"
Müslim. İmam Ahmed'deki rivayette şu ilave vardır: "Silmediğin resim bırakma"[205]
Resimve Heykelin Zararları
İslâm ancak dini, ahlaki ve maddi zararı olan bir şeyi haram kılar. Gerçek Müslüman ise sebep ve illetini bilmese dahi Allah ve Resulünün emrine teslim olan kişidir. Resim ve heykelin bir çok zararı vardır:
1- Dinde ve akidedeki zararı Resim ve heykelin insanların inançların, bozduğuna çoğu kere şahit olmuşuzdur. Mesela Hıristiyanlar İsa ve Meryem (as)'ın resimlerine ve haça ibadet etmektedirler. Yine Avrupa devletleri ve Rusya kendi önderlerinin heykellerine ibadet etmekte, onların önünde saygı ve sevgiyle başlarını eğmektedirler. Bu yolda onlara bazı Arap ve Müslüman ülkelerde uymakta ve kendi devlet başkanlarının heykellerini dikmektedirler Sonra bazı tarikatlar şeyhlerinin fotoğraflar, önünde namaz kılarak huşu içinde onlardan yardım istemekte, zikirler çekerek şeyhlerinin kendilerini gözlediğini zannetmektedirler.
Bir de şarkıcıların resimleri vardır ki, onların peşinden giden hayranları taparcasına o resimleri evlerinin duvarlarına asmaktadırlar. 1967 yılında Arap-İsrail savaşında bir radyo spikeri şöyle konuşuyordu: "Ey askerler ileri! İçinizde sizinle beraber savaşan şarkıcılar da var!..." Oysa şöyle demesi gerekirdi: "İleri! Allah, yardımıyla sizinle beraberdir...", Savaşın sonu ise yenilgi ile bitti. Çünkü Allah onlardan yardımını kesti. O şarkıcıların da onlara faydası olmadı. Belki de yenilginin sebebi, Allah'a asi olan o şarkıcılardı. Keşke Araplar bu yenilgiden ders alsalar da, dinlerine dönseler.
2- Resim ve heykellerin gençlerin ahlâkına olan zararları ise anlatmakla bitmez. Cadde ve evlerin duvarları açık seçik kadınların resimleri ile dolu olduğu görülmektedir. Bu resimlerdeki şarkıcılara aşık olan gençler her türlü günahı işlemekte giyim-kuşamları ve ahlâkları bozulmaktadır. Din, iman, ci-had, Kudüs ve işgal altındaki topraklar aklına hiç gelmemektedir.
Resim ve fotoğraf, özellikle açık saçık kadın fotoğrafı o kadar çok yaygınlaşmıştır ki gazete ve dergilerde, kitap, televizyon, elbise poşetleri üzerinde dahi açık kadın resimleri vardır. Kadın öylesine küçük düşürülmüştürki erkek ayakkabılarının reklamlarında bile artık yer almaktadır. Bir de karikatür resimleri vardır ki, bu resimlerde Allah'ın yarattığı insan, çok çirkin şekillerde çizilmektedir. Allah, onların çizdiği uzun burunlu, kepçe kulaklı, patlak gözlü bir mahluk yaratmamıştır. Bilakis Allah insanı en güzel şekilde yaratmıştır.
3- Resim ve heykellerin sebep olduğu maddi zarar ise açıkça görülmektedir. Heykel yapmak için milyarlar harcanmaktadır. Yine bir çok insan, at, köpek, maymun, fil ve insan şeklinde olan süs eşyalarını alıp evlerine koymaktadır. Veya aile fotoğrafını ve ölmüş yakınlarının fotoğraflarını evlerine asmaktadırlar. Bunlara verdikleri o paraları ölü adına fakirlere verseler, onun sevabı ölüye fayda verirdi. Bir de bundan daha kötüsü onun sevabı ölüye fayda verirdi. Bir de bundan daha kötüsü, adamın hanımıyla çektirdiği düğün fotoğrafını evine asıp başka insanlara göstermesidir. Sanki hanımı sadece ona ait değil de bütün insanlara aitmiş gibi!! [206]
Resim, Heykel Gibi Midir
Bazı insanlar put ve heykellerin sadece Cahili-ye döneminde olduğunu zannetmekte, resimlerin bu yasaklamaya girmediğini söylemektedirler. Bu oldukça garip bir anlayıştır. Anlaşılan onlar bu konudaki açık delilleri okumamışlardır. İşte onlardan bazıları:
1- Aişe radıyallahu anh üzerinde resim bulunan bir yastık satın almıştı. Rasûlullah sallailahu aleyhi ve sellem onu görünce evin kapısında durdu ve içeri girmedi. Aişe O'nun hoşlanmadığını yüzünden anladı ve: "Ya Rasûlullah, Allah'a ve Rasulü'ne tevbe ederim, benim günahım nedir?" dedi. O: "Bu yastığın işi ne?" dedi. O: "Yastık olarak kullanmak ve üzerine oturmak için aldım" dedi. Rasûlullah sallailahu aleyhi ve sellem: "Bu resimleri yapanlara kıyamet günü azap edilecek ve onlara: Yaptığınız bu resimleri diriltin, denilecektir" dedi. Sonra şöyle buyurdu: "İçinde resim olan eve melekler girmez."[207]
2- Rasûlullah sallalfahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Kıyamet günü insanların en çok azap görenleri Allah'ın yarattığı canlı varlıkların resimlerini yapanlardır."[208]
3- "Rasûfullah sallallahu aleyhi ve sellem, o resimleri görünce yok edinceye kadar eve girmedi."[209]
4- "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evde resim bulundurmayı yasakladı ve [210]kişinin resim yapmasını da nehyetti." [211]
Caiz Olan Resim Ve Heykeller
1- Ağaç, yıldız, güneş, ay, dağ, taş, deniz, nehir ve güzel manzara resimleri ve heykelleri yapmak caizdir. Yine mukaddes beldelerin içinde insan olmayan resimleri caizdir. Mesela: Kabe, Mescid-i Nebe-vî, Mescid-i Aksa ve diğer bütün camiler.
Süriun delili, İbn Abbas'ın şu sözüdür: "Eğer mutlakâ'resim yapacaksan, cansız ağaç resmi yap."[212]
2- Kimlik, ehliyet ve pasaporta konulan resimler, mecburi olduğundan caizdir.
3- Hırsızlık ve cinayet işleyenlerin tanınması ve yakalanması için fotoğraflarının çekilmesi. Yine aynı şekilde bazı ilmi çalışmalar için örneğin tıp ilimlerinde kullanılmak üzere yapılan resimler caizdir.
4- Kız çocuklarının evde oynaması için paçavra ve bezden yapılan oyuncak bebekler yapmak caizdir. Çünkü ileride anne olunca çocuklarını eğitmeleri için bu gereklidir. Bunun delili Aişe radıyallahu anh'ın şu sözüdür: "Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem'in yanında kız çocuklarıyla oynardım." Buharî
Ayrıca çocuklar için ithal oyuncaklar almak caiz değildir. Çünkü bu oyuncaklar açık saçık kadın modeli şeklinde insan suretinde olup çocukların ahlâkını bozmakta, onlar bu oyuncaklardan, açık saçık giyinmeyi, boyanarak süslenmeyi öğrenir. Buna ilave kafir ve Yahudi devletlerine para kazandırmaktadır.
5- Başı olmayan canlı resimleri yapmak caiz-, dir. Çünkü canlıyı canlı yapan başıdır. Eğer başı olmazsa ruhu da olmaz ve aynı cansızlar gibi olur. Ni-5 tekim Cebrail aleyhisselam Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle buyurmuştur:[213]
"Her heykelin başını kır ki ağaç şekline dön-* sün, üzerinde resim olan her örtüyü kes ve üzerine yaslanan yastık yap." [214]
Sigara Haram Mıdır?
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında sigara yoktu. İslâm dini genel kural olarak vücuda zarar veren, başkalarına eziyet eden ve para israfına neden olan her şeyi haram sayar.
Sigaranın hükmüne dair deliller şunlardır:
1- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onlara temiz şeyleri helal, pis olan eziyet verici Şeyleri haram kılar."
A'raf:157
Sigara vücuda zarar veren pisleydin Kokusu da kötüdür.
2- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:'
"Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın."
Bakara: 195
Sigara, verem ve kanser gibi öldürücü hastalıklara sebep olmaktadır.
3- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Kendinizi öldürmeyin."
Nisa: 29
Sigara gizli bir intihardır, nsanı farkıijida olma-jdan yavaş yavaş öldürür.
4- Allah Teâlâ içkinin zararı ^Şıkkında şöyle buyuruyor:
"Her ikisinin de günahı faydasından daha büküktür."
Bakara: 219
Sigaranın da zararı faydasından çok daha büküktür. Hatta hiç faydası yoktur bile denilebilir.
5- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Gereksiz yere de israf etme. Zira israf edenler şeytanın kardeşleridir."
İsrâ: 26-27
Sigara içmek israftır israf ise şeytanın amelidir.
6- Rasûlullah şallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ne zarar vermek vardır, ne de zarar uğramak."[215]
Sigara sahibine zarar verir, çevresindekileri rahatsız eder, malıda telef eder.
7- Rasûlullah şallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Allah, sizin kendi malınızı boş yere harcayarak kaybetmenizi hoş karşılamaz."[216]
Sigara içen kişi malını boş yere harcayarak kaybettiğinden dolayı, Allah onu hoş karşılamaz.
8- Rasûlullah şallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Bütün ümmetim affedilecektir. Günahını açığa vuranlar hariç."[217]
Sigara içen kişi hadisten de anlaşıldığı gibi günahını açığa vuran kişilerdendir.
9- Rasûlullah şallallahu aleyhHve sellem şöyle buyuruyor:
"İyi insanla oturan kişi ile kötü insanla oturan kişinin misali; misk satan insan ile, ateşe üfleyen insana benzer.
10- Rasû l^ buyuruyor:[218]
Kim soğan veya sarımsak yerse bizden ve njıescidimizden uzak dursun, evinde otursun."
Sigaranın kokusu soğan ve sarımsaktan daha kötüdür.
11- Birçok alim sigarayı haram saymaktadır. [Eski ilim sahiplerinde] Haram saymayanlar ise onun sebep olduğu kanser hastalığından haberleri olmayanlardır.
12- Eğer bir insanın kâğıt para yaktığını görsek ona: "Ne yapıyorsun, sen deli misin!?" deriz.
Binlerce sigara satın alıp da parasmı yakanlara ya ne demeli! Hem kendi vücuduna, hem de yanında bulunanlara zarar vermektedir. İnsanların temiz havalarını sigara dumanıyla rahatsız etmek caiz değildir. Sigara içen bir kişiye: "Bu sigara senin iyi amellerinden mi sayılır, yoksa kötü amellerinden mi?" diye sorsak bize cevap olarak kötü amellerinden olduğunu söyleyecektir.
13- Ey kardeşim! Gel şu sigarayı bırak. Kim Allah için bir şeyi bırakırsa Allah ona yardımcı olur. Sabret, Allah sabredenlerle beraberdir. Ezan ve namazlardan sonra Allah'a dua et ve şöyle de: "Allah'ım, şu sigarayı bana kötü olarak göster. Onu bırakmayı bana nasip eyle." [219]
Müctehid İmamlar Hadisle Amel Etmiştir
Dört mezhep imamı -Allah onlardan razı olsun-her biri kendisine hadis ulaştığı ölçüde ictihadda bulunmuştur. Hadisler, onlardan bazılarına ulaşıp, bazılarına ulaşmadığı için aralarında farklı görüşler oluşmuştur. Çünkü onların yaşadığı zamanlarda hadislerin hepsi toplanıp yazılmamıştı. Hadis hafızları Hicaz, Irak ve Şam gibi birbirlerinden farklı bölgelerde bulunuyorlardı. Ayrıca bu bölgeler arasında ulaşım da çok zor ve meşakkatli idi. Bu yüzden İmam Şafiî Mısır'a yerleşince orada gördüğü hadislerle fetva vermiş, daha önce Irak'ta iken verdiği fetvalarından vazgeçmiştir.
İmam Şafiî kadına dokunmakla abdestin bozulacağını söylerken, İmam Ebu Hanife bozmayacağını söylemektedir. İşte bu durumda Kur'an ve Sünnete başvurmamız gerekir. Zir Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız, onu Allah'a ve Rasulü'ne götürünüz; bu hem hayırlı, hem de sonuç bakımından daha güzeldir."
Nisa: 59
Çünkü doğrunun birden fazla olması mümkün değildir. Kadına dokunmak hem abdesti bozacak, hem de bozmayacak; böyle olamaz. Biz bu konuda Allah katından inen Kur'an'a ve onu en iyi şekilde açıklayan Rasulü'nün sahih hadislerine uymakla emrolunmuşuzdur. Zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Rabbinizden size indirilen Kur'an'a uyun. Onu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!"
A'raf: 3
Bu yüzden, bir müslümanın sahih bir hadisi kendi mezhebine ters diye kabul etmemesi caiz değildir. Dört mezhep imamı sahih hadisle amel edip, ona ters olan her görüşü reddetme konusunda icma etmişlerdir. [220]
Dört Mezhep İmamının Hadisle Amel Etme Konusunda Sözleri
Şimdi sizlere sunacağımız dört mezhep imamının sözleri, hem onları kınayanlara ve küçümseyenlere bir cevap, hem de onlara uyanlara gerçeği beyan etmektetir.
İmam Ebu Hanife. Bütün insanlar Fıkıh'ta O'nun talebesidir:
1- "Nereden aldığımızı bilmedikçe, hiç kimseye bizim görüşümüz ile amel etmesi helal olmaz."
2- "Dayandığım delili bilmeden benim görüşüm ile fetva vermek haramdır. Biz birer insanız, bugün bir söz söyleriz yarın ise ondan vazgeçeriz."
3- Allah'ın kitabına ve Rasulullah'tan gelen habere aykırı bir sözüm olursa onu terk edin.
4- İbn Âbidin şöyle diyor: "Hadis sahih olduğu zaman, mezhebin görüşü ile çalışsa da onunla amel edilir ve kişinin mezhebi hadisin hükmü olur. Hadis ile amel etmek, mezhep taklitçisi kişiyi Hanefî olmaktan çıkarmaz. Nitekim Ebu Hanife'den şöyle nakledilmiştir: "Eğer hadis sahih olursa, benim görüşüm odur."
İmam Mâlik, Medine'nin İmamı:
Ben bir beşerim. Doğruyu da bulurum, hata da ederim. Sizler benim görüşlerime bakın. Kur'an ve sünnete uyanı alın, uymayanı bırakın."
"Peygamber hariç her bir kişinin sözünü ister alırsın ister terk edersin."
İmam Şafiî. Ehl-i Beyt'tendir:
1 - Hiç kimse yoktur ki Peygamberin bir sünneti kendisine gizli kalmamış ve ulaşmamış, {Yani herkese her hadis ulaşmamış olabilir.) Ben bazen bir söz söylemiş, bir kural tesbit etmişimdir de, o konuda benim görüşüm hilâfına Peygamber'den nakledilen bir hadis bulunmuştur. Bu durumlarda benim görüşüm, Peygamberin sözüdür."
2- "Bir kimse için, Peygamber'den nakledilen bir sünnetin açıkça belirlenmesi halinde, onu bir başkasının sözünden ötürü terk etmenin helal olmadığı konusunda müslümanlar ittifak halindedirler."
3- "Benim kitabımda Peygamberin sünnetine aykırı bir şey bulursanız, Peygamber'in sözünü alınız, benim görüşüm de odur."
4- Ahmed b. Hanbel'e şöyle demiştir: "Siz hadisi ve ravileri benden daha iyi bilirsiniz. Hadis sahih olduğu zaman bunu bana bildiriniz ki, ben de onunla amel edeyim."
5- "Eğer hadis sahih olursa, benim mezhebim odur."
6- "Hakkında görüş beyan ettiğim herhangi bir meselede hadis alimleri tarafından benim görüşlerime aykırı bir hadis rivayet edilirse, ben sağlığımda da öldükten sonra da o görüşümden vaz geçerim."
İmam Ahmed b. Hanbel. Ehli sünnetin imamı:
1- "Beni taklid etme. Mâlik'i, Şafiî'yi, Evzâî'yi ve Sevrî'yi de taklid etme. Sen de onların aldığı kaynaktan a!."
2- "Kim Rasûlullah'ın hadisini reddederse o, helakin eşiğindedir." [221]
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'ın Hadisleriyle Amel Ediniz
1 - "Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkç&fe-kopmaz ve Müslümanlar onları yener."[222]
2- "Kim Allah'ın adı en üstün olsun diye savaşırsa, o kişi Allah yolundadır." [223]
3- "Kim Allah'ın azabından insanlara sığınırsa, Allah onu insanların korumasına terk eder."[224]
4- "Kim Allah'tan başkasına dua ederek ölürse cehenneme girer."[225]
5- "Kim ilmi gizlerse, Allah onun ağzına ateşten bir gem vurur."[226]
6- "Kim tavla oynarsa, sanki o, elini domuz kanına bulamıştır." [227]
7- "İslâm garib olarak başladı ve yine garib hadönecektir. Ne mutlu o aariblere"[228]
Başka bir rivayette şu şekildedir:
O garibler, insanlar bozulduğunda onları ıslah edenlerdir."[229]
8- "Ne mutlu o gariblere ki onlar, kötü insanlar çoğaldığında, onların içindeki iyi insanlardır."[230]
9- "Allah'a isyanda kullara itaat yoktur.[231]İtaat ancak maruftadır." [232]
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Size Ne Verdiyse Onu Alınız!
1- "Allah, kaşlarını ve kıllarını alarak ve aldıra- değiştirenlere iânet etmiştir."[233]
2- "Örtülü çıplaklara, erkekleri kendilerine meylettiren ve kendileri de onlara meyleden, başları deve hörgücü gibi olan kadınlar cennete giremezler. Orasının kokusunu dahi alamazlar."[234]
3- "Allah'tan korkun! Helale sarılın, haramdan uzak durun."[235]
4- "Allah'ı zikrederken kendinize sahip olun. Zira siz ne sağır olana, ne de uzakta bulunana dua ediyorsunuz." [236]
5- "İnsariMr içîhMeh çök belâlara uğrayanlar, önce peygamberler, onlardan sonra da salih kişilerdir[237]
6- "Gelmeyene git, kötülüğe iyilikle mukabele et, kendi aleyhine bile olsa hakkı söyle."[238]
7- "Dinarın, dirhemin ve giyim kuşamın kölesine yazıklar olsun ki verilirse sevinir verilmezse söylenir."[239]
8- "Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şeyi size haber vereyim mi? Aranızda selâmı yayın."[240]
9- "Bu dünyada bir yabancı veya yolcu gibi ol."[241]
10- "Bir kişi gelip te başkasını yerinden kaldı-ralfâk yerine oturmasın. Açılıp birbirinize yer verin." [242]
Kardeş Olun Ey Allah'ın Kulları
Rasûlullah şallallahu aleyhi ve sellem şöyle
"Birbirinize haset etmeyiniz, birbirinizi kızdıracak şeyler yapmayınız, başkalarının konuşmalarını dinlemeyiniz, bencillik yapmayınız, başkalarının eksikliklerini araştırmayınız, almayacağınız malın fiyatını yükseltmeyiniz, birbirinizle alâkanızı kesmeyiniz, birbirinize arkanızı dönüp uzaklaşmayınız. Birbirinizin yaptığı alışveriş üzerine alışveriş yapmayınız.
Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olunuz ey Allah'ın kulları. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, ona yardımı kesmez ve onu küçük görmez.
- Kalbine işaret ederek -: Takva işte buradadır, takva işte buradadır.
Kişinin müslüman kardeşini küçük görmesi, kötülük olarak ona yeter. Müslümanın müslümana kanı, ırzı ve malı haramdır.
Zandan kaçmm. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır.[243]
Allah sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz. Fpkat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar." [244]
Müslüman Kişi Hakkında Hadisler
1 - "Müslüman, diğer müslümanların onun dilinden ve elinden emin oldukları kişidir."[245]
2- "Müslümana sövmek fasıklık, onu öldürmek ise küfürdür."[246]
3~ "Uyluğunu ört. Çünkü kişinin uyluğu avret yeridir:"[247]
4- "Mü'min kişi iftira atmaz ve lanet okumaz, çirkin ve ahlâksız konuşmaz."[248]
5- "Kim bize silah çekerse bizden değildir."[249]
"Kim sahtekârlık yaparsa bizden değildir."[250]
6- "Yumuşaklıktan mahrum olan her hayırdan inahrum olur."[251]
7- "Kim insanların kötülüğünden Allah'a sığınırsa, Allah kurtarıcı olarak ona yeter. Kim Allah'ın azabından insanlara sığınırsa, Allah onu insanların korumasına terk eder."[252]
8- "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, rüşvet verene de alana da lanet etmiştir[253]
9- "Elbisesi ayak bilek kemiğinden aşağıda olan ateştedir."[254]
10- "Kim müslüman kardeşine kâfir derse, bu söz ikisinden birine döner."[255]
11- "Münafık birisine "efendim" diyerek saygı gostermeyiniz. Çünkü eğer o sizin efendiniz olursa, Rabbiniz Azze ve Celle'yi kızdırırsınız."[256]
12- "Çocuk, akikasıfia bağlıdır. Yedinci günü akikasi kesilir, ismi koyulu^ye saçı tıraş edilir." [257]
İslamın Kadına Verdiği Değer
Şüphesiz İslâm dini, yeni nesiller yetiştirdiği ve toplumun düzelmesi ona bağlı olduğu için kadına büyük değer vermiş, her türlü kötülüğe karşı korumak için de örtünmeyi ona farz kılmıştır. Örtünme sayesinde her iki eş arasında sevgi ve bağlılık devam etmektedir. Çünkü koca güzel bir kadın gördüğünde ondan etkilenmekte ve hanımıyla arası bozulmaktadır. Belki de bu, onların boşanmalarına bile sebep olmaktadır. Kur'an'da örtünme âyeti şu şekilde geçmektedir:
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına, -bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman- dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur."
Ahzâb:59
1- Dünyaca ünlü kadın lider Uni Bizant şöyle demiştir: "Çoğu kere, İslâm gölgesindeki kadının diğer sistemlere göre daha çok özgür olduğu fikri aklıma gelmiştir. İslam, tek eşliliği yasaklayan dinlerden daha çok kadının hakkını korumuştur. İslamî öğretiler kadına daha adaletli davranmış ve hürriyetini garanti etmiştir. Buna karşılık kadın ingiltere'de ancak 20 sene önce mül-kiyyet hakkını elde edebilmiştir. Biz ise İslâm'da kadının bu hakkını daha ilk zamanlarda elde ettiğini görmekteyiz. Öyleyse: "İslâm, kadını duygusuz bir madde olarak görür" sözü iftiradan başka bir şey değildir."
2- Yine şöyle diyor: "Kadının toplumsal ve şahsi ihtiyaçlarını gideren ve onu koruyan İslâm'da birden fazla evlilik en doğru adil terazide tarttığımızda, onun, kadını sadece şehveti tatmin etme âleti olarak gören ve işi bitince de sokağa atan batılı sistemlerden daha iyi olduğunu görürüz."
3- Bayan müsteşrik Fransivaz Sacon şöyle demiştir: "Ey doğulu müslüman kadın! Sana erkeklerle eşit haklara sahip olman için seslenerek tatlı sözler söyleyenler, daha önce de bizi bu sözlerle aldattılar."
4- Fon Hermer ise şöyle demiştir: "Örtü, kadına gerekli saygı ve mevkii vermekte ve onu koru-maktadır.Bu yüzden ona özenilir." [258]
Batılıların İslam Hakkındaki Sözleri
Filozof Bernard Shaw şöyle diyor: "Ben Mu-hammed'in dinini takdirle karşılıyorum. Bana göre o din, değişen hayatın her safhasına uygunluk gösteren en güçlü dindir. Her asırda geçerlidir. Ben o kişinin hayrete düşüren hayatını araştırdım. Bana göre O kişiye, İsa'ya haksızlık etmeden: "insanlığın kurtarıcısı" demek gerekir. Ben inanıyorum ki, eğer bugün O'nun gibi birisi tek başına bu dünyayı yönetse idi, barış ve mutluluğa ihtiyacı olan bu dünyanın bütün meselelerini çözmede başarı daima O'ndan yana olurdu.
Benim gözlemime göre, Muhammed'in dini, ileride Avrupa'da kabul edilecektir. Daha bugünden kabul edilmeye başlandı bile." [259]
İslâm'a Giren Amerikalı Anlatıyor
Amerika Birleşik Devletleri'nde birçok insan yaşamaktadır. Onlardan bir kısmı Müslümanlıkla ve Hıristiyanlıkla veya Budizm yoluyla yeni bir hayat aramaktadır. Yine onlardan birçoğu bin ilâha ihtiyaç duymaktadır. Fakat küçük bir grup, Allah'a giden yolun İslâm olduğunu kabul edip Müslüman olmuştur. İşte onlardan birisi şöyle anlatıyor:
İlk önceleri Budizm dinini okuyordum. Birkaç sene sonra Budist din adamı olmayı bile istedim. Fakat üniversitede okurken, dinler arasında bir karşılaştırma yaptım ve İslâm dinine yöneldim. Üniversiteden mezun olunca Avrupa'ya gittim. Hollanda'da araştırma yaparken, benimle beraber birisi Ürdünlü, diğeri Arnavutluklu iki kişi vardı. Ben bunların etkisiyle İslâm'a girdim. Ancak önceleri İslâm'ın güzelliğine, güncelliğine ve yapıcılığına hiç dikkat etmemiş, sadece Muhammed'in Allah'ın gerçek elçisi olduğunu anladım eğer Allah'tan ve Rasûlünden yüz çevirirsem, Allah da bana azap eder düşüncesindeydim.
Hayatımın son beş yılının bir kısmını Amerika'da ve bir kısmını Arap ülkelerinde geçirdim. Neticede bu dini çok sevdim ve bu dinin insan hayatını kutsal saydığı sonucuna ulaştım.
Ancak İslâm toplumunda gördüklerim, benim İslâm'a olan güvenimi azalttı. Çünkü o toplumlar ve idareciler Amerika'yı ve batı dünyasını taklit etmekte idiler.
Oysa o dönemde Amerika ve Batı âleminde yaşayanların amaç ve hayalleri, yaptıkları işlerle boşa çıkmakta, düzen ve sistemleri çökmekte idi.
Arap âleminde yaşayan bir çok kişi, Amerika'ya gidip mutlu olma hayaliyle yaşarken, aynı vakitte Amerikalılar, devletlerinin her gün kötüye gittiğine ve bir gün gelip Amerika'nın mutlaka yıkılacağına inanmaktaydı.
Ama Amerikalı Müslümanların durumuna gelince, onlardan İslâm'a yeni girenler çok güçlü bir imanla İslâm'a sarılmaktadırlar. Fakat çoğumuzun bilgi eksikliği var. Çoğu zaman bilgisizlikle İslâm adına çok kötü işler yapmaktayız. Yine içimizde az bir grup, diğer kardeşlerini bilgilendirmektedir. Ayrıca diğer İslâmi toplumlardan insanlar Amerika'ya giderek İslâm'ı tebliğ etmekte ve gerçek dini onlara anlatmaktadırlar. Gerçek olan şu ki, İslâm alemindeki bir çok alim gerçek görevini yerine getirmek için Amerika'ya gidip orada irşad ve tebliğ ile uğraşmaktadır.
Son olarak; gelecek on yıl içinde Amerikalı gençlerin İslâm'ı öğrenecekleri kültür merkezlerinin yapılacağını umut ediyorum. Yine o insanların aralarında güçlü bir dostluğun olacağını ve Allah'a itaat ederek yaşayacaklarını temenni ediyorum. [260]
İslâm'ı Seçen Amerikalı Bayan
İnsanlığın kurtuluşu için tek çıkar yol İslâm'dır.
Liyamila 28 yaşında Müslüman olan Amerikalı bayanın yeni adı, "Hacer". Kendisi Kolombiya Mizuri Üniversitesi'nde Toplumbilim Bölümü'nde okuyor. Kendisini tatmin edecek gerçeği Amerikan kültüründe bulamadığı için, iki sene öncesinden başlayarak İslâm dinini derinlemesine araştırmış ve sonunda Müslüman olmaya karar vermiş ve ismini de Hacer olarak değiştirmiş. Dediğine göre Hacer ismi İslâm'a bağladığı için çok seviyormuş.
Hacer şöyle anlatıyor: "Çok uzun zamandan beri zihnimde bu dünyanın ve canlıların oluşumu ile ilgili sorular dolaşırdı. Bu sorular ve düşünceler beni çok sıkıştırmaya başladı. Fakat bu soruların cevaplarını Amerikan kitaplarında bulamıyordum. Ayrıca İslâm diye bir şeyin olduğunu duyuyordum; ama kafamda onunla ilgili yeterli bir bilgim yoktu ve daha ziyade onu kadın ile erkeği ayrı tutan bir din, sertlik ve şiddet yanlısı bir din olarak tasarlıyordum. İslâm'ı Öğrenene kadar bu şekilde onun hakikatinden cahil kaldım.
İslâm'ı araştırmaya başladım. İlk önceleri bu iş çok zor oldu. Çünkü İslâm hakkında doğru bilgi verecek İngilizce bir kitap bulmam zordu. Zamanla İs-iâm'ı sevdim ve onun adaletli bir din olduğunu ve herkese hakkını verdiğini, her türlü çalışmada kişiye sorumluluk yüklediğini anladım. Bu şekilde zaman ilerledikçe İslâm'ı daha iyi anladım. Bu durum, Allah bana hidayeti nasip edep Müslüman oluncaya kadar böylece devam etti. [261]
Hacer İslam'a Davet Ediyor
Hacer Müslüman olduktan sonra İslâm'ın yayılması için çok ciddi olarak çalıştı. O, yaptığı bu çalışmanın İslâm yolunda bir mücadele ve davetini, İslâm'ın hakikatini bilmeyen Amerikalılara bir duyuru olarak görmektedir. Çünkü İslâm'ı kötü gösterenler, halkı İslâm'a karşı soğutmaktadırlar.
Önceleri diğer kızlar gibi boş bir hayat yaşayan Hacer, İslâm'a girdikten sonra tamamen değişti. O şimdi tam bir dindar oldu. Şöyle eliyor: "Hedefim İslâm uğrunda çalışmak, liberalizme karşı mücadele, kötülüklere engel olmaktır. Edindiğim tecrübeden sonra insanlığın kurtuluşu için tek çıkar yol İslâm'dır.
"Niçin İslâm insanlığın kurtuluşu için tek çıkar yol?" diye Hacer'e sorulduğunda O, şöyle cevap veriyor: "Çünkü toplumun sorunlarına cevap sunan tek din İslâm'dır. Günümüzdeki yönetimler ise, ruh ve cesedin isteklerini, onlara tam olarak nüfuz edemeden dengelemeye çalışan bir hayat sunmaktadır.
Ben İslâm'da, beni yatağımda düşündürerek rahatsız eden sorunlara tam olarak cevaplar buldum."
Hacer, İslâm'dan bahsederken ne konuştuğunu çok iyi bilmekte idi. Bazen Arapça İslâmî terimler de kullanıyordu. O, her haliyle İslâm'ı çok iyi anlamıştı ve İslâm'ın sadece ibadetlerden oluşan bir din olmadığını anlatıyordu.
O'nun görüşünde cihad, İslâm'da çok önemli idi veya günümüzde Müslümanların en çok ihtiyacı olan şey, cihad idi.
Müslüman olduktan sonra Hacer, yaşayış tarzını da değiştirdi. Tesettüre büründü ve beş vakit namazını vaktinde kılmaya başladı. Kur'an'dan âyetler ezberledi. Ailesinden ve arkadaşlarından tepkiler aldı. Şöyle diyor; "Bütün o zorlukları kendi inancımla hoş karşıladım. Bu, her Müslümanın karşılaşacağı çok zor bir durum. Bu yolda birçok insana işkence yapıldı ve onlar bu dinden vazgeçmedi. Beni de İslâm'dan başka hiçbir şey ilgilendirmiyor."
Hacer'İn çalışmaları din sahasında sınırlı değildi. O, siyasi alanda da hareketli idi. Müslüman Filistin halkının hakkının verilmesini istiyordu. Bu yüzden bu konuda toplantılar yapıyor ve Filistin halkına yapılan zulümden bahsediyordu.
O, yüce bir davayı savunuyordu. Beyaz bir Amerikalı kadın, Müslüman bir davetçi oluyor ve Müslüman halkın hakkını savunuyordu. Kendisini dinleyenler olmasa bile O bıkmıyor ve yorulmuyordu...
İşte O'nun bütün İslâm âlemine ve özellikle Arap âlemine mesajı: "İnsanlığa ışık tutarak yol açan sizler. Mukaddes beldenizde size karşı savaşan İsrail ve yandaşlarına karşı sakın zayıf duruma düşmeyin. [262]
Yusuf İslam'ın Müslüman Olduktan Sonraki Açıklamaları
Medine Gazeteis, 5 Ramazan 1400 hicri tarihli sayısında, Müslüman olarak Yusuf İslâm adını alan dünyaca ünlü pop şarkıcısı Cat Stevens'tan bahseden bir yazı yayınladı. O yazıda anlatılan bazı başlıkları size aktaralım:
1- Müslüman olup müziği bırakınca Batı âiemi şok oldu. Ve nasıl değiştim diye birbirlerine sormaya başladılar. Medyanın çıtı çıkmadı. Ne olduklarını anlamadım, önceden yaptıkları gibi beni, peşimden soluyarak hiç takip etmediler. Çünkü dünya medyasının idaresi Yahudilerin eli altında bulunmaktadır.
2- Benim Müslüman olmamın nedeni, Mescid-i Aksa'da oturan arkadaşımı ziyaret etmemdir. O da benim semavi dinlere özen gösterdiğimi bildiği için bana bir Arapça ve bir de İngilizce Kur'an hediye etti. Tek başıma Kur'an'i başından sonuna kadar okudum. Sonra Hz. Muhammed'in hayatını okudum ve O'nun kişiliğinden çok etkilendim. Birbuçuk yıl İslâm'ı ilmi olarak inceledim ve İslâm'ın gerçek din olduğunu anladım. Ve müslüman olmadan önce herhangi bir Müslümanla tanışıp onların farklı görüşlerini öğrenmeden İslâm'a girdiğim için de Allah'a hamd ettim.
3- Kudüs'e gittim. Müslümanlar beni Mescid-i Aksâ'da görünce çok mutlu oldular. Orada namaz kıldım ve ağladım. Kudüs İslâm âleminin ciğeridir. Eğer orası hasta olursa, bütün İslâm âlemi hasta demektir. Eğer orası düzelirse bütün İslâm âlemi düzelir. Öyleyse Kudüs'ü Yahudilerden kurtarmamız gerekir.
4- Filistin halkının İslâm'a ve dine sıkı sarılmaları gerekir. Namazlarını bırakmadan kılmaları gerekir. Eğer böyle yaparlarsa ben, Allah'ın onlara yardım edeceğine inanıyorum.
5- Müslüman olduktan sonra bana, "sigara haramdır" dediler, ben de onu bıraktım. İçkiyi bıraktım. Kadınlarla beraber oturmayı bıraktım. Şarkı ve müziği terk ettim.
6- Tesettürlü bir bayanla evlendim. Kadının güzel olması önemli değildir. Esas üstünlük, iman ve fazilettir.
7- Şu an Arapça öğreniyorum ve Kur'an okuyorum. O'nun lezzetini tadıyorum ve mânâsını anlıyorum. Yakında şöhretimi de kullanarak İslâm'ın yüceliğini anlatan kitaplar yazacağım.
8- Ben, vaktinde kılınan namazı, İslâm'ın önemli şartlarından sayıyorum. Böyle yapmak, insanın dinini korumakta ve devamını sağlamaktadır.s her namazdan sonra büyük bir rahatlık ve huzur hissediyorum.
Evet, Yusuf İslâm İngiltere'de yaşıyor ve İslâm'ı tebliğ ediyor. Kendine ait bir camii var. Etrafında toplanan Müslümanlar onu destekliyor. Allah onu başarılı kılsın. Allah onun gibi Müslümanların sayısını artırsın. [263]
İstihare Duası
Cabir b. Abdullah radıyallahu anh'dan gelen rivayette şöyle demiştir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bütün işler için yapılan istihare duasını, Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi bize öğretti ve şöyle buyurdu: "Sizden biriniz bir işe karar verdiğinde iki rekat namaz kılsın, sonra şöyle desin:
"Allah'ım, sana, senin ilminle istihare ediyorum. Kudretinle bana hayır takdir etmeni diliyorum. Senin bol fazlından istiyorum. Sen güç yetirensin; ben ise güç yetiremem. Sen bilirsin, ben ise bilemem. Sen gizli şeyleri hakkıyla bilensin.
Allah'ım, dinim, yaşamamın ve işimin sonucu, tez olması ve geri kalması bakımından eğer bu işi[264] benim için hayır olarak biliyorsan onu bana takdir et ve onu bana kolaylaştır. Sonra onu bana bereketli kıl. Eğer dinim, yaşamım ve işimin sonucu tez olması ve geri kalması bakımından bu işi benim için kötü olarak biliyorsan, bu işi benden çevir, beni de bu işten çevir. Hayır nerede ise onu benim için takdir et. Sonra beni bu işe razı kıl."[265] (Sonra ne istediğini söyler, dedi.)[266]
İnsan, aynı ilacı kendi başına içtiği gibi, istihare yaptığı Rabbi'nin onu hayra yönelteceğine tam olarak inanarak bu namazı kılar ve duasını eder. Hayırlı işin alâmeti, sebeplerin kolaylaşması olarak gözükür. Dinde hiçbir dayanağı olmayan istihareden sonra rüya görmek, başkasını kendi yerine istihare yaptırmak gibi bid'at istiharelerden kendini sakın. [267]
Şifa Duaları
1- Elini, bedeninin ağrıyan yerine koy. Sonra üç kere"bismillah" de. vedi kere"hissettiğim ve çekindiğim şeylerin şerrinden Allah'a ve kudretine sığınırım" de.[268]
Tirmizînm hasen dediği başka bir rivayette şu ilave vardır: "Elini kaldır. Daha sonra aynı duayı tek sayı halinde tekrar oku."
2-"Ey insanların Rabbi olan Allah'ım, sıkıntıyı gider ve şifa ver. Sen, şifa verensin, senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa verki hiçbir hastalık bırakmasın."[269]
3-"Her şeytandan, öldürücü nazardan ve her kınayan gözün kınamasından Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım."[270]
4- Eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden kişi, hastanın yanında yedi kere:
"Yüce Arş'ın Rabbi olan Ulu Allah'tan sana şifa vermesini dilerim" derse, Allah o hastalığa şifa verir. Hakim sahih demiş, Zehebî de ona katılmıştır.
5- Belâya uğramış birini gören kimse:
"Sana verdiği belâdan beni koruyup sıhhatli kılan ve beni, yarattığı şeylerin çoğuna tercih ederek üstün kılan Allah'a hamd olsun" derse, o belâ ona dokunmaz.[271]
6- Cebrail (as), Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve: "Ey Muhammedi Bir rahatsızlığın var mı?" diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet" dedi. Cebrail (as) şöyle dedi:
"Allah'ın adıyla; sana eziyet veren her hastalıktan, her nefis veya hasetçi gözün şerrinden sana okurum. Allah'ın adıyla sana okurum, Allah sana şifa versin."[272]
7- Fatiha, Felak ve Nas Sûrelerini okuyup şifayı yalnız Allah'tan iste. Dua ile birlikte ilaç da kullan. Allah'ın izniyle iyileşmek için, fakirlere sadaka ver. [273]
Sefer Duası
1- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Yolculuğa çıkan kişi, geride bıraktığı kimselere:
"Sizi, emanetleri asla zayi olmayan Allah'a emanet ediyorum" desin.
Ahmed: Hasen hadis
2- Yola çıkan kimseye şöyle dua edilir:
"Allah takvanı artırsın, günahlarını bağışlasın ve bulunduğun yerde, sana hayrı kolaylaştırsın."[274]
3- Arabaya veya uçağa ya da başka bir şeye bindiğin zaman şöyle de:
"Allah'ın adıyla başlar ve O'na hamd ederim. Bunları bizim hizmetimize veren Allah ne yücedir. Yoksa biz bunlara güç yetiremezdik. Biz, ancak Rab-bimiz'e dönücüleriz.[275]
Allah'a hamd olsun (üç kere), Allah en büyüktür (üç kere), Ey Allah'ım, sen eksiklikten münezzeh ve yücesin. Ben kendime zulmettim. Sen beni bağışla. Günahları senden başka bağışlayacak yoktur."
"Ey Allah'ım, bu yolculuğumuzda, senden iyilik ve takvayı, hoşnud olacağın amelleri dileriz. Allah'ım, yotculu-ğumuzu bize kolaylaştır ve onun uzaklığını bizim için yakın eyle. Sen yolculukta arkadaş ve çiledeki vekilsin. Allah'ım, yol yorgunluğundan, gördüklerimizin üzüntüsünden, aile ve malda meydana gelen değişikliklerin kötülüklennden sana sığınırım."[276]
5- Yolcu, yaptığı seferden döndüğü zaman bu sözleri söylediği gibi, şunları da ekler:[277]
"Dönüp tevbe edenler ve kulluk edenler, ancak Rabbimiz'e hamd edenleriz." [278]
Kabul Olunan Dualar
1- Herhangi bir işte veya sınavda başarılı, pl-rpak istiyorsan aşağıdaki duayı oku:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamı şöyle derken işitti:
"Ey Allah'ım, muhakkak ki ben gerçekten senin Allah olman ve senden başka ilah olmadığına, senin doğurmamış ve doğmamış olup, hiçbir denginin bulunmaması şeklinde gerçekleşen senin bir olman ve hiçbir şeye muhtaç olmayıp aksine her şeyin sana muhtaç olduğuna şehadetimle senden (hacetimi) istiyorum."
Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Nefsim elinde bulunan Allah'a andolsun ki Allah'tan; kendisine onunla dua edildiğinde icabet ettiği ve kendisinden, onunla istendiğinde verdiği, İsm-i Azam'ıyla istedi."[279]
2- Yunus aleyhisselam'ın duası. O, balığın karnında iken şöyle dua etmişti:
"Allah'ım, senden başka ilah yoktur. Seni her türlü eksik sıfattan tenzih ederim. Doğrusu ben zalimlerden oldum."[280]
Allah bu dua ile kendisine dua eden Müslüman kişinin duasını boşa çıkarmadan kabul eder. [281]
Kayıp Duası
İbn Ömer radıyallahu anh'a, "Malı kaybolan kişi ne yapmalı?" diye soruldu. Şöyle dedi: "Malı kaybolan kişi abdest alır ve iki rekat namaz kılar. Teşeh-hüdden sonra şöyle dua eder:
"Allah'ım, sen kaybolan malı geri verensin. Sen kaybolanı bulansın, yoldan sapana doğru yolu bulduransın. Kaybolan malımı kudretinle ve gücünle bana geri ver. Bu, senin bağışın ve lûtfundur."
Beyhakî: Hadise mevkuf demiştir. Hadis hasendir. [282]
Kur'an-I Kerım'den Dualar
Rabbimiz! Bize katından rahmet ver ve bizim işimizde bir kurtuluş yolu hazırla"
Kehf:10
"Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahi-rette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru."
Bakara: 201
"Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lût-fu en bol olan sensin."
Âli İmran: 6
"Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, çok şefkatli ve çok merhametlisin."
Haşr: 10
"Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır."
Mümtehine: 4
"Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."
Bakara: 286
"Rabbimiz! Bizi o zalimler topluluğu için imtihan kılma. Bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar."
Yunus: 85-86
"Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz."
Duhan: 12
"Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver ve müsluman olarak canımızı al."
A'raf: 126[283]
[1] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 5-6.
[2] Tirmizî: Hasen-Sahih
[3] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 7-8.
[4] Ahmed: Sahih hadis
[5] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 9-10.
[6] Buharı, Müslim
[7] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 11-12.
[8] Rasûl ile Nebi arasındaki fark çoğunlukla; insanlar, hatta ilim sahipleri arasında dahi bilinen şeylerden değildir. Türkçemiz-de her ikisine de tefrik edilmeden "peygamber" denilmektedir. Bu karışıklığın izalesi için bu dipnotun düşülmesi yayınevimiz-ce gerekli görülmüştür. Rasûl yeni bir davet ile görevli kılınarak gelendir. Bu rasûllerin ilki Sahih-i Buhârî [Kitâbu'î-Tev-hîd/Bâbu Kelâmi'l-lahi mea'l-EnbiyaJ ve Muslimde [Kitâbu'l-İmân/ Bâbu Edna Ehli'l-Cenneti Menzilen] geçen şefaat hadisinde sabit olduğu üzere Nuh aleyhisselam'dır. Nebi ise yeni bir davet yüklenerek değil kendisinden önceki Rasûlün davetinin yenileyicisi olarak gelen demektir. Adem aîeyhisselam zamanında insanlar zaten tevhid üzere oldukları için o bir rasûl değil nebi idi.
[9] Müslim
[10] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 13-14.
[11] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:15-24.
[12] Tahavî Akidesi Şerhi, mam Zehebf el-Uluvv
[13] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 25-28.
[14] Buharı, Müslim
[15] Müslim
[16] Ebû Dâvûd: Hasen hadis
[17] Darimî, "Cehmiyye'ye Reddiye". İsnadı sahih
[18] Bu konuda gerekli delilleri görebilmek için yayınevimizce neşredilmiş olan "Dört İmamın İtikadı" kitabına bakılabilir.
[19] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:29-33.
[20] Buharı
[21] Müslim
[22] Buhâri
[23] Ahmed: Senedi hasen
[24] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 34-42.
[25] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 43-44.
[26] Müslim
[27] Buhârî, Müslim
[28] Buhârî, Müslim
[29] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 45-47.
[30] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 47-49.
[31] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 50-51.
[32] Buhârî, Müslim
[33] Ahmed ve diğerleri: Sahih hadis
[34] Müslim
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 52-54.
[35] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 55-58.
[36] Ebû Dâvûd: Sahih senedle.
[37] Buhârî, Müslim
[38] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 59-61.
[39] Buhâri
[40] Buhâri
[41] Müslim
[42] Müslim
[43] Müslim
[44] Buhâri
[45] Buhâri, Müslim
[46] Buhâri
[47] Müslim
[48] Müslim
[49] Taberânî ve Diya el-Makdisf rivayet etmiş el-Eibânî ve diğerleri sahihlemiştir.
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 62-64.
[50] Ahmed: Sahih hadis
[51] Buharı
[52] İbn Mâce: Sahih hadis
[53] Müslim
[54] Müslim
[55] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:65-67.
[56] Müslim
[57] Müslim
[58] Müslim
[59] Buhâri, Müslim. Hadis, Müslim'in lâfzıdır.
[60] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 68-69.
[61] Buharı, Müslim.
[62] Buhârî, Müslim.
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 70-71.
[63] Buharı
[64] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 72-73.
[65] Müslim ve diğerleri
[66] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 74.
[67] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:75.
[68] Ebû Dâvûd: Hasen hadis.
[69] Buharı, Müslim.
[70] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 76-77.
[71] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:77.
[72] Buharı, Müslim.
[73] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 78.
[74] Buhârî
[75] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 79-80.
[76] Buhâri
[77] Buhâri, Müslim
[78] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 81-83.
[79] Buhâri, Müslim
[80] Buhârî, Müslim
[81] Müslim
[82] Buhârî, Müslim.
[83] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 84-85.
[84] Buhârî, Müslim
[85] Ahmed ve Tırmızı: Sahih hadis.
[86] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 86-89.
[87] Buhâri, Müslim
[88] Buhâri, Müslim
[89] Buhâri, Müslim
[90] Müslim
[91] Buharı, Müslim
[92] Müslim
[93] Ahmed: Sahih hadis.
[94] İbn Hıbban. el-Elbâni sahihlemiştir.
[95] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 90-93.
[96] Mikat yerleri: Şam halkı için Cuhfe, Necd halkı İçin Karnu'l-Menâzil, Yemen halkı İçin Yelemlem, Medine halkı için Zu'l-Huleyfe, Irak halkı için Zatu Irk'tır.
[97] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 94-95.
[98] Müslim
[99] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 96-99.
[100] Makdisî: Sahih hadis
[101] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:100-101.
[102] Tirmizî rivayet etmiş ve hasen-sahih demiştir.
[103] Müslim
[104] Ahmed: Sahih hadis
[105] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 102-104.
[106] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 105-106.
[107] Ev sahibi, misafirini karşılamak için ayağa kalkabilir. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapmıştır. Yolculııktan gelen kişiye sarılmak İçin ayağa kalkılabilir. Çünkü sahabe böyle yapmıştır.
[108] Ahmed ve Tirmizî: Sahih hadis.
[109] Makdisî: Sahih hadis
[110] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 107-109.
[111] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 110-112.
[112] Buhârî, Müslim
[113] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 113-116.
[114] Ahmed: Sahih hadis
[115] Buhârî
[116] Buhârî
[117] Buharı
[118] Ahmed: Sahih hadis
[119] Tirmizî: Sahih hadis
[120] Buharı, Müslim
[121] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 117-118.
[122] Buhârî, Müslim
[123] Buharı, Müslim
[124] Müslim
[125] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 119-121.
[126] Ahmed: Sahih hadis
[127] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 122-123.
[128] Buhâri, Müslim
[129] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 124-126.
[130] Buhâri
[131] Ebû Dâvûd: Sahih
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 127-128.
[132] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 129-130.
[133] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 131-132.
[134] Buhârî, Müslim
[135] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 133-137.
[136] Buhârî, Müslim
[137] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 138.
[138] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 139.
[139] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 140.
[140] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 140-141.
[141] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 141.
[142] İslam'da boşama iki defadır. Üçüncü defa boşama vuku bula-J cak olursa bu geri dönüşü olmayan bir boşanmadır. Üçü defa eşini boşayan erkek eşine ancak o başka birisi ile ev\e\ nip tekrar boşanirsa dönebilir. Bu evliliğin ise rağbet ederekj hilesiz olarak olması ayrıca arada cinsel ilişkinin olmuş olma] sı, sonra hilesiz olarak tekrar isteyerek boşama olması gere-| kir. Bütün bunları hile yoluyla yapmak, hülle diye adlandırılır.
[143] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 141-142.
[144] Tirmizî: Hasen hadis.
[145] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 142-144.
[146] Müslim
[147] Müslim
[148] Tirmizî: Hasen-sahih
[149] Taberâni ve diğerleri: Sahih hadis
[150] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 145-148.
[151] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 148.
[152] Buhârî, Müslim
[153] Buhârî
[154] Tirmizî: Hasen hadis
[155] Ahmed: Sahih hadis
[156] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 149-151.
[157] Müslim
[158] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 152.
[159] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 153.
[160] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:154-155.
[161] Ebû Dâvûd: Sahih hadis
[162] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 156-158.
[163] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 159.
[164] Ahmed: Sahih hadis
[165] Müslim
[166] Ebû Davud ve Tirmizî: Hasen hadis
[167] Müslim
[168] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 160-164.
[169] Tıpkı^bugün yahudilerin Filistin konusunda Araplara galip gel- mesîi'gibi.
[170] İbn Kesir el-Bidâye'de nakletmiştir.
[171] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:165-166.
[172] Buhârî, Müslim
[173] Müslim
[174] Hakim: Hasen Sahih
[175] Ahmed: Sahih hadis
[176] Buhârî
[177] Ebû Dâvûd ve Tirmizi: Hasen Hadis
[178] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 167-170.
[179] Buhârî, Müslim.
[180] Ebû Dâvûd: Sahih
[181] Ahmed: Sahih hadis.
[182] Ebû Dâvûd: Hasen hadis.
Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 171-173.
[183] Müslim
[184] Müslim
[185] Buharı.
[186] Cerir: Hasen hadis.
[187] Müslim
[188] Ahmed: Sahih hadis.
[189] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:174-177.
[190] Buhârî, Ebû Davud: Sahih hadis
[191] Müslim
[192] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 178-179.
[193] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 180-181.
[194] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 182-184.
[195] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 185-186.
[196] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 187.
[197] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 188.
[198] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 189-190.
[199] Müslim
[200] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:191.
[201] Buharî
[202] Ahmed: Sahih hadis. Bu sadece bayanlara hastır.
[203] Buharı, Müslim
[204] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 192-194.
[205] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 195-197.
[206] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 198-200.
[207] Buharı, Müslim
[208] Buhâri, Müslim
[209] Buhârî
[210] Tirmizî rivayet etmiş ve hasen-sahih demiştir.
[211] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 201-202.
[212] Buharı
[213] Ebû Davud: Sahih hadis.
[214] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 202-204.
[215] Ahmed: Sahih hadis.
[216] Buharı, Müslim
[217] Buharî, Müslim
[218] Buhari, Müslim
[219] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:205-209.
[220] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 210-211.
[221] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 212-214.
[222] Müslim
[223] Buhârî
[224] Tirmizî
[225] Buhârî
[226] Ahmed: Sahih hadis
[227] Müslim
[228] Müslim
[229] Ebû Amr ed-Dânî: Sahih hadis
[230] Ahmed: Sahih hadis
[231] Buhârî
[232] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi:215-216.
[233] Buhârî, Müslim
[234] Müslim
[235] Hakim: Sahih hadis
[236] Müslim
[237] İbn Mâce: Sahih hadis
[238] İbn Neccâr: Sahih hadîs
[239] Buhâri
[240] Müslim
[241] Buhâri
[242] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 217-218.
[243] Müslim. Buharı daha uzun rivayet etmiştir.
[244] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 219-220.
[245] Buharı, Müslim
[246] Buharı
[247] Ahmed: Sahih hadis
[248] Müslim
[249] Tirmizî: Sahih hadis
[250] Müslim
[251] Müslim
[252] Tirmizî: Sahih hadis
[253] Tirmizî: Sahih hadis
[254] Buhârî
[255] Buhârî
[256] Ahmed: Sahih hadis
[257] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 221-223.
[258] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 224-225.
[259] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 226.
[260] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 227-229.
[261] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 229-230.
[262] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 231-233.
[263] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 233-236.
[264] 2 Evlilik, iş kurma, yolculuk veya başka bir şeyle ilgili hacetini söyler.
[265] İstihare duasını kıldığı iki rekattık namazdan sonra okur.
[266] Buharı
[267] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 237-238.
[268] Müslim
[269] Buhâri, Müslim
[270] Buharı
[271] Tirmizî: Hasen hadis
[272] Müslim
[273] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 239-242.
[274] Tirmizî: Hasen hadis
[275] Tirmizî: Hasen sahih demiştir.
[276] Müslim
[277] Müslim
[278] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 243-245.
[279] Ahmed, Ebû Davud: Hadis sahihtir.
[280] Ahmed: Sahih hadis
[281] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 246-247.
[282] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 248.
[283] Muhammed Cemil Ziynü, İslam Gençligine Öğütler, Guraba Yayınevi: 249-252.